Sarraf belgelerinde savcıdan yeni bakan ismi

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı, İranlı altın tüccarı Rıza Sarraf’in liderliğinde İran’a uygulanan ABD yaptırımlarını ihlal eden şebekenin faliyetlerinden kazanç sağlayanların detaylı bir listesini açıkladı.

Yayınlanma: 13.04.2018 - 20:38
Abone Ol google-news

 

İstanbul -- New York Güney Bölgesi Başsavcılığı, İranlı altın tüccarı Rıza Sarraf’in liderliğinde İran’a uygulanan ABD yaptırımlarını ihlal eden şebekenin faliyetlerinden kazanç sağlayanların detaylı bir listesini açıkladı.

 

Davanın yargıcı Richard Berman’ın 10 Nisan’da ilettiği sorulara cevaben Cuma günü temin edilen sıralamada, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın yanısıra, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, ABD yaptırımlarına tabi Sermayeh Bank’ı Sarraf ile tanıştıran Muhammed Recai, eski Halk Bankası genel müdürü Süleyman Aslan ve Sarraf’in kendisi bulunuyor.

 

Alfabetik sıraya göre Barış Güler’le başlayan listede, davanın tek tutuklu sanığı ve kendisine isnat edilen altı suçun beşinden suçlu bulunarak hüküm duruşmasını beklemekte olan eski Halk Bankası genel müdür yardımcısı Hakan Atilla’nın ismi yer almıyor.

 

2017 yılının sonunda görülen davada suçunu kabul ederek tanıklık yapan Sarraf, Atilla’ya hiç bir şekilde rüşvet vermediğinin ve böyle bir talepte bulunulmadığının altını çizmiş, savunma makamı ise müvekkillerinin mütevazı yaşamına vurgu yapmıştı.

 

İddia makamı bu hususta yine de Atilla’nın peşini bırakacak gibi gözükmüyor.

 

“Bahsi geçen kurumlarda, işverenlere sağladığı artan kar vesilesi ile şebekeden dolaylı yolla kazanç elde eden Atilla gibi birçok çalışan vardı,” diyen savcılar, sanığın rüşvet almasa da düzenden fayda sağladığını iddia ettiler.

 

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı 5 sayfalık metinde, şebekenin kazanç sahiplerini; yaptırımlara tabi İran hükümetinin uzantıları, İranlı bankalar, Türk ve İranlı şirketler ve son olarak da şahıslar olarak dört ana başlık altında grupladı.

“Aşağıdaki listede adı geçenler, davada sunulan deliller doğrultusunda bu kategorilere dahil edilen önde gelen kuruluş ve şahısların bir kısmını kapsamaktadır,” diyen savcılar, önemli bir de not düştüler.

 

“Şebekenin yapısına, ortaklarına ve uygulayıcılarına dair yapılan araştırma halen devam etmektedir.”

 

Sarraf için henüz bir karar duruşma tarihinin verilmemiş olması ve savcılıkla imzaladığı etkin pişmanlık anlaşmasında tüm bildiklerini anlatması gerektiğine yapılan kuvvetli vurgu, sorgusunun bugün de devam ettiği anlamını taşıyor.

 

Hukukçular, tanıktan edinilen bilgiler ışığında, yeterli delil toplandığı taktirde, verilen ifadenin farklı sanıklı başka davalara vesile olabileceğinin altını çiziyorlar.

 

İRANLI RESMİ KURUMLAR ve HALK BANKASI

 

Yasadışı ticaretten kaynaklanan maddi kazançla eli güçlenen İran’ın, Batılı ülkelerle yaptığı silahsızlanma konulu görüşmelerde daha rahat bir tutum sergilediğine dikkat çeken Başsavcılık, ilk çıkar grubunda İranlı devlet kurumlarını sıraladı.

 

“Halk Bankası’ndaki fonların İranlı sahipleri” başlığı altında İran Merkez Bankası, İran’ın resmi Petrol ve Doğal Gaz Şirketleri yer alıyor.

 

“Şebekeye işlevlik kazandıran kurumlar”a dair üçüncü grupta göze çarpan isim ise Halk Bankası.

 

Herhangi bir cezaya tabi tutulup tutulmayacağı henüz belirsizliğini koruyan devlet bankası, verilen ifadelerde eski genel müdür Süleyman Aslan himayesinde yaptırımların ihlalini mümkün kılan merkez olarak anılmıştı.

 

ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım ihlallerinde, Hollanda’nın ING Bank, Fransa’nın BNP Paribas gibi uluslararası bankalara, siyasi yakınlık gözetmeksizin, milyonlarca dolar ceza kestiği ve kurumların lisans iptali ile karşı karşıya kaldığı biliniyor.

 

SARRAF’IN MALI KİMDE KALACAK?

 

Şebekenin işleyişinde kullanıldığı belirtilen özel kurumlar arasında, Sarraf’in sahibi olduğu Royal Holding bünyesinde yer alan Royal Denizcilik ve Endüstriyel Madenler’in yanısıra Volgam Gıda gibi yüksek cirolu dokuz şirketin ismi geçiyor.

 

Ancak, İranlı tüccar Mart 2016 tarihinde Amerika’da tutuklanmadan önce, bu iki şirketin de aralarında bulunduğu yatırımlarda unvan değişikliğine gidilmiş, Roysar ismini aldıkları anlaşılmıştı.

 

Sarraf’in tanık sandalyesinde ifade verdiği Aralık ayında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, tüccarın ve ailesinin mal varlıklarına, Roysar isimli şirketler de dahil olmak üzere, el koydu.

 

İranlı tüccarın imzaladığı etkin pişmanlık anlaşması çerçevesinde yasadışı edindiği öngörülen mal varlığının tümünü Amerikan Hazine’sine iade etmesi gerekiyor. Türk ve Amerikan makamlarınca böylesi bir paylaşımın nasıl gerçekleşebileceği henüz gündeme gelmiş değil.

 

DIŞİŞLERİNE RESMİ YAZI

 

Yargıç Berman’ın talebi üzerine Savunma makamı ise Türkiye Cumhuriyeti ABD Büyükelçiliği tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı’na atfen yazılan iade dilekçesinin bir kopyasını temin etti.

 

23 Ekim 2017 tarihli yazıda, Atilla’nın bir devlet memuru olduğu vurgulanarak, Türkiye Cumhuriyeti ABD temsilciliklerinin ısrarlı taleplerine rağmen 27 Mart’da gerçekleşen tutukluluğun gerekçesine dair tatminkar bir açıklama yapılmadığı belirtiliyor.

 

“Basın aracılığı ile bankacının bir şebeke elemanı olmakla suçlandığı” bilgisini edindiklerini yazan Büyükelçilik, “büyük bir endişe ile ne kendilerinin ne de Ankara’daki hükümetin sözkonusu iddialar hakkında önceden bilgilendirilmedikleri,” hususunun altını çiziyor.

 

“Atilla gibi bir hükümet yetkilisinin, ABD’de konu ile alakası olmayan iş görüşmeleri esnasında tutuklanması uzun zamandır süregelen önceden danışma pratiğine ters düşmektedir,” denilerek, memurun derhal salıverilmesi talep ediliyor.

 

Atilla, savunma avukatlarının beyanına göre, Halk Bankası’ndaki görevi esnasında ABD’yi 11 kez ziyaret etmekle birlikte Hazine Bakanlığı yetkilileri ile yalnızca iki seyahati esnasında görüşmüş.

 

Birinde Süleyman Aslan, diğerinde ise görevi devralan genel müdür Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve bankanın Hazine’den sorulu genel müdürü Murat Uysal’ın da toplantılara katıldığı belirtiliyor.

 

ADİL CEZA TALEBİ

 

Berman’ın, 26 Mart tarihli savunma dilekçesinde geçen, “çıkarların gözetilmesi” ibaresinden neyi kastettikleri sorusuna detaylı bir yanıt veren avukatlar, verilecek cezada hakkaniyet çerçevesinde, alt sınırın gözetilmesini talep ettiklerini hatırlattılar.

 

Şimdiye kadar hiçbir yaptırım ihlali davasında bir kurum çalışanının yargılanıp cezaya çarptırılmadığını, Atilla’nın bu anlamda bir ilk olduğunu vurgulayan avukatlar, geri dönüşü mümkün olmayan yargı sürecinde en azından adil bir ceza beklediklerini dile getirdiler.

 

 “Mahkeme, ABD Başsavcılığının bu davaya dair iddia kararını değiştiremese de, Atilla’ya uygulanan eşitsizliğin devamını önlemek adına, yaptırımları ihlal eden çok sayıda uluslararası banka ve çalışanına, yabancı ya da Amerikan vatandaşı olarak, gösterilen tolerans ışığında adil bir ceza almasını temin edebilir,” denildi.

 

İddia makamının, jürinin sabit gördüğü beş ayrı suç kapsamında Atilla için 15 yıl hapis cezası talep ettiği davanın karar duruşması 7 Mayıs’da görülecek.

 

 

Hakim’den Hakan Atilla’ya kritik 7 soru

Hakan Atilla'nın karar duruşması ertelendi

Hakan Atilla için istenen ceza belli oldu


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler