Festivaller kenti: Montreal

Türk Hava Yolları'nın yeni bağlantı noktası Kanada'nın ikinci büyük kenti Montreal oldu. Montreal Kuzey Amerika'nın Avrupa kenti olmasının yanında, resmi olarak Fransızca ve İngilizcenin konuşulduğu Kanada'nın da gerçek anlamda iki dilli tek kenttir.

Yayınlanma: 11.06.2014 - 10:33
Abone Ol google-news

Türk Hava Yolları’nın yeni bağlantı noktası Kanada’nın ikinci büyük kenti Montreal oldu. Geçen hafta başlayan bu yeni bağlantıyla dünyanın Paris’ten sonra Fransızca konuşulan en büyük kenti Montreal bize daha yakın artık.

Bu yenilikten yararlanıp sadece Fransızca konuşulan dünyanın ikinci büyük kenti değil, aynı zamanda Kuzey Amerika’nın da tek Avrupa kenti olarak bilinen Montreal’de birlikte bir gezinti yapalım dedik.

Montreal, Saint-Laurent Irmağı üzerinde yer alan büyük bir ada gerçekte. Ancak içinde yaşarken ada üzerinde yaşadığınızın ayrımına pek  varamıyorsunuz.

 

İki dilli şehir...

1534 yılında zamanın Fransa Kralı I. François adına Asya’nın doğu kıyılarına bir geçit aramaya çıkan denizci ve coğrafyacı Jacques Cartier, Kanada’yı keşfeder. Ancak onun aradığı altın ve Doğu’nun varsıllıklarıdır. Yerli dilinde köy anlamına gelen Kanada adını da yeni keşfetmiş olduğu topraklara kendisi verir. Kanada’ya üç sefer yapan Jacques Cartier, ikinci seferinde Saint-Laurent Irmağı üzerinde içerilere doğru yol alır ve ilk adı Hochelaga olan, Kanada yerlileri İrokua’ların yaşadığı Montreal’i keşfeder. Fransızlar yaklaşık bir yüzyıl sonra Kanada’da yerleşim alanları açmaya başlar ve bu yeni topraklara “Yeni Fransa” adını verirler.

Hochelaga bölgesine adanın üzerinde bulunan tek yükseklikten ötürü Mont Royal (Krallık Dağı) adını uygun bulur Jacques Cartier. Bir ara Ville-Marie (Meryem’in Kenti) adıyla da anılan kentin bugünkü adı zamanla Mont Royal’dan bozularak gelen Montreal olur.

Montreal, Kuzey Amerika’nın Avrupa kenti olmasının yanında, resmi olarak Fransızca ve İngilizcenin konuşulduğu Kanada’nın da gerçek anlamda iki dilli tek kenttir.

Nüfusun çoğalmasıyla yeni kentin adanın içlerine kurulduğu Montreal’in ilk yerleşim alanları bugün Eski Montreal (Vieux Montreal) denilen Saint-Laurent Irmağı kıyısıdır ve görülmeye değer tarihsel bir semttir. Bir yokuş olan ve bu yokuşun başında, Napolyon’u Trafalgar Savaşı’nda yenen, ancak aynı savaşta ölen Amiral Nelson’un yontusunun tepesinde yer aldığı bir sütunun bulunduğu Jacques Cartier Alanı, Eski Montreal’in merkezi durumundadır.

Zamanında kentin tek ve önemli alışveriş merkezi olan Jacques Cartier Alanı bugün iki yanlı lokantalar, barlar, sanat galerileriyle turistlerin en büyük ilgi alanlarından biri… Yürüme uzaklığındaki Eski Liman’da (Vieux Port) yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da çeşitli festivaller yerli ve yabancı gezginleri kendisine çeker.

Jacques Cartier Alanı’nında burada doğup büyümüş, ancak Türkiye’de doğmuş büyümüş biri kadar akıcı ve güzel bir Türkçe konuşan Aslı’ya rastladım. Aslı kılavuzum oldu ve yağmurlu bir Montreal’i birlikte gezdik.

 

Festivaller şehri Montreal

Bizim eski dünya Avrupa ve Asya’ya göre çok daha yeni olmasına karşın, ekinsel değerlerini korumak için her şeyin yapıldığı Montreal’de, özellikle eski kentin Arnavut kaldırımlı sokaklarını arşınlamak ayrı bir güzellik.

Bugün sanat galerilerinin yer aldığı ve çeşitli sanat etkinliklerinin düzenlendiği, tarihte Saint-Laurent Irmağı’nın kuzey kısımlarından gelen avcıların avlamış oldukları kürkleri satmak için kullandıkları Marché Bonsecours gezilmeli.

Yine Paris’tekinin küçük bir örneği olan Notre-Dame Kilisesi Eski Montreal’de görülmesi gereken başka ekinsel değerlerden biri. Kilise’de ses ve ışık gösterileri de yapılıyor.

Eski Montreal’den çıkıp kente girersek, Gösteri Semti’nde (Quartier du Spectacle) yer alan Çağdaş Sanat Müzesi (Museé d’Art Contemporain) ve Guy- Concordia Metrosu yakınında Sherbrooke Caddesi üzerinde bulunan Güzel Sanatlar Müzesi (Museé Des Beaux Arts), sanatseverler için olmazsa olmaz görülmesi gereken yerlerden.

Yazın yeşilin her tonunun bakışları okşadığı, kentin yaşam soluğu parklar, bahçeler Montreal’e ayrı bir güzellik veriyor. Mont-Royal’a çıkıp kente kuşbakışı bir göz atmak, yapay bir göl olan Lac aux Castors (Kunduz Gölü) üzerinde su pedalı yapmak insanı rahatlatıyor.

Kış aylarında ise donangöl üzerinde çocuklar buz pateni yapıyor. Kenti doğu yakasından kuşbakışı görmek için, bizim küçük Rumen jimnastikçi Nadia Comaneci ile anımsadığımız 1976 Olimpiyatları’nın simgesi Olimpiyat Kulesi’ne de çıkılabilir.

Buraya gelmişken, yıl boyunca milyonlarca gezginin ziyaret ettiği Botanik Bahçesi’ni görmeden olmaz. Çeşitli iklimlerin çeşitli çiçek ve bitkilerinin korunduğu Botanik Bahçesi’nin önemli köşelerinden biri Çin Bahçesi’yse bir diğeri de Japon Bahçesi’dir…

Çin ve Japon bahçelerinde rahatlatıcı müzik ve çay sunum törenleri düzenleniyor. Ama sadece onlar değil, Türklerin de Montreal Botanik Bahçesi’ne bir katkısı olmuş; hemen girişin yakınında sol yanda bir Barış Bahçesi kurulmuş. Her yıl mayıs ayında müzik, halkoyunları gösterilerinin olduğu etkinliklerin düzenlendiği Türk Barış Bahçesi (Jardin turc de la paix), Türkiye’den getirilen lalelerle bezeniyor. Montreal yaz-kış festivalleriyle gezginlere büyük bir çeşitlilik sunuyor.

Haziran sonuna doğru başlayan sırasıyla Uluslararası Caz Festivali, gülmece festivali Juste Pour Rire, Fransızca konuşan ülkelerin katıldığı Francofolie Festivali, Uluslararası Dünya Filmleri Festivali, Orientalys Festivali gibi daha bir nice festivaller… Kış aylarındaki Kar Festivali ve Montreal Işık İçinde gibi festivalleri de unutmayalım…

Kenti doğu-batı olarak ikiye bölen Saint-Laurent Bulvarı’nın batısında yer alan Crescent, de la Montagne gibi sokaklarda, “Irish Bar”larda İrlanda, İskoçya, İngiliz kültürünü yaşayabiliyorsunuz. Öte yandan Montreal’in Quartier Latin’i Saint-Denis Sokağı’nda ve Plateau Mont-Royal semtinde “Chanson”larla Québec (Kebek) Fransız kültürünü olanca özgünlüğüyle soluyabiliyorsunuz.

Kuzey Amerika’nın en güvenli ve Avrupa ile Kuzey Amerika’yı birlikte yaşatan bu kentte dünya mutfağını en uygun ücretlerle tadarken, belki de dünyanın en büyük yeraltı çarşılarında alışverişinizi yine güvenle yapabiliyorsunuz.

Kent merkezini boydan boya alttan bağlayan, bu arada birçok metro istasyonunu ve ana tren garını da birbirine bağlayan bu yeraltı çarşıları Montreal’e başka bir özgünlük katıyor.

 

Montreal İstanbul'a daha yakın!

2009 yılında Kanada’nın en büyük kenti Toronto’ya uçmaya başlayan Türk Hava Yolları, zaman içinde bu uçuşlarını haftada altıya çıkarırken yeni başlayan Montreal-İstanbul bağlantısı şimdilik salı, cuma ve pazar günleri gerçekleştirilecek.

Yeni uçuş noktası Montreal’in açılış töreninde konuşan Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu üyesi İsmail Gerçek, yeni bir bağlantı noktasının açılışından duyduğu mutluluğu belirtirken, THY’nin dördüncü büyük ulaşım ağına sahip olarak 106 farklı ülkeye uçtuğunu, Montreal ile 210. uçuş noktasını açtıklarını, buna yıl sonuna dek 19 kenti daha katmayı planladıklarını kaydetti.

Türkiye’nin Ottava Büyükelçisi Dr. Tuncay Babalı ise açılış töreninde yaptığı konuşmada, Kanada’da göreve başladığında öncelliğinin Türk Hava Yolları’nın Montreal uçuşları olduğunu, bugün bunun gerçekleştiğini görmekten mutlu olduğunu belirtti. THY’nin Montreal uçuşlarıyla birlikte iki ülke arasındaki ticaret, eğitim ve kültürel alanlarda işbirliğinin daha da sıkılaşıp yükseleceğine inandığını belirten Büyükelçi Babalı, bu bağlantının sadece Türkiye değil, dünyanın diğer yörelerine de bir köprü olduğunu sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler