Ghislaine Paris'in araştırması

Ghislaine Paris, “Cinselliğin Önemi”nde kitaptaki anlatıcı karakter Karine ile arasında geçen diyaloglarla okurlara kendi cinsel yaşamlarını ve ebeveynlerin bireylerin çocuklarını bu hassas konuda yetiştirme biçimlerini sorgulatıyor.

Yayınlanma: 18.11.2016 - 13:39
Abone Ol google-news

Cinselliğin Önemi

Cinsel yaşamın, tarih boyunca sistem(ler)in boyunduruğu altında kaldığı bilinen bir gerçektir. Sistem, bireylerin cinsel yaşamlarına, öncelikle yasalarla sonrasında algılarda yer edinmesiyle de kültürleşerek ve kültleşerek müdahalede bulunmuş, üstünde hak sahibi olduğunu toplumsal algıyı evriltip dikta etmiştir.

Bir Seksolog olan Ghislaine Paris, Cinselliğin Önemi kitabında okurlarına asırlardır süregelen tabulaşmış bu olguya, cinselliğe değinerek cinsel problemlerimizin temellerinin çocukluğumuza kadar dayandığını ve yetişme tarzımızın, inancımızın, kültürel ve sosyal etkenlerin tesiriyle cinsel yaşantımızın tek taraflılaştırması sürecini aktarıyor. Yazar, bununla birlikte labirentleşmiş cinsel sorunların çözümü için gerekli haritayı da veriyor.

Cinselliğin Önemi’nin ana karakteri olan Karine oldukça parlak zekâlı, iş hayatında başarılı bir kadın. Karine, duygusal bir ilişki için can atmakta fakat cinsel ilişkiye karşı çekingen hatta isteksiz olarak karşımıza çıkıyor. Erkek arkadaşı Jeremy’nin ısrarlarıyla, biraz da kendini, başarısız cinsel hayatlarının tek suçlusu ilan ederek bir seksologdan destek almayı kabul ediyor ve Ghislaine Paris’e başvuruyor.

Cinselliğin Önemi’yle yazar, hatırlanmayacak kadar geride kalan bebeklik günlerimizden, ergenliğe ve hatta ergenlikteki aile, sosyal çevre ve inanç gölgesinde kalarak bastırılmış duyguların kişinin olgunluk evresinde bir volkan patlamasına dönüşebileceğine dikkat çekiyor. Karine’nle konuşmaları üzerinden cinsel isteksizliğinin bugüne has bir şey olmadığı, temellerinin daha derinlerde ve geçmişte saklı olduğunu gözler önüne seriyor.

Yazar, ergenlik evresindeki bastırılmışlıkların olgunluk döneminde açığa çıkışı ve bireyin sorunların dayandığı zeminin farkındalığından yoksun yeni bir yaşam inşasının yaratabileceği bunalım riskine de değiniyor.

Çocukluğumuz ve özerkliğimizi kazanma çabasına giriştiğimiz ergenlik dönemi de dâhil ebeveynlerden aldığımız sevginin dışadönük yaşamımızda kurduğumuz ilişkiler üzerindeki etkisine değiniyor.

Kitapta değinilen bir diğer nokta ise toplumsal algının erilleşmesiyle kadınların erkek şiddeti altında ezilmeleri ve duygusal ilişkilerinde gelinen noktanın vahameti.

Paris, kadın ve erkeğin ortak hassasiyette olması fakat dış etkenlerle bu dengenin tamamen dejenere olarak kadının ruhaniyetini zedeleyen, güvensizlik ve başarısızlığa kadar sürüklenmesinde alt zemin yaratıldığı kanısında.

Modern yaşantılarımızda cinselliğe hak ettiği değeri veriyor muyuz? Cinselliğimizin ne kadarı bize, ne kadarı topluma ait? Toplumsal normlardan, tabulardan; din ve ahlak kurallarından kendini kurtarmış bir cinsellik mümkün mü? Özgür olduğumuzu sanarken gerçekten özgür müyüz? Cinsel özgürlük bir rüya mı? Sınırları olmadığında nasıl olurdu? sorularıyla bizi cinsellikle ilgili düşüncelerimizi yeniden gözden geçirmeye, kendi cinsel yaşantımızı değerlendirmeye davet eden Paris, bize hayatımızı değiştirecek bir özeleştiri ve yüzleşme zemini sunuyor.

 

Cinselliğin Önemi/ Ghislaine Paris/ Çeviren: Zeynep Hürmüz/ Ayrıntı Yayınları/ 160 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon