Selimiye'de namaz sözü

Ergenekon davası nedeniyle 7 yıl yurtdışında yaşayan Bedrettin Dalan, yeniden kurucusu olduğu üniversitenin başında. Türkiye’yi çok özlediğini söyleyen Dalan, yurtdışındayken ‘Dönünce Selimiye Camii’nde iki rekat namaz kılma’ sözünü geçen hafta gerçekleştirmiş.

Yayınlanma: 04.07.2015 - 20:59
Abone Ol google-news

Yurtdışında yaşadığı 7 yıl boyunca en çok vatanını özlemiş Bedrettin Dalan. İkinci özlediği başka hiçbir şey yok. Çünkü, “Vatanın içinde her şey var. İnsanı da var, kurdu da var, kuşu da var, taşı da var, toprağı da var, havası da var” diyor.

 

İki rekat namaz

Bir de yurtdışındayken kendine tek bir söz vermiş: Türkiye’ye dönünce Selimiye Camii’nde iki rekat namaz kılmak. Bu sözü de geçen hafta yerine getirmiş.

Ergenekon davasının “firari sanığı” olarak yargılanan, hakkındaki yakalama kararı kaldırıldıktan sonra 10 Mart’ta yurda dönen Bedrettin Dalan ile kurucusu olduğu Yeditepe Üniversitesi’ndeki odasında görüştük.

Ziyaretçilerle dolu odasında önce, “Üniversiteyi bıraktığınız gibi buldunuz mu?” diye soruyor ve şu yanıtı alıyoruz:

“Bu hicret günlerinde Yeditepe Üniversitesi’nde çalışan herkes bir yumruk gibi oldu. Çok enteresan bir şey, Üniversite benim olduğumdan daha ileriye gitti. 16 bin 500 öğrenciyle bıraktım burayı. Şu an 23 bin öğrenci var. Buluşlar, patentler devam etti. Dolayısıyla galiba burayı frenleyen kişi benmişim! İşin şakası bir tarafa gerçekten üniversite içinde çalışan herkes; yöneticiler, oğlum Barış Dalan, yönetim kurulu üyeleri, rektörler, herkes elinden gelen her şeyi fazlasıyla yaptı. Hepsine sizin vasıtanızla kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.”

 

Bilgi yüklenmiş eşekler!

Dalan, eğitim sistemi, üniversite eğitimi üzerine şunları söylüyor: “Üniversiteler bilgi yüklemek yerine bilginin nasıl kullanılacağını öğretmeli. Bilgi yükleme çok demode, hatta insan nesline zarar verici bir faaliyettir. Aşırı bilgi yükleme insanı aptallaştırır. Bu da tabii biat kültürünü ortaya çıkarır. Dünyayı yöneten büyük güçler ya da ülkeyi kolayca yönetmek isteyen siyasal çevreler, bilgi yüklenmiş ama bilgiyi kullanmayan, sorgulamayan, sebep- netice ilişkilerini araştırmayan insanlar yetiştiriyorlar. Hatta bazıları o kadar ileri gittiler ki bir şahsa tapınırcasına bağlı insanlar yetiştirdiler ki bu insanlığa yapılacak en büyük zulümdür. Çünkü Allah insanı özgür iradesiyle yaratmıştır. Kuran’da özgür düşünce temel esastır. Hatta bilgiyle aklını tamamen düşünemez hale getirenler için Kuranıkerim’de aynen şu ayet vardır: ‘Onlar bilgi yüklenmiş eşekler gibidir.’ Eğitim ciddi ve kutsal bir iştir. Eğitimde Atatürk’ün ifade ettiği gibi aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür kişiler yetiştirme mecburiyeti vardır. Aksi takdirde bütün insanlığı yok eder, koyun haline getirirsiniz. Biatçı eğitim hiçbir şekilde kabul edilmemesi gereken yıkıcı bir eğitimdir. Bizim okullarımızın hiçbir yerine biatçı eğitim giremez. O yüzden de okullara kendi adımı vermedim, bu üniversiteye de ‘Dalan Üniversitesi’ demedim, İstanbul’un 49 adından birini koydum. O tarz insanlara ‘yağcı’ derler. Allah onlardan hepimizi, ülkemizi korusun.”

 

‘Şehit çocuğuna burs verdik ceza aldık’

Dalan, “Tercih yapacak adaylar neden Yeditepe’yi seçsin?” sorusuna da şu yanıtı veriyor: “Bu üniversite bilgi yüklenmiş eşekler yetiştirmez, bilgiyi kullanan çağdaş insanlar yetiştirir. İnsan gibi insan yetiştirir. Öğrenci olsaydım birinci tercih sebebim bu olurdu. İkincisi bu üniversite tamamen, yüzde 100 kamu yararına çalışan İstek Vakfı tarafından kurulmuştur. Kâr değil öğrenci odaklı bir üniversitedir. Bu üniversite yaşamak için öğrenciden para almak zorunda çünkü devletten bir kuruş aldığımız yok. Hatta şehit çocuğu okuttuk diye zamanında ceza da ödedik. Devletle bizim bir alışverişimiz yok. Ancak buna rağmen Yeditepe’de burslu öğrenci oranı yüzde 40. Yasal zorunluluk yüzde 10’dur. Ayrıca ciddi oranda 0 faizle dolar bazında kredili öğrenci de okutuyoruz. Mezun olduktan, işe girdikten sonra aşırı zorlanmadan küçük taksitlerle geri ödüyorlar. Burası kâr kurumu değil ar kurumudur. Ar, şeref, haysiyet aynı zamanda sanat kültür anlamına geliyor. Hiçbir çocuğumuz, ailesinin başına gelebilecek felaketlerden, hastalıklardan dolayı okuldan çıkarılmaz. En kötü kredilendirilir. Yeter ki notları 4 üstünden 2 olsun, hatta 1.90’a da yapıyoruz.”

 

YÖK savunulamaz

“Burası çok barışçıl bir üniversitedir” diyen Dalan şöyle devam ediyor: “Kurulduğundan bu yana 20 yıl geçti, hemen hemen ciddi hiçbir öğrenci kavgası olmadı, olmaz da. Üçüncü neden, kampus şartları Türkiye’de hiçbir üniversitede yok. Burası Selçuklu Külliyesi’nin postmodern şeklidir.

 

Baş mimar benim

Burayı 23 genç kıza çizdirdim ama baş mimar bendim. Felsefesi, kimliği olan bir kampustur, kendi köklerimizi ifade eder. Külliye mantığı çok önemlidir. Bir üniversite içinde yaşam için gerekli her şey öğretilmeli ve içinde dışarıya çıkmadan yaşam için gerekli her şey olması lazım.”

Üniversitelerden söz ederken YÖK’ü atlamak olmaz! Dalan’a göre, 1980 darbesinden sonra bir tepki kurumu olarak ortaya çıkan ve 82 Anayasası’nın bir parçası olan YÖK’ü savunmanın mümkünü yok! Dalan, “Ancak YÖK’ün yeni baştan derlenip toplanıp üniversiteler üstünde vesayet kurumu olarak değil yol gösterici bir kurum olarak yeniden düzenlenmesi gerekir.

Planlayıcı bile demek yanlış, piyasa zaten eğitimi planlıyor. Değişen teknolojik şartlar, değişen meslek ilgileri karşısında eğer bir üniversite ayakta kalmak istiyorsa YÖK’ün söylemesine gerek yok.

Kendisini değiştirmek zorunda. Değiştirmeyen de batar” diyor.

 

2 sandalye 1 masayla üniversite

Bedrettin Dalan’ın, üniversite sayılarının artmasıyla ilgili görüşü de şöyle: “Ben ondan çok memnunum. Açılsın mutlu olurum çünkü bir ailenin en kıymetli varlığı çocuğudur. Bir gencin de en kıymetli varlığı aklıdır. Aklını kullanan bir genç ve aile mukayese yapmak mecburiyetindedir. Orada farkımız çıkar. 2 sandalyeyle bir masa koy, hiçbir imkânı olmadan apartman dairesinde üniversite kur. Buna da üniversite deyip gidiyorlarsa buyursunlar gitsinler.”

 

İlk mikrop hastanesi

Yeditepe Üniversitesi’nin ikinci hastanesi 2016 yılının Ocak ayında Koşuyolu’nda açılacak. Bunun, dünyadaki ilk Mikrop Hastanesi olacağını söyleyen Bedrettin Dalan, “Hastanelerin en büyük belası hastane mikrobudur. Yakalanıldığında ölüm oranı yüzde 100’e yakındır. Konsept hastane olacak. Yeryüzündeki mikroba karşı en fazla korunmuş hastane olacak. Hastanenin kendisi sterilizasyon cihazı gibi çalışacak, devasa bir sterilizasyon cihazı gibi. İçeri giren herhangi bir mikrop 10 saniyede ölecek. Duvarına herhangi bir mikrop değdiği, birinin ayağıyla bir mikrop geldiği anda ölecek. Dünyada ilk defa olacak. Teknolojiyi de Yeditepe Üniversitesi Biyoteknoloji Bölümü geliştirdi. Bitince bütün dünyaya hastane teknolojisi satacağız” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler