Fırat, Baykal ve Bahçeli'yi hedef aldı

Fırat, son günlerde Deniz Feneri davasıyla başlayan ve giderek sertleşen tartışmalarda Baykal, Bahçeli ve Doğan Medya Grubunun sahibi Aydın Doğan'ı eleştiri yağmuruna tuttu. Baykal ve Doğan'ı "şıracı ile bozacı"benzetmesini yapan Fırat, Bahçeli'yi ise şıracı ile bozacının dolmuşuna binmekle suçladı. MHP, Fırat'a cevap vermekte gecikmedi.

Yayınlanma: 10.09.2008 - 11:40
Abone Ol google-news

Doğan Medya Grubu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP arasında devam eden tartışma AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın düzenlediği basın toplantısıyla sürdü. Fırat, AKP Genel Merkezi’nde yaptığı basın toplantısında basında AKP’ye yönelik saldırıların had safhaya ulaştığını belirterek, yapılan haberlerin bağımsız habercilikle ilgisi olmadığını savundu. Fırat, "Toplumun düşüncelerini ve algılarını istediği yönde değiştirebilen bir medya gücü var. Bu medyanın aslında tarafsız olması lazım'' dedi.

Fırat, Almanya'daki Deniz Feneri Derneği davası ile ilgili olarak, ''Bu davanın hiçbir yerinde hiçbir şekilde AKP ile ilgili bir suçlama, ifade yok'' diye konuştu. Düşünce özgürlüğünün, özgürlüklerin temeli olduğunu ifade eden Fırat, "Son tartışmalarda hiç kimse 'ben temizim' diye söze başlamıyor, diğerinin kendisinden daha kirli olduğunu anlatmaya çalışıyor" dedi. 

Fırat, Aydın Doğan’ın ileri sürdüğü, Başbakan Erdoğan’ın Ceyhan’daki rafineri için “Çalık grubuna söz verdim” dediği iddialarını da yalanlayarak, “Çalık'a söz verdik diye birşey Başbakan söylemedi. Ancak Sayın Doğan oradaki rafinerinin arazisinin karşılıksız olarak kendisine verilmesini istemiştir. Devlet hazinesini kullanarak kişisel servetini arttırma talebi varsa, o dönem bitti” dedi.

Fırat, Baykal'a yüklendi

Fırat ''Sayın Baykal dün 'Ergenekoncuların avukatıyım' diyordu, şimdi medya patronların avukatlığına soyunuyor'' dedi. 'Basın özgürlüğü perdesinin ardından yapılan ve sınır tanımayan saldırıların bağımsız gazetecilik kavramıyla izah edilmesinin mümkün olmadığını'' savunan Fırat, şöyle konuştu: ''Eğer mesele habercilik olsaydı, eğer mesele gerçekleri bulup ortaya çıkarmak olsaydı, Aydın Doğan'ın gazetelerinde kendisinin ve siyasetteki işbirlikçilerinin ne işler karıştırdıklarını da görüp okuyabilirdik. Ben, Aydın Doğan medyasında yazılıp çizilmeyen bir kaç haberi hatırlatayım. Bağımsız ve tarafız gazetecilik konusunda mangalda kül bırakmayan sözde tarafsız ve bağımsız Aydın Doğan medyasının görmediği bazı haberlere dikkatinizi çekiyorum. Mal beyanı tartışmasının hatırlarsınız, Sayın Başbakanımız ve eşinin mal beyanı internette açık ve şeffaf olarak yayınladığı halde Deniz Baykal 2 yıldır hala eşinin mal beyanını tam olarak açıklayamadı. Madem tarafsızsın ve yansızsın sorsana, 'neden eksik açıkladın' diye. Sormuyor, soramıyor.''

Erdoğan’ın mal varlığının açık bir şekilde internette yayınlanmasına karşın Deniz Baykal’ın eşinin mal varlığının neden sorgulanmadığını belirten Fırat, Baykallara ait Antalya’daki tarladan trilyonlarca lira rant sağlandığını ileri sürdü. “Baykal’ın trilyonlarca lira rant sağlanan tarlasını Doğan medyası haber yapamıyor?” diye soran Fırat, “Yoksa şıracı bozacı ilişkisi yüzünden mi yazamıyorsunuz? Başbakan’ın ‘şıracı bozacı tezgahı kurdukları’ dediği Aydın Doğan ve Deniz Baykal birbirlerine şahitlik ederek bunu reddetti” dedi. Fırat sözlerine şöyle devam etti:Aydın Doğan, Başbakanla ilgili son iftiraları önce Baykal’ın NTV’de gündeme getirdiğini kendisinin sadece alıntı yaptıklarını söylemiştir. Baykal da Doğan medyasından almadığını söyleyerek Doğan’ın yardımına yetişmiş ona arka çıkmıştır. Oysa gerçek öyle değil. Baykal’ın NTV’de konuştuğu gün Milliyet’in manşetinde o iftiralardan biri vardı. Röportajı yapan Murat Akgün de Milliyet'ten alıntı yaparak sormuş. Deniz Baykal, Milliyet’i referans göstererek konuşmuştu. Deniz Baykal, Aydın Doğan’ın yalancısı Aydın Doğan da Deniz Baykal’ın. Yoksa sen beni koru ben de seni korurum anlaşması mı var aralarında?” Baykal’ın “Ergenekoncuların avukatıyım” dediğini söyleyen Fırat, “Şimdi medya patronlarının avukatlığına soyundu. Ancak görebildiğim kadarıyla avukatlıktaki başarısı ana muhalefet liderliğindeki başarısından daha iyi değil” dedi.

 

Fırat: Bahçeli'yi anlamak mümkün değil

MHP Genel Devlet Bahçeli'yi de eleştiren Fırat, Bahçeli'yi ''Anlamanın mümkün olmadığını'' söyledi.

Erdoğan'ın, ''aynı iddianamedeki belgelerle iftiralara cevap verdiği halde, Devlet Bahçeli'nin de şıracı ile bozacının dolmuşuna binip bunları yok saydığını, yalanın sürmesine, tezgahın dönmesine yardımcı olduğu'' görüşünü savunan Fırat, şöyle devam etti: ''Bahçeli, 'Aydın Doğan medyası her istediğini yazar, onlara niye tepki gösteriyorsunuz' diyor. Hayır Sayın Bahçeli, yanlış biliyorsunuz. Böyle bir özgürlük tanımı yok. Yasaların ötesinde, medyayı da sınırlandıran ahlaki kurallar var ve olmak zorunda. Siyasetçiler için de bu sınırlar var. Al gülüm ver gülüm yaparak halkçılık olmaz. Patronlarla paslaşarak milliyetçilik yapılmaz. Halkçılık halkın yanında durmayı, milliyetçilik milletin çıkarlarını korumayı gerektirir.''

 

Şandır: Yolsuzluklar yargıya teslim edilmeli

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın sözlerini esefle karşıladığını kaydeden Mehmet Şandır, “Kendisine iade ediyorum. MHP sorumlu, sağduyulu, çözüme katkı veren, diyaloga açık bir siyaset izliyor. MHP olarak horoz dövüşünün tarafı olmayacağız. Başbakan ve AKP’li yöneticiler kiminle dövüşmek istiyorsa yolları açık olsun MHP’yi kendi kısır çekişmelerine, politikalarına alet edemeyecekler.MHP’yi suçlamak kimsenin haddi ve hakkı değil” dedi.

Şandır, Türkiye’nin bu süreçte yolsuzluklar üzerinden tartışıp ayrışmasının Türk halkına saygısızlık ve hakaret olduğunu belirterek, “Başbakanlar karnından konuşmamalı. Devletin tüm kaynakları ellerinde, nerede yolsuzluk varsa tespit edip, ilgililerini yargıya teslim etmeli” dedi.

Erdoğan’ın suçluluk psikolojisiyle hareket ettiğini ifade eden Şandır, tüm yolsuzluk iddia ve ithamlarının biran önce araştırılıp yargıya intikal ettirilmesi gerektiğini söyledi. Başbakanın şikayet etme konumunda değil sorunları çözme konumunda olduğunu belirten Şandır, Erdoğan’ın üslubunun kendisine ve Türkiye’ye yakışmadığını kaydetti.
Şandır, Başbakan Erdoğan’ın öfkeyi, kini, kavgayı, cepheleşme ve çatışma siyasetini devam ettirme kararlılığında olduğunu da savunarak “Keskin sirke küpüne zarar. Başbakan’ı ve etrafında onu yönlendirenleri bu atasözünü hatırlamaya davet ediyorum” dedi.
 

 


 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon