Edebiyatçılardan Kılıçdaroğlu’na alkış ve övgü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 30 Ağustos zaferinin 97. yıldönümü dolayısıyla gazetemize yazdığı ve dün yayımlanan yazısında, Mustafa Kemal Atatürk ile Nâzım Hikmet arasındaki ilişkiyi, yakınlığı vurguladı.

Yayınlanma: 30.08.2019 - 22:41
Abone Ol google-news

Ülkemizin önde gelen edebiyatçıları Kılıçdaroğlu’nun yazısını, bakış açısını ve yazısında dile getirdiği tezi değerlendirdi...

‘Bir ‘bayram armağanı’dır o yazı’
NECATİ TOSUNER
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir “bayram armağanı”dır o yazı. Umutsuzluğa kapıldığımız içtenliksiz kutlamaların karşısında, dimdik bir duruştur. Kartallı Kâzım olmaya can atanlar için bir gelecek beklentisidir. Gönlü emekten ve bölüşümden yana olanlar için yeni umutlar yaratmaya bir yüreklendirmedir. Bir değil, birlik olma coşkusudur. İnsanca bir dünya tanımıdır. Kardeşlik çağrısıdır. Düşmana bile düşman demez. Allah’tan korkar gibi korkar böbürlenmekten. Benmerkezci olmaktan sakınan bir politikacı örneği sunar bize. Bu da bir bayram sevincidir okuyana...

‘Nâzım’ın dramı, Cumhuriyetin dramıdır’
ERENDİZ ATASÜ
Öncelikle günümüzde bir politikacının, tarihimizin büyük zaferini, boş ve kaba hamasi laflarla değil, edebi tatlar da içeren bir düşünce yazısıyla anmasının ruhuma ilaç gibi geldiğini belirtmek ve Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmek isterim. Atatürk tarihimizin sadece en büyük kahramanı değil, en büyük aydınlanmacısı da. Nâzım Hikmet Cumhuriyet tarihinin belki en büyük şairi. Kılıçdaroğlu’nun değindiği konuşmalarında, Mustafa Kemal’in “insan”a saygı duyan, değer veren, böbürlenmeden uzak, zarif karakteri beliriyor. Yöneticilerde hasret kaldığımız insani özellikler bunlar. Nâzım da böyleydi, alçak gönüllü ve insana saygılı. Nâzım’ın şiiriyle, Atatürk’ün konuşmaları arasında Kılıçdaroğlu’nun kurduğu köprüleri inandırıcı buldum, dahası bu iki büyük insanın kuşkusuz çok farklı olan kişilik yapıları arasındaki örtüşmeleri düşündüm. Nâzım’ın dramı, Cumhuriyetin dramının simgesi gibidir: Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanı önce yetiştirmek, sonra hırpalamak! Bugün topraklarımız yabancı üniformaların işgalinde değil ama toprağımızın üstü de altı da ve insanlarımızın en büyük kısmı sömürücü şirketlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin tasallutunda. Mustafa Kemal’in kurduğu partinin Cumhuriyetimizin dramının bilinciyle, günümüz mücadelelerine lokomotif olmasını dilerim.

‘Onları buluşturan devrim ateşidir’
FERİDUN ANDAÇ
Mustafa Kemal’in Fransız Devrimi’nden etkilendiği tartışılmaz. Hele onun bu esinle yurt/ulus bilinci düşüncesini kavrayıcı bir bakışla bütün zamanlarına yansıtması Cumhuriyetin kuruluş sürecinin her aşamasında kendini gösterir. Özellikle de Milli Mücadele döneminin bütün aşamalarına yansıyan o bilinçtir ki yeni bir devletin kurtuluştan kuruluşa yönelen seyrini de anlatır bize. İşte bu kesişme noktası Nâzım Hikmet’le Mustafa Kemal’i tam da devrimler kavşağında buluşturur. Ötede oluşan iki devrimin, Fransız ve Rus devriminin etkileri/yansıları Osmanlı ve Cumhuriyet aydınları üzerinde ilk etkilerini kendi uluslarının var oluş mücadelelerini kavrayış bilinciyle oluşur. İki eylem insanını buluşturan o devrim ateşidir. Biri Milli Kurtuluş Mücadelesi’ni ateşleyen bir birikimin öncüsüdür. Diğeri de bu sürecin bir tanığı/yansıtıcısı olarak kendi dilinin, Türkçenin en güzel destanını, Kuvayı Milliye destanını yazarak bu tarihsel süreci ölümsüzleştirir.
Bir ulusun diriliş ve var oluş öyküsü onları bu büyük dönüşüm çağının meşalesini tutuşturmada yan yana getirmiştir. Kim ne derse desin Mustafa Kemal ve Nâzım Hikmet Anadolu toprağının sönmeyen ışıltısı olarak dilimizin ve kültürümüzün her bir filizinde yeniden yeniden yeşerme bilincini bize taşıyan iki eylem insanıdır. İki kültür çınarı. Tarih bilinciyle geleceğe bakmak için geçmişin birikimini değerlendirmenin kaçınılmazlığını bana hatırlattı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazısı. Bu küresel çağda yeni bir siyaset rotası çizilmek isteniyorsa bunun uluslaşma bilincinden yurttaş olma düşüncesine erişen bir bakışla kurulabileceğini de imleyen Kılıçdaroğlu’nun iki eylem insanının, devrimci kimliğin buluşma noktalarının altını çizmesini de önemli bulduğumu söylemeliyim.

‘Sözler ve dizeleri kardeş kılıyor’
ARİFE KALENDER
“Bugünkü Cumhuriyet’te Kemal Kılıçdaroğlu imzasını görünce şaşırdım ve sevindim. Yıllardır bir iki siyasetçinin dışında edebiyatla kimsenin ilgilendiğini görüp duymamıştık. Şiirler çoğunlukla, meydan konuşmalarında konuşmaya heyecan katsın diye aralara sıkıştırılır, şair adları kültür göstergesi olarak kullanılırdı. Oysa Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet şiirlerindeki özgürlük, Kuvayı Milliye ruhu, barış özlemi ve bir halkın emperyalizme karşı verdiği kurtuluş mücadelesinin Mustafa Kemal Atatürk’ün görüşleriyle örtüştüğünü bölüm bölüm alıntılarla karşılaştırarak veriyor. Yazının başında: “Atatürk’ün varlığını her zaman omuz başımda hissediyorum, aldığım her kararı bir iç sesle kendisiyle de tartışıyorum” derken de Atatürk sevgisini içtenlikle ortaya koyuyor. Yazıda “Ulu Önder”in mecliste yaptığı konuşmalarda “Ben” değil, “Biz” bakış açısıyla zaferi kendisine değil, bir ulusa mal ettiği vurgulanıyor. “Çocuklarımızın kanıyla sulanmış olan yurdumuzun ufkunda artık sulhun tatlı güneşi gecikmeyecektir.” diyen Atatürk’ün sözleriyle; “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dizelerinin aynı olduğunu söylüyor. Bilimsel bir çalışmadan alıntılar yaparak kaleme alınan bu yazı edebiyat ve siyaset kavramlarının ortaklığı ya da etkileşimini göstermesi açısından da ilginç bir örnek. Atatürk ve Nâzım’a bir de bu açıdan bakılarak çok şeyler yazılabilir. Ayrıca siyasetçiler biraz daha böyle derinlemesine okusalar yazsalar... Sanata, sanatçıya bakış da değişir belki…

‘Aynı düzlemde sahip çıkılması çok sevindirici’
AHMET ÜMİT
Nâzım Hikmet, Cumhuriyet dönemi boyunca büyük mağduriyete uğramış bir şairdir. 15 yıla yakın hapis yatmıştır. Öldürülmekten korktuğu ve başka çaresi kalmadığı için ülkesinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Şimdi bir siyasi parti liderinin Nâzım’a, ülkenin kurucu lideriyle aynı düzlemde sahip çıkıyor olması çok sevindiricidir. Ülkemizde yıllardır sadece Nâzım Hikmet değil pek çok sanatçı devletin zulmüne uğramıştır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet’te yayımlanan yazısındaki ifadelerinin artık devletin kendi sanatçılarıyla barışma, onlardan korkmama, onların kanaat önderleri olarak toplumdaki önemli yerlerini kabul etme sürecinin bir başlangıcı olmasını diliyorum. Sadece CHP ve Kılıçdaroğlu değil ülkedeki tüm siyasi partilerin ve tüm devlet yöneticilerinin sanatçıların özel ve etkili gücünü fark etmelerini; ülkemizin özgürleşmesi, demokratikleşmesi ve bağımsızlaşması yolunda sanatçıları engellemelerini değil teşvik etmelerini diliyorum.

‘Bu değerlendirmeden alınacak çok ders var’
FEYZA HEPÇİLİNGİRLER
“Nâzım Hikmet’in şiirinden Kurtuluş Savaşı’na ilişkin yaşanmış gerçekleri bulmak ya da Kurtuluş Savaşı’nı gün gün anlatan Atatürk’ün anılarından ve anlattıklarından Nâzım Hikmet’e Kuvayı Milliye destanını yazdıran ipuçlarını keşfetmek, üstelik bunu bir edebiyat tarihçisi titizliğiyle yapmak, bir siyasetçiden beklediğimiz bir çalışma değilken Sayın Kılıçdaroğlu’nun bunu son derece başarılı bir biçimde gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bilgisizliğin özellikle de siyasiler arasında en çok prim yapan bir ”meziyet” sayıldığı günümüzde Sayın Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği bu araştırmacı titizliğini saygıyla karşılıyorum. Düşman olmak için seçtikleri adlara gözü kapalı nefret kusan kimilerinin varlığına inat, edebiyat ile siyasetin nasıl da at başı gidebileceğini gösteren bir örnek olarak da bakılmalı Kılıçdaroğlu’nun çalışmasına. Düşman olmak için üç kişi, hayran olmak için iki kişi seçenlerin bu değerlendirmeden alacakları çok ders, öğrenecekleri pek çok şey var. Keşke bu dersleri alıp öğrenmeleri gerekenleri öğrenseler... Ama genel olarak gösterilecek tavrı göreceğiz yine: Küçümseme ya da çamur atarak değersizleştirmeye çalışma! Ülkemizin kurucusu, önderi, lideri Atatürk ile şiirimizin yol açıcı, dâhi şairi Nâzım Hikmet’in ülkenin en önemli savaşı ve bu savaşın kazanılmasıyla kurulan Cumhuriyet söz konusu olduğunda birbirilerinin sözlerini tamamlıyor olmaları şaşılacak değil, doğal karşılanacak, alkışlanacak, örnek alınacak bir durumdur. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bu önemli çalışması dolayısıyla içtenlikle kutluyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler