Onlar, dünün 'ünlü'sü, bugünün 'muhtacı'

Bir dönemin ''ünlü'' sanatçıları ile sinema ve müzik dünyasının adı bilinmeyen emektarlarının yaşlandıklarında ''muhtaç'' hale gelmesi, sinema, müzik ve edebiyat dünyasındaki tüm emekçilerin sosyal güvenlikleri ve yaşam tarzlarıyla ilgili sorunları gündeme getiriyor.

Yayınlanma: 16.10.2009 - 08:16
Abone Ol google-news

Türkiye, bir dönem beyazperdede, ekranda ya da sahnede gördüğü, radyolardan sesini dinlediği sanatçılar ile hiç adı geçmese de en güzel filmlerin, şarkıların ve eserlerin oluşmasında büyük emek sarf eden ''görünmeyen emektarların'', ''ekmeğin aslanın midesinde'' olduğu sektörlerinden koptuktan sonra yaşadıkları hüzünlü hayatlarına tanık oluyor.

Popüler oldukları dönemde ''el üstünde'' tutulan bu insanların belirli bir yaşa geldikten sonra böyle ''kıyıda'' kalması, sanatçıların sosyal güvenlikleriyle ilgili sorunların gündeme taşınmasına neden oluyor. Sektördeki düzensizlik nedeniyle çoğu zaman sosyal güvenlikten yoksun çalışan bu emektarlar, bunun ''cereme''sini özellikle yaşlılık dönemlerinde çekiyor.

Ömrünün 50 yılını tiyatro ve sinemaya adayan ve şimdilerde huzurevinde kalan Baykal Kent ile en son ''Kurtlar Vadisi'' dizisinden hatırlanan, bugünlerde geçim sıkıntısı yaşayan oyuncu İstemi Betil bunlardan sadece bir kaçı. Yeşilçam'ın bir döneme damgasını vuran aktörlerinden Mesut Engin, Adile Naşit ve Münir Özkul ile birlikte yaklaşık 300 filmde rol alan, 40 yıl sinemaya emek veren ''Şişko Nuri'' lakaplı Sıtkı Sezgin de Yeşilçam'dan sonra sıkıntı yaşayanlardan...

Özellikle ''Hababam Sınıfı'' ile özdeşleşen, Yeşilçam filmlerin emektar ''baba''sı Münir Özkul, yaşlanınca ''kıyıda'' kalan sanatçılardan oldu. Film setinde çalışırken görme duyusunu kaybeden sinema ve ses sanatçısı Deniz Akbulut ise sanatçı arkadaşlarından ilgi bekliyor. ''Salako'', ''Hanzo'' gibi birçok filmde oynayan Meral Zeren de sıkıntı çekenler arasında...

Türk sinemasına yıllarca emek veren emektarlardan Muzaffer Efe de zor durumda. Filmlere ses veren Nevin Akkaya gibi dublaj sanatçıları da geçim derdinden çok sektörün vefasızlığından dertli.
 

Şöhretten yoksul ölüme...

Bunların yanında kendini sinemaya adamış, ancak ömrünün son yıllarını yoksullukla geçirip, hayata gözlerini yuman sanatçılar da var. Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni ve ilk kadın yıldızı olan, adı dillerden düşmeyen Cahide Sonku, şöhretten yoksul ölüme gidenlerin biri... Hayatı fırtınalarla geçen figüranlıktan zirveye ulaşan Sonku'nun kaderi güzelliğiyle zıt yönde gelişti. Alkol bağımlısı olduğu ileri sürülen Sonku, 1981'de 64 yaşında vefat etti.

'Hababam Sınıfı'nın ''Tulum Hayri''si Cem Gürdap, geçtiğimiz yıllarda sıkıntılı bir hayatın ardından yaşama gözlerini yumdu. Yeşilçam'da 800'den fazla filmde oynayan, ismi bilinmediği halde ekranda görülünce hemen tanınan Yadigar Ejder ise yıllar sonra soğuk bir kış gecesi Taksim Parkı'nda donarak ölmüş bulundu. Yaşamının son günlerini parasız geçiren oyuncu Danyal Topatan da 1975 yılında 59 yaşındayken bir otel odasında hayata gözlerini kapadı.

Bunun yanında, Türk sinemasının unutulmaz komedi oyuncularından Sami Hazinses, hayatının son yıllarını huzurevinde geçirdi ve kalp yetmezliği sonucu 2002'de vefat etti.

Yapımcılık, senaristlik ve yönetmenlik yapan, siyah-beyaz film döneminin en çok aranan oyuncularından Suphi Kaned, alkol bağımlılığının ardından 1963 yılında intihar eti.

Kendine özgü konuşma biçimi ve etkileyici sesiyle oluşturduğu üslupla dikkati çeken oyuncu Yıldırım Önal, yaşamının son yıllarında, ekonomik sıkıntı yüzünden kazandığı Altın Portakal ödülü'nü bir rehinciye bırakmak zorunda kalan ve bir daha da geri alamayan bir sanatçı...
 

'Bir çok sinemacı sosyal güvenliksiz'

Kültür ve Turizm Bakanlığı, muhtaç durumdaki bazı sanatçılara zaman zaman desteklerde bulunsa da zor durumda veya ''köşede'' kalan sanatçılar ile emekçilerin tümüne yönelik kapsamlı bir düzenleme bulunmuyor. Sanatçıların gelecekteki hayatlarına yönelik endişeleri bulunduğunu belirten meslek örgütleri de bu konuda devletten destek bekliyor.
Bu konuda sinema sektöründe yaşanan sıkıntıları anlatan Türkiye Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (SE-SAM) Başkanı Yılmaz Atadeniz, aralarında Türkiye'nin önemli senarist-yönetmenlerinden Safa Önal gibi isimlerin de bulunduğu kamera önünde veya arkasından çalışmış birçok ismin emekli olamadığını söyledi.

''Bu arkadaşlarımız paralarını ödemeyememişlerdir'' diyen Atadeniz, bakanlıktan muhtaç veya emekli olamamış sanatçılara yardım çıktığını, ancak bu konuda ciddi bir yeni düzenlemenin yapılması gerektiğini ifade etti. Atadeniz, sanatçı Selda Alkor ile birlikte yürüttüğü Türk Sinema Vakfı vasıtasıyla kendilerinin de bu konuda bazı çalışmalar yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Vakfımızın tek geliri olan kafemizin geliriyle, parasız sinema eğitimi alanlar ile sinemada çalışmış olanların torunları veya çocuklarına eğitim yardımında bulunuyoruz. Bu kapsamda şu anda 11-12 öğrenciye destek veriyoruz. Bu sayısı önümüzdeki günlerde 25 kişiye çıkartmayı düşünüyoruz. Bu kampanyamız devam ediyor. Ama bizim yapabileceklerimiz de imkanlarımızla sınırlı.''

Se-Sam Toplu Sözleşme ve Hukuk Dairesi Başkanı Zafer Ayden de toplamda 420 sinemacının emekli olamadığını bildirdi. Bunlardan 105'inin hak kazanmasına rağmen borçlarını ödeyemediğini, geri kalanların ise borçlanma hakkına sahip olmadığı için emekli olmadığını kaydeden Ayden, bu sorunu 2003 yılında bakanlığa ilettiklerini, ancak hala bir sonuç alamadıklarını ifade etti. Ayden, bakanlık ile meslek birlikleri arasındaki görüşmelerin sürdüğünü, sorunun yasal düzenlemeyle çözülmesine çalıştıklarını dile getirdi.

 

'Emeklilik konusu tüm sanatçıların ortak derdi'

Senaryo Yazarları Derneği Başkanı (SENDER), Türkiye'nin önemli senarist ve yönetmenlerinden Safa Önal, emeklilik konusunun tüm sanatçıların ortak derdi olduğunu söyledi. Emektarların bir çoğunun ''yaşı başı geçmiş'' olması nedeniyle borçlarını ödeyemediğini belirten Önal, şunları kaydetti: ''Emekliliğe hak kazanmış, emekli olması gereken kişinin böle bir birikimi yok. Bu parayı yatıramadığı zaman da emeklilikten istifade edemiyor. Bir de benim gibiler var. Bir başvuru tarihi konmuş yasal olarak. O tarihi ben atlamışım. Yani treni kaçırmışız. Benim en az 3-4 asistanım 8-10 yıldır emeklidir, benim hala emekli maaşım yoktur. Böyle bir iştir bu. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın emekli maaşı var, benim hala yok.''

Önal, müzik, sinema ve tiyatro derneklerinin bir araya gelerek Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yeni tasa tasarısı hazırladıklarını ifade ederek, bu tasarının yasalaşmasıyla hiçbir sanatçının devlet koruması dışında kalmayacağını bildirdi. Önal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hazırlanan tasarı yasalaştığında sektördeki tüm çalışanlar sigortalanacak, hepsine emekli maaşı verilecek. 'Sanatçı borçlanması' gereğince borçlarımızı ödeyeceğiz. 122 kişi var emekliliği hak etmiş ama alamamış. Muhtaç bunlar, korunmaya ihtiyaçları var. Bunların 10-15 bin Türk lirası yatırması gerekiyor emekliliğe hak kazanması için. Ödeyemeyecek sanatçıların borçlarının Kültür Bakanlığınca üstlenilmesi gibi bir kolaylık aranmakta''

'Her sinema biletinden bir pay ayrılabilir'

Sinema sanatçılarının durumuyla ilgili milletvekilliği döneminde kanun teklifi veren sanatçı Berhan Şimşek de konunun sektörde ''çok önemli bir yara'' olduğunu ve yaklaşık 380 kişinin ''bugüne kadar yapılmış bir günlük sigortaları bile bulunmadığını'' söyledi. Sinemacıların ancak iş bulduğunda çalıştığını, düzenli bir maaşa sahip olmadığını anımsatan Şimşek, devletin sanatçısına sahip çıkması gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti: ''Kanun teklifi verdiğimde şu çok rahat olabilirdi; aktüel dengeleri bozmadan geriye dönük borçlanma sistemine gidilebilirdi ve para kaynağı rus'un gelirlerinden sağlanabilirdi. Her sinema biletinden kesilen yüzde 10 rus'un gelirinin yüzde 75'i Telif Hakları ve Genel Müdürlüğü'ne gönderilir. Bu da yılda ortalama 40 milyon TL'ye yakın bir rakam eder. Yani sinemacıların kendi sektörlerinden toplanan paralarla borçlanmaları geriye dönük ödenebilir, böylece devletin bütçesini bozmazdı.''
 

'Binlerce sanatçı mağdur'

Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Başkanı Ali Rıza Binboğa da müzik sektörlerindeki sıkıntıları anlattı. ''Bu insanların belirli bir yaşa geldiklerinde devletin sosyal güvenliğinden yararlanmalarını sağlayacak herhangi bir düzenleme yok'' diyen Binboğa, geçmişte çıkarılan borçlanma yasasının da işletilemediğini söyledi. Binboğa, müzik sektörünü zor durumda bırakan korsan eserler nedeniyle mağdur durumdaki sanatçıların gün geçtikçe artacağını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Korsan karşısında çok büyük kayıplara uğradığımız için şimdi eskisi gibi albüm yapılamıyor. Bundan beş sene önce Türkiye'de 80 milyon CD ve kaset piyasaya çıkıp tüketilirken, şimdi geldiğimiz nokta sekiz milyon bile değil. Yani yüzde 10'una düşmüş. Bu da eser üreten sanatçı insanları maalesef mekanik gelirlerinden yoksun bırakıyor. Ayrıca, telifi ödemek yükümlülüğü olanlar da büyük zorluklar çıkardığından, o teliften de pek fazla yararlanamıyorlar. Yüzlerce, binlerce insan şu anda mağdur. Korsanla da bu mağduriyet arttı ve artacak. Devlet bu konudaki görevini 'mış yapar gibi' yapıyor. Korsanın böyle olduğunu devlete yıllardır söylerken, gayri ihtiyari olarak devlet bunu bir işsizliği önleme, çare gibi hırsızlığı teşvik eden bir pozisyondaydı. Ancak bugün gördü ki bir sektör çöktü, bir sürü insan mağdur, 'Ne yapabiliriz?' diyor. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Bu yüzden mağdur olan insanların kabahatlisi devlettir.''
 

Kanun tasarısı geliyor...

Türkiye'deki düşkün sanatçılarla ilgili hiç bir envanter bulunmadığına dikkati çeken Binboğa, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Devlet aslında kendi sanatçısının envanterini çıkarmakla yükümlü. Yani kim nerede, ne anlamda bir şeyin içerisindeyse bir müracaat merci oluşturup, mağdur hale gelen, mağdur olma olasılığı taşıyan insanların envanterini çıkarıp, gerekli desteği vermekle yükümlüdür. Fakirlere verilen Yeşil kart gibi uygulama yapılabilir. Biz MESAM'da üyelerimizi sağlık sigortasına kavuşturuyoruz, uygun poliçe oluşturuyoruz, sağlık sigortalarını ödüyoruz, ama bunlar hep geçici önlemlerdir, kalıcı değildir. O yüzden de devletin bunla ilgili önlemi alması lazım.''

Ali Rıza Binboğa, sanatçıların sosyal güvenlik haklarıyla ilgili yasa tasarısı hazırladıklarını ifade ederek, ''Sayın Başbakan'dan, Meclis Başkanı'ndan randevu istedik. Sayın Başbakan ile bir görüşme yaptık. Sanıyorum bizi Ankara'ya çağıracaklar. Bunları sosyal sigortalara kavuşturmayla ilgili tamamen eli yüzü düzgün bir Bakanlar Kurulu Kararı ile Meclis'e girip geçecek, maddemiz hazır'' dedi.

Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) Başkanı İhsan Işık da bir dönem bakanlığın kendilerinden 65-70 yaşın üzerindeki yazar ve sanatçıların listesinin istendiği belirtti. ''Ancak bu, bunların hepsinin yoksul olduğu anlamına gelmez'' diyen Işık, ancak muhtaç sanatçıların belirlenebileceği bir çalışma yapmanın sektör için yararlı olabileceğini bildirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler