Yaş 50 yolun neresi?

Fransız edebiyatının saygın kalemlerinden Yann Moix, yeni romanı ROMPRE’da Moix hayatının gerçeklerini, kendisine acı vermesine rağmen birebir anlatıyor.

Yayınlanma: 18.01.2019 - 22:01
Abone Ol google-news

Fransa’da bir ev. Anne salonda küçük çocuğunun peşinden koşuyor, elinde bir kasap bıçağı var. Oğul yıllar sonra son romanı ROMPRE’da annesinin o anda kendisine nasıl seslendiğini hatırlayacak, “beni öldüreceğini, hayatının en güzel gününün ise tabutumun toprağa verileceği gün olacağını haykırıyordu.” (s. 87)

Sinemayla da uğraşan Yann Moix bugün 50 yaşında ve günümüz Fransız edebiyatının saygın kalemlerinden biri. 2013 yılında 1152 sayfalı ‘Naissance’ romanıyla Fransız edebiyatının en önemli ödülllerinden Renaudot’yu kazanan yazar son yıllarda televizyon programlarıyla da tanınmaya başladı.

Ocak ayının ilk günlerinde piyasaya sürdüğü yeni romanı ROMPRE’da Moix hayatının gerçeklerini, kendisine acı vermesine rağmen birebir anlatıyor. Kitapta yazarın hüsranla biten son aşkını, kadınları, çocuk sahibi olup olmama düşüncelerini ve işkencelerle geçen çocukluğunu okuyoruz.
Oysa Fransız ve dünya basını bir haftadır romanın içeriğinden çok Yann Moix’ın aşk hayatından bahsediyor. Kendisine ait bir stili, güzel bir edebiyat dili olan Yann Moix’ın Marie Claire dergisine verdiği röportajda söylediği ve çok tartışılan sözlere gelince… ‘50 yaş üstü kadınlar aşık olmak için çok yaşlı… Genç kadınların vücutlarını tercih ediyorum. Bütün mesele bundan ibaret. 25 yaşındaki bir kadının vücudu olağanüstüdür. 50 yaşındaki bir kadının vücudu hiç de olağanüstü değildir.’

Gerçekçi bir kitap
Avrupa basınının büyük ilgi gösterdiği bu sözlere yazarın kitaplarının basılmadığı ülkelerden Türkiye’de Cumhuriyet’in, İtalya’da ise La Repubblica’nın internet sitelerinde yer verildi. Yann Moix’ın kitaplarının yayınlanmadığı bir başka ülke İngiltere’de ise The Times gazetesine konuşan yazar kendisini gazetenin baş sayfasında buldu. The Guardian ve USA Today gazeteleri de konuyla ilgili yazılar yayınladılar.

Cumartesi akşamı Yann Moix 2015-2018 yılları arasında her Cumartesi akşamı yaptığı televizyon programı ON N’EST PAS COUCHE’ye bu kez davetli olarak katıldı. Bir yıl boyunca aynı koltuğa oturduğu başarılı edebiyatçı Christine Angot konuşmak istediğini söylediği zaman programın sahibi Laurent Ruquier eyvah dedi, çünkü program sanatçıların ve siyasetçilerin en dürüst ve en sert şekilde eleştirildikleri, bazen de kutlandıkları bir program.
Angot eski meslektaşını yıllardır okuduğunu söyledikten sonra ROMPRE’un ne kadar başarılı, ne kadar gerçekçi, ne kadar dokunaklı bir kitap olduğunu söyledi. Hayatını, duygularını ve gözyaşlarını hesapsız paylaşan Yann Moix’ı duygulandıran anlardı bunlar. Pazarlama ustası, hesaplı kitaplı yazarlardan biri olmayan Yann Moix bir haftadır ilk defa kitabıyla konuşulduğu bu akşam kendisine kadınlarla ilgili sözleri de soruldu.

Bir ‘zevk mahkemesinde’ yargılanmak istemediğini söyleyen yazar söylediği sözlerden gurur duymadığını, kendisiyle flört etmenin bir ayrıcalık da olmadığının altını çizdikten sonra tercihleri için özür dilemeyeceğini ve bir feminist olmaya devam edeceğini söyledi.

Peter Pan sendromu
25 yaşındaki Uzakdoğulu kadınları tercih ettiğini söyleyen Yann Moix’a belli bir yaşın üstündeki kadın oyuncular ve yazarlardan resimler, serzenişler, hicivli mesajlar gönderildi. Bazı kadınlar ise Moix’ı dürüstlüğü için kutlayıp, etraflarındaki adamların en az yüzde 80’inin kendilerinden oldukça genç kadınlarla flört ettiklerini dile getirdiler. Kendi yaşını kabul edemediği için yaşıtlarıyla aşk yaşayamadığını, kendisini kusurlu bulduğunu, hatta kendisinde bir Peter Pan sendromu olduğunu söyleyen Yann Moix bu hafta kendisini savunmaya devam ediyor. Salı günü Fransa’nın en önemli gazetelerinden Liberation’a bir yazı yazan Moix zamanın okumayı bilememenin, okumayı istememenin, okumaya zaman bul(a)manın zamanı olduğunu, hatta günümüzde sözlerin aşırı uçlara çekildiğini, kelimelerin manalarını yitirdiklerini yazdı.

Fransız yazar Brezilya’dan İtalya’ya, Kore’den Hirvatistan’a ve Türkiye’ye kadar kendisine her türlü sözün söylendiğini, yerildiğini, bitirildiğini iddia etti. Sosyal ölümünün istenildiğine inanan yazar birilerini tercih etmenin diğerlerini dışlamak anlamına gelmediğini düşünüyor. Liberation Salı günü iki sayfasını ayırdığı görüş ve yorumlar sayfasına iki kadın yazarı daha davet etti. Yazar Cecile Daumas işte bu noktada Yann Moix’dan ayrılıyor.

Bitmeyen melankoli
Daumas, Moix’ın aynı sayfada ‘sadece kendimden bahsediyordum’ savunmasına karşı çıkıyor ve 70li yılların feministlerinin söyledikleri gibi özelin topluma mal olduğunu düşünüyor. Kadın yazar özellikle #MeToo zamanında kadın erkek ilişkilerinin herkesi etkilediğini ve halka mal olmuş bir adamın kadın vücudunu erkek vücuduna göre değersizleştiremeyeceğini savunuyor. Cecile Daumas genç bedenlerin taçlandırılması pahasına 50 yaş üzeri kadınların arzulanmadıkları için toplumdan dışlanmamaları gerektiğini savunuyor.

Kadın erkek ilişkileri, orta yaş krizi ve yaş kavgaları belli ki gündemden hiç düşmeyecek. Yalnızlıkların, sevememenin melankolisinin, karşılıksız kalan ve son bulan aşkların kitabı ROMPRE edebi değeri olan ve okunması gereken bir kitap. İlerleyen günlerde kadın yazarların üretecekleri ve ROMPRE’a bir cevap niteliğinde yazacakları yeni, güzel kitaplar da edebiyatın ve okumayı seven, okumaya zaman bulan okurların zenginliği olacak...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler