TÜSİAD’dan hükümete bir çağrı daha: Özgürlük istiyoruz

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Ankara’da yapılan toplantıda “bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü ve mutlak düşünce özgürlüğü”nün önemine dikkat çekti. Ekonomi dünyasının bir an önce olağan düzene geçilmesini istediğini belirten Özilhan, demokratik işleyişten uzaklaşılmasının yabancı ve yerli iş insanlarını yatırımlardan soğuttuğunu vurguladı. TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de “Adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devleti istiyoruz. Herkesin kendini korkusuzca ifade edebildiği bir özgürlük ortamı istiyoruz. Yapılan en küçük haksızlık, toplumun tümüne yapılmış sayılır” diye konuştu.

Yayınlanma: 08.12.2017 - 06:33
Abone Ol google-news

Türkiye’de siyasi ve ekonomik konuların gündemin hep en ön sıralarında yer aldığına işaret eden Özilhan, bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü ve mutlak düşünce özgürlüğü çerçevesinde sonuçlandırılması gereken iddialar takip edilirken, geleceği şekillendiren konuların da ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıda TÜSİ- AD YİK Başkanı Tuncay Özilhan ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik birçok konuda hükümete eleştirilerini söyledi. Bilecik, “Kürt açılımının” yeniden gündeme getirilmesini de istedi. Özilhan, gelecek kuşakların bekasının, bugün savuşturulan jeostratejik tehditler kadar, bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemelere ne ölçüde uyum sağlanabileceğiyle ilgili olduğunu vurgulayarak, “Son dönemlerde esas ilgi ve alaka devlette ve ülkede yuvalanmış şer odaklarının temizlenmesine yöneltilmiş durumda. Doğrudur, bu odaklar bütün devlet kurumlarından hızla ve tamamen temizlenmelidir. Diğer yandan bilim ve teknoloji alanında dünyadaki gelişmelere ayak uydurma çalışmalarını da aksatmamak gerekir” dedi.

Çare bağımsız yargı

Ekonomide ve dış politikada yaşananların siyasi ve hukuki çerçeveden bağımsız olmadığının altını çizen Özilhan, yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, düşünce ve ifade özgürlüğü, özgür ve bilimsel akademik ortam, özgür medya ve internet ortamı, iyi tanımlanmış yetki ve sorumluluklar, kamu yönetiminde liyakat unsurlarının ülkelerin rekabet gücünün önemli parametrelerinden olduğunu dile getirdi. Olağan demokratik işleyişten uzaklaşılmasının önce yabancı sonra yerli iş insanlarını yatırımlardan soğuttuğunaa işaret eden Özilhan, şu noktalara dikkat çekti;

* Bir an önce yeniden olağan düzene geçilmesini ümit ediyoruz. Türkiye demokrasi ve hukuk devleti yolunda ilerledikçe güç kazanıyor, ekonomisi güçleniyor, vatandaşların refah ve memnuniyeti yükseliyor. Demokrasi ve hukuk devleti yolunda ilerlemenin bir koşulu da herkesin kanun önünde eşit olmasıdır.

* Son birkaç yıl içinde şahit olduğumuz FETÖ operasyonları, 15 Temmuz darbe girişimi, Rıza Sarraf davası gibi olaylar bu durumu teyit etti. Milletimizin bekasına kasteden her türlü girişimi önlemek için başvurulması gereken kılavuz hukuk devleti ile bağımsız ve tarafsız yargıdır.

* Şehir hastanelerine milyarlarca liralık yatırım yapılırken, yüksek teknolojili sağlık ekipmanlarını kullanacak yetişmiş teknisyen, yeterli doktor ve sağlık elemanı sıkıntısı ortaya çıktı. Dünya masrafı büyük, yönetimi zor büyük hastanelerden vazgeçiyor. İhtisas hastaneleri önem kazanıyor.

* En sorunlu alan ise eğitim. Üniversite sayısı 77’den 185’e çıktı; ancak kalite tutturulamadı. Bu sene 370 bin kontenjan boş kaldı. Gençler ihtiyaca cevap vermeyen üniversitelere kaydolmadı.

* Keyfiyetin, kayırmacılığın arttığı bürokraside sağlıklı bir ekonomi yönetimi yapılamaz.

Merkez, fiyat istikrarını sağlasın

TÜSİAD Başkanı Bilecik konuşmasında, “Merkez Bankalarının temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bizi fiyat istikrarından uzaklaştıran her politika ekonomimize zarar verir” diye konuştu. Literatürde hem yüksek büyüme hem de yüksek enflasyonun bir arada olamayacağını belirten Bilecek, bunun sürdürülebilir olmadığını söyledi. Bilecik’in konuşması özetle şöyle;

* AB üyelik projesi, modernleşme tarihimizin doğal sonucudur. AB ile ilişkiler hayli gergin.

* 70 yıllık müttefikimiz ABD ile ilişkilerimiz yumak haline geldi. İran ajanı olduğu belli olan Rıza Sarraf’ın yargılanması, elde fırsat varken Türkiye’de yapılamamıştır.

* OHAL gözden geçirilerek, Türkiye hızla normal hale dönülmeli.

* Mali disiplin açısından dikkat etmemiz gereken bir noktaya geldik. Türkiye’ye yönelik olumsuz algılar da eklenince risk algısında olumsuz bir süreç oldu.

* Enflasyon ile mücadelenin temeli, sıkı para politikasıdır. Merkez Bankalarının temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bizi fiyat istikrarından uzaklaştıran her politika ekonomimize zarar verir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler