‘Kur belimizi büktü’

Erkunt Traktör Genel Müdürü Zeynep Erkunt Armağan: Ekonominin dalgalanması çok kötü. Ne yapacağımızı bilmemiz öngörmemiz lazım. Kura bağlı maliyetler çok arttı.

Yayınlanma: 09.01.2017 - 07:37
Abone Ol google-news

Traktör üretiminin ve tarımın anavatanı, İtalya, İngiltere ve Almanya gibi pazarlara ihracat başarısı gösteren yerli traktör markası Erkunt Traktör’ün patronu Zeynep Erkunt Armağan’a göre, Türkiye organik tarıma yönelirse yıldız haline gelebilir. Tarım ilaçları, hormon kullanımının zararları, daha az mazot kullanımı konusunda çiftçilere eğitim veren Erkunt Armağan, tarım ve sit alanlarının inşaata açılmasından vazgeçilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Aynı zamanda Makine İhracatçıları Birliği, Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği’nin de Yönetim Kurulu üyesi olan Erkunt Traktör Genel Müdürü Zeynep Erkunt Armağan ile şirketi, Türk tarım makineleri sektörü ve Türkiye ekonomisini konuştuk.

- Tarım makinelerinde 2016 nasıl geçti?

Tarım makineleri açısından sezon başında ümidimi kıran şey bir damla yağmur yağmadı. Kuru soğuk, ürünün toprak altında çürümesi anlamına gelir. Eylül, ekimde yağışların olmaması çok kötü oldu. Bu kuraklık beni çok endişelendirdi. 2017’de bu anlamda ümidim yoktu. Avrupa’nın tarım makineleri grafiği iniyor. Biz yerliler yüzde 8 ile alıp yüzde 18 ile traktörü satmak zorunda olduğumuz için üstümüze çok ciddi devreden KDV var. Bu bazı firmaların kapısına kilit vurmasına neden oldu. İthalatçılar 8 liraya alıp 8 liraya satıyor. Bizim bütün derdimiz KDV’deki haksızlığın durdurulması.

Belirsizlikler çok

- Sektör açısından 2017’de ne tür riskler görüyorsunuz?

Ekonominin dalgalanması çok kötü. Ne yapacağımızı bilmemiz, öngörmemiz lazım. Yalnızca makine değil bütün sektörler için böyle. Maliyetler çok arttı. İthale bağlı olan ürünlerde dolar kuru nedeniyle belimiz büküldü de artık görünmüyoruz. Bu belirsizlik beni çok öldürüyor. Hiçbir şey yapmadan bekliyoruz. Döviz bu şekilde devam edecek mi, etmeyecek mi, referanduma gidilecek mi, faiz ne olacak? Ekonomik parametrelerin hepsi altüst oldu. Derbe girişiminden bu yana çok fazla devlet memuru görevinden uzaklaştırıldı. O kadrolar boş duramaz. Özel sektörde çok ciddi bir personel hareketliliği var şu anda. Hiçbir dönem personel değişimi bu kadar olmamıştı. Bu yıl daha zor olacak gibi görünüyor.

Ayrıca Ar-Ge faaliyetlerinde sıkıntılar var. Evet çok güzel teşivikler verildi. Ama Ar-Ge yapacak tasarımcılarımız yok. Ayrıca Ar-Ge’si yapılmış ürünün ticarileştirilmesi gerekiyor. Bizim bütün paralarımızı başlangıç sermayesi yiyiyor.

- Makine sektörünün genel performansı nasıl?

2015’te toplam makine ihracatı 12.3 milyar dolar oludu. Bunun 650 milyon dolarlı tarım makinelerine ait. Makine ihracatında son 4-5 yılda müthiş bir hamle yaptık. Türkiye’nin makinecilerinin burada büyük katkısı oldu. AB’nin aday ülkeler için uyguladığı programlar sayesinde bizim tarım makinelerinin kalitesi de arttı ihracatı da. Türkiye’deki firmalar çok iyi ürünler çıkardılar. Tarım makineleri alanında 2015’te AB’ye 152 milyon dolar (yüzde 23) ihracat yaptık. İhracatın 182 milyon doları da ABD’ye yapıldı. ABD, AB laf olsun diye bizden ürün almaz. Biz kalitemizi çok yükselttik. Yurtdışında tanıtıma çok önem verdik. AB’nin bize çok değerli bir yol gösterici oldu. Daha az karbon emisyonu. Çevreye duyarlılık, kaliteli üretim, AB bize bunların baskısını uygulamasaydı biz bu noktada olamazdık.

Algı düzelmedi

- Darbe girişiminden sonra gittiğiniz fuarlarda Türkiye’ye bakış nasıl oldu?

Gittiğimiz fuarlarda çok enteresan sorular sordular. Üretiminiz devam ediyor mu? Yabancılarda üretim durabilir endişeleri vardı. Ama biz anlattık işlerin devam ettiğini. İnsanları tek tek ikna etiğimizi düşünüyorum. Ama bize kadar geleni ikna edebiliyoruz. O algı herkeste düzeldi mi hayır. Biz de anlatacağız yılmayacağız.

- Siparişlerini durduran oldu mu o dönemde?

Fuarları beklemeksizin 15 Temmuz yaşandıktan sonra hayatın, üretimin devam ettiğine dair müşterilerimize binlerce mektup gönderdik. İhracat pazarlarımızı kapatmamak için özel çabalara girdik. Yoksa kapanırdı elbette. Sık sık seyahatler yaptık. Yurtdışı servislerdeki arkadaşlarımız yerinde oturmadı. Bu ek bir maliyet getirdi tabii ki. Ama katlandık. Katlanmaya da devam ediyoruz.

- Alım grupları gelişlerini durdurdu mu bu dönemde?

Evet gelmediler. Alım grupları Türkiye’ye seyahatler yasaklandı dediler. Ekim ayının sonuna kadar hiçbir yabancı alım heyetini Türkiye’de ağırlayamadık. Hiç kimse gelmedi. Bunun tek nedeni 15 Temmuz değildi. İstanbul’da Ankara’da patlayan bombalar, artan terör saldırıları da insanları çok ürküttü. Özellikle Atatürk Havalima’nındaki patlama insanları çok ürküttü.

- Şimdi normale döndü mü?

Şu anda geliyorlar. Sakinledi. Biz de fuarlarda şurda burda, biz tamamız, biz ayaktayız, üretiyoruz diyoruz. Müşterilerimizle internet üzerinden görüntülü konuşuyoruz. Toplantılarımızı internet üzerinden Skayple ile yaptığımız dönemler oldu. Olmadı mı oldu. Ama bir burukluk vardı. İleriye ümitle bakmak zorundayız.

Erkunt’un hedefi ikincilik

- Erkunt’tan bahseder misiniz, üretim kapasiteniz ne?

Erkunt’ta 400’e yakın çalışan var. 2016’da 5 bin 500 traktör ürettik. 2017’de 7 bin traktör üretim hedefimiz var. 2016’da toplam üretimimizin yüzde 10’unu ihraç ettik. 2017’de 1000 adetlik ihracat hedefliyoruz. Tabii çok zor bir hedeften bahsediyorum.

-  Nerelere ihracat yapıyorsunuz?

Bütün Balkan ülkeleri, Almanya, İngiltere ve İtalya’ya ihraç ediyorum. Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine satıyorum. Çok güzel ihracat yaptığımız ülkeleri pıt pıt kaybettik. Suriye ve Yemen tamamen bitti. Irak yeniden başlayacak. Şu an İngiltere ve Balkan ülkelerine ihracatımız çok iyi gidiyor.

Mısır’a girdik; girmemizle çıkmamız bir oldu. Cezayir’de pazar beşincisiyiz. Türkiye’de pazar üçüncüyüz. 2017’de ikinci olmak için çalışacağız.

- Bu alana nasıl girdiniz nasıl traktörcü oldunuz?

Türkiye’de bir yerli traktör markası olsun dedik ve başladık. İyi ki de başladık. Türkiye bazı dönemlerde tökezlemeseydi çok daha iyi yerlerde olabilirdik. Eminim ekonomi biraz daha düzelidiğinde Türkiye daha huzurlu bir ortama kavuşutğunda bizim arkamızda yeni traktör markaları gelecektir. Türkiye gibi bir tarım ülkesinde üretimin 5 katı ithalata ihtiyaç yok.

Çiftçinin Zeynep Ablası

- Kadın olarak böyle bir alanda faaliyet göstermenin ne tür zorlukları var?

İlk başta Türkiye’den kabul görmekte çok zorlandım. Toplantılarda genel müdür diye beni tanıttıklarında bu nasıl genel müdür diyorlardı. Ama kadın olmak yönetememek, geliştirememek demek değil. Çiftçinin sesi her an kulağımızda ve tasarım ekibimizi ona göre yönlendiriyoruz. Şimdi bütün çiftçilerin Zeynep ablasıyım.

- Erkunt’ta çalışanların yüzde kaçı kadın?

Yüzde 24’ü. Mavi yakada da kadınların olmasını istiyorum. Kadın hassasiyeti başka. Öyle güzel ürünler çıkarıyorlar ki. Kadınları çalıştıralım diye çıkarılan birçok kanun kadınları çalıştırmama üzerine kurulu. Kadınları istihdam edecek çıkarılan her kanunun kadın işverenlerle görüşmek onlardan görüş almak gerekiyor. Sanayiyi de çok renkli çoksesli yapabilmek için uğraşmalıyız. Kadın sadece tekstilde çalışıyor. Sadece dikiş dikmek talihiymiş gibi. Her şeye rağmen yüzde 50 kadın çalışan sayısına ulaşmak istiyorum.

Çiftçi korkmaya görsün

- Tarım sektöründe kullanılan makinelerin yüzde kaçı yerli üretim?

Biz Erkunt olarak bu işe girdiğimizde yani 2004’te yüzde 2.3’tü ithal payı. Şu anda yüzde 33 ithal. Çok arttı ithalat. Türkiye gibi bir tarım ülkesinin hiç de ithal traktöre ihtiyacı yok. Türkiye’de yılda 70 bin civarında traktör satılıyor. 2016’da bu rakam 68 bin olur. 2017 sonunda ise pazar daha kötüleşirse 65 bin adete inebilir. Türkiye’de 5 tane üretici , 31 tane marka var. Ama KDV dengesizliği nedeniyle ithalat giderek artıyor.

- 2017’de traktör satışları neden düşecek? 

Kuraklık nedeniyle bazı bölgelerde ciddi düşüşler olacak. Ekonomik berisizlik ülkeyi vuruyor geçiriyor. İnsanlar ürküyor artık. Çiftçi korkmaya görsün. Satışların düştü mü çok dramatik düştüğünü biliyoruz. Ürkenlerin ürününü de iyi olmayacğını düşündüğümüzde yeni alım yapmayacaklar.

- Tarım alanları ve çiftçi sayısı sürekli düşüyor bu sektörünüzü nasıl etkiliyor? 

1960’lı yıllarda Türkiye’deki çiftçi nüfusu yüzde 48’di. Şu anda yüzde 24. Türkiye’nin tarımsal ürünü de ihraç ediyor hale gelmesi gerekiyor. Benim en büyük hayalim organik tarımın yaygınlaştırılmasıdır. Anna baba usulü tarımın geri gelmesi gerekiyor. Bununla Türkiye’yi bir yıldız yapabiliriz. Tarım alanlarında inşaat işlerine son verilmeli. SİT alanlarının inşaata açılması içimizin yarası.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler