Karaman çocuk tecavüzcüsünün annesi: Suçlayacaklarına bırakmasalardı çocukları

ENSAR Vakfı’ndaki çocuklara cinsel istismar davasında 508 yıl hapis cezası alan Muharrem Büyüktürk’ün evine girdik, annesi ve komşuları ile görüştük.

Yayınlanma: 10.06.2016 - 21:20
Abone Ol google-news

Karaman’ın Ayrancı ilçesine bağlı Ağızboğaz köyünde, içinde meyve ağaçlarının olduğu geniş bir bahçeye giriyorum. Yeşile boyanmış iki katlı bir köy evi var bahçede...

Giriş kattaki kapıyı çalıyorum.

Yaşlı bir kadın açıyor. Yabancı birini gördüğü için heyecanla yazmasının yanından çıkan kınalı saçlarını toparlıyor önce... Sonra yalnız olup olmadığımı anlamak için arkama göz gezdiriyor. Yaşadıkları, yüzündeki kalın çizgilere gömülmüş sanki... Adımlarını güçlükle atabiliyor. Elinden tutup kapının önündeki sandalyeye oturtuyorum. Adı: Emine Büyüktürk.

Konuşmak istiyorum. Gönülsüz. Susuyor önce...

Sonra gözleri doluyor:

“Siz de oğlum için mi geldiniz?”

Oğlu, Türkiye’nin en merak edilen isimlerinden biri...

Son dönemin en büyük taciz skandalının “kahramanı”...

Eşinden kalan evin zemin katında yaşayan annesi, beni oğlunun yaşadığı üst kata çıkarıyor.

Türkiye’nin en çok merak ettiği taciz zanlısının yaşadığı eve giriyorum.

Giriş, dini kitaplarla çevrili... Her köşe öyle...

Aynı şekil ve ebatta kütüphane raflarına dizilmiş yüzlerce kitap... Bunların hemen hepsi dini kitaplar... İçlerinden biri özensizce kütüphanenin rafına iliştirilmiş:

Goethe’nin “Faust”u...

Eve en yabancı eşya belki de...

Romanın başkahramanı gibi ben de bir trajedide “sırların” peşine düşüyorum...

Çocukların köye geldiğinde kaldığı odaya giriyorum. Odanın ortasında ufak bir soba ve etrafında ince şilteden birkaç geniş minder var. Kendi odasında ise plazma televizyon, DVD oynatıcı ve müzik seti dikkat çekiyor.

Evden çok, modern bir türbeyi andırıyor.

Kendine âlim, evine de türbe havası veren adam, Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin (KAİMDER) kaçak yurtlarında 10 erkek öğrenciye “tecavüz” ve “cinsel istismar” suçlamasıyla tutuklanan Muharrem Büyüktürk...

Köyde sohbet ettiğim komşuları gibi annesi de oğlunun evde bulunduğu çoğu zamanı çocuklarla geçirdiğini anlatıyor. Karaman’daki yurt evinde olduğu gibi burada da sık sık dini sohbetler düzenlediğini öğreniyorum.

Köylüler, evi sıkça ziyaret edenleri ezbere sayıyor:

Karaman’da öğretmenlik yaptığı Gazi İlköğretim Okulu’nun müdürü Ayhan Yılmaz...

“İlimizde Ensar ve KAİMDER’e ait yurt yoktur” demesinin ardından yurtta fotoğrafları ortaya çıkan İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu...

AKP milletvekili Recep Şeker...

Ve birçok üst düzey yetkili...

Büyüktürk siyasetle de çok ilgiliymiş. Bu yüzden her seçim öncesi evi, siyasetçilerin durakları arasında olurmuş.

‘Çocuklarını bırakmasalardı’

85 yaşındaki Emine Büyüktürk tek başına yaşıyor.

Yetim büyümüş. Üvey babası onu 14 yaşındayken kardeşiyle evlendirmiş. Eşi, TCDD ’de çalışıyormuş. O da 1975’te ölünce 7 çocuğuyla yokluk içinde yaşamak zorunda kalmış. Şöyle anlatıyor:

“Çocuklarım da benim gibi yetim büyüdü. Muharrem, babası öldüğünde 5. sınıfı yeni bitirmişti. Tek göz ev tuttum. Ayrancı’da bir başına okudu. Babasının maaşı gelmedi, köyde para istemediğimiz kişi kalmadı. Ekmeği tuza banıp yerdik. Çocuklarımı büyük zorlukla büyüttüm.”

“Oğlunuz evde ne yapardı” diye soruyorum:

“Üst katta hep çocuklarla ilgilenirdi” diyor:

“Benimle o kadar ilgilenmezdi. Onlara annelerinden iyi bakardı. Yemeklerini yedirir, yıkardı.”

Sonra da öfkeyle, oğlunu eleştirenleri suçluyor:

“Böyle suçlayacaklarına okutsalardı çocuklarını; bırakmasalardı.”

‘Seccade, Kuran ve tespih’

Emine Büyüktürk, oğlunun 25 sene öğretmenlik yaptığını, herkes tarafından el üstünde tutulduğunu anlatıyor. Sonra da cezaevindeki görüşmelerinden detayları paylaşıyor:

“Ağlayarak elime sarıldı, ‘Ben öyle şey yapmam, inanmayın; iftira attılar bana” dedi. Benden seccade, Kuran ve tespih istedi.”

“Kim iftira attı oğlunuza” diyorum. Sessizce ağlayarak, “Yüzüm bir gün olsun gülmedi. Şimdi de bunları yaşıyorum. Her gün ölüp diriliyorum” diye sayıklıyor:

“Hasta ettin beni Muharrem hasta. Bu yükün altından nasıl kalkayım ben...”

 

Aynı olay daha önce de yaşanmış

Karaman’da Ensar ve KAİMDER’in kaçak yurtlarında çocukları 2 yıl boyunca istismar eden Muharrem Büyüktürk’ün hikâyesini onu yakından tanıyan köylülerinden dinliyorum.

İsmini vermek istemediklerini özellikle belirtiyorlar.

Aldığım bilgiler özetle şöyle:

Hayvan pornosu görüntüleri

Büyüktürk, 1999-2000 yıllarında Karaman’ın Ayrancı ilçesinde Halk Eğitim Müdür Yardımcılığı yapmaya başlamış. O yıllarda ortağı olduğu kırtasiyeyi de işletiyormuş. Bilgisayarını satın alan komşusu bellekte çocuk ve hayvan porno görüntülerini fark etmiş. Bunun üzerine jandarma, çocuklar ve ailelerinin ifadelerini almış. Ancak ailelerin şikâyetçi olmaması nedeniyle öğretmen hakkında işlem yapılmamış.

‘Çocuklarla çıplak yatıyor’

Büyüktürk’ün durumundan şüphelenen komşusu olayın peşini bırakmayarak başçavuşa gitmiş. O da Karaman’dan istihbaratçı arkadaşlarını devreye sokup çocuklarla görüşmüş. Çocuklardan bir tanesi, “Bana bir şey yapmıyor ama diğer çocuklarla sabaha kadar çıplak yatıyor” diye anlatmış. Çıplak yattığı çocuklarla konuşmak istenmiş, fakat aileler, söylentilere inanmadıklarını ifade ederek olayın kapatılmasını istemiş.

Belki daha fazla çocuğun hayatının kararması engellenebilecekken, aileler sessiz kalınca konu kapatılmış.

Köyden gitmesi istenen Büyüktürk, 2009’a kadar İstanbul’da görev yapmış. Burada da Enderun Vakfı gibi dini vakıf ve derneklerde kendini göstererek belli bir çevre edinmeyi başarmış. Karaman’da Ensar Vakfı’na girmesini sağlayan da belli ki bu İstanbul referansları olmuş.

Köylüler, Muharrem Büyüktürk’ün görev yaptığı Diyarbakır’dan tatillerde çocukları köye getirdiğinden bahsediyor. Özellikle maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarını seçtiğini, onlara ailelerinden daha iyi baktığını belirtiyorlar. Geri götürmek için de bazen çocuklardan birinin babasının köye geldiğini söylüyorlar.

Yakın komşularından biri onu şöyle anlatıyor:

“Bahçede çocuklara çadır bile kurardı. ‘Biz bir çocuğa bakamıyoruz 8-9 çocukla nasıl ilgileniyor’ diye şaşardık. Meğer niyeti farklıymış. Bir kere namaz kıldığını görmedim. Namaz kılan en azından ramazanda teravihe gider. Camiye de gelmezdi. ‘Bu nasıl Müslüman’ diye sorardım kendi kendime... Ama hitabı çok kuvvetliydi, insanları nasıl ikna edeceğini iyi bilirdi. ‘Parayla işim yok; ben kendimi İslami nesil yetiştirmeye adadım’ diyen bir öğretmene siz de inanırsınız.”

Çocuğuyla görüşmüyordu

İlk evliliğinden 24 yaşında bir çocuğu olan Büyüktürk, bu eşinden olduğu gibi, sonraki 3 eşinden de “anlaşamadığı” için ayrılmış. Köylüler, Büyüktürk’ün çocuğunu en son küçükken gördüklerini, bir daha köye hiç gelmediğini ifade ediyor. Nedense köyde hiç kimse çocuklarla bu kadar ilgilenen birinin, kendi çocuğuyla ilgilenmemesini sorgulamamış.

Evliliklerinin ikinci ayında boşanma noktasına gelen son eşi, tecavüz davası iddianamesinde yer alan ifadesinde, Büyüktürk’le, KAİMDER’in yöneticilerinden Tevfik Baran’ın aracı olmasıyla evlendiklerini belirtiyor ve şöyle diyor:

“Muharrem’le evlendikten sonra onun farklı bir kişiliğe sahip olduğunu gözlemledim. Herhangi bir cinsel münasebetimiz olmadı. Hiç konuşmaz, benimle bir şey paylaşmazdı. Sinirli biriydi. Okul sonralarında yemeğini yedikten sonra yurttaki öğrencilerin yanına giderdi.”

 

OKUL MÜDÜRÜNE DUYGUSAL ŞİİR:

‘Yaptık yapacağımızı...’

Muharrem Büyüktürk’ün Karaman’da öğretmenlik yaptığı Gazi İlköğretim Okul Müdürü Ayhan Yılmaz, davadan kısa bir süre önce ihaleye fesat karıştırma gerekçesiyle açığa alındı. Büyüktürk’ün, kendi dini sohbetlerine sıkça iştirak eden ve okulda kendisine ayrıcalıklar tanınmasını sağlayan Ayhan Yılmaz’a kendi Facebook hesabında paylaştığı şiir, bize hem aralarındaki ilişkiyi, hem de Büyüktürk’ün ruh halini gösteriyor:

Bu gücenik kalbimizle, selamı incitmeden gidelim,
Kalk kardeş gidelim, yaptık yapacağımız ne varsa,
Sevdik kimliğimiz sorgulandı, küstük terke zorlandık,
Dava dediler, kendileri davalık oldular.
Hizmet dediler, destanlar yazdık.
Dağdan diken getirdiler, yüreğimiz kan revan oldu.
Namusları varsa, kalbimizden vursunlar bizi.
Bu şehrin bütün günahlarını koy cebine.
Yüreğimiz dağa kalksın, dağlar ayağa kalksın.
Arkamıza bakmadan, sıla ve sevda bırakmadan gidelim.
Kardeş bırak dağlar eşkıyanın olsun, biz gidelim gayrı,
Taunlu nefeslerin harladığı ateşler yakıyor bu şehri...”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler