Üniversiteleri bölmek dışında bir seçenek de var

Öğrenci ve akademisyenleri sokağa döken “üniversiteleri bölme” planının yankısı sürerken, 1970’li yıllarda uygulanan bir formül gündeme geldi. Devlet o yıllarda da üniversite sayısını artırmak istiyordu. Ancak büyük üniversiteleri bölmek yerine “büyük kardeş” veya “patronaj” formülü uygulandı. Böylece İstanbul, Hacettepe, Ankara üniversiteleri Anadolu’daki pek çok üniversitenin hamisi oldular.

Yayınlanma: 02.05.2018 - 17:51
Abone Ol google-news

1970’lerde Anadolu’daki yüksek öğretim ve bilimsel araştırma merkezini arttırmak isteyen devlet pek çok şehirde üniversiteler kurma kararı aldı. Ama bunu günümüzde olduğu gibi “üniversiteleri bıçakla ikiye bölerek” değil, büyük ve köklü üniversiteleri küçüklerle “eşleyerek” yaptı. Öyle ki, şimdinin en köklü kurumlarından bazıları bu büyük üniversitelerin kadroları ile kuruldu. 1972 yılında Bursa’da kurulan Tıp Fakültesinin tabelasında İstanbul Üniversitesi ibaresi de yer alıyordu. Çünkü bu fakültelere alınan öğrenciler “İstanbul Üniversitesi” öğrencisiydi.

Uludağ Üniversitesi’nin kurucu kadrosundaki genç doktorlardan eski CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Özyurt ve eşi Prof. Dr. Gürayten Özyurt da bu dönemin tanıkları arasında. Mustafa Özyurt o dönemdeki uygulamayı şöyle anlatıyor:

“İstanbul Üniversitesi bu fakültelerin hamiliğini üstlendi. Sadece Bursa’nın da değil, örneğin Edirne Tıp Fakültesi de İstanbul Tıp’a bağlı olarak kuruldu. Kadroları geldi, öğrencileri geldi, şehirlerde eğitim gördüler. 1975 yılında Bursa Üniversitesi kurulunca bu öğrenciler İstanbul’a geri gitmek ve İstanbul’un diploması ile mezun olmak istediler. Üniversite Senatosu da bunu haklı buldu. Şimdi de bütün öğrenciler bu hakka sahipler.”

 

BURSA ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HAMİLİĞİNDE BU KARAR İLE KURULUYOR

Prof. Dr. Gürayten Özyurt da İstanbul Tıp Fakültesinin de tek yapı olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: “Çapa ve Cerrahpaşa tek fakülteydi ve öğrenci çokluğundan değil, 1968’de akademisyen çokluğundan ikiye bölündü ve uzmanlaşma hedeflendi. Bizler İstanbul Tıp’da okurken, Çapa, Cerrahpaşa, Haseki ve Vakıf Gureba Bezmialem Hastanelerinin hepsinde staj gördük, ders yaptık, çalıştık. Hepimiz aynı çatı altında yetiştik.”

Her iki akademisyene gore “hamilik” ya da “büyük kardeşlik” sistemi üniversitelere büyük güç ve kalite getiren bir uygulamaydı. Yeni kurulan Anadolu’daki üniversiteler büyük kurumların geleneği ve kültürünü taşıdı, taşrada çok köklü akademik kadrolar oluştu.

Prof. Dr. Gürayten Özyurt’a gore bu üniversitelere giden genç idealist akademisyenler “sürgün” ya da “tenzil-i Rütbe” kaygısı” taşımadılar; tam tersine, imkanların az olduğu bu yerlere ellerinden gelen bütün bilgiyi aktarmayı ve genç insan yetiştirmeyi hedefledi. “Şimdi de uygulanabilir, üstelik hamilik yapabilecek çok daha fazla üniversitemiz var” dedi.

HANGİ ÜNİVERSİTE NEREYİ KURDU?
 
İSTANBUL TIP VE GATA: Ankara Üni. Tıp Fak.
HACETTEPE : Erzurum, Samsun ve Sivas’daki Üniversiteleri
ANKARA ÜNİ.: Diyarbakır ve Antalya’daki üniversiteleri
EGE: Dokuz Eylül Üni.
İSTANBUL ÜNİ TIP: Bursa Tıp Fak.
CERRAHPAŞA TIP: Edirne Tıp Fak.
İSTANBUL İKTİSADİ İDARİ BİLİM: Bursa İktisat Fak.

HAKLARI ESKİ OKULLARINDADIR

Prof Dr. Mustafa Özyurt: Bizim dönemimizde olduğu gibi, öğrenciler eğer okulları bölünür ve başka bir üniversiteye gönderilirse eski okullarından diploma alma hakkına sahiptir. Bütün imzaları ve belgeleri eski okullarındadır. Nitekim YÖK de bir açıklama ile bu hakkın saklı olduğunu belirtiyor. Ama yine de uygulama hatalıdır ve yasa yapıcının bundan vazgeçmesi, yerine “hamilik” sistemini en azından değerlendirmesi daha uygun olur.

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon