Merkezine neyi koyarsa onun etrafında döner insan

Başak Sayan’ın, bin yılı aşkın bir zamandır kayıp olduğu sanılan Hallâc-ı Mansûr’un öğretisini anlattığı risalelerin izini süren Nigâhdar kitabı İnkılâp Kitabevi’nden çıktı.

Yayınlanma: 31.01.2019 - 15:44
Abone Ol google-news

900’lü yılların Bağdat’ı, Hindistan’ı, İran’ı… Ene’l Hak yani “Her şey O’dur. O her şeydir,”
diyen bir derviş… “Tek Hakikat O’dur” diyen, adaletsizliklere, eşitsizliklere tasavvufun ruhunda
da pek olmayan bir biçimiyle karşı duran; toplumda huzursuzluğun kaynağı olarak adam
kayırmayı, rüşveti, yolsuzluğu, gelir eşitsizliğini gören bir derviş: Hallâc-ı Mansûr.
Hallâc-ı Mansûr’un toplumsal meselelere duyarlı öğretisinin yer aldığı, merkezine halifeleri,
iktidar sahiplerini, dervişleri hatta herhangi bir dini koymadığı öğretisini anlatan risaleler hem
egemen küresel güçler hem de egemen dinler ya da onların temsilcileri açsından büyük bir tehlike
olarak görülür.

“O ki hiçbir yarattığını ayırmıyor diğerinden, biz kim oluyoruz da ayırıyoruz böyle herkesi
birbirinden!” diyen bu öğretinin bir nigâhdarı İstanbul’dadır. Bunu öğrenen New York merkezli
küresel güç aktörleri bu risaleleri ele geçirmek üzere harekete geçer.
Hallâc-ı Mansûr’un uğruna canını verdiği gerçeklikler ile o gerçeklikleri tersyüz ederek topluma
empoze eden din ve siyaset ilişkisinin bugün de devam ettiğini görecek, Allah’a inanmakla
Allah’ı kendi düzenini korumak için kullanmanın nasıl hâlâ devam ettiğine şaşıracaksınız.
Sen ne doğdun ne de öleceksin. Bir hiç olduğunu anladığında en büyük hakikate ereceksin!
Başak Sayan

Ankara doğumlu yazar ilk, orta ve lise eğitimini aynı şehirde tamamladı. Üniversite eğitimi
için İstanbul’a geldikten sonra oyunculuğa başlayan Sayan bugüne dek pek çok dizi ve filmde
İlk romanı Bağlanma Korkusu’nun ardından çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Aylarca
listelerden düşmeyen, tesadüf ile kader temalarını irdelediği Kelebeğin Kaderi'nin ardından
yazar, Ölü Kuşların Sessizliği ile psikoloji ve felsefeyi gerilimle harmanlayarak heyecan dozu
yüksek bir dünya yarattı.


2014 yılında evlenen Sayan, 2017 yılında ikiz bebeklerini kucağına aldı. Doğumdan kısa bir
süre sonra ilk çocuk romanı Rüzgâr Olmak İsteyen Çocuk’u kaleme aldı.
Yazar son romanı Nigâhdar ile okuru 1200 sene önceki Abbasi İmparatorluğu dönemiyle
günümüz arasında dolaştırırken, yine heyecan dozu yüksek bir dünyanın içinde, bir yandan
tasavvuf ve kuantum fiziği arasında paralellikler kurup bir yandan da Tanrı ve bilim
kavramlarının nasıl birbirine yaklaşabileceğini gösteriyor.
Romanlarının arka planlarında spiritüel ögeleri mutlaka kullanan Başak Sayan,
okuyucularının hayata bambaşka bir noktadan bakmalarını sağlamanın en büyük motivasyonu
olduğunu belirtiyor.

Arka Kapak yazısı;
“Tanrı ve bilim hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı.’’

“Bütün bilgiler içindeki en önemli bilgiyi öğrendin mi?’’
“Hangi bilgi?”
“Evrenin en büyük gizini saklayan bilgi.’’
“Böyle bir bilgi olduğundan haberim yok. Lütfen efendim, siz öğretin bana bu bilgiyi.’’
“Peki, git bana bir niyagrodha ağacının meyvesini getir.’’
“Getirdim efendim.’’
“Şimdi onu ortasından ikiye böl.’’
“Böldüm.’’
“Ne görüyorsun?’’
“Çekirdekleri efendim. Minicikler.’’
“Şimdi o çekirdeklerden birinin içini aç.’’
“Açtım efendim.’’
“Ne görüyorsun?’’
“Hiç.’’
“Bak evladım, o göremediğin özden bir niyagrodha ağacı meydana gelir. Çekirdeğin içindeki
boşluk o öz ile doludur. Onu göremesen bile o her yerdedir. Tıpkı senin bedenin gibi. İçindeki
özü göremezsin ama o oradadır. Tanrı da böyledir. Onu göremesen bile her şeyin içindedir.
Her şey var oluşunu ona borçludur. İşte en büyük hakikat budur. Ve sen... Sen O’sun işte.’’
Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist olan Şirin Özdemir,
tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu öğrenmesiyle birlikte olayları çözmek amacıyla New
York’tan İstanbul’a gelmeye mecbur kalır ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım
mücadelesinin içinde bulur.
Bu mücadelede ona trajik bir biçimde yolunun kesiştiği tanınmış bir yazar ve felsefeci olan
karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım eder.
İkili birlikte hayatta kalmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken geçmişten günümüze
gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek büyük sırrın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Ve
elbette büyük bir küresel gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.
Başak Sayan Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların Sessizliği romanlarının
ardından bu kez Nigâhdar ile okuyucuyu Hallâc’ı Mansûr’un kayıp risaleleri ekseninde tarihin
derinliklerine sürükleyerek, tasavvuf, din, Tanrı kavramları ile atom fiziği ve kuantum evreninin
iç içe geçtiği heyecan dozu yüksek bir dünyaya götürüyor.
Maddenin içi dolu gözüktüğü kadar boştur...
önderi.

Atomun büyük kısmı boşluktur.
Ernest Rutherford - 1911, deneysel fizikçi. Nükleer
fizik araştırmalarının öncüsü. Rutherford, atom
modelini bulmuştur. 1908 Nobel Kimya Ödülü sahibi.
Başak Sayan, Nigahdar, İnkılâp Kitabevi, Roman, İstanbul 2019
Yayıma hazırlayan Bülent Ulus
Kapak tasarım Rüveyda Kul
Sayfa tasarım Rüveyda Kul - Şevval Ulusoy
Kapak görsel Sebahattin Kayış
Arka kapak görsel Cengiz Karabulut


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler