"Ne zaman görüşmek isterse ben hazırım"

CHP lideri Deniz Baykal Başbakan Erdoğan'ın mektubuna yanıt verdi. "Ne zaman görüşmek isterse ben hazırım" diyen Baykal mektubunda hükümetin 'Kürt açılımı'na dair partisinin gözünden eleştirilerini ve kaygılarını dile getirdi.

Yayınlanma: 12.10.2009 - 11:35
Abone Ol google-news

Başbakan Erdoğan, CHP lideri Baykal'a geçen hafta, çalışmaları süren “Kürt Açılımı”na ilişkin, içinde görüşme talebinin de bulunduğu bir mektup göndermişti.

CHP lideri Deniz Baykal Başbakan'ın mektubana bugün yanıt verdi.

Baykal'ın 6 sayfalık cevap mektubu, açık davet niteliği taşıyor.

Mektupta, Baykal, 'açılım'ın içeriği, çerçevesi ve ilkeleri ile ilgili herhangi bir somut açıklamanın yapılamamış olmasının, müphemiyetin arkasında nelerin hedeflenip saklandığı sorularını davet ettiğini, o da milletin tedirginliğini, kaygılarını hızla arttırdığını ifade ederek "Bu öngörülmüş belirsizlik bir yandan Anayasamızdan 'Türk Milleti' sözünün çıkarılacağı, eğitim dilinin değiştirileceği, PKK'ya af çıkarılacağı, İmralı'dan gelecek yol haritasının 'uygun bölümlerinin' değerlendirileceği beklentilerine yol açmış, öte yandan kurulan ilişkiler, verilen umutlar sonucunda 'Dağ fare bile doğurmadı' hayal kırıklığına neden olmuştur. Daha sonra da bu hayal kırıklığını telafi etmek için yoğun ikna çabalarına gerek duyulduğu ortaya çıkmıştır" dedi.

Bugünkü "Anaların gözyaşını dindireceğiz, şehit cenazelerine son vereceğiz" söyleminin bir politika değil bir propaganda olduğunu kaydeden Baykal, "Çünkü hangi tedbirler alınacak, hangi çareler uygulanacak, hangi tavizler verilecek belli değildir. Milletimizin huzuru, barışı, birliği ve bütünlüğü için bu kadar önemli ve hassas bir konuda böylesine ucu açık, bulanık ve sahipsiz bir sürecin işletilmesi, sonuç ne olursa olsun daha şimdiden tahribatını hissettirmeye başlamıştır" görüşüne yer verdi.

Açılımın devlet politikası niteliğinin tartışmalı olduğunun daha yolun başında yapılan bazı açıklamalarla ortaya çıktığını, 'açılım'ın önce 'Kürt Açılımı', daha sonra 'Demokratik Açılım' son olarak da 'Milli Birlik Açılımı' olarak isimlendirilmesi ile ilgili yaşanan tereddütlerin aslında bu sıkıntılı durumu yansıttığını bildiren Baykal, "Ne yazık ki, bu açılım politikası hızla ayrıştırıcı sonuçlar vermeye başlamış, politikanın adını, 'Kürt Açılımı'ndan 'Milli Birlik Açılımı'na değiştirmek de bu durumu örtmeye yetmemiştir" dedi.
 

" 'Hazmettire hazmettire' açıklaması sürece iyi niyetle bakanların güveni sarsmıştır"

Baykal, Kürt açılımı ile ilgili olarak bir anayasa değişikliği konusunda İçişleri Bakanı ile Başbakan'ın çelişkili açıklamaları güven kaybına, inandırıcılık ve samimiyet sorgulamasına neden olduğunu, milletin kaygılarının daha da derinleştiğini bildirerek, "Uzun vadede de olsa bu konuda düşünülen bir Anayasa değişikliğinin, Türk Milleti kavramı ile eğitim dilinin Türkçe olması zorunluluğunu hedef alacağı açıktır. PKK'nın siyasi hedefleri ile örtüşen böyle bir Anayasa değişikliği açılımının bizzat kendisi bir huzursuzluk kaynağı haline dönüşmüştür. Hele hedefe 'hazmettire hazmettire' yürüneceği açıklaması, bu sürece iyi niyetle bakan insanların inançlarını ve güvenini temellerinden sarsmıştır" ifadelerine yer verdi.

"Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'Artık şehit vermeden, kaynak ve enerji harcamadan, terör sorununu geride bırakmaya yarayacak yeni yöntemleri devreye sokma kapasitesine ulaştığımız' yolundaki sözleri, bu açılım politikasının temel zihniyetini yansıtmaktadır" diyen Baykal, şöyle devam etti:
"Hangi yöntemlerle 'şehit vermeden, para ve enerji harcamadan' bu amaca ulaşabileceğimizin iki aydır hala açıklanmamış olması hem düşündürücü, hem de üzüntü vericidir. Çünkü anaların gözyaşını dindirme propagandası ile geçirdiğimiz bu son iki ay civarındaki süre içinde ortaya çıkan can kaybımız, yeni hükümet kurulmadan önce, 2002 yılının tümünde gerçekleşen şehit sayısının tam dört katıdır.

'Tarihi fırsat'ın ne olduğunu, ne zaman ve nasıl değerlendirileceğini bir an önce öğrenmek milletimizin hakkıdır. Öyle anlaşılıyor ki, bu iktidarın zihninde bulunabilecek makul bir siyasal çözüm ile terör dönemine son vermenin mümkün olduğuna dair bir kanaat vardır. Açılım politikası da herhalde bu çözümü oluşturma süreci olarak anlaşılmıştır. Onun için, bu sürecin ucu açık tutulmuştur.

Onun için, milli kimliğimizi, ulusal bütünlüğümüzü tartışmaya açan, Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesini talep etmeyi makul karşılayan bir siyaset zemini oluşturulmuştur. Onun için, İmralı'dan gelecek yol haritası, mahcup bir merak ve gizlenemeyen bir resmi ilgi ile beklenmiştir. Onun için, Anayasa değişikliği kapısının uzun dönemde açık olduğu ısrarla söylenmektedir.

Böylece, silahlı terör örgütünün siyasi hedeflerinin müzakere masasında tutulmakta olduğu ifade edilmektedir. Bütün bunlar 'Açılım Politikası'nın gerçek hedefinin, bölgede yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın temel sorunlarının çözümü olmadığı, milli bir ayrışma peşinde koşan terör örgütünün siyasal amaçlarına yönelik bir açılımla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir."
 

"Açılım terör örgütünün itibarını artırdı"

Terör örgütünün siyasi projesinin, milleti ve devleti etnik temelde ayrıştırmak olduğunu, bu ayrışmanın ilk aşamasının etnik dil eğitiminin seçmeli ders olarak verilmesi olduğunu ifade eden Baykal, Abdullah Öcalan'ın yol haritasının açıklanmasına bir türlü cesaret edilemediğine dikkat çekti.

"Acaba evlatlarını teröre şehit veren insanların, terör örgütünün Türkiye'ye yönelik siyasi planlarından haberdar olmaya hakları yok mudur? Yoksa PKK talepleri ortaya çıkınca yürütülen dolaylı müzakere sürecine destek veren vatandaşlarımızın gerçekleri göreceğinden, 'hazmettirme' işinin daha da güçleşebileceğinden mi korkulmuştur?" diye soran Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki, terör örgütünün ve ona destek veren odakların ayrıştırmacı siyasi taleplerini karşılamaya çalışan bu siyasal açılım süreci daha şimdiden terör örgütünün itibarını arttırmış, bölgedeki meşruiyetini ve etkinliğini giderek yükseltmiştir. Bölgedeki güvenlik güçlerinin en önemli işi kendilerini korumak olmaya başlamıştır. İçişleri Bakanının gözleri önünde kepenkler kapatılmakta, kamu düzeninin kontrolü elden kaçırılmaktadır."

Baykal, "Terör örgütü ile uzlaşma arayarak terörü ortadan kaldırma heveskarlığının açmazını" şöyle anlattı:

"Önce teröre karşı çıkma kriterinizi kaldırırsınız. Onlarla müzakereyi içinize sindirirsiniz ama yetmez. Size, terörle doğrudan müzakere etmenizi, onu muhatap almanızı söylerler. Canınız sıkılır ama yine de 'Anayasa değişiklikleri masada' diyerek, milli eğitime etnik dili üniversite düzeyinde sokacağınızı söyleyerek, çeşitli af biçimleri icat ederek, dolaylı müzakereyi sürdürmeye, belki de oyalamaya çalışırsınız. Ama bu durum, muhatabınızın bölgede etkinliğini, gücünü arttırma sonucunu doğurur. Bir bakarsınız sizin muhatap aldığınızı bölge de daha çok muhatap almaya başlamıştır Açılım politikasının açmazı budur. Milleti ayrıştırmaya yönelik politikalarla terör örgütünü tatmin etmeye çalışırsınız ama böyle yaparak, milletin ayrıştırılmasına yönelik hiç bir talebi olmayan batıdaki, doğudaki milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımızın huzurunu bozarsınız, onları tedirgin edersiniz Ayrıca terör örgütünü muhatap aldığınız, onun siyasi görüşlerinin peşine takıldığınız için bölge halkının gözünde onu otorite haline getirirsiniz. Bu süreç sizi, silahlı yöntemle sonuç almanın mümkün olduğunu gösteren bir örnek haline dönüştürür."

 

'Açılım'da sizinle beraber olamalıyız ama yine de görüşelim

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'a mektubunda "çok önemli tutarsızlıklar, çelişkiler, belirsizlikler içeren, tehlikeli tuzaklar barındıran 'Açılım Politikası'nda" birlikte olamayacaklarını bildirerek, "Bununla beraber mektubunuzdaki isteminiz doğrultusunda bu konuları daha kapsamlı ve daha ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutabilmek amacıyla, sizinle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde, baş başa, ikili bir görüşme yapmaya hazırım" dedi. Baykal, ne zaman ve nerede yayınlanacağına birlikte karar vermek üzere, görüşmelerinin bir televizyon ekibi tarafından kayda geçirilmesinin yararlı olacağını belirtti.

 

CHP'nin Güneydoğu'ya yönelik önerileri

PKK'nin siyasi projesinin temel unsurları olan yapay azınlıklar yaratma, etnik temelde milleti ayrıştırma, bunun için de etnik anadili şimdilik seçmeli ders olarak üniversitelere, milli eğitime yerleştirme mücadelesinin hızla yürütüldüğünü bildiren Baykal, Kürt kökenli vatandaşların ezici çoğunluğunun böyle bir projenin peşinde olmadığının çok açık olduğunu belirtti. Kürt kökenli vatandaşların sorunlarına ayrıştırıcı değil, kaynaştırıcı bir anlayışla yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Baykal, şöyle devam etti:
"Bölgede işsizlikle mücadele büyük önem taşıyor. Babaların işinin ve gelirinin olmaması aileleri tahrip ediyor, toplum çözülüyor. Devletin bölgeye yönelik ekonomi politikası değişmelidir. Teşvik yoluyla özel sektörü yatırıma yöneltmek mümkün olmamıştır. Teşvikle büyük ölçüde yolsuzluklar finanse edilmiştir. Devlet eliyle zarar edecek olsa da fabrikaların, işyerlerinin açılması ertelenemez bir zorunluluktur. GAP artık hızla bitirilmelidir. Tarım ve hayvancılık projeleri hayata geçirilmelidir. Yeni sınır kapıları, Yüksekova ve Tatvan havaalanları hizmete açılmalıdır,
Bölgedeki gençlere çok farklı bir gelecek umudu verilmeli, Türkiye'nin geleceğinde hakları olan yere ulaşabilecekleri düşüncesi zihinlere, yüreklere yerleştirilmelidir. Gençlerimizi, terör örgütüne, yeraltındaki dini örgütlenmelere ya da mafyaya mahkum olmaktan kurtarmalıyız. Bunun için de büyük bir eğitim projesi hazırlanmalı ve Türkiye'nin en kaliteli eğitim kurumları, anadolu liseleri, kolejleri, fen liseleri düzinelerle bu bölge illerinde açılmalı ve en nitelikli öğretmenlerle donatılmalıdır. Gençler Türkiye'nin bütünlüğü içinde kendilerine bir gelecek bulabileceklerini görebilmelidirler. Bölgede aile içi ve toplumsal şiddetin, törenin, terörün ve yoksulluğun gerçek hedefi ve mağduru olan kadınlarımıza ve genç kızlarımıza Türkiye olarak sahip çıktığımızı gösterebilmeliyiz."

Bu amaçlarla İnsanların çalışarak para kazanabilecekleri, çocuklarına, ailelerine bakabilecekleri istihdam projeleri, gençlerin Türkiye'ye ve dünyaya bakışını değiştirebilecek eğitim projeleri, genç kızları ve kadınları yeni saygın kimlikleriyle destekleyecek kadın projeleri, tarım, hayvancılık ve sulama projeleri, komşu ülkelerle yeni ekonomik ve ticari kanalların açılmasını öngören projelerinin hızla devreye sokulmasını öneren Baykal, şunları kaydetti:
"Bütün bunlar ayrıştırıcı değil kaynaştırıcı bir yaklaşımı ortaya koyuyor. Amacımız, izolasyona son vermek ve entegrasyonu sağlamak olmalıdır. Devletin amacı, benim çocuklarıma hangi okullarda, hangi eğitimi verebiliyorsa, Van'daki, Hakkâri'deki, Şırnak'daki bir babanın çocuklarına da benzer okullarda, aynı nitelikteki bir eğitimi verebilmek olmalıdır. İzolasyonu, düşük nitelikli, yetersiz eğitim kurumları ile gençlerin üzerinden artık geleceğe taşımamalıyız.

Kürt açılımı, terör örgütünün ayrımcı politikalarına doğru değil, Kürt kökenli vatandaşlarımızın gerçek gündemine yönelik; işsizliğe, eğitimsizliğe, dışlanmışlığa karşı bir açılım olmalıdır. Açılım, terör örgütüne yönelik değil, Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelik olmalıdır."
 

"Görüşmemiz bir televizyon ekibi tarafından kayda geçirilsin"

Başbakan'a "Açılım politikanızı, etnik ayrımcılığı teşvik eden, toplumda etnik sorgulamayı tahrik eden, insanların yaftalanmasına yol açan, ayrıştırıcı, sakıncalı bir politika olarak değerlendiriyoruz" diye seslenen Baykal, 'Açılım Politikası'nın terör örgütünü muhatap haline getirdiğini, bölgedeki etkisini ve gücünü arttırdığını, bu politikaların, yurdun dört bir köşesinde çevresiyle uyum içinde yaşayan Kürt kökenli vatandaşları huzursuz etmeye başladığını ifade etti.

Baykal, bütün bunların çağdaş demokrasi anlayışı ile bir ilişkisi olmadığını kaydederek, "Anaların gözyaşını dindireceğiz' söylemiyle bu milleti etnik bölünmeye tabi tutma politikasının haklı kılınamayacağının da farkındayız. Bu nedenlerle çok önemli tutarsızlıklar, çelişkiler, belirsizlikler içeren, tehlikeli tuzaklar barındıran bu 'Açılım Politikası'nda hiçbir şekilde sizinle birlikte olmayacağımız çok açıktır" dedi.

"Bununla beraber mektubunuzdaki isteminiz doğrultusunda bu konuları daha kapsamlı ve daha ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutabilmek amacıyla, sizinle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde, baş başa, ikili bir görüşme yapmaya hazırım" diyen Baykal, bu görüşmenin Türkiye'de bundan sonra yaşanacak gelişmeler açısından tarihi bir belge niteliğini taşıyabileceğini belirterek mektubunu şöyle tamamladı:
"Toplumumuzun bu önemli konusunu kendi aramızda, kapalı kapılar arkasında ele almak ile yetinmemeliyiz. Milletimizin geleceği ile ilgili bu temel konuda, vatandaşlarımızın, bizim değerlendirmelerimizi birlikte dinleyerek, doğru bilgilenme ve doğru karar alabilme hakkına da saygı göstermeliyiz. Bu nedenlerle ne zaman ve nerede yayınlanacağına birlikte karar vermek üzere, görüşmemizin bir televizyon ekibi tarafından kayda geçirilmesinin yararlı olacağım sizin de takdir edeceğinizi umuyorum.
Önümüzdeki bir hafta içinde, bir gün önceden bildirmeniz halinde, uygun göreceği herhangi bir saatte Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde sizi ağırlamaktan mutluluk duyacağım."

 

"Ne zaman görüşmek isterse ben hazırım"

CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupla ilgili Meclis'te yaptığı açıklamada, Dolmabahçe görüşmesinin ardından yapılan yorumları, çıkan haberleri hatırlattı.

Erdoğan ile yapacağı görüşmenin kayıt altına alınmasının önemine dikkat çeken Baykal, görüşmenin, nasıl bir sistem ile kayıt altına alınacağının kararlaştırılabileceğini, bu kaydın da Erdoğan ile alacakları karar sonrasında yayımlanabileceğini ifade etti. "Bu kayıtlar ister 3 gün sonra yayımlanır, isterse çok daha sonra'' diyen Baykal, Erdoğan'ın açılımın bir an önce Meclis gündemine gelmesinde yarar gördüğüne ilişkin açıklamalarını da hatırlattı. Baykal bu nedenle mektubunu, vakit kaybetmeden gönderdiğini kaydetti.

Mektubu göndermesinin ardından Başbakan Erdoğan'la görüşmeye hazır olduğunu da kaydeden Baykal, ''Ne zaman görüşmek isterse, sadece tarihi ve saati bir gün önceden söylemesi kaydıyla ben her zaman hazırım. Hatta saat 03.00'de görüşürüm derse, ben de ona göre hazırlanırım'' diye konuştu. Baykal, bu haftaki programını, Başbakan'dan gelecek yanıta göre ayarlayacağını, görüşmenin de büyük bir ihtimalle CHP Genel Merkezinde yapılacağını bildirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler