‘Gezi’nin tiyatro hali

Kıyılar sadece güneş ve deniz değil... Bir yanda Kısa Film Atölyesi, öte yanda 1. Gitar Festivali, az ötede 11. kez yapılan Gençlik ve Sokak Tiyatroları Buluşması...

Yayınlanma: 01.09.2017 - 18:38
Abone Ol google-news

Tunceli bir, Seferihisar iki; kendimi bu iki yurt parçasında son derece özgür ve mutlu hissederim. İkisinin de doğasına vurgunum. Sadece doğa mı, Tunceli insanının dayanışmasına, çalışkanlığına, neşesine ve Diren adlı kadınlarına; Seferihisar sakin kentinin de hızına, coşkusuna vurgunum. Yaz başında Tunceli’deydim, yaz ortasında da Seferihisar (Sığacık) bölgesinde. Sığacık açıkça söylemeliyim, hiç sakin bir bölge değil, tamam zaman yavaş akıyor ama o küçücük Sığacık’ta hızla akan, her an değişen bir şeyler var. Tarihteki ilk sanatçı dayanışmasının başladığı yer olan Teos antik kenti, Sığacık’tan 15 kilometre uzakta. İzler hiç silinmediği için de Sığacık yaz başından beri tiyatrocuları, sinemacıları, tiyatro ve sinemaya vurgun gençleri, müzik vurgunu koca koca adamları, kadınları ağırlıyor. Hangisinden başlasam bilmiyorum, en iyisi 11. Türkiye Tiyatro Buluşması’ndan başlamak...

Çadırını al gel!

Sığacık’ta ağaçlar arasında kocaman bir kamp alanı var. Tabelasını iki kez birileri söküp götürdüğü için bulmakta zorlanabilirsiniz. Duvarlardaki yazıları takip edip ağaçların altındaki kamp yerine ulaşırsınız. Burası her yıl çoğunluğu amatör tiyatrolarda canla başla çalışan tiyatrocularla, tiyatroya gönül ve emek vermiş hocaların buluşma yeri. Bir de sloganları var: “Çadırını al gel!” Evet, her yıl olduğu gibi bu yıl da çadırını alan gelmiş, herkes gönlünün seçtiği atölyede sabahtan akşama kadar yepyeni bilgiler öğreniyor, tartışıyor, akşam olunca da civar köylerde, Sığacık sokaklarında oyun var. Tabii oyunların baş seyircisi çocuklar ve çekirdek çitleyen kadınlar. Öyle bir kaynaşma var ki, benim gibi çok eski bir sokak tiyatrosu oyuncusunu bile hani çağırsalar, oyunun bir yerinde bir bez parçası sallayabilirim. 4 gün süren festivalde o kadar çok atölye var ki, hepsini burada yazamam. İnternetten öğrenebilirsiniz. Ve gelecek yıl için şimdiden plan yapabilirsiniz, bu arada kamp alanında her şey son derece düzenli işliyor. Seferihisar Belediyesi kocaman kazanlarda bölgeye yemek yolluyor, eh bu yemekleri de izin verin oradaki gençler dağıtsın. Bu etkinliğe bir ad vermem gerekse şöyle derdim: “Gezi’nin tiyatro hali.”

Sığacık Kalesi’nde tango yapmak...

Ben kısa film atölyesi için Sığacık’tayken, birden tüm bu etkinliklerde cümleten konakladığımız Teos Ormancı’da birden Erkan Oğur’u görüyorum. Çevresinde onu dikkatle dinleyen her yaştan insan. Meğer bu yıl ilk kez Teos Uluslararası Gitar Festivali yapılıyormuş. Ayrıca Erkan Oğur dört gün sürecek perdeli saz eğitimi veriyormuş. Tabii yolumuz festivalin ikinci ve üçüncü günü Sığacık Kalesi’ne düştü, ikinci gün bir kadın gitar sanatçısı Nora Buscmann ile ülkemizde yaşayan İtalyan gitar sanatçısı Ricardo Moyano’nun konseri vardı. Birden farkına vardım, ben gitar çalan çok az kadın sanatçı görmüşüm. Biraz da bu nedenle gitar çalan ve yumuşak sesiyle gitara eşlik eden kadın sanatçıya bayıldım. Ama asıl sürpriz üçüncü gündeydi: Sanart Tango Ensemble orkestrası yabancı konuklarıyla sahnedeydi ve kale içi tıklım tıklım doluydu. Brezilya’dan gelmiş biri bandelon diğeri gitar sanatçısı en sevdiğim tangoların bestecisi Astor Plazzola’dan çalmaya başladığında tango bilmediğime hayıflandım. Ama bir çift çimenlik alanda öyle bir tango yapmaya başladı ki, değmeyin keyfime, sonra birden Türkçe tangolar başladı ve kale içindeki kalabalıktan yaşlı-genç çiftler tangonun ritmine uygun dönmeye başladılar. Her şey öyle kendiliğinden ve samimi idi ki, ne çiftleri yerlerine gönderdik ne de artık bis yapmaktan yorulan orkestrayı.

Gelelim kısa filmimize

Bu yıl sinemamız için son derece kötü olaylar yılı. Önce Antalya Festivali Ulusal Yarışma bölümünü kaldırdı, ardından Adana Film Festivali’ni 16 yıla yakın bir zamandır başarıy la hayata geçiren festival ekibinin tümünün işine son verildi. Bu durum hepimizi fazlasıyla üzdü; ben de bu yıl altıncısını yapmayı planladığım Kısa Film Atölyesi’nin artık olmadığını öğrendim. Belli ki, emir büyük yerdendi, kısaca aynı düzeyde festival yapmayı beceremiyorsun “yok et!” mantığı devreye girmişti. Neyse ki Seferihisar Belediyesi ve sinemasever bir Tunç Başkan var, Adana’nın Genel Direktörü Kadir Beycioğlu ve Seferihisar’a yeni taşınan yazar Gülşah Elikbank’a ve bendenize bir kısa film atölyesi yapma şansını verdi. Tabii bu arada tüm atölye boyunca her türlü isteğimizi yerine getiren Teos Ormancı Kampı’nın güzel insanlarına da teşekkür etmemiz gerek. Herkes adına teşekkür ederim.

Direnişlerin kenti...

Film atölyemize o kadar çok sinemacı arkadaş koşarak geldi ki, adlarını tek tek yazsam sayfayı kaplar, gelenleri merak ettiyseniz atölye sonunda yaptığımız TEOS İZİ adlı kısa filmimize YouTube’dan tuşlayın, film sizi alıp götürecek, direnişlerin kenti Teos antik kentinden bugünün sakin ama coşkulu kenti Seferihisar’da bırakacak, geçmiş antik dönem şairlerin dizeleri günümüz şairlerinin dizelerine karışacak ve yüreğinizin sıcacık bir el tarafından sevgiyle okşandığını hissedeceksiniz. Yazımı okuduğunuzda lütfen kıskanmayın, ekimde “Yazarlar Sırlarını Anlatıyor” başlıklı bir yeni atölyemiz var. Işıl Özgentürk, İnci Aral, Enver Aysever, Yekta Kopan, Gülşah Elikbank, Onur Behramoğlu, Müge İpekçi, Mario Levi, Onur Çaymaz yazarlık sırlarını anlatacaklar. Sadece bu mu? Elbette olmazsa olmaz! Asolan sizin sırlarınız, bu sırlar hiç kuşkusuz Teos antik kentinin sırlarıyla birleşip yepyeni bir ırmak oluşturacak. Geçmişten geleceğe uzanan bir ırmak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler