İçeriye mektuplar... Umudunuzu çoğaltmayı sürdürmenizi diliyorum!

Sibel Güneş, gazetemize yönelik düzenlenen operasyon kapsamında Silivri'de tutuklu bulunan yazar ve yöneticilerimiz için yazdı.

Yayınlanma: 08.03.2017 - 19:35
Abone Ol google-news

Halkın haber alma hakkı için haber yapan, aklını, vicdanını hiçbir partiye, tarikata kiralamayan, siyasi, ekonomik tüm iktidarların şeffaf bir biçimde sorgulanmasına hizmet eden, bunun karşılığında da her dönemin günah keçisi haline getirilen tutuklu meslektaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu mektubu yazarken demokrasinin havasını çoğaltmak, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmak için sizlerle birlikte kurduğumuz cümleleri hatırlıyorum. “Basın hürdür; sansüre tabi tutulamaz” denilse de sizler tutuklusunuz.

“Olaylar hakkında yayın yasağı konulamaz” denilse de “ambulanstan önce yayın yasağı geliyor.” Siz içerde, biz dışardayken toplumu sarsan olaylarla ilgili neler olduğunu öğrenemiyoruz. “Her türlü ifade aracı, gazete, radyo televizyon, internet, sosyal medya anayasal koruma altındadır” denilse de kapanan medya kuruluşu, sosyal medyada düşüncelerini paylaştığı için hakkında dava açılan insan sayısı hızla artıyor. Üç ayı aşkın süredir özgürlüğünüzden mahrumsunuz. Son altı yıldır düzenli olarak birlikte meslektaşlarımızı ziyaret ettiğimiz Silivri Cezaevi’nin nemli ve yankılı duvarlarının ardında siz varsınız şimdi. Çok istememize rağmen sizleri ziyaret etmek için yaptığımız girişimler sonuçsuz kalıyor, ziyaret izni verilmiyor.

Demokrasideki kan kaybını anlatmak için bu bile yeter. Her siyasi görüşten tutuklu meslektaşlarımızı 2010 ile 2015 arasında ziyaret edebilmiştik. Şimdi gazetecilik mesleğini ısrarla teröristlik ile eşdeğer tutmayı sürdüren siyasi anlayış, sizleri görmemize izin vermiyor. Bilmiyorum ailelerinizin fotoğraflarını koğuşlarınızda bulundurabiliyor musunuz? Varsa bu fotoğrafların rengi cezaevinin nemli, ıslak, soğuk havası yüzünden ülkenin rengi gibi kısa sürede soluyor mu? Siz içerde, biz de dışarda her geçen gün oksijenin azaldığı bir havayı solurken “umut” sözcüğünün anlamını hatırlamaya çalışıyorum. Sizin, hem kendiniz, hem bizim, hem de Türkiye için umudunuzu çoğaltmayı sürdürmenizi, izin verilmeyen mektuplarınızı, yazılarınızı aklınıza, kalbinize yazmanızı diliyorum. Sizleri çok sevdiğimizi, tüm kalbimizle sizlerle dayanışma içinde olmayı sürdürdüğümüzü bilmenizi istiyorum. Biz sizi çayımızı içerken, yazımızı yazarken, hiç ama hiç unutmuyoruz.

Yalnız olmadığınızı hep bilin. Ruhunuza zarar vermelerine izin vermeden, adaletin gerçekleşeceği gün, girdiğiniz gibi çıkmanın gücünü zor olsa da büyütmeyi sürdürün lütfen.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler