İSEDAK Ekonomi Zirvesi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) çalışmalarını 25 yıldır başarıyla ve istikrarla sürdürdüğünü belirterek, ''Tüm İslam ülkeleri için önemli bir işbirliği platformu olan İSEDAK, önümüzdeki dönemde bu özelliğini güçlendirerek devam ettirecektir'' dedi.

Yayınlanma: 09.11.2009 - 09:13
Abone Ol google-news

İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) 25. toplantısı çerçevesinde gerçekleştirilen İSEDAK Ekonomi Zirvesi, Kuranıkerim okunması ile başladı. Açılış öncesinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, zirveye katılan devlet başkanlarını kapıda karşıladı.
 

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYINIZ

 

Abdullah Gül, açılış konuşmasını yaptı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başkanlığını yaptığı İSEDAK'ın 25. toplantısı çerçevesinde gerçekleştirilen İSEDAK Ekonomi Zirvesi'nin açılışında, İSEDAK'ın kuruluşunun 25. yılını kutlamak amacıyla ilk kez İSEDAK Ekonomi Zirvesi olarak düzenlenen Genişletilmiş İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) İcra Komitesi toplantısında, İslam medeniyeti açısından önemli olan İstanbul'da misafirleri ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.


'Geçen yıl yaşanan aksaklıklar küresel krizi tetikledi'

Gül, gelişmiş ülke piyasalarında geçen yıl yaşanan aksaklıkların 1930 ekonomik buhranından bu yana yaşanan en büyük küresel ekonomik krizi tetiklediğini anımsatarak, ''Küresel ekonominin etkin yönetiminin sağlanabilmesi için gelişmekte olan ülkelerin de büyüyen ekonomileriyle orantılı bir söz hakkında sahip olması gerekmektedir. Krizden en çok zarar gören en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına da çözüm üreten yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır. G20 platformunda bu yaklaşımları yansıtan istişarelere yer verilmesi sevindirici bir gelişmedir. Bu bağlamda G20 platformunda yer alan İKÖ üyesi ülkelerin önemli bir misyon ifa edeceklerine inanıyor ve bu platformda daha çok sayıda İKÖ üyesinin yer almasını temenni ediyoruz'' diye konuştu.


'Türkiye, su politikalarını hızla hayata geçirmektedir'

Gül, ''Bu bağlamda Türkiye, su kaynaklarımızın etkin kullanılması ve tasarrufun sağlanmasını hedefleyen politikaları hızla hayata geçirmektedir. Su kaynaklarının geliştirilmesi ve yönetimi konularında tecrübelerimizi İSEDAK üyesi ülkelerle paylaşmaya hazırız'' dedi. Türkiye'nin enerji politikalarına da değinen Gül, enerji sepetini çeşitlendirmek suretiyle, enerji arz güvenliğini sağlamayı, küresel enerji güvenliğine katkıda bulunmayı, transit rolünü güçlendirmeyi ve uzun vadede bir enerji merkezine dönüşmeyi hedeflediğini dile getirdi.

Bu konuda önemli mesafe kaydedildiğine işaret eden Gül, ''Ulusal ekonomilerin artan karşılıklı bağımlılığı çerçevesinde İSEDAK üyesi ülkelerin enerji arz ve güzergah çeşitlendirmesi konusunda işbirliğinde bulunmaları önem arz etmektedir. Ayrıca üretici, tüketici ve transit ülkeler arasındaki diyalog da üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husustur'' şeklinde konuştu.


'Tarım, hayati öneme sahip'

Gül, İKT Tercihli Ticaret Sistemi'nin, ticaret bakanları tarafından 1 Ocak 2009 tarihinde işlerlik kazanmasının hedeflendiğini anımsatarak, söz konusu sisteme ilişkin bu hedefin bir yıl gecikmeyle de olsa gerçekleştirilmesi amacıyla konuk devlet başkanlarına, anlaşmaların imzalanması ve onaylanması için gerekli süreci en kısa zamanda tamamlamaları çağrısında bulundu. Aynı çerçevede İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü tüzüğünün en kısa sürede üye ülkeler tarafından onaylanarak yürürlüğe gireceğine inancının tam olduğunu ifade eden Gül, İKT ülkelerinin üyesi bulundukları EİT ve D-8 gibi bölgesel ekonomik kuruluşlarla İSEDAK'ın faaliyetlerinde eş güdüm sağlanmasının yararlı olacağı kanaatini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Gül, geçtiğimiz yıl yaşanan gıda krizinin, tarım alanındaki işbirliğinin geliştirilmesinin önemini ortaya koyduğunu, tarımın, ülkelerin birçoğu için özellikle fakirliğin azaltılmasında hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
 

Balkan ülkelerindeki müslüman topluluklar

Abdullah Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''İKÖ'nün ve İSEDAK'ın çalışmalarının meyvelerini tam anlamıyla toplayabilmek için uluslararası meselelerin çözülmesinin taşıdığı önem aşikardır. Bu anlayışla oluşturulacak dayanışma ortamında İKÖ üyesi ülkelerin yanı sıra üye olmayan ülkelerdeki Müslüman topluluklarının da dahil edilmeleri önem taşımaktadır. Bu çerçevede Balkan ülkelerindeki Müslüman toplulukları her zaman gözönünde bulundurmak gerekmektedir. Türkiye, Balkan ülkeleriyle ilişkilerine özel bir önem atfetmektedir. Bu kapsamda bilhassa Bosna-Hersek'teki gelişmeler tarafımızdan yakından izlenmektedir. Bu vesileyle, geçtiğimiz ay Ankara'da toplanan İKÖ Bosna-Hersek Temas Grubu'nun bugün İstanbul'da bir kez daha toplanacak olmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim. ''
 

'Bölgesel sorunlar, başta bölge ülkelerince sahiplenilmeli'

İSEDAK üyelerini doğrudan veya dolaylı etkileyen sorunların çözümüne Türkiye'nin stratejik konumu, tarihi birikimi, coğrafi ve kültürel bağları ve barışı koruma faaliyetlerindeki deneyimlerinin bahşettiği imkanlardan yararlanmak suretiyle yapıcı katkılarda bulunma gayreti içinde olduğunu dile getiren Gül, bu anlayışın, başta Filistin meselesi, Arap-İsrail ihtilafı, Irak ve Lübnan'daki durum olmak üzere, Ortadoğu kapsamında olduğu kadar, Afganistan, Sudan, Somali ve diğer ülkeleri derinden etkileyen tüm sorunlar için geçerli olduğunu söyledi.


'Türkiye-Irak işbirliği, kilit öneme sahip'

Irak'ta Ocak 2010'da yapılması planlanan parlamento seçimlerinin, ülkedeki istikrar ve demokratikleşme çalışmaları açısından büyük önem taşıdığının altını çizen Gül, şöyle konuştu: ''Türkiye, Irak halkının bu kritik dönemi sorunsuz şekilde atlatabilmesini teminen, Irak'ta istikrar, güvenlik ve milli uzlaşıyı hakim kılma çabalarına destek vermeyi sürdürmekte, Iraklı tüm siyasi grupları, sorunlarını siyasi diyalog ve milli mutabakat ruhu içerisinde çözmeleri için teşvik etmektedir. Bağdat'ta geçtiğimiz günlerde meydana gelen terör saldırıları, güvenlik alanında elde edilen kazanımlar, siyasi adımlarla desteklenmediği müddetçe Irak'taki güvenlik durumunun kırılganlığını muhafaza edeceğini bir kez daha maalesef açıkça göstermiştir. Irak'ın komşuları ve dostları olarak, Irak halkının yanında olduğumuzu göstermemiz gereken bir süreçten geçtiğimize inanıyoruz. Türkiye ve Irak arasındaki işbirliğinin her alanda geliştirilmesinin bölge istikrarı ve refahı için kilit öneme sahip olduğunu sürekli vurguluyoruz ve bu uğurda çaba gösteriyoruz.''


 

'Sorunlar, vizyoner bakış açısıyla çözülebilir'

Bu muhtıralarla iki ülke arasında kapsamlı ekonomik bütünleşmenin önünün de açıldığını belirten Gül, ''Enerjiden ticarete, sağlıktan bayındırlığa, su kaynaklarından ulaştırmaya kadar olan geniş bir yelpazede uygulayacağımız projelerle İSEDAK üyesi ülkelerin de desteğiyle Mezopotamya havzasını bir ortak istikrar ve refah alanı haline getirme hususunda kararlıyız'' dedi.

Abdullah Gül, benzer bir mekanizmayı Suriye ile de tesis ettiklerine değinerek, kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin bakanlar düzeyindeki ilk toplantısının Ekim'de yapıldığını anımsattı. Orta Doğu bölgesinin iç içe geçmiş sorunlarının çözümünün ancak bu sorunların bölgesel ve uluslararası nedenlerini anlayan vizyoner bakış açısıyla çözülebileceğine dikkati çekti.

 

Filistin sorununa değindi

Gül, Filistin sorununa değinerek, sorunun İsrail devletiyle yan yana, güvenli ve tanınmış sınırlar içinde yaşayan ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması temelinde çözüme ulaştırılmadan bölgede barış ve istikrarın sağlanmasının imkansız olduğunu kaydetti. ''İki devletli çözümün sorgulanması ve bazı koşullara bağlanması bölgede barışa ulaşılmasını güçleştirecektir'' diyen Gül, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün de Filistin davasına zarar verdiğine işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: ''Tüm çabaların, barış müzakerelerinin yeniden başlatılması üzerinde yoğunlaştığı bugünlerde Kudüs'teki kutsal mekanlarda yaşanan gerginlikler ayrı bir endişe kaynağıdır. Bu bağlamda, geçmişte yaşanan acı olaylardan ders çıkarılarak tek taraflı, kışkırtıcı uygulamalardan kaçınılması, barış çabalarının sekteye uğratılmamasına özen gösterilmesi elzemdir. Gazze'de geçtiğimiz yıl yaşanan insanlık dramı hepimizi derinden yaraladı. Tek taraflı ateşkeslerin ilanından bu yana 10 ay, Şarm el-Şeyh'te Gazze'nin yeniden imarı için yaptığımız taahhütlerin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen bölgedeki durumda iyileşme kaydedilememiştir. Acilen tedbirler alınmaz ve Gazze'ye yardım ve yeniden imar malzemelerinin girişi sağlanamazsa kış aylarına girdiğimiz bu günlerde Gazze'deki kardeşlerimizin hayatları daha da zorlaşacaktır.''


'Afganistan, güçlükleri beraberlik ve dayanışma ile aşacaktır'

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin Afganistan'da ISAF'ın komutasını iki kez üstlendiğini hatırlatarak, burada başarının, sadece askeri yöntemlerle elde edilemeyeceğini; siyasi, diplomatik, ekonomik ve kültürel araçların da etkin şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı. ''Zorlu koşullar altında ve Afgan halkının cesaretli ve kararlı duruşu'' sayesinde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Hamid Karzai'yi tebrik eden Gül, Türkiye'nin, seçimleri takip eden dönemde Afganistan'ın karşı karşıya bulunduğu güçlükleri beraberlik ve dayanışma içinde aşacağı inancında olduğunu belirtti. İran'la ilişkiler konusunda ise iki ülke ilişkilerinin, içişlerine karışmama, iyi komşuluk ve güvenlik alanında işbirliği şeklindeki ana ilkelere dayandığına işaret eden Gül, bu çerçevede İran ile ekonomik ve ticari konular dahil olmak üzere ilişkilerin geliştirilmesini arzuladıklarını kaydetti.


Afrika'da yeni büyükelçilikler

Sahra'nın güneyindeki Afrika bölgesinde yer alan İSEDAK üyeleri içerisinde Türkiye'nin halen Nijerya, Sudan ve Senegal'de büyükelçilikleri bulunduğunu kaydeden Gül, İSEDAK üyesi Fildişi Sahili, Kamerun, Mali, Nijer ve Uganda'da da büyükelçilik açma işlemlerini tamamlamak üzere olduklarını bildirdi. Gül, ikinci aşamada ise Burkina Faso, Çad, Gine, Moritanya ve Mozambik olmak üzere 5 İSEDAK üyesinde daha büyükelçilik açılacağını söyledi.


Kıbrıs meselesi

Kıbrıs meselesine ilişkin olarak ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şunları kaydetti:
''Bildiğiniz gibi Türk tarafı, 2004 yılında BM çözüm planına destek vererek adil bir çözüme taraf olacağını tüm dünyaya açıkça göstermişti. Ne yazık ki, karşı tarafın bu planı kabul etmemesi nedeniyle o dönemde bir çözüm sağlanamadı. Türkiye, yeniden başlayan çözüm sürecine bu defa da kuvvetli biçimde destek vermektedir. İKT üyesi ülkelerin Kıbrıslı Türk kardeşleri üzerindeki haksız baskıların ve ambargoların ortadan kaldırılması için mümkün olan her türlü desteği vermeleri ricamızı burada bir kere daha ifade etmek istiyorum.''

 

Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai

Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, İSEDAK'a üye ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin artırılması için bir çok çaba gerçekleştirildiğini söyledi. İslam ülkelerinin dünyadaki sosyo ekonomik sıkıntıların çok büyük bir kısımını kendi içinde yaşadığını ifade eden Karzai, ''Dünyada her 10 az gelişmiş en yoksul ülkenin 8'i İslam ümmetine dahil. Hepimiz toplandığımız zaman dünyada 1,5 milyara yakın nüfusumuz var ama dünya ekonomisinde bizim sahip olduğumuz pay oldukça düşük'' dedi.


'Üye ülkeleri yatırım yapmaya çağırıyoruz'

İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı sıkıntıların en fazla, en az gelişmiş ülkelerde yaşandığına işaret eden Karzai, ''Bu özel ülkeler grubuna bizlerin özel bir şekilde yardım ediyor olmamız lazım. Çünkü gelecekteki sosyo ekonomik kalkınma buna bağlı'' dedi.
Afganistan'ın yaklaşık 30 yıldan bu yana savaşlar ve karışıklıklardan bir çok alanda geri kaldığını anlatan Karzai şunları belirtti: ''Biz şimdi idari prosedürlerimizi, tarifelerimizi düzelttik. Sağlam bir bankacılık sistemi kurulması için çalışıyoruz. Kambio rejimimizi yeniledik. Afganistan 'da yoksullukla mücadele konusu gerçekten çok önemli. Bu bağlamda teknik yardıma ihtiyaç duymaktayız. Üye ülkeleri Afganistan'a yatırım yapmaya çağırıyoruz. Sizler sadece Afganistan'ı desteklemiş olmayacaksınız bölgedeki bütün İslam dünyasının güvenliğine de hizmet etmiş olacaksınız.''

 

Bangladeş Cumhurbaşkanı Zillur Rahman

Bangladeş Cumhurbaşkanı Zillur Rahman, İstanbul'un medeniyetlerin kavşağında, Asya ile Avrupa'yı buluşturan nadide bir noktada bulunduğunu ifade ederek, toplantı çerçevesinde bu tarihi ve kültürel kente davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. ''Ortak hedefimiz güçlü, refahı yüksek ve kendine yeten bir İslam ümmeti yaratmaktır'' diyen Rahman, ekonomik alanda işbirliğini ilerletmek için birlikte çaba sarf edilmesinin önemine işaret etti.

 

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, İslam ülkelerinin kendi haklarına sahip çıkması gerektiğini belirterek ''Başkalarına güvenmek hiçbir hedefimizin gerçekleşmesine katkıda bulunmayacaktır. Başkalarından artık adil bir çözüm bekleyemeyiz. Biz kendi haklarımıza sahip çıkmadıkça ve kendimize güvenmedikçe başkalarının bizim çıkarlarımızı korumayacağımızı, artık sonuç elde edemeyeceğimizi görmemiz gerekir'' dedi. İslam aleminin yükselmesi için ''kardeş ve dost ülke'' olarak tanımladığı Türkiye'de olmaktan dolayı çok memnun olduğunu belirten Esad, geniş bir heyetle katılmalarının da teşkilata verdikleri önemi gösterdiğini vurguladı.


İsrail - Filistin sorunu

''İsrailliler'in Mescid-i Aksa'yı yıkmaya kalkışması ve Kudüs'ün toptan Yahudulileştirilmesi'' çabalarının bulunduğunu kaydeden Esad, işgal altındaki topraklardaki Filistinliler'e karşı ''kanlı saldırıların da devam ettiğini'' kaydetti. İsraillilerin, Filistinlileri kendi topraklarından ''kovmaya'' çalıştığını kaydeden Esad, İsraillilere karşı açıklamaların yerine İsrail'i zorlayıcı tedbirler alınması gerektiğini ifade etti.

Esad, ''Başta Golan olmak üzere tüm toprakların iade edilmesi ve İşgal altındaki Filistinliler'in hakları korunması için örgüt üyesi İslam ülkeler olarak tüm gerekli destek verilmelidir.'' Esad, Filistinliler'in haklarına sahip çıkmak için yapılan girişimlerin, bölgede kalıcı ve adil bir barış isteği ile çelişmediğini de vurguladı.

''Bölgede kapsamlı adil ve kalıcı bir barış isteğimiz vardır, barış görüşmelerinin başarısız kalması halinde direnişler de otomatik olarak ortaya çıkıyor'' diyen Esad, ''Yerleşim bölgelerinin durdurulması bir çözüm değildir. Tüm Yahudi yerleşim bölgeleri toptan ortadan kaldırılmadılar. Gazze'de savaş suçları işlenmekte ve Filistinliler'in ateşkes anlaşmasına sadık kalmasına rağmen, İsrail kuşatmayı sürdürmekte ve dünya ise buna sessiz kalmaktadır.''

 

Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmed Cabir El Sabah

Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmed Cabir El Sabah, yarın Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, ''Atatürk'ün, bu ülke insanları için ne kadar önemli bir kişi olduğunu çok iyi biliyoruz. Türk halkına cumhuriyeti getiren ve bugün kalkınma seviyesine gelmesinde önemli rol oynayan büyük bir kişi'' dedi.

İSEDAK'ın üye ülkeler arasındaki işbirliği açısından başarılı bir organizasyon olduğunu, çok sayıda projeyi hayata geçirip, başarıyla uyguladığını anlatan El Sabah, üye ülkeler arasındaki ticaretin gelişimi açısından başarılı projelerin hayata geçirildiğini kaydetti.
El Sabah, ''Bu çerçevede Mekke Toplantısında kabul etmiş olduğumuz 10 yıllık program da yürürlüğe girmiştir. Sistemlerimizin birbirinden farklı olması, özellikle finans ve ekonomik sistemlerimizin birbirinden farklı olması, bu konuda başarıya ulaşmamıza engel değildir'' diye konuştu.


'Kuveyt, desteğini devam ettirecek'

İSEDAK'ın, ekonomi ve sanayi bakanlıklarının bir araya gelip, ekonomiyi tartışması ve İslam dünyasının küresel krizden en kolay şekilde çıkmasını sağlayacak kararların alınması için önemli bir platform oluşturduğunu vurgulayan El Sabah, özellikle bölge içinde yapılacak yatırımların tartıştıklarını, gıda güvenliğinin sağlanması, tarımsal faaliyetlerin geliştirilerek bu konudaki ekonomik işbirliğinin artırılması gereğinden bahsettiklerini bildirdi.

El Sabah, İKT üyesi devletler olarak bu konularda uzmanlaşmış federasyonlar kurulmaları gerektiğini belirterek, ''Ekonomik alanda, özellikle İSEDAK'ın aldığı kararların ülkelerimizde aktif bir şekilde uygulanarak, ekonomik entegrasyonun daha kolay bir şekilde sağlanabileceğini ve ortak bir pazar çalışması çerçevesinde bu projelerin hayata geçirilerek, ekonomilerimizin en kısa sürede canlandırılabileceğini düşünüyoruz'' dedi.


Somali Cumhurbaşkanı Sharif Sheikh Ahmet

Somali Cumhurbaşkanı Sharif Sheikh Ahmet, yorucu bir küresel finansal krizin dünyayı sarstığı bir dönem içinde bulunulduğunu, bu krize yönelik kısmi çözümlerin başarısızlığa uğradığını söyledi. Krizin etkilerini gidermek için ülkelerin işbirliğinin önemine işaret eden Ahmet, bütün İslam ülkelerinin kriz nedeniyle işsizlik, ekonomik küçülme ve bütçe açıklarıyla mücadele ettiklerini, bu nedenle işbirliği yapılmadan krizin üstesinden gelinemeyeceğini ifade etti.


Sierra Leone Devlet Başkanı Ernest Bai Koroma

Sierra Leone Devlet Başkanı Ernest Bai Koroma, uluslararası işbirliği ve istikrarın devamı için İSEDAK'ın en önemli araçlardan biri olduğunu söyledi. Birlikte işbirliği yapmak için ''Barış'', ''Sebat'' ve ''Hizmet'' gibi değerlerin daha da ileri götürülmesi gerektiğini vurgulayan Koroma, ''her devletin görevinin bu değerlere ulaşmak ve bunları muhafaza etmek olduğunu" belirtti.

Özellikle Afrika'daki İSEDAK üyesi bir çok devletin zor zamanlar geçirdiğini dile getiren Koroma, şunları kaydetti: ''Bugün yaşanılan sıkıntılar, ABD'de bankaların kapatılmasıyla değil, gıda kriziyle başlamıştır. Bunun devamında da yaşanan mali kriz, o güne kadar kaydettiğimiz mütevazi gelişmeleri olumsuz etkilemiştir. 2008 yılında gelirlerimizde yüzde 30 düşüş yaşanmıştır. Ancak ülkemizin çok güvenli ve istikrara sahip bir ülke olduğunu söyleyebilirim. Başkentimiz bugün Afrika'nın en güvenli şehirlerinden biridir. Enerjiden tarıma, altyapı çalışmalarından madenciliğe, turizmden balıkçılığa kadar bir çok konuda yatırımlarımız devam etmektedir. Bu noktada uluslararası camiayı Sierra Leone'ya yatırım yapmaya davet ediyorum ve yaptığınız bu yatırımların geri dönüşünü alacağınızı söylüyorum.''

 

Gine Bissau Cumhurbaşkanı Bacai Sanha

Gine Bissau Cumhurbaşkanı Malam Bacai Sanha, zirve çalışmalarının, ''bugün İslam ümmetinin yaşadığı zor dönemden geçmesine yardımcı olması temennisi''nde bulundu.
Gine Bissau'daki son gelişmelere dikkati çeken Sanha, ''ülkesinde barış ve istikrarla özdeşleşen bir dönemin bulunduğunu'' kaydetti. Barış ve istikrarın yatırım ve ticaret için en önemli koşulların başında geldiğine işaret eden Sanha, ülkesindeki yeni dönemin diyalog ve sosyal dayanışmaya dayandığını, bu bağlamda daha güçlü bir toplumun ortaya çıktığını söyledi.

 

İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad

İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad, toplantının gerçekleştirildiği sürecin önemine dikkati çekerek, üye ülkeler arasında işbirliğin derinleşmesi ve sorunlara karşı en uygun çözümün oluşturulması için iyi bir fırsat olduğunu kaydetti. Dünyanın ''büyük değişikliklere gebe'' olduğunu, hakim siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerle yola devam edilemeyeceğini ifade eden Ahmedinejad, gidişatın milletlerarasında huzur ve dostluğa ortam yaratmadığını, tam tersine sorunların giderek derinleştiğini, gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasında uçurumun giderek arttığını, güvensizlik ortamı oluştuğunu anlattı.

'Allah, faizciliği kendisiyle savaş diye nitelemiştir'

''Kapitalizmin düşünce tarzı, yolun sonuna gelmiştir, değişikliğin yapılması zarurettir'' diyen Ahmedinejad, şöyle devam etti: ''Bu değişiklik, bu düzenin eksikliği, eskiliği anlamına gelmez. Dünyaya hakim düzenin, düzenlerin düşünce tarzının zafiyetinden ortaya çıkmaktadır. Belki bazı kapitalist görüş sahipleri, bazı nedenleri kriz ve zafiyetleri gerekçe gösterebileceklerdir, durumu kurtarmayı, değişik şekilde de yapabilirler. Fakat belirgindir ki onlar, dünya köklü bir değişikliğe muhtaçtır, yeni fikirler ve davranış arayışındadır. Kapitalizm düzeni içine işlenen faizcilik, belki de bu düzenin esas iflas yolu, yoldan sapma nedeni budur. Zira bunun köklerine işlemiş, iş yapmadan, çalışmadan ve sadece yeni araç gereçleri kullanarak, kağıt üzerinde servet artırmanın adı faizciliktir. Cenab-ı Allah, faizciliği, kendisiyle savaş diye nitelendirmiştir. Bu işte değişik yollardan kazanç elde etmek, rakipleri sahne dışında bırakmak, enflasyonu başkaların mal etmek, bunların varlıklarını ele geçirmek, tüketimin yarışını başlatarak belli bir kesimi zenginleştirmek... Ama bu artık yolun sonuna gelmiştir.''
 

'İlahi düşünce açısından yanıt çok açıktır'

Ahmedinejad, kapitalizm düşünce tarzının siyasi alanlarda da olumsuzluklara yarattığını kaydederek, savaşları, terörü, milletlerin tahribini, saygınlıklarının azaltılmasını beraberinde getirdiğini anlattı. Ahmedinejad, son krizde de milyonlarca insanın aç kaldığını, sosyal imkanlardan mahrum kaldığını ifade ederek, ''Onların bütün paraları, milletlerin kesesinden karşılanmıştır. Burada soru budur; Şu anda ne yapmalıyız?'' şeklinde konuştu.

Ahmedinejad iki sorumluluk bulunduğuna inandığını ifade ederek, bunlardan ilkinin yeniden yapılandırma ve kendi ülkelerini ilerletmek olduğunu söyledi. Bunun önemli bölümünün ekonomik ilerlemeyle sağlanacağını kaydeden Ahmedinejad, ekonomik yapılandırmayla ilgili şunları söyledi: ''Çok hızlı bir şekilde ülkemizin ekonomisini yeniden yapmalı ve emin bir yere varmalıyız. Bu kilit bir sorudur; Acaba kapitalizm, ekonomik düşünce tarzıyla müslümün ve diğer ülkeler olumlu bir noktaya varabilirler mi? İlahi düşünce açısından yanıt çok açıktır. Çünkü faizcilik düzeni, ekonomi sorunları insanların ve milletlerin aleyhinedir.''
 

'İslami ekonomik düşünceler üzerinde programlar yapılmalı'

İslamiyetin zengin düşünce ve kültür yapısı bulunduğunu ifade eden Ahmedinejad, aydınları izleyerek, İslami ekonomik düşünceleri üzerinde programlar yapılması gerektiğini söyledi. Ahmendinejad, bunun doğru yol olacağını, insanların kemale, huzura, refaha erişmesinin mümkün olacağını kaydederek, ''Bundan sonra doğru teoriye göre uygun projelendirmeler olacak ve uygulanacaktır'' dedi.

Ahmedinejad, ikinci sorumluluğun da mevcut dünya düzeninin islahı için çaba göstermek ve uluslararası adaleti sağlama olduğunu söyledi. Bugün dünyanın yeni düzene ihtiyacı olduğunu kaydeden Ahmedinejad ''Çok açıktır ki eğer gelecek ilişkileri yapılandırabilmede faal bir rolümüz olmazsa, başkaları faizcilik düşüncesi üzerinden tekrar ilişkilerimizi düzenleyip, bize zorla uygulayabilecektir. Birbirimizle birleşerek, gönül birliği yaparak, geleceği birlikte yapmalıyız'' diye konuştu.

Bütün dünya ilahi düşüncesi tarzının, insanların tüm hayat boyutlarında, olumlu ve yapıcı rolleri bulunduğunu kaydeden Ahmedinejad, ''Bu konuda, genel sekreterliğin yönetimi, düşünürlerin yardımlarıyla işbirliği yaparak ekonomik görüşlerin esaslarını oluşturmak ve araç gereçleri hazırlamamız gerekiyor'' dedi. Ahmedinejad, İran'da kendisinin eskiden birinci yardımcılığı görevini yürüten Perviz Davudi'nin, bu doğrultuda, bir grup islami ilimler uleması ve akedemisyenlerden oluşan grubu yöndendireceğini, çalışma yürüteceğini anlattı. Ahmedinejad, para ve gümrük kurallarının, bu düşünceye uygun ekonomik kuralların oluşturularak tanıtılması gerektiğini ifade ederek, İslam Kalkınma Bankasının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
 

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev, Kırgızistan'ın İKT'nin temel çalışmalarına hep destek verdiğini, ekonomik ve ticari işbirliğinin gelişmesine, kültürlerin korunmasına katkı sağladığını anlattı. Dünyadaki ekonomik krizi tecrübe etmenin, İKT'ye yeni bir misyon yüklemekte olduğunu kaydeden Bakiyev, ''Şimdi işbirliğini yeni bir düzeye çıkarmamız lazım. Bunu da yaparken şu anda karşılaştığımız sorunlara çözüm aramakla başlayabiliriz'' dedi. Ülkelerin politik, demografik, ekonomik, gıda ve ekolojik anlamda istikrarlı olabilmesinin garantisinin bulunması gerektiğini dile getiren Bakiyev, İKT'nin uluslararası arenada bu konulara katkı yaparak, tanınırlığını, bilinirliğini ve saygınlığını artırabileceğini söyledi. Bakiyev, İKT'nin, uluslararası ve bölgesel organizasyonlarla işbirliğini geliştirmesinin, program ve proje uygulamasının ekonomik işbirliği açısından vazgeçilmez adımlar olacağını dile getirdi.
 

'Ortak ulaştırma alanı...'

Kurmanbek Bakiyev, mevcut jeoekonomik durumun, ortak bir ulaştırma alanı tesis etmekle sonuçlanacak şekilde İKT üyesi ülkeler arasında işbirliğinin artırılmasını gerekli kıldığını belirterek, bunun ülkeler arasında ekonomik ve ticari ilişkiyi derinleştireceğini söyledi.
Bakiyev, ülkelerinde yatırım ortamını cazip hale getirmek için yaptıkları bazı çalışmalar hakkında da bilgi verdi ve Kırgızistan'ın küresel iş piyasası içinde en fazla reform yapan üç ülkeden biri olduğunu söyledi. Ülkelerinde çok büyük bir hidroelektrik santrali kurmaya başladıklarını da ifade eden Bakiyev, birinin yapım aşamasında olduğunu, diğerini de daha sonra inşa edeceklerini kaydetti. Bakiyev, yeni hidroelektrik santrallerinin kurulmasıyla birlikte bölgesel enerji işbirliğinin de yollarını arayacaklarını söyledi. Bakiyev, ''Şuna kesinlikle inanıyorum ki karşılıklı anlayışla, ülkelerimizdeki olumlu siyasi iradeyle birlikte, biz su ve enerji sorunun çözümünde oldukça önemli ve olumlu adımlar atabiliriz'' dedi.

Cumhurbaşkanı Bakiyev, İslam Kalkınma Bankasının desteğiyle birlikte Kırgızistan'da pilot bir ''İslam Finansman Projesi'' uygulanmakta olduğunu belirterek, şu anda İslami usullere göre mikro kredi uygulamaları yapıldığını söyledi. Bakiyev, Kırgızistan'daki ortamı iyileştirme yoluyla İslami finansmanın bölgeye yayılabilmesi için ülkeyi üs haline getirmek istediklerini belirterek, İKT'nin desteğine ihtiyaç duyduklarını kaydetti.

 

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, İslam dünyasının, önemli bir dönüm noktasında bulunduğunu, krizlere gebe önemli dönemlerden geçildiğini ifade etti. İslam ümmetinin, coğrafi olarak büyük alanı kapladığına, ekonomik kaynaklarının zengin olduğuna ancak bunlara rağmen, dünyanın ekonomik haritasında çok önemli rol oynayamadığına işaret eden Haşimi, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bunun birçok sebebi var. Bunlardan bir tanesi istikrarsızlık, ikincisi ideolojik ve kültürel bir sistemimizin olmayışı. Böyle bir sistem bizi ilerlemeye ve kalkınmaya götürür. Üçüncüsü, savaşlar ve çatışmalar, dışarıdan müdahaleler. Dışarıdan müdahaleler nedeniyle ekonomik ve insan kaynaklarımız, bizi gelişmeye, kalkınmaya götürecekken, kaybediliyor. Tüm bu nedenlerden dolayı, dünyada olmamız gerekenden çok daha etkisiziz. Hepimizin önünde ekonomik ve siyasi açıdan takip edecek bir örnek olmalı. Dünyanın diğer bölgelerindeki bloklar, gruplar, bizim kapasitemizin yarısına bile sahip değiller ama oldukça başarılı olduklarını görüyoruz.''

Haşimi, bazı İslam ülkelerinin ekonomilerini geliştirmeye istekleri olduğunu ancak tek başına çalışmalarıyla bunun başarılamayacağını, bu ülkelerin reform ve modernleşme mekanizmalarına ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, ''Bu mekanizmalar olsa bile, bunlar diğer ülkelerin tecrübelerinden klonlanarak getirildiği için çok daha başarılı olmuyor'' şeklinde konuştu.

 

'Irak'ın istikrara kavuşturulması için yardım bekliyoruz'

Irak'ın durumuna da değinen Haşimi, Irak'taki devlet kurumlarını yeniden inşa etmek, ekonomilerini geliştirmek ve yaşam standartlarını yükseltmek istediklerini ifade ederek, bu ay meclislerinin 10 milyar dolarlık 2010 bütçesini onaylayacağını bildirdi. Haşimi, söz konusu bütçenin, önceki yıllardan farklı olarak yatırım ve ortaklık olanağı içerdiğini belirtti. Haşimi, Irak'ta devlet kurumlarını yeniden tesis etmeye çalıştıklarını belirterek, İKT üyesi ülkelere ortaklık anlaşmaları ve ortak projeler düzenlemeleri çağrısında bulundu. Irak'ın istikrara kavuşturulması için dünyadaki ülkelerden yardım beklediklerini ifade eden Haşimi, bunun hem bölgenin hem dünyanın çıkarına olacağını söyledi.

 

Filistin Başbakanı Selam Fayyad

Filistin Başbakanı Selam Fayyad, ''İşgal altındaki acı çeken Kudüs'ten geliyorum'' sözleriyle başladı. İsrail'in işgalci ve saldırgan tutumunun, mevcut statükoyu Filistin halkının üzerine empoze etmeye çalışmasının acı veren sonuçlar doğurduğunu kaydeden Fayyad, şöyle devam etti: ''Bizim halkımız da, şeref ve onuruyla, bağımsız, kendi ülkesinde yaşama hakkına sahiptir. İslam ümmetinin desteğiyle, Filistin devleti kurulana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Filistin halkı, asla haklı davasından vazgeçmeyecektir. Meşru davasını ulusal bütünlüğünü sağlayarak, Yaser Arafat'ın hatırasına saygı duyarak devam ettirecektir. Uluslararası meşruiyet açısından, Filistin halkının BM tarafından da tanınmış olan haklarının teslim edilmesi gerekmektedir. Uluslararası hukuk kurallarına İsrail hükümetinin artık saygı göstermesi gerekmektedir.''
 

'İsrail, barışın önünde de duvar inşa etti'

Selam Fayyad, İsrail'in sadece fiziki bir duvar inşa etmekle kalmadığını, barışın önünde de bir duvar inşa ettiğini ifade ederek, ''Burada bir siyasi problem yok artık. Filistin'de bir insani problem var, barış sürecini engelleyen bir devlet var. İşgalin sonlandırılması, İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi, Doğu Kudüs'ü Filistin'e bırakması gerekmektedir'' diye konuştu.

Şu andaki zorlukların, İsrail'in uluslararası kurallara uymamasından kaynaklandığını, İsrail'in işgal kuvvetlerinin ne uluslararası kurallara ne de verdikleri taahhütlere uyduklarını söyleyen Fayyad, şöyle konuştu: ''Filistin halkı, tamamen uluslararası toplumun kabul ettiği barış sürecinin desteklenmesini amaçlamaktadır. İsrail işgalinin uluslararası toplum tarafından sonlandırılması şarttır. BM kararları ve uluslararası örgütlerin kararlarının aksine hareket eden İsrail, bu tavrına artık son vermelidir. Basit bir müdahaleyle bile diplomatik barış sürecini sonlandıran ve barış sürecini baltalayabilen bir devlete ne kadar güvenilebilir?''

Filistin Başbakanı Fayyad, Filistin halkının tek taraflı zorlamalara asla boyun eğmeyeceğini kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Filistin devletinin amacı, Filistin halkının doğru potansiyelini temsil etmek ve milli birlik hükümetinin kurulmasını sağlamaktır. Biz, burada Filistin halkının bölünmüşlüğünün giderilmesi ve işgalin sonlandırılması çabalarının önemli olduğuna inanıyoruz. Bölgedeki istikrarın sağlanabilmesinin tek yolu, İsrail işgalinin sonlandırılıp Filistin devletinin kurulmasıdır. Orta Doğu'da barışın tek yolu vardır; Doğu Kudüs başkent olacak şekilde kurulacak bir Filistin devletidir.''
 

'Filistin bölünmemeli'

Demokratik ve özgür toplumun temelinin ekonomi olduğunun altını çizen Fayyad, Filistin'in gelecekte çok fazla büyüme ve kalkınma potansiyeli bulunduğunu, dolayısıyla Filistin'e yatırım yapmak için büyük fırsatlar bulunduğunu söyledi. Selam Fayyad, özel sektörün Filistin'e yatırım yapmasının sorunların çözümünü kolaylaştıracağını dile getirerek, ''Arap dünyasındaki iş adamları Filistin'e gelsinler, özel sektörle işbirliği yaparak yatırım yapsınlar, yatırımlarla kar etsinler ve bu bizim kalkınmamıza katkıda bulunsun'' dedi.

Filistin'de, sürdürülebilir ekonomi yapı kurulmasının önündeki en önemli engelin ambargo olduğuna dikkati çeken Fayyad, ''Sizin siyasi ve finansal desteğinizin, halklarımızın, işgal kuvvetlerin yerleşimleri nedeniyle çektiği acıları dindireceğine inanıyoruz. İsrail'in kuşatmayı ve ambargoyu kaldırması konusunda ikna edilmesi gerekiyor. Geçiş ve mobilite anlaşmasına İsrail'in uyması sağlanmalı'' şeklinde konuştu. Filistin'in bölünmemesi gerektiğini ifade eden Fayyad, ''Bunun için güçlü Filistin, Arap ve İslam duruşu gerekmekte. Bu ulusun birleşmesiyle birlikte kurumlarımız da tekrar ayağa kalkacak'' dedi.

 

Ürdün Başbakanı Nader Al Dahabi

Ürdün Başbakanı Nader Al Dahabi, İKT üye ülkeleri arasında işbirliğinin geliştirilmesi ve ekonomik entegrasyonun önemini vurguladı. Öte yandan 2005'te kabul edilen 10 yıllık eylem programına değinen Dahabi, ekonomik, sosyal ve politik unsurları içeren bu programın hedeflerine ulaşmasını diledi. Dahabi, bu çerçevede 2005'te yüzde 14 olan İKT içi ticaret oranının, 2015'te yüzde 20'ye ulaştırmak istediklerini dile getirdi. Ürdün'ün İKT'ye 1969'da üye olduğunu kaydeden Dahabi, süreç içinde Ürdün'ün ekonomik ve ticari ilişkilerle ilgili tüm anlaşmalara imza koyduğunu ve hayata geçirdiğini anlattı.
 

'Kudüs, barış kenti olmalı'

Ürdün Başbakanı Dahabi, Ürdün Kralı Abdullah'ın uluslararası ve bölgesel taraflarla ortak çalışma suretiyle Filistin-İsrail müzakerelerinin yeniden başlaması konusunda istekli olduğunu ve önemli çalışmaları bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Bu sorun, iki devlet temeline göre çözülmelidir. Bağımsız bir Filistin devleti ve Filistin topraklarında bu devletin kendine ait egemen bir devlet olarak ortaya çıkması ve Doğu Kudüs'ün bu devletin başkenti olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Uluslararası camia, hızlı ve etkili bir şekilde, bu konuda çalışmalı ve hiçbir fırsat kaçırılmamalıdır. Bizler ciddi barış görüşmelerine başlayabilecek bir ortama sahibiz, kaldığımız yerden buna devam ettirebiliriz.'' Ürdün'ün aynı zaman İsrail'in tek taraflı tüm eylemlerine son vermesini istediğinin altını çizen Dahabi, İsrail'in saldırılarını durdurması için uluslararası toplumda gerekli baskıyı yaratabilmek amacıyla İslam ülkelerinin işbirliğini talep ettiğini dile getirdi.
 

Moritanya Başbakanı Moulaye Ould Mohammed Laghdaf

Moritanya Başbakanı Moulaye Ould Mohammed Laghdaf, küresel mali krizin etkilerine işaret ederken, özellikle Batı'daki bir çok düşünürün ve ekonomistin İslami finans usullerini incelemeye başlamasının düşündürücü olduğunu kaydetti. İslam ülkeleri olarak ortak kalkınma hedefinin bulunduğuna işaret eden Laghdaf, ''İKT üyesi ülkeleri arasındaki ticaretin geliştirilmesi ve genişletilmesinin kalkınma stratejileri açısından çok önemli olduğunu'' belirtti.
 

Yatırım çağrısı

Ticaretin gelişmesini tarife dışı engeller, mali engeller, gümrük engelleri, çifte vergilendirme gibi unsurların önlediğini belirten Laghdaf, malların, hizmetin ve iş gücünün serbest dolaşımının, ayrıca vize muafiyetinin bu çerçevede önemli olduğunu ifade etti.
Ticaretin desteklenmesi için serbest bölgelere de ihtiyaç olduğunu belirten Laghdaf, ulaştırma ve taşımacılık alanlarında da işbirliği yapılması gerektiğini söyledi. Moritanya'daki yatırım olanaklarına da değinen Laghdaf, balıkçılık, altın, minerallerin önemli yatırım sektörleri arasında olduğunu ifade etti. Yatırımlar için ülkesinde özel sektöre yönelik çalışmalar yapılacağını belirten Laghdaf, ''Sürdürülebilir kalkınmanın işbirliği ve destekle sağlanabileceğini'' vurguladı.
 

Tacikistan Başbakanı Akil Akilov

Tacikistan Başbakanı Akil Akilov, Tacikistan'ın, turizm, hidro elektrik enerji kaynakları, termal kaynaklar ile altyapı, endüstri ve sulama da önemli yatırım alanlarını oluşturduğunu kaydetti. Akilov, İstanbul'da Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen İSEDAK Ekonomi Zirvesinin, sürdürülebilir kalkınma açısından da önemli bir fırsat olduğunu kaydetti.
Küreselleşmenin hayatın önemli bir parçasını oluşturduğunu belirten Akilov, ancak küreselleşme sürecinin yavaş bir şekilde ilerlediğini ifade etti.

''Sürekli, iklim değişikliği, enerji ve gıda krizlerine karşı ortak bir çaba göstererek kendimizi buna göre yeniden yapılandırmalıyız'' diyen Akilov, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bizim halklarımıza karşı sorumluluğumuz gereği daha çok eylem planını uygulamaya sokmalıyız. Mali krizi, gıda ve enerji krizini yardım ve dayanışma ile aşabiliriz. Ayrıca, güçlü işbirliği, teknoloji transferini zorunlu kılmaktadır. Tacikistan hidro elektrik enerji kaynakları açısından dünyada 8. sıradadır ancak sadece yüzde 8'ini kullanabilmektedir. Biz İKT'deki enerji projelerinin gerçekleştirilmesini istiyoruz. Enerji ve kaynaklarının etkin kullanımı enerji ve gıda krizinin çözümüne katkı sağlayacak ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlayacaktır. İKT ülkeleri arasında etkin ve istikrarlı ulaştırma rotalarının belirlenmesi de yoksulluğu azaltacaktır. Tacikistan'ın gerçekleştirdiği dış ticaretin yüzde 32'si İKT ülkeleriyle gerçekleşmektedir. Tacikistan'da 112 milyar dolarlık yabancı yatırım bulunmaktadır.'' Tacikistan Başbakanı, Duşanbe'yi ''2010 İslam Kültür Başkenti'' olarak ilan ettiklerini de sözlerine ekledi.

 

Kazakistan Başbakanı Birinci Yardımcısı Omirzak Shokeyev

Kazakistan Başbakanı Birinci Yardımcısı Omirzak Shokeyev, ülkelerinde yapılacak üye devletin yatırımlarının hükümetlerinin garantisi altında olduğunu söyledi. İKÖ üye devletleri arasındaki ticaret ve sanayi konusundaki dayanışmanın giderek artan şekilde devam edeceğini ifade eden Shokeyev, 10 yıllık program çerçevesinde de Kazakistan'ın alınan kararları sonuna kader destekleyeceğini belirtti. Özellikle ulaştırma konusunda bazı sorunlar yaşadıklarına işaret etti.

Kazakistan'ın 6,8 milyar dolarlık bir yabancı sermayeyi barındırdığını, bunun Orta Asya'daki en büyük yabancı yatırım rakamı olduğunu bildiren Shokeyev, bunlara ek olarak birincil sektörler dışındaki yatırımlarda kullanılacak ekipmanların da gümrük vergilerinden muaf tutulduğunu, bunun da ülkelerinde yatırım yapılmasını çok daha kolay bir şekle getirdiğini vurguladı.

 

Aile fotoğrafı çekildi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İSEDAK Ekonomi Zirvesine katılan heyet başkanları aile fotoğrafı çektirdi. Four Seasons Otel'de boğaz manzarası önünde gerçekleştirilen fotoğraf çekimine Cumhurbaşkanı Gül, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmed Cabir El Sabah ile birlikte geldi.

Öte yandan, İKT'nin gelecek yılki toplantılarındaki en önemli gündem maddeleri arasında, ''Kadının Kalkınmadaki Rolü'' olacağı belirtildi. İKT'nin konferanslarında ve özellikle de Tahran'da yapılacak toplantıda, ''Kadının Kalkınmadaki Rolü'' konusu masaya yatırılarak, İslam ülkelerindeki kalkınmada, kadının ekonomik hayata nasıl daha fazla katkıda bulunabileceği konusunda ortak arayış ve çözümler ortaya konulacak.

 

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler