"Her şeyimi anlattım"

Michelle Obama'nın 'Benim Hikâyem' adlı otobiyografik kitabı usta yazar Pınar Kür tarafından dilimize çevrildi. Yayın hayatına yeni başlayan Mundi'nin ilk kitabı olan 'Benim Hikâyem' dünyada 10 milyondan fazla okurla buluştu...

Yayınlanma: 06.05.2019 - 11:11
Abone Ol google-news

ABD Eski Başkanı Barack Obama'nın eşi olarak tanıdık onu ilk. Tarihteki ilk siyahi ABD Başkanı'nın siyahi eşi, ya da tarihteki ilk siyahi ABD First Lady'si. Ne yalan söyleyelim, sempatik tavırları ile kısa sürede bizim de içimiz ısındı kendisine ve ne yapıp ettiğini bilmesek de uzaktan sevdik Michelle Obama'yı. Şimdilerde hayat öyküsünü yazdığı "Benim Hikâyem" adlı kitabı gündemde. Michelle Obama hem çocukluk yıllarından itibaren yaşadıklarını kaleme almış hem de barack Obama ile olan evliliğinin hayatını nasıl dönüştürdüğünü anlatmış kitabında. Samimi üslubu, özellikle de kadınlara ilham verecek ilgi çekici hayat öyküsüyle dikkat çeken bir kitap "Benim Hikâyem". Mundi etiketiyle ve Pınar Kür çevirisiyle okurla buluşan kitaba dair Michelle Obama ile yapılan söyleşi de ilginizi çekecek diye düşünüyoruz. Obama'nın ABD'deki ajansı tarafından yapılan söyleşi sizi kesmezse hemen ardından kitabın çevirisini yapan usta yazar Pınar Kür ile yaprığımız söyleşiye de göz atabilirsiniz.

 

Michelle Obama, kitabında "Amerika'nın her yerindeki seçmenlerle kurduğum bağın verdiği enerji sayesinde kampanya dönemini sevmiştim. Bu feci yorucu temponun içinde kendime dinlenme anları yaratıyordum" diyor.

- Yazma sürecinde beklemediğiniz neler oldu?

Bu süreç benim için gerçekten de anlamlı oldu. Gözden geçirip düşünmek için bolca zaman harcadım, bu da neredeyse on yıldır yapmaya pek vakit bulamadığım bir şeydi. Barack başkanlık için kampanyasını başlattıktan sonra her gün kısa mesafe koşusu gibiydi. Baskıdan biraz olsun uzaklaşmak ve kendime, “Buraya nasıl geldim? Hikayemin dönüm noktası neydi?” diye sorabilmek hoşuma gitti. Pek çok küçük an keşfettim – insanlar bu anları hiç bilmiyor olabilirdi, ama fark ettim ki bunlar beni bugün olduğum kadın haline getiren temel anlardı. 

-Anılarınızı yazarak başarmak istediğiniz neydi?

En büyük umudum başka insanların işine yarayabilecek bir şey yaratmak, kendi hayatlarında kullanabilecekleri bir şey vermekti. O yüzden hikayemi elimden geldiğince dürüst bir biçimde anlatmaya odaklandım. Bu bir hesaplaşma değil, siyasi bir maçın pozisyonlarının analizi değil. Chicago’nun Güney Yakası’nda büyümüş siyah bir işçi kızının yıllar sonra ABD’nin First Lady’si olması deneyiminin içine sokmak istedim insanları. Her şeyimi anlattım, bu sayfalarda her şey var, bütün bunları ortaya koyduğum için de kendimi biraz incinebilir hissediyorum tabii. Ama hikayemi paylaşırsam, bütün iniş ve çıkışları anlatırsam, insanların da kendi hikayelerini paylaşma cesareti bulabileceğini umuyorum.

Michelle Obama: "Sasha ve Malia'ya eğer Barack başkan olursa onlara bir köpek alacağımıza dair verdiğimiz sözü tuttuk. Hatta iki köpeğimiz oldu. Bo (fotoğraftaki) ve Sunny her şeye hafiflik kazandırdılar..."

- Avukat olarak çalıştığınız yılların kariyerinizde mutlu bir dönem olmadığını içtenlikle söylemişsiniz. İzleyecekleri yol hakkında tereddütleri olan ve tutkularını keşfetme konusunda yardıma ihtiyacı olan insanlara ne önerirsiniz?

Kariyerinizde tatmin olma konusunda düşünebilecek kadar şanslı bir insansanız -pek çok insan bu kadar şanslı değil- yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi dinlemek. Yani gerçekten, gerçekten dinlemek. Başkalarının beklentilerinden yola çıkmadığınızdan emin olmanız gerek. Benim takıldığım yer işte burasıydı. Yetişkinliğimin ilk yıllarını, toplumun benden beklentilerini karşılamakla geçirdim, ta ki bunun beni çok mutsuz kıldığını fark edene kadar. Kendi içime çok baktım. Biraz günlük tuttum. Sonra anladım ki benim asıl yapmak istediğim şey insanlara yardım etmek, bu yüzden de kamu hizmetinde bir kariyere yöneldim. Yani derim ki kendinizi dinlemek ve geri kalan sesleri susturmak için elinizden geleni yapın.

-İnişli çıkışlı bir hayatınız oldu, hiç akla gelmeyecek pek çok durumda da buldunuz kendinizi. Önünüzde açılmış olan yolda karşılaştığınız tahmin edilemezlik payına alıştınız mı sonunda?

Bazen ellerinizi havaya kaldırıp yolun sizi götürdüğü yere gitmeyi beklemeniz gerekiyor, bunu öğrendim. Hiçbir şeyin rehber kitabı yok, ister iki küçük çocuğu, zor bir mesleği ve büyük hedefleri olan bir kocayı dengelemeye çalışın, isterse biraz daha büyümüş iki çocuğa annelik yaparken yemekte yanınızda oturan başbakana hangi biçimde hitap etmeniz gerektiğini hatırlamak için kafa yorun.

- İç mücadeleniz hakkında yazıyorsunuz, zaman zaman yeterince iyi olup olmadığınızı sorguluyorsunuz. Kendinden kuşku duymanın önüne nasıl geçileceği konusunda bir şey söylemek ister misiniz?

Hayatta bazı başarılar elde etmiş olabilirim, ama anaokulunda bütün sınıfın önünde bir sözcüğü yanlış hecelediğimde duyduğum utancı hala hissediyorum. Zengin ve büyük oranda beyaz bir kampüste işçi sınıfından azınlık öğrencisi olarak kendimden duyduğum şüpheleri hala hatırlıyorum. Bence hepimiz içimizde böyle anları taşıyoruz –şu kadarını söyleyeyim, kendinizi bir anda kalabalık stadyumlarda konuşma yaparken bulduğunuzda ya da İngiltere Kraliçesi’yle tanıştığınızda bu anlar ortadan kaybolmuyor. Büyüdükçe ve bu kuşkuları yaşadıkça, bunların dünyanın sonu olmadığını anlıyorsunuz, bu epey işe yarıyor. Hatta hayatınız bu noktada yeniden başlıyor bile olabilir. O anda hissettiklerinizi daha kolay hale getirmiyor bu tabii, ama sonunda kendinizden şüphe duymanın faydası da olabiliyor, yeter ki kendi hakkımızdaki düşüncelerimizi ele geçirmesine izin vermeyelim. Bütün bunlar hikayemizin bir parçası.

MÜTHİŞ AZİMLİ BİR KADIN

Kitabı dilimize çeviren usta yazar Pınar Kür, Michelle Obama'nın hayat öyküsünün kadınlar için çok şey ifade edeceğini söylüyor. 

Pınar Kür

- Michelle Obama'nın hayatında sizi en çok etkileyen ne oldu?

Baştan sona etkileyici bir hayat. Müthiş azimli bir kadın. Çocukluğundan itibaren her tuttuğunu koparıyor. Chicago'nun yoksul mahallesinden Beyaz Saray'a varmak, hele de bir siyah için hayal bile edilemeyecek bir şey. Zaten kendisi de bunu hayal etmemiş. Sadece güçlü bir avukat olmak istiyor. Barack ile tanışıncaya kadar bütün başarılarını kendi çabalarıyla elde ediyor ki bu da hiç kolay değil. Amerikada siyahlar özellikle sanat ve spor alanlarında üne kavuşabiliyorlar genellikle. Böyle Princeton, Harvard gibi üniversitelerde okuyabilmek beyazlar için bile çok zor. Michelle'in masalları hatırlatan hayatının gerçeğin ta kendisi olması beni en etkileyen şeydi sanıyorum.

- On yıl kadar önce Hillary Clinton Türkiye'ye geldiğinide onunla da tanışmış, hatta programınıza konu8k etmiştiniz. İkisi de First Lady olarak tanınan ama kendilerine farklı yıollar çizen bu iki kadını karşılaştıracak olsanız ne söylersiniz?

Tabii ikisi de çok hırslı. Ama Hillary zaten üst sınıfa mensup bir aileden ve ömrü boyunca her şeye sahip olmuş. Michelle ise hayatını kendisi inşa etmiş. Hillary ingilzcede "entitled" dedikleri bir tip yani her şeye doğuştan hakkı olduğunu düşünüyor. Michelle ise en alttan en üste kendi ayaklarıyla gitmiş. Tabii kocalar da çok farklı. Barack'ın dünya görüşü eşini çok etkiliyor, Michelle onun sayesinde politik bir uyanış yaşıyor. Hillary'nin yaşamında böyle bir değişim olduğunu sanmıyorum. Başkan olmaya çalışması bile sanki bir intikam duygusundan kaynaklanıyor. Kısacası Michelle hem daha bilinçli hem daha sempatik geldi bana.

- Michelle Obama'nın öyküsü Türkiye'deki kadınlar için ne ifade ediyor sizce?

Çok şey ifade edebilir, doğru okunursa eğer. Ezilmenin kader olmadığını çok açık bir biçimde görüyoruz burada. Hakkını aramak, çalışmak, okumak, yılmamak, yetinmemek, gerektiğinde kafa tutmak... Tabii Michelle'in şansı ailesinden çok destek görmesi, Barack gibi birine rastlaması..

-Daha çok edebi çeviriler yapıyorsunuz. Obama'nın otobiyografi türündeki kitabı sizin için kolay bir çeviri oldu mu?

Birtakım hukuk terimleri zorladı. Amerikan siyasetinin inceliklerini öğrenmek zorunda kaldım ama zevkli bir çalışma oldu.

PAZAR DERGİ 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler