'Kararlılığımız devam ediyor'

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, nükleer güç santrallarının kurulmasındaki kararlılıklarının devam ettiğini bildirdi.

Yayınlanma: 16.11.2009 - 12:32
Abone Ol google-news

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2010 yılı bütçesinin sunarken, ülkelerin ekonomik gelişimlerinin sürdürülmesi bakımından, enerjinin önemine değindi. Dünyada nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşme olguları, küreselleşme sonucu artan ticaret olanaklarının, doğal kaynaklara ve enerjiye olan talebin giderek artırdığını kaydeden Yıldız, Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, mevcut enerji politikaları ve enerji arzı tercihlerinin devam etmesi halinde 2007-2030 yılları arasındaki dönemde enerji talebinin yüzde 40 artmasının öngörüldüğünü bildirdi. Yıldız, dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik politikaların yanı sıra nükleer enerjinin rolünün küresel ölçekte yeniden tartışılmaya başlandığını ifade etti.

Yaşanan küresel ekonomik krizin enerji pazarına etkisine değinen Yıldız, şöyle konuştu: ''Bir taraftan enerji talep artışında daralma yaşanırken diğer taraftan finansman zorlukları nedeniyle yeni projelerde gecikmeler olmaktadır. Mevcut krizin, enerji sektöründe belki de en önemli etkisi 'yeşil gelişme' için alınması gereken uzun vadeli politik ve ekonomik tedbirlerin gecikmesi ve iklim değişikliği gibi önde gelen küresel çevresel tehditlere karşı alınacak önlemlerin sekteye uğraması şeklinde tezahür edebilir ve bu şekilde ileride daha akut ekonomik sonuçlara yol açabilir. 1945'ten bu yana meydana gelen ekonomik krizlerde ilk defa enerjide üretim ve tüketim daralması görülmüştür. Rüzgar, biyokitle, su gibi yenilenebilir enerji yatırımlarında yaklaşık yüzde 38 daralma oldu.''

'Petrol ve doğalgaz aramaları arttı'

Türkiye'de enerji sektörünün her alanında hızlı bir talep artışı olduğunu belirten Yıldız, 1990-2008 döneminde Türkiye'deki enerji talebi artışının, dünya ortalamasının 3 katı olarak yüzde 4,3 düzeyinde gerçekleştiğini, 2000 yılından itibaren elektrik ve doğalgazda Çin'den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomi konumunda olduğunu kaydetti.

Yıldız, ''Enerjide net ithalat bağımlılığı yüzde 74 mertebesindeki ülkemizde, petrol ve doğalgazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte biri ithal edilmektedir. Bu bağlamda, enerji arzında kaynak, teknoloji ve altyapı bazında çeşitlendirmenin artırılmasına büyük önem veriyoruz. Ülkemizde son yıllarda petrol ve doğalgaz yurt içi ve yurt dışı arama faaliyetleri de bu çerçevede yoğunluk kazanmıştır. Dünyada gittikçe artan petrol fiyatlarına paralel olarak ülkemizin de yıllık yaklaşık 34 milyar doları bulan petrol-doğalgaz ithalat faturasını düşürmek amacıyla yoğun olarak çalışmaktayız'' diye konuştu.

'Cumhuriyet'in 100. yılına kadar...'

Yıldız, elektrik dağıtım sistemindeki en önemli sorunun kayıp ve kaçak kontrolü olduğuna dikkati çekerek, 2003-2009 itibariyle toplam 36,5 milyon abonenin taramasının yapıldığını, bu doğrultudaki çalışmaların sürdürüldüğünü kaydetti. 2002 yılındaki yüzde 25'lik kayıp-kaçak oranının, yapılan çalışmalar sonucunda yüzde 14'e düşürüldüğünü bildiren Yıldız, kayıp ve kaçak oranının AB seviyesi olan yüzde 10'a düşürülmesinin hedeflendiğini bildirdi.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payını artırmak için yatırımlar yapıldığına değinen Yıldız, 2009 yılı içinde işletmeye alınan rüzgar santrallarından 375 megavat, hidroelektrik santrallarından 564 megavat, jeotermal santrallarından 47,4 megavat, çöp gazı ve biyogaz santrallarından ise 21 megavat elektrik üretiminin sağlandığını kaydetti.

Yerli kaynaklara öncelik verilmek suretiyle kaynak çeşitliliğini sağlamaya yönelik çalışmaları da anlatan Yıldız, ''Yapılan arz planlamalarında Cumhuriyetimizin 100. yılına kadar yerli linyit, taşkömürü ve hidrolik potansiyelimizin tamamının kullanılması hedeflenmiştir'' dedi.
 

Nükleer enerji

Danıştayın nükleer santrale ilişkin kararına da değinen Yıldız, ''Hukukçularımızla oluşturduğumuz kararlarımızı önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Nükleer güç santrallarının kurulmasındaki kararlılığımız devam ediyor. Nükleer enerji, artan elektrik talebinin karşılanmasında ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılmasına yönelik başlıca araçlardan biri olacaktır. Elektrik üretiminde nükleer santralların kullanılması konusunda başlatılan çalışmalara devam edilecektir. Bu santralların elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının 2020 yılına kadar en az yüzde 5 seviyesine ulaşması ve uzun dönemde daha da artırılması hedeflenmektedir'' diye konuştu.

Elektrik ve doğalgaz fiyatlandırma yapısı konusunda bilgi veren Yıldız, enerji KİT'lerinin uyguladığı elektrik fiyatlarının 3 ayda bir, doğalgaz fiyatlarında ise aylık olarak Maliyet Bazlı Fiyatlandırma Mekanizması uygulamasının geçen yıl yürürlüğe girdiğini bildirdi. Yıldız, doğalgaz satış fiyatlarının, doğalgaz alım fiyatlarındaki değişik ve dolar kurundaki değişimi gösteren parametrelerin göz önüne alınarak hesaplandığını söyledi.
 

Elektrik dağıtımının özelleştirilmesi

Elektrik dağıtım ve üretim faaliyetlerinin özelleştirilmesine yönelik çalışmalarda mesafe alındığını bildiren Yıldız, TEDAŞ'ın yeniden yapılanma sürecinin tamamlandığını, yeni oluşturulan 20 bölgesel elektrik dağıtım şirketinden Başkent, Sakarya ve Meram elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirme ve devir işlemlerinin tamamlandığını, Denizli, Aydın ve Muğla illerinden oluşan dağıtım bölgesinin Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş'ye devrinin gerçekleştiğini bildirdi.

Yıldız, şunları kaydetti: ''Çoruh, Osmangazi ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş'deki TEDAŞ'a ait yüzde 100 oranındaki hisselerin özelleştirme ihalelerinde pazarlık görüşmeleri 6 Kasım 2009 tarihinde tamamlanmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda 3 dağıtım şirketi için toplam 1 milyar 153 milyon 500 bin dolar teklif verilmiştir. Uludağ, Van Gölü, Çamlıbel ve Fırat bölgeleri için de ilana çıkılmış olup, bahse konu bölgelerle ilgili son teklif verme tarihi 29 Ocak 2010'dur. Diğer 7 şirketin hazırlık çalışmaları ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından sürdürülmektedir. 2010 yılı sonuna kadar dağıtım özelleştirmelerinin tamamlanması hedeflenmektedir.''

Tasarruflu lamba dağıtımı

Yıldız, kamuda akkor lambaların değiştirilmesine ilişkin Başbakanlık Genelgesi kapsamında 1 milyon 800 binin üzerinde lambanın değiştirildiğini bildirdi. Yıldız, ''Kamu kuruluşlarında lamba değiştirilmesi sonucunda yüzde 23 daha iyi aydınlatma sağlanmış, elektrik tüketim kapasitesi 102 megavat azaltılmış ve bütçeye 41 milyon lira kazandırılmıştır. Lambaların değiştirilmesi için harcanan 11 milyon lira, kendisini 3 ayda amorti etmiştir'' dedi.

Enerji Verimliliği Yılı etkinlikleri kapsamında öğrencilere lamba dağıtıldığını anımsatan Yıldız, Aralık 2008 ve Nisan 2009 tarihleri arasında toplam 4 milyon 800 bin enerji verimli lambanın eskileri toplanmak suretiyle kayıp-kaçak oranlarının yüksek olduğu illerde ilköğretim öğrencilerine dağıtıldığını söyledi.

Yıldız, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi, Nabucco Projesi, Arap Doğalgaz Boru Hattı Projesi, Irak-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesi, Samsun Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı ile Rusya, Katar ve İran ile yapılan uluslararası sözleşmeler hakkında bilgi verdi. Yıldız, Türkiye'nin bölgesindeki tüm ülkelerle enerji anlaşması yaptığını anlattı.

 

'Son 7 yılın en iyi yılı'

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, 2009 yılının, tamamlanarak işletmeye alınan yeni özel sektör elektrik üretim yatırımları açasından son 7 yılın en iyi yılı olduğunu söyledi. Köktaş, kurumun 2010 yılı bütçesiyle ilgili Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunuşta, bugüne kadar petrol piyasasında 15 bin 679, elektrik piyasasında bin 220, dogalgaz piyasasında 186 ve LPG piyasasında 8 bin 329 olmak üzere toplam 24 bin 414 adet lisans verildiğini söyledi.

Başvuru inceleme, değerlendirme ve uygun bulma aşamaları dışında, bugün itibariyle kurum tarafından lisans verilen özel sektör yatırımlarının 796, kurulu gücünün ise 36 bin 227 megavat olduğunu anlatan Köktaş, 2009 yılında üretim faaliyetinde bulunmak üzere 9 bin 230 megavat kurlu gücünde 255 proje için lisan başvurusu yapıldığını, bu yıl ise 7 bin 828 megavata ulaşan 71 başvuruya lisans verildiğini bildirdi.

Son 7 yılda Türkiye'de yaklaşık 6 bin 653 megavat kurulu gücüne yeni kapasitenin sisteme dahil edildiğini beliren Köktaş, ''2009 yılı, tamamlanarak işletmeye alınan yeni özel sektör elektrik üretim yatırımları açısından son 7 yılın en iyi iyi yılı olmuştur. 11 Kasım itibariyle 2009 yılı içerisinde tüm işlemleri tamamlanarak geçici kabulü yapılmış özel sektör üretim tesislerinin toplam kurulu gücü, 2 bin 547 megavata ulaşmıştır'' dedi. Köktaş, kurumun elektrik piyasasındaki gelişmeleri yakında izlediğini ve elektrik piyasasında yatırım ikliminin uygun hale getirilmesi konusunda gerekli adımları attığını söyledi.
 

Doğalgaz piyasası

Doğalgaz piyasası hakkında da bilgi veren Köktaş, yapılan çalışmalar soncunda, 2003 yılından önce doğalgaz kullanan şehirlerde faaliyet gösteren şirketlere 7 dağıtım lisansı ile birlikte lisanslı dağıtım şirketi sayısının 60'a, gaz arzı sağlanan dağıtım bölgesi sayısının ise 598'e alıştığını kaydetti. EPDK ihaleleri sonucunda tamamlanan şebekenin ulaştığı potansiyelin konut eşdeğeri abone sayısının 6 milyon 250 bin olduğuna dikkati çeken Köktaş, ''Toplamda 13 milyon konuta dağalgaz ulaştıracak altyapı tamamlanmıştır. Her konutta ortalama 4 kişinin yaşadığı düşünülürse, ülkemizde 52 milyon kişiye doğalgaz ulaştırılacak altyapı tesisi bulunmaktadır'' diye konuştu.

Sürdürülen çalışmalar sonunda dağalgaz dağıtım lisansı ihalesine çıkılmayan 12 il kaldığını belirten Köktaş, bunların Muğla, Zonguldak, Bartın, Sinop, Artvin, Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis, Şırnak ve Hakkari olduğunu bildirdi. Köktaş, 2010 yılı içinde Zonguldak ve Bartın için ihale ilanına çıkılmasının planlandığını dile getirerek, ''Gaz arzının hazır hale getirilmesi sonrasında, kalan 10 şehrimize yönelik yapılacak incelemeyle dağıtım bölgeleri oluşturularak ihale ilanlarına çıkılacak ve bu bölgeler için tekliflerin gelmesi halinde bu şehirlerimiz için de doğalgaz dağıtım lisansı verilebilecektir'' dedi.
 

Petrol piyasası

Köktaş, rekabetin artırılmasın ilişkin; petrol borsasının altyapısının oluşturulması, promosyonların kısıtlanması ve lisansa kayıtlı hususların asgariye düşürülmesiyle ilgili konularda çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığını ve karar aşamasına gelindiğini söyledi. ''Baz ve madeni yağlara ilişkin sistematik ile uygunluk değerlendirme altyapısının oluşturulmasına yönelik ilgili kurumlarla çalışmalarımız devam etmektedir'' diyen Köktaş, ayrıca akaryakıtın ithalat yoluyla piyasaya arzında sıkıntılara neden olan uygunluk değerlendirme işlemlerinin kaldırıldığını hatırlattı.

Köktaş, ulusal marker uygulamasıyla ilgili olarak, ''Uygulamanın başladığı 2007 yılından 2009 Eylül ayına kadar, yaklaşık 14,5 milyon metreküpü bu yıla ait olmak üzere toplam 53 milyon 238 bin metreküp akaryakıt ulusal marker ile işaretlenmiştir'' dedi. Denetim faaliyeti kapsamında LPG piyasasında faaliyet gösteren tüm dağıtıcı lisansı sahibi şirketlerin 2008 yılı içinde yaptığı bildirimlerin incelendiğini belirten Köktaş, dökme ve tüplü LPG satışlarında pazarın genel yapısıyla uyum göstermeyen hususların tespit edildiğini ifade etti.

Köktaş, piyasa raporlarının hazırlanmasında temel alınan indirimlerin, petrol piyasasında olacağı gibi 2020 yılı başından itibaren elektronik imza ile alınmaya başlayacağına dikkati çekerek, bunun, gereksiz yazışma ve evrak trafiğini ortadan kaldıracağını söyledi. Son 4 yılda petrol ve LPG piyasasındaki tüm sektör ve oyuncuların birkaç kez denetlendiğini ifade eden Köktaş, bunların yanı sıra ihbar ve şikayetlerin üzerine de gerekli işlemlerin yürütüldüğünü kaydetti.

Köktaş, çevre ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin elektrik üretim tesisi yatırımlarının çevresel etkilerinden kaynaklanan şikayetlerinin artması üzerine, kurul üyeleriyle birlikte bu yatırımları yerinde görmek için çok sayıda incelemede bulunduklarını ve yöre halkı ile toplantılar yaptıklarını belirterek, bunun sonucunda geçen ay yapılan düzenlemeyle elektrik piyasasında üretim faaliyetlerinde bulunmak isteyen tüzel kişilere, lisans alabilmeleri için ÇED sürecini tamamlamaları şartı getirildiğini sözlerine ekledi.

 

'Kriz Türkiye'yi etkileseydi, ...'

TBMM Plan ve Büte Komisyonunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde görüşlerini ifade eden CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı olduğuna işaret ederek, ''Kriz Türkiye'yi etkileseydi, 2009'dan itibaren enerji dar boğazı yaşanacaktı. Ama büyüme başladığında, 2011'den itibaren enerji dar boğazıyla karşı karşıya kalınacak. Bunun nedeni izlenen enerji politikalardır. AKP iktidarı enerjiye yatırım yapmamıştır'' görüşünü savundu. EPDK'nın uygulamalarında başıboşluk olduğunu ileri süren Hamzaçebi, kurumun sektöre kapılarını kapattığını, buna karşılık Hükümete kapılarını açtığını iddia etti.

Hamzaçebi, ''EPDK, Ali kıran baş kesen edası ve 'ben yaptım oldu' anlayışıyla çalışıyor. Sektörle ilgili kritik kararları, katılımcılıkla almıyor, mevzuat değişikliğini yangından mal kaçırırcasına aceleye getiriyor. Kurum, sektörün temellerini sarsmaktadır'' diye konuştu. EPDK'nın, ''kanunsuz uygulamalar yapan bir kurum haline geldiğini'' ileri süren Hamzaçebi, akaryakıtta tavan fiyat uygulamasını buna örnek olarak gösterdi. Uygulamayı, ''hukuksuzluk'' olarak niteleyen Hamzaçebi, ''Eğer sektör bunun için dava açmamışsa, korktuklarından açmamışlardır. Çünkü EPDK'ya bunu yapma yetkisi veren bir düzenleme yok. Türkiye'de bu alanda rekabeti engelleyen bir kartel var mı? Bunu tespitte aciz bir EPDK var. Kurum, yasanın kendisine vermediği bir yetkiyi kullanmıştır'' dedi. Hamzaçebi, EPDK Başkanı'nın tarafsızlıktan uzaklaştığını, bu nedenle görevini bırakması gerektiğini öne sürerek, ''Hükümetin, EPDK Başkanı için işlem başlatması gerektiğini'' ifade etti.
 

'Lisanslar yüksek fiyatla devrediliyor'

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, enerji üzerindeki vergi yükünün adil olmadığını belirterek, ayrıca kaçak kullanımın önüne geçilmediğini söyledi. Kalaycı, ''Elektriğe neredeyse yüzde 100 oranında zam yapılmıştır. Elektrikte alınan lisanslar yüksek fiyatla devredilerek rant elde ediliyor'' iddiasında bulundu.

AKP Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı, Türkiye'nin linyit ve kömür kaynaklarının, hem daha ucuz enerji hem de daha yüksek istihdam için kullanılması gerektiğini belirterek, nükleer santralde ise geç kalındığını savundu. Kızılcıklı, ''Madem bu kadar çok enerji açığımız var, muhalefeti ve iktidarı ile birlikte bunu desteklemeliyiz. Varsa bunun önündeki duvarı yıkmalıyız'' dedi.
 

'Gerekirse bor için mahkemeye gitmeliyiz'

DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da enerjide atılan adımların, Türkiye ve çevresindeki yakın coğrafya için önemli olduğuna işaret etti. Medya gruplarının enerjiye ilgili duyduğunu ifade eden Kaplan, ''Medya niye enerji alınına giriyor? Doğan, Çalık, Ciner grupları enerjiye el attılar. Hangisi, nerede ne yapıyor?'' diye sordu. AB'nin, bor konusundaki kararına dikkati çeken Kaplan, ''Bor konusu önemli. Gerekirse AB'yi Lüksemburg'daki Ekonomi Mahkemesine şikayet etmeliyiz'' dedi.

Kaplan, enerji yatırımının en az yüzde 10 payının, kurulu bulunan yere yatırım olarak kullanılması gerektiğini savundu. Elektrik hırsızlığına dikkati çeken Kaplan, ''Bütün hırsızlıklar için af çıkarıldı. Elektrik sayaçları genellikle evlerde yaşlıların adına oluyor. Sıkıntılı durumlar doğuyor. Bununla ilgili bir çalışma yapılmalı'' diye konuştu.

CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan ise Türkiye'nin kullanmadığı doğalgaz için son 2 yılda ''al öde'' formülü nedeniyle 3 milyar dolar para ödediğini ileri sürerek, buna çeki düzen verilmesini istedi. Kaptan, bunun giderilmesi halinde doğalgaz fiyatının yüzde 20-25 oranında ucuz olabileceğini iddia etti.

Kaptan, başta Antalya olmak üzere santral yapımı için seçiler yerler konusunda eleştiriler olduğunu hatırlatarak, birinci sınıf tarım yerlerinin santral yeri olarak tercih edilmemesi gerektiğini, halkta bu konuda tepki oluştuğunu söyledi.

 

'Katı Atık Eylem Planı'

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, katı atık yönteminde büyük ilerleme sağlandığını, 2003 yılında 15 olan katı atık düzenli depolama tesis sayısını 41'e çıkarttıklarını, yıl sonu hedefinin 53 olduğunu kaydederek, şu an 32 milyon kişiye hizmet götürüldüğünü söyledi. Eroğlu, Katı Atık Eylem Planı ile 2012 yılına kadar tesis sayısının 130, hizmet verilmesi planlanan nüfusun ise 57,5 milyona ulaşacağını ifade etti.

Eroğlu, 110 belediyede 4,5 milyon kişinin ambalaj atığının kaynağında ayrı ayrı depolandığını belirterek, ambalaj atığı toplama, ayırma ve geri dönüşüm tesis sayısının 250 olan 2009 hedefinin aşılarak 309'a alıştığını anlattı. Eroğlu, 2003 yılında 130 bin ton ambalaj atığının geri kazanılarak kayıt altına alındığını, 2009 yılında ise bu rakamın 2 milyon tona çıktığını bildirdi. Atık suları arıtılan belediye sayısının 2003 yılında 278 iken bu yıl 452'e ulaştığına işarete eden Eroğlu, ''Hedefimiz 2010 yılında toplam belediye nüfusunun yüzde 73'nün atık sularını arıtmaktır'' dedi.

81 ile hava kalitesi ölçüm istasyonu kurulduğunu, illere ait ölçümlerin 24 saat süreyle internet üzerinden izlendiğine işarete eden Eroğlu, ''Hava kalitesi ölçüm ağını genişletiyoruz. Hava kirliliğiyle mücadele için 8 temiz hava merkezi kurulacaktır'' diye konuştu. Eroğlu, çevre denetimlerinin arttırıldığını, bu yıl içinde yapılan toplam 8 bin 189 denetimde 14 milyon 543 bin 225 lira idari para cezası kesildiğini belirtti.

''Balık çiftliklerini açık denizlere taşıyoruz'' diyen Eroğlu, çiftliklerin yüzde 88'inin uygun alanlara taşındığını; kalan yüzde 12'sinin ise kiralama veya yargılama sürecinin sonucunun beklendiğini, yükümlülüklerini yerine getirmeyenler için cezai işlemlerin uygulandığını kaydetti.

Türkiye'de mavi bayraklı plaj sayısının arttığını, 2003 yılında 139 olan mavi bayraklı plajın bu yıl 286'ya çıktığını belirten Eroğlu, AB ile uyumlu bir çevresel gürültü yönetmeliği çıkarıldığını, 2009-2020 yıllarını kapsayan ''çevresel gürültü eylem planı'' hazırlandığını, ayrıca 11'i büyükşehir olmak üzere 67 belediyeye yetki devrinin gerçekleştirildiğine dikkati çekti. Eroğlu, AB ile yürütülen müzakerelere işaret ederek, çevre faslının bu yıl sonu ya da gelecek yılın başında müzakerelere açılmasının hedeflendiğini söyledi.
 

'İsabet oranı yüzde 90...'

Bakan Eroğlu, çevre düzeni planlarının hazırlanmasına hız verildiğini, 2011 yılında Türkiye'nin yüzde 77'sinin üst ölçekli Çevre Düzeni Planı'nın tamamlanmış olacağına işaret etti. Eroğlu, 2010 yılında 14 özel çevre koruma bölgesinde 287 proje ve faaliyet gerçekleştirilmesinin hedeflendiğini ifade etti. Devlet Meteoroloji işleri Genel Müdürlüğünün ülke genelinde 450'ye yakın noktada yaptığı yer ve atmosfer gözlemleriyle yüzde 90'lara varan isabet oranının yakalandığına dikkati çeken Eroğlu, kısa süreli hava tahminleri ve erken uyarı için Ankara, İstanbul, Zonguldak ve Balıkesir'de kurulu bulunan 4 meteoroloji radarına ilave olarak Antalya, İzmir, Muğla, Adana, Trabzon ve Samsun'da olmak üzere 6 radar daha kurulacağını söyledi. Günde 2 milyon insanın web sitesinden hava tahminlerini izlediğini belirten Eroğlu, ''Ülke genelinde ölçümlerimizi yaygınlaştırmak için 200 otomatik meteoroloji gözlem istasyonu kurulacak'' dedi.
 

GAP eylem planı

Eroğlu, Türkiye'de 5,3 milyon hektar alanın sulandığını, bu yıl sonu itibariyle işletmeye açılan 172 HES projesinin toplam kurulu gücünün 14 bin megavat olup, elektrik üretim kapasitesinin yılda ortalama 49 milyar kilovatsaat olacağını kaydetti.

Eroğlu, ''Bu değer toplam hidroelektrik potansiyelinin ancak yüzde 40'ıdır'' dedi. Halen 27 kentin içme-kullanma ve sanayi suyu projesinin yatırım programında yer aldığını, bu projeler tamamlandığında yılda toplam 3 milyar metreküp ilave su temin edileceğini kaydeden Eroğlu, şöyle konuştu: ''Böylece işletmede olanlarla birlikte temin edilen içme kullanma suyu miktarı 5,7 milyar metreküpe ulaşacak. 297 taşkın koruma tesisini vatandaşımızın hizmetine sunduk. 2009 yılı yatırım programında 10 baraj, 17 büyük sulama tesisi, 9 içme suyu tesisi, 218 küçük su işleri projesi olmak üzere toplam 254 tesis tamamlanmış olacak. DSİ tarafından 2003 yılından beri 588 tesis tamamlanarak hizmete alınmıştır.''

Eroğlu, GAP Eylem Planı ile 2013 yılında ekonomik olarak sulanabilir alan olan toplam 1 milyon 58 bin hektar arazinin tamamının sulamaya açılmasının hedeflendiğine işaret ederek, DSİ'nin 2010 yılı ödenekleriyle 332 tesisin bitirilmesinin planlandığını söyledi.


'Orman varlığımız artıyor'

Orman varlığının arttığını, 1973 yılında 20,2 milyon olan varlığın 2008 yılı sonu itibariyle 21,2 milyon hektara ulaştığını, kent ormanları kurmaya devam ettiklerini belirten Eroğlu, ''Akdeniz ülkeleri arasında orman yangınlarında en başarılı ülkeyiz. Son 6 yıllık periyotta yangın sayısı artmasına karşılık yanan alan miktarı azalmıştır. 1 Kasım 2009 itibariyle bin 754 yangın çıkmış, zarar gören alan miktarı 4 bin 652 hektar, yangın başına düşen ortalama yanan alan miktarı 2,6 hektar olmuştur'' dedi.

Ormanları 24 saat gözetlediklerini, yangına hassas bölgelerde yangının daha kısa sürede tespit edilmesi amacıyla 27 gözetleme kulesine 64 kamera yerleştirilerek ormanların gözetlenmesine başlandığını bildiren Eroğlu, ''Ben de odamdan izleyebiliyorum. Bu sistemi başka ülkelerden de kurmak için talep alıyoruz. Bu sistem 2008 yılında ödül aldı'' dedi.

 

'Bazı boş kadrolar ilana çıkarılmıyor'

CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, köylerde kadastro çalışmalarının tamamlanarak ihtilaflı alanların çözülmesi, koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması gerektiğini söyledi. Ergin, Turizm bölgeleriyle özel koruma alanlarındaki yerleşik halkın yaşamlarının kolaylaştırılması, bu alanlarda yaşayanlara kesilen para ve yıkım cezalarının kaldırılmasını istedi. Orman Genel Müdürlüğünde işe yerleştirme sınavına aykırı atamalar yapıldığını ileri süren Ergin, ''Bazı boş kadrolar ilana çıkarılmıyor, buralar için sınav yapılmıyor. Bu yerlere senden benden ayrımı yapılarak atama yapılıyor'' dedi.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, toprak döküm işinin Orman Genel Müdürlüğü'nün görevi olmasına rağmen, bu görevini bazı belediyelere devrettiğini iddia ederek, bu uygulama nedeniyle yıllık gelirin 12 milyon liradan 2,4 milyon liraya düştüğünü kaydetti.
 

'24 yıldır anlatıyorum'

AKP Mersin Milletvekili Ali Er, 24 yıldır Parlamentoda Milletvekili olduğunu anımsatarak, 24 yıldır yörük göçerlerin sorunlarını dile getirdiğini söyledi. İleriki yıllarda bu sorunu bir daha gündeme getirmek istemediği ve soruna çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Er, ''24 yıldır anlatıyorum. Umarım son anlatmam olur bu... Sarıkeçililer, deve ile göç eden 400 haneli göçerlerdir. Bunlar yazın ve güzün Mersin ile Konya arasında göç ederler. Her yolculukları 1.5 ay sürüyor. Dünyada deveyle göçen tek insan topluluğu Sarıkeçililerdir. Bunların kültür yanı, turizm yanı, tarım ve hayvancılık yanı var. Bu yörükler ormanda yaşarlar, keçilerini ormana salarlar. Ancak keçiyi, deveyi ormana salmak kanunen yasak. Bizim yörükler nereye gidecekler? Ormancı kovuyor, jandarma kovuyor, hakim, savcı kovuyor. Her gören bizi ormandan kovuyor'' diye konuştu.

Sarıkeçililerin olduğu orman bölgelerinin yangından en az hasar gören bölgeler olduğuna dikkati çeken Er, keçilerin ormanda yangının yayılmasına neden olan küçük otları yediğini söyledi. Ali Er, göçerlerin keçilerinin yayılacağı ormanların belirlenmesi ve kanuni düzenleme yapılana kadar bunların ormanlara girmelerine müsade edilmesini istedi. Sulu tarıma geçilmesi için gölet ve küçük ölçekli baraj yapımına ağırlık verilmesi gerektiğini de söyleyen Er, Köy Hizmetleri tarafından yapımı tamamlanan göletlerde biriken suyun tarımda kullanılması için gerekli isale hatlarının da biran önce yapılmasını istedi.
 

'Munzur'u kirletlemeyelim'

DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, yayla yasağının kaldırılacak olmasının iyi bir gelişme olduğunu söyledi. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ormanların yakıldığını iddia eden Özçelik, bölgede barış ortamının sağlanması halinde orman yangınlarının da sona ereceğini ifade etti. Özçelik, ''Kendi toprağımızı, dağlarımızı, ormanlarımızı kendi elimizle yok etmenin sonuna gelmeliyiz. Yanan ormanların bulunduğu alanlar ancak 100 yıl sonra kullanılabilir hale geliyor. Bir barış ortamındayız. Sorunların şiddet dışı yöntemlerle çözümü, uluslararası alanda da itibarımızı yükseltecektir'' diye konuştu.

Hasan Keyf'in 12 bin yıllık tarihi bulunduğunu ve buranın taşınmasının mümkün olmadığını vurgulayan Özçelik, 50 yıllık enerji üretimi için kurulması planlanan Ilısu Barajı nedeniyle bu tarihi yerin yok olacağını savundu. Özçelik, ''Lütfen Ilısu Barajının yapımını durdurun. Tarihe duyulan saygının bir gereğidir bu. Munzur'a barajlar yapılacak. Dersim halkı acılıdır; 10 binlerce insanını 1938'de kaybetmiş bir halk. Bu acının üzerine Munzur acısını eklemeyin. Munzur'u kirletmeyelim'' dedi.

DSP İzmir Milletvekili Harun Öztürk, Orman Genel Müdürlüğü'nde sendika değişikliği için baskı yapıldığına ilişkin bir yıl önce uyarıda bulunduğunu anımsatarak, bu uyarıların dikkate alınmadığını, yöneticilerin baskıları sonucu işçilerin sendikalarını değiştirdiğini ileri sürdü. Öztürk, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun bir milletvekilinin eşini danışman olarak çalıştırdığını ileri sürerek, danışmanlık görevine getirilenlerin orman ve çevre konusunda bilgili olmaları gerektiğini söyledi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak ise GAP konusunda ''GAP Ana Planı'', ''GAP Eylem Planı'' gibi isimlerin kullanıldığını, bu planlar için gerekli ödenekler ve yatırımlar için farklı rakamların dile getirildiğine dikkati çekti. GAP'ın 2012 yılında bitirilmesinin hedeflendiğini anımsatan Öztrak, ''2010 için 1.6 milyar, 2011 için 1.9 milyar yatırım öngörülüyor. Projenin 2012'de tamamlanması için 22.4 milyar liraya ihtiyaç var. Bu durumda İşsizlik Fonunun sadece nemalarını değil, fonda biriken paraların tamamını almanız gerekecek'' diye konuştu. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Çevre ve Orman Bakanlığının 2010 yılı bütçesinin görüşmeleri sürüyor.

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler