Doğan Duru Cumhuriyet Pazar’a konuştu: ’Kendimle yarıştım’

İlk solo albümüyle müzikseverlerin karşısına çıkan Doğan Duru ‘Solo albümden daha solo bir albüm oldu’ diyor “Epoch” için.

Yayınlanma: 08.04.2020 - 17:30
Doğan Duru Cumhuriyet Pazar’a konuştu: ’Kendimle yarıştım’
Abone Ol google-news

Bundan böyle hepimizin hayatında ‘karantinadan önce’ ve ‘karantinadan sonra’ diye iki farklı dönem olacak muhtemelen. Örneğin karantinadan hemen önce Doğan Duru ile buluşmak için sözleşmiştik. Okuduğunuz bu söyleşiyi yüz yüze yapacak ve birlikte fotoğraf çektirecektik. Ama bir anda her şey değişti ve karşılıklı olarak anlaşarak buluşmamaya, söyleşiyi yazılı yapmaya karar verdik. Doğan Duru’nun ilk solo albümü “Epoch”u konuşmaktı niyetimiz, ki konuştuk elbet (yazıştık desek daha doğru) ama karantinayı ve yaşadığımız günlerin ne anlama geldiğini de konuştuk. Her şey yeniden bir düzene girdiğinde (bir şekilde öyle bir düzen gelecek hayatlarımıza, şüphesiz) biz de bir araya gelmek üzere sözleştik. Ama ikimiz de biliyoruz, karantinadan sonra, yeniden bir araya geldiğimizde, dünya eski dünya olmayacak, bunu da yazdık bir kenara.

Sevilen bir gruptan biri çıkıp da solo albüm yayınlayınca hep şu merak edilir: Yoksa grup dağılıyor mu? Redd için de böyle bir durum var mı sahi? Neden bir solo albüm kaydetme gereği duyduğunuzu da öğrenmek adına soruyorum bir yandan.

Hayır, Redd’in son albümü çıkalı bir yıl oldu bir yenisi daha yolda ve konserler koronavirüse kadar oldukça yoğun devam ediyordu. “Epoch" tamamen benim müzikal serüvenimi ifade ettiğim bir dönem sorgulamasıydı. Müziğe 18-19 larımda başladım ve o zamandan bu zamana çok yol katettim. Öğrendiklerimi, tüm bu dönem boyu biriktirdiğim duygularımla birleştirip kendi kendime kaldığım, tekil bir albüm bu. Bu yüzden tamamen izole olup her şeyini kendim yaptım. 

‘SOLO ALBÜMDEN DAHA SOLO’

İlgi nasıl oldu peki albüme? Dijital platformlar artık bu ilgiyi çok çabuk ölçmeye yarıyor bir yandan da? Hangi parçalar daha çok dinleniyor örneğin?

Genel olarak albümleri yüksek beklentiler ve hırslar içinde yapan insanlardan hiç olmadım yine de Redd’in söz yazarı ve bestecisi olarak gruba karşı sorumluluğum ve daha önce yazdığım şarkıların üstüne çıkabilecek şarkılar yazma duygusu yüzünden mecburen kendinizle yarışmak zorundasınız. “Epoch”da bu yarışı şarkıları üretirken değil, tüm bu süreci tek başıma yapma tecrübesini yaşarken yaşadım. Yani, tüm enstrümanlarını kendim çaldığım, tüm düzenlemelerini yaptığım ve mikslediğim bir albüm bu; bu bağlamda benim için zorlu, tekil bir süreçti. Solo albümden daha solo bir albüm diyebilirim bu yüzden. İlgi inanılmaz iyi. Çok güzel mesajlar, tepkiler, tebrikler alıyorum. Dinleme rakamları sayısal ve bir takım algoritmaların sonucu olduğundan onlar pek konum değil ama beklediğimin çok üstünde bu sayılar da. Ben daha çok insana duygusu geçtiğinde sayısal olarak kendimi ödüllendirmiş olacağım. 

Albümün soundu bildiğimiz Redd soundunun çok uzağında değil belki ama sanki daha dingin bir havası var. Ses tonunuzda da hissediliyor aynı dinginlik, sükunet… Bu sizin ruh halinizi yansıtan bir hava mı? 

Albümde çoğu vokal kaydını evde koltuğumda oturarak yaptım bir kısmını da Hayyam Stüdyoları’nda. Ne zaman canım istiyorsa nasıl istiyorsa o zaman kayıt yaptım, bir takvim sürecim olmadı çoğu kayıtta, bu da bence önemliydi. Bazı şarkıları son bir hafta kala ekledim albüme, çabucak düzenledim ve bir daha üzerlerinde oynama fırsatı vermedim kendime. Bazen aşırı oynamalar şarkının ruhunu sakatlıyor. 

‘DÖNEM DEĞİŞİRKEN REDD DİNLEYECEKSİNİZ’

Ne zamandır yazıyosunuz bu şarkıları? Günün birinde solo bir albüm yaparım düşüncesiyle mi yazıldı bu parçalar?

Bu şarkıların neredeyse tamamı (“Mavra" hariç) son 8-9 ay içinde albüm fikri doğduktan sonra yazdığım şarkılar. Bir bu kadar şarkı daha yazdım “Epoch" için ama onların duygusu başkalaştı, onları başka bahara bıraktım. Kaydedip finalize ettiğim hala bir çok şarkı var ve bunları her sene yayınlamak istiyorum. Aslında geçen yaz bir kaza geçirdim ve benim için hayatın anlamı biraz değişti bu kaza sonrası; Şu an kaydettiğim ve yayınlamadığım iki albüm ve onlarca şarkı var bitmiş halde, bunlar gizli kalsın istemiyorum artık. Bu yüzden bir takvime oturtup yayınlama kararı aldım. Önce sırada Redd albümü var… Feci bir albüm olacağının garantisini veriyorum. Dönem değişecek, değişirken de kulaklarınızda Redd olacak. Dili ve soundu ile biraz fırtınalı, özgürlük duygusu bol, direnci güçlü ve umudu yüksek bir albüm gelecek. 

Kimler çalıyor albümde?

Albümde dört şarkıda Berke Özgümüş davulları çaldı, diğer tüm şarkılardaki tüm enstrümanları kendim çaldım. Bu da ‘ben her şeyi yapabiliyorum’ duygusuyla değil, tamamen kendi duygularımın atmosferini yaratma arzusydu. Ben öyle her şeyi süper çalabilen biri falan değilim, sadece benim duygularımı aktarsın diye her şeyi kendim çaldım.  Bu yüzden de insanlar duygusunu yoğun buluyorlar demek ki başardım. 

‘ZOR GÜNLER GEÇECEK’

Tuhaf günlerden geçiyoruz bir yandan da, herkes evlere kapandı (ya da kapanmadı, asıl sorun da o galiba), virüs korkusu var havada. Nasıl geçiriyorsunuz bu günleri? 

Ben 8-9 aydır zaten böyle yaşıyordum albüm yüzünden… Tam tatil planları yaparken yine evde olmak tabii biraz garip oldu ama bu bana yeni üretimle dönecek diye korkmuyor değilim. O yüzden şu an evdeki kayıt sistemimin kablolamasını değiştirdim, bozdum :)… Bir şey kaydetmek istemiyorum. Yakında “Epoch” lansman konseri yapacağım evden, canlı olacak. Onun haricinde tamamen boş boş takılıyorum, belki daha sonra ara verdiğim romanım için masaya otururum arada spor yapmam da lazım. Zor günler ama geçecek. 

Ev konseri özellikle karantina günlerinde çok tercih edilen bir yöntem oldu.

Evden yapılabilen her şey yapılacak bu dönemde. Bu günlerde bence en çok astrologlar veya falcılar iş yapacaktır. Evden yapılamayan işler veya evden ticari olmayacak işler yüzünden çoğumuzu zor zamanlar bekliyor. Bir paket açıklandı ama o pakette çalışan insanları, emekçileri ve zanaatkarları ilgilendiren bir şey yok. Umarım bu yanlıştan dönülür yoksa bir çok insan zaten zor geçinirken bu süreçten çok yara alıp çıkmış olacak. 

Hükümetin bu süreci doğru yönetebildiğini düşünüyor musunuz? 

Ben yeterli görmüyorum. Ortada bir sistem var gibi görünse de çok muğlak şeyler de var. Sağlık çalışanlarının yanında olmak adına çok eleştiri yapmayı uygun bulmuyorum ama bir önceki soruda söylediklerimin yanına şunu eklemek isterim; Bazı önlemlerde geç kalındı ve hâlâ da kalınıyor. Sanki ‘bekleyelim görelim, bu sürede de sağlığını koruyabilen korusun’ mantığı bana çok adil gelmiyor. Herkes bu kadar bilinçli ve koruma altında olamayabilir. Liderler kendilerini saklıyorlar ama esnaf ekmek parası için hala sokakta. 

‘SANATÇI DEVLETE BAĞLI OLMAMALI’

Aslında opera eğitimi aldınız ve bir süre İstanbul Operası’nda da çalıştınız. Operadan kopmak hangi noktada oldu, yol ayrımını zorunlu kılan neydi? 

Ben yedi yıl İstanbul Devlet Konservatuvarı Opera bölümünde okuduktan sonra solist sanatçı olarak yüksek lisans derecesiyle mezun oldum. Daha sonra o yıllarda kadro olmadığından İtalya’da şansımı denedim. Gerçekten çok yetenekli insanlara verilen İtalyan Dış İşleri Bakanlığı Özel Yetenek Bursu ile Milano’da Verdi Konservatuvarı’nda ve hocalarım Del Bosco, Vittoria Terranova ile çalışmalarımı sürdürdüm. İki yıl boyunca İtalya başta olmak üzere daha sonra Fransa, İspanya ve son olarak Almanya ‘da kariyerime devam ettim. Türkiye’deki hocamın isteği ile (keşke kabul etmeseydim) İtalya’dan İstanbul Operası’na  sınavla solist olarak girdim. Solist sanatçı kontratı imzaladım, ama daha ikinci hafta ayak oyunları başladı ve bugünkü müdürün ayak oyunlarıyla sözleşmem değiştirildi. Yine de devam etti, bir sene kadar sonra  bu iğrenç ortamda daha fazla dayanamacağımı hissettim ve bırakmaya karar verdim. Tacizi bol, yeteneksizlerin cirit attığı, devlete sırtını dayamış sesi çıkmayanların hâlâ kadroda olduğu çarpık pis bir düzen. Sanatçı devlete bağlı olmamalı, olduğunda sanat manat olmaz. Sonra da Yıldız Üniversitesi’nde sanat tasarım yüksek lisansı yaptım, oradaki tezim zaten opera ve popüler kültür üzerineydi. 

Özlüyor musunuz operayı peki?

Tabii özlüyorum, hala formumu koruyorum, çalışıyorum. Öğrencilerim var ayrıca, Haliç Üniversitesi konservatuvarında hocayım. Dönem ve koşullar değişirse sahneye çıkma isteğim var. 

‘KENDİNİZE HEDEF KOYUN’

Ekşide birisi Ne zaman Mutlu Olmak İçin’ şarkısını dinlesem köprüye doğru arabayı sürme isteğimi kamçılayan yorumcuyazmış sizin için… Bu ilginç ve matrak yoruma bir yanıtınız var mı? 

Kimse bir yerden atlamasın, hayattan sıkılanlar olabilir, kendinize hedef koyun o zaman yolunuz açılıyor. 



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler