‘İnsanımızı köle olarak görüyor’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray Soma madeni felaketinin baş suçlusunun “o zat” dediği Başbakan Erdoğan olduğunu söyledi. Çıray, Erdoğan’ın maden kazalarını olağanmış gibi göstermeye çalıştığını da belirterek, “Hep kölelik çağında yaşanan maden kazalarından örnekler verdi. O zat insanımızı köle olarak görüyor” dedi.

Yayınlanma: 16.05.2014 - 22:44
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray Soma madeni felaketinin baş suçlusunun “o zat” dediği Başbakan Erdoğan olduğunu söyledi. Çıray, Erdoğan’ın maden kazalarını olağanmış gibi göstermeye çalıştığını da belirterek, “Hep kölelik çağında yaşanan maden kazalarından örnekler verdi. O zat insanımızı köle olarak görüyor” dedi.

- Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte siz de Soma’ya gittiniz. İzlenimleriniz nedir?

A.Ç- İnsan kendini gerçekle kâbus arasındaki çizgide hissediyor. Hani büyük bir sıkıntı içinde “Bu bir kâbus ve uyandığımda her şey bitecek” dersiniz ya… Bu kadar büyük bir acı ve felaket gerçek dışı gibi geliyor insana. Ama Sayın Genel Başkan’la birlikte madenin ağzına gittiğimizde maden emekçilerinden birinin eşinin attığı çığlık uyandırdı beni, ama bu defa kâbusa uyandım. Böyle bir sorumluluğun müsebbipleri artık uyuyamazlar, uyuyamayacaklar ve artık bu çığlıklar Başbakan’ın kulaklarında sonsuza kadar çınlayacak.

- Kılıçdaroğlu nasıl bir tepki verdi?

A.Ç.- İnsanca… “Daha yola çıkarken herkesi uyardı. Bu konuyu siyasete alet edemeyiz” dedi. “Acıları paylaşmakla kalmamalıyız, acıları hafifletmek için süreklilik içinde çalışmalıyız” diye ekledi. Sendikalardan sorumlu başkan yardımcısı Yakup Bey başkanlığında bir komisyon kurulması talimatı verdi ve süreklilik arz edecek. Van depreminde olduğu gibi acılı vatandaşlarımızın CHP’yi hep yanlarında hissetmelerini istiyor. Ancak “o zat” yine kendini tutamadı ve suçluların telaşı içinde bu büyük acıyı bile siyasete alet etti.

- Nasıl?

A.Ç.- Bir soru üzerine Manisa milletvekillerimizin “Soma madenleri hakkında” verdikleri “araştırma önergesi” hakkında doğru söylemeyerek işe başladı. “İçinde Soma sözcüğü bile geçmiyor” dedi. “Zaten Meclis’i oyalama niyetiyle verilmişti” dedi. Yetmedi; bir büyük acı hakkında algı yapılandırması projesi başlatıldı. “Kaza bu işi fıtratında (doğasında) var” diyerek suçu -haşa- Allah’a atarak, “Kader bu canım biz ne yapalım?” demeye getirdi. Zaten bunlar bunu hep yaparlar; işler iyi gidince onlar yapmış olurlar, kötü giderse Allah’ın takdiridir, derler. Asıl sorumlu bakan yerine felaket mahalline Sağlık ve Enerji bakanlarını gönderdi. Yani “o zat” her zamanki gibi kendi fıtratını ortaya koydu. Diyanet İşleri Başkanı’nı da görevlendirerek onu da mazeret siyasetinin aracı haline getirmeye çalıştı.

- Ama başka ülkelerde de bu tür kazalar olabilir dedi? Örneğin İngiltere ve Fransa’dan örnekler verdi…

A.Ç.- İşte size klasik AKP numarası: İnkâr et, mazeret bul ve suçla. “Geçmişe gidiyorum” diyerek, İngiltere, Fransa, ABD gibi ülkelerden örnekler verdi. O kadar geçmişe gitti ki 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başından örnekler verdi. çünkü insanımızı böyle görüyor.

- Nasıl görüyor?

A.Ç.- “İngiltere’de 1862 madende 204 kişi ölmüş. Fransa, 1906 dünya tarihinin en ölümlü ikinci kazası olmuş” diyor. Yani kölelik çağından örnekler veriyor; çünkü “o zat” insanımızı köle olarak görüyor.

- CHP araştırma önergesi dışında başka uyarılarda bulundu mu?

A.Ç.- Sayın Kılıçdaroğlu biri seçimlerden sonra olmak üzere sadece bu yıl iki defa salı toplantılarında hükümeti uyardı. “2011 yılında ikiye katlanarak 1.563 olmuştur. İş kazası ve işçi ölümleri sayısı, resmi kayıtlarda görülenin de çok üzerindedir” dedi. Ar-Ge’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Sencer Ayata partinin eylem planlarından olan siyaset notunda “İşçi Ölümünün ‘Kazası’ Olmaz” diye yazdı. Ne yazık ki bu uyarı ve öneriler medya tarafından yeteri kadar değerlendirilmedi.

- Bu büyük ve acı kazanın sorumluları kim sizce? Bakanlar mı? Başbakan mı? İşletme sahibi mi?

A.Ç.- Hepsi suçlular. Ama özelleştirme kararlarını bizzat verdiğini bildiğimiz “o zat” baş suçlu. Bırakın “o zat”ın algı yapılandırması adına siyaseti bu faciaya bulaştırma çabasını, sırf bu durum bile olayın mahiyetinin siyasi olduğunu gösteriyor. Böyle büyük bir facianın sorumlularının hesabı mahşere bırakılamaz. Bu işin temelinde yanlış siyaset var. Yok diyen varsa bize sorumluyu göstersin. Bakın; Güney Kore’de başbakan, nisanda meydana gelen bir gemi faciası sonucunda eleştirilerden dolayı istifa etti. 2013’te Letonya’da bir alışveriş merkezinin çatısı çöktü; 54 kişi öldü. Olayın ardından başbakan istifa etti. Şimdi biz de onlar gibi onurlu bir başbakan arıyoruz. Dış dünyada ise itibarımız yerlerde…

- Ben de onu soracaktım. Dış dünyada bu olayın yansımaları nasıl?

A.Ç.- Utanç verici. Dış basın “kölelik çağı”ndan örnek vermesi ile alay ediyor. Yetimlerin bedduasını almış “o zat” artık iflah etmez. Bunlar zaten dinlemelerle rehin alınmışlardı, şimdi itibarları çukurda. Büyük Türkiye’nin çıkarlarını bunlar taşıyamaz. Bunlar iktidarda kalmak için teslimler artık. Kısacası “Yürütmenin Başı” ülkemizin varoluşsal sorunudur. Vatandaşına ırkçı bir içgüdüyle “Ne kaçıyorsun ulan İsrail dölü” diye bağıran bu şahsa cumhurbaşkanlığı teslim edilemez. Yargıda ve vicdanlarda aklansın gelsin, bir daha sefere aday olsun.

- Eleştirilerinizi dinledik, peki çözümleriniz nedir?

A.Ç.- Soma özelinde başta “o zat” olmak üzere sorumluların peşini bırakmayacağız. Genelde CHP, iş kazalarını engellemek için mevzuatı çağdaş normlara uyduracaktır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 1995 tarihli Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni imzalayacağız. Rant ekonomisini değil üretim ekonomisini uygulayacaktır. AKP’nin ekonomik modelinin temelinde taşeron sistemi yerine işçi güvenliğini sağlayacak sendikal sistem teşvik edilecektir. Emeğinin karşılığını alan yüksek vasıflı bir işgücü yaratacağız. Bunları yapmak bizim iş kazalarında ölen işçilere ve arkadaşlarını kurtarmak için hayatını feda eden Serkan Güneş’e vefa borcumuzdur.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler