Hayatlarımıza karışanlara oy yok!

Baskıya, şiddete, kadın karşıtı politikalara hayır diyen kadınlar, 24 Haziran seçimleri için “Hayatımıza karışanlara oy vermeyeceğiz. Siyasetin kadına değer vermemesinden bıktık” diyor.

Yayınlanma: 05.06.2018 - 22:26
Abone Ol google-news

Kadıköy Rıhtım’da onlarca bisikletli kadın toplanmış... Megafona konuşan kadın ve kalabalık bir düet yapıyor.

“İster hamile kalırım, ister kalmam!” diyor kadın.

Diğer kadınlar hep bir ağızdan bağırıyor: “Sana ne!”

“İster doğururum, ister doğurmam!”

“Sana ne!”

“Hamile kalır, kürtaj olurum!”

“Sana ne!”

“İster mini etek giyerim, ister şort giyerim!”

“Sana ne!”

“Başımı ister örterim, ister açarım!”

“Sana ne!” “Bisiklete binerim!”

“Sana ne!” “İstediğim yerde kahkaha atarım!”

“Sana ne!”

“O zaman, yaşasın feminist mücadelemiz!”

Sadece kadınlar değil, etraflarında geniş bir çember olup eylemi izleyen erkekler de alkışlıyor.

Kadınlar bugün, kime oy vermeyeceklerini söylemek için buradalar. Birazdan pedallara asılıp rıhtımdan Yoğurtçu Parkı’na gidecekler, orada kadınlardan oluşan Ritim Kolektif’in müzikleri eşliğinde eğlenecekler.

Elif 34 yaşında, sosyal hizmet uzmanı. “AKP hükümetinin yönettiği Türkiye’de son yıllarda hem kadın olmak hem de bisiklet sürmek çok zor. Kürtaj karşıtlığından ceza indirimlerine ortam felaket” diyor. Bisiklete binerken sürekli cinsel tacize uğradığından söz ediyor: “Laf atan oluyor, motosikletçilerin elle tacizi oluyor. Küfür, hakaret, arabayla kıstırmalar... Bisiklete binen bir kadının hayatı hep tehlikede. Şikâyet etmeye kalksan polis seni sorguluyor; ‘Neden kadın olarak bu saatte bisikletle sokaktasın?’ diyor mesela.” Son 10 yılda tacizin dayanılamayacak boyuta geldiğinden şikâyet ediyor.

50 yaşında, elektrik projesi çizerek hayatını kazanan Songül Hanım “özgürlüğün sembolü” diye tanımladığı bisiklete binmeyi bilmiyor. Oğlunun bisikletini kapıp destek için gelmiş buraya. Bir dahaki eyleme kadar bisiklete binmeyi öğreneceğini söylüyor: “Bu seçimlerde kadın düşmanlarına, kadınlara şiddetin her türlüsünü reva görenlere oy vermeyeceğiz. Kadınların yanında olan ve onlarla birlikte yürüyenlere oy vereceğiz.” 

24 yaşındaki heykeltıraş Esin ve fotoğrafçılık okuyan arkadaşı Gizem eyleme birlikte gelmişler. Seçim sürecinde feminist eylemlere daha fazla katıldığını söylüyor Esin. “Kendimi en iyi hissettiğim yer kadınların yanı olduğu için buradayım. Kadınlarla birlikteyken kendimi özgür hissediyorum” derken Gizem giriyor söze, toplumun giderek daha cinsiyetçi olduğunu, bunun bir araya gelerek aşılabileceğini anlatıyor: “Tek başınayken güçlü hissedemiyorsun. Ama toplandığın zaman gücünü fark ediyorsun.”

Kalabalık giderek artıyor. Başlarında kaskları sırtlarında çantaları kadınlar şarkılar söylüyor, dans ediyor. Bandista’nın “Olur/Olmaz” şarkısı çalıyor; kadınlar, “Çevir dünyayı tersine dönsün” diye haykırıyor. Ajda’nın “Sana Ne”siyle coşku iyice tırmanıyor. “Feminist İsyandayız”, “Hayatımıza Karışanlara Oy Yok”, “Aile değil Kadınız”, “Kadın Yaşam Özgürlük” yazılı rengârenk pankartlar elden ele dolaşıyor.

Selin (32 yaşında) kimya mühendisi. Sadece bir siyasi partinin seçim beyannamesinde kadın konusuna gerçek anlamda yer verildiğinden dem vuruyor: “Kadınları aday göstermeyen veya alt sıralara atan partilere biz artık ‘Hayır’ diyoruz. Çünkü kendimizle ilgili sözümüzü biz söyleyebiliriz, başkası söyleyemez. Kadınlar eşit ve özgür hayata oy verecek. 16 yılın cinsiyetçilik karnesini teşhir ediyoruz. 16 yıldır kadın bedenine, emeğine, her şeyimizle ilgili söz söyleyenlere artık oy yok! Kadınların değiştirecek gücü var. Sokaklar da, geceler de, yollar da bizim. Onlar bisiklet yolu yapmak yerine duble yol yapıyorlar. Biz bisiklet yolu istemeye devam edeceğiz. Kadınların bisiklet sürmesi de politiktir. Çünkü kadınların bisiklet sürmesiyle ilgili dahi söz söylemeye cüret edenler var.”

Kadınlar bugün burada “Kadınların oyu eşit ve özgür hayata” diyerek tüm siyasi partilere net bir mesaj veriyorlar: ‘Oyumuz özgürlüğe, eşitliğe, barışa.’ ”

Kadınları esnek ve güvencesiz işlere mahkûm eden, eve hapseden, şiddeti giderek tırmandıran, kadının bedenine dair söz söyleme hakkını bile kendinde bulan politikalara hep bir ağızdan “HAYIR” diyorlar.

Kadınlar bisikletlerini özgürlüğe sürerken, haliyle, dolapta zıkkımın kökü, sokakta isyan var!

 

CANAN GÜLLÜ:

Değişimi kadınlar yaratacak

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, siyasetin içinde hep ötelere, gerilere itilmenin kadınları bıktırdığını ve bu dönem kadınların oylarıyla değişim yaratmaya niyetli olduklarını anlatıyor:

- Milletvekili listelerindeki kadın adayların oranı bize ne gösteriyor?

Bir fecaati gösteriyor. Geçen dönemin seçim rakamlarının bile altına düşüyoruz. 81 il ve 87 seçim bölgesi var. 81 ilin 87 seçim bölgesinde kaç kadın aday var? Hiçbiri yüzde 25’i bile bulmayan, yüzde 22-23 bandında giden bir süreç var. Siyaset kadınlar için çıkmaz sokak.

- Türkiye’de son yıllar kadınlar açısından nasıl geçti?

26. dönemde tanık olduğumuz bazı olayları hatırlayalım...

Karaman, Menderes ve Adıyaman’da çoklu istismar; Aladağ’da yurt ihmali; İstanbul Bağdat Caddesi’nde bir kadına tecavüz... Boşanma Komisyonu’nun kadınları kazanılmış haklarından geriye götüren taslak raporları... İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanamadığı bir süreçte Ayşegül Terzi’ye otobüste atılan tekme...

268 kadının sadece 2016’da öldürüldüğü bir süreçte, bu ülkenin kadınları Meclis’te sadece 79 kadın vekille temsil edildi. Hatta birçoğu, seçilmiş olmalarına rağmen, siyasal hakları ellerinden alınarak tutuklanmışlardı. Meclis’te, kadın hakları üzerine çalışmış sivil toplum temsilcileri de bir elin parmaklarından azdı.

Parlamento 2017’de müftülere nikâh yetkisi verdi. Çocuk istismarında ceza artırımına 12 yaş sınırlaması adeta üzerinde tepinerek hayata geçirilmeye çalışıldı. Çocuk istismarları rakamsal boyutları aşıyor, kadın cinayetlerinin sayısı 328’e tırmanıyor. Tablo bu.

- Siyasette kadınlara sanki sadece kadın kollarında yer var...

Kadın kolları kalkmalı. Çünkü kadın diyelim bir partiye üye oldu... O andan itibaren yükselmesi lazım. İl teşkilatında çalışmalı mesela. Hemen diyorlar ki “Sizi kadın kollarına veriyoruz.” Ayrıştırma buradan başlıyor. Kadın kollarını kaldırsanız, kadınlar il idaresinde çalışabilir; il sekreteri, il yöneticisi olabilir. Şu anda Türkiye’de siyasi partilerin kadın il başkanlarının sayısı 5’i geçiyor mu acaba?

- Bu kez epey kadın seçmen oyunu kadınlar için verecek gibi görünüyor.

Bu dönem tıpkı 2002 gibi. 2002’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesi de o dönem var olan siyasi partilerden bıkkınlığın sonucuydu. Bugün de kadınlar bıktı. Siyasetin kadına değer vermemesinden bıktık. Siyasetin içinde hep ötelere, gerilere itilmek kadınları bıktırdı. Yansımalara beraber tanığız. Siz kaleminizle yazdınız, ben alanda mücadelenin içinde yaşadım bunları. Bu dönem kadınlar oylarıyla değişim yapabilecekler; seçenekleri var, bir listeye mahkûm değiller. Listelerde kendilerine yakın buldukları partiyi tercih edecekler, bu bilinç oluştu.

“Biz yaptık oldu” düşüncesini hayata geçirdiğiniz müddetçe beyler, bu ülkede değişim ve dönüşüm olmayacak. Erkek zihniyetindeki kadınlar için de değişim ve dönüşümü sağlamak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermekten başlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderme sözü verenler ve bunu hayata geçirenler kazanacak. Belki bir sonraki seçimde bu konuştuklarımızın hiçbirini konuşmayacağız.

 

Selma Acuner: ‘Yıllardır hep aynı şarkı’

(Kadın Koalisyonu Dış İlişkiler Koordinatörü - Şiddet Gözlemevi Uzmanı)

 “Türkiye’de yıllardır siyasi partiler kadınlara aynı şarkıyı söylüyor. O şarkı da ‘Biz demokrasiye inanıyoruz. Kadınlar bizim için önemli’. Ama milletvekili listelerini yaparken, yıllardır kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden kadınlar görmezden geliniyor. Eğer siz bu mücadeleyi görmezden gelirseniz, o zaman demokrasiden bahsederken inandırıcı olamazsınız. Bu ülkede 80’lerden, hatta daha öncesinden başlayarak Türkiye’deki kadın politikalarını yönlendirmiş, Medeni Kanun, TCK, İş Kanunu ve anayasaya dair mücadele verip büyük değişiklikler yapmış kadın hareketi ve kadın örgütleri var. Adaylar arasında bu örgütler içinden isim yok. Bize ‘Size gerek yok, sizin adınıza politika yaparız’ diyorlar bir nevi. Ama bu kararların içinde biz yoksak, o zaman sizin bize anlattığınız hikâye yalan. Biz kadın konusunu stratejik olarak çalıştık, buna yıllarımızı verdik. Bizim Meclis’e girip politikaları yönlendirmemiz gerekiyordu. Ama bizi görmezden geliyorlarsa demek ki bu demokrasi anlayışında derin bir eşitsizlik var. Eşitsizliği görmeksizin siyaset yapmak da bize yıllardır aynı şarkıyı söyledikleri anlamına gelir. Bunu kabul etmiyoruz.

Bugüne kadar ürettiğimiz raporların, politikaların haddi hesabı yok. Her şey hazır. Yeter ki kadın erkek eşitliğine, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan bir bakan otursun o koltuğa; yeter ki bu mücadeleyi görsün, işbirliği yapsın. Ondan sonrası sular seller gibi gider. Her şey önünde hazır. Kadınlara diyecek ki, ‘Buyrun bu işin sahibi sizsiniz. Ben ancak bu apartmanın yöneticisi olabilirim. Bütün bunları politikalara çevirelim’, o kadar. Yeter ki desin ki siyasi kararlılık gösterilsin. İşte o zaman Türkiye uçar.”

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler