Beyaz Saray’da Korku’nun ve Yalan’ın yüzü

Ünlü gazeteci Bob Woodward’ın ‘Korkun-Trump Beyaz Saray’da’ ve Michiko Kakutani’nin ‘Hakikatin Ölümü-Trump Çağında Yalancılık Sanatı’, Trump üzerinden yeni dünyanın yönetici tipine dair çarpıcı örneklemler sunarken, böylesi figürlerin yaratacağı yıkımların boyutlarını da gözler önüne seriyor. Gürer Mut'un yazısı..

Yayınlanma: 19.08.2019 - 13:55
Abone Ol google-news

GÜRER MUT

[email protected]

21. yüzyılın perdesi büyük krizlerle, çatışmalarla ve savaşlarla açıldı. 2001 Krizi, uluslararası terör saldırıları, Irak Savaşı ve Arap Baharıyla başlayan, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde vekâlet savaşlarına dönüşen bir süreç yaşandı, yaşamaya devam ediyoruz… Bu gelişmeler, siyaset kurumunu ve doğal olarak siyasetçi profilini de değiştirmeye başladı. Popülist yönü ağır basan, ırkçı söylemleriyle dikkat çeken, cinsiyetçi, saldırgan, doğa düşmanı ve daha bir sürü olumsuz meziyeti üzerinde toplayabilen bir tür kifayetsiz muhterisler toplamıyla karşı karşıya kaldık. Kim mi bunlar? Avusturya’dan Sebastian Kurz, İngiltere’den Boris Jonson, Brezilya’dan Jair Bolsonaro, Filipinler’den Rodrigo Duterte ve elbette ABD’den Donald Trump bu sıradışı tabloyu tamamlayan isim.

Başkan seçilmesinin öncesinde ve göreve geldikten sonra yaptığı çıkışlarla her fırsatta gündeme oturan Donald Trump’ın yarattığı yeni başkanlık imajına ve Oval Ofis’teki yönetim serüvenine ilişkin ABD kamuoyunda birçok çalışma yayımlanıyor.

Son olarak Amerikalı ünlü gazeteci Bob Woodward’ın kaleme aldığı ‘Korkun-Trump Beyaz Saray’da’ ve Amerika’nın önde gelen edebiyat eleştirmenlerinden Michiko Kakutani’nin ‘Hakikatin Ölümü-Trump Çağında Yalancılık Sanatı’ oluşan yeni başkanlık imajına ve Amerikan yönetiminin içinde bulunduğu krize yönelik önemli ipuçları sunuyor.

Watergate Skandalını ortaya çıkartarak Başkan Nixon’ın istifa etmesine neden olmuş ‘başkan deviren gazeteci’ Bob Woodward ‘Korkun’da Trump’ın karakterine, fevri yaklaşımlarına ve başkanlığa aday olduğu günden bugüne kabinesinde yaşadığı iç karışıklıklara, kavgalara ışık tutuyor.

Yüzlerce saatlik röportajlardan, toplantı notlarından, günlüklerden ve resmi belgelerin ışığında hazırlanan kitap, Beyaz Saray’ın içinde yaşanmakta olan gizli entrikaları ortaya çıkartmaya girişmiş.

YÖNSÜZ VE SABIRSIZ BİR BAŞKAN

Kitabın oldukça akıcı bir dilinin olduğunu baştan belirtelim. Politik bir anlatıyı, kuru-statik eksenden kurtaran Woodward, bir hikaye anlatıcısının ustalığıyla kurguladığı çalışmasına zengin betimlemeler ve tiyatral diyaloglar eklemiş. Kitap bu haliyle sürükleyici bir gerilim romanını andırıyor. Bir tarafta kararlarını anlık değiştiren, günlük ruh haliyle olayları değerlendiren başkan, diğer tarafta adam öldürerek hayatını kazandığını rahatlıkla söyleyen bir savunma bakanı var. Sayfaları çevirdiğinizde birbirinden tehlikeli, hırslı yöneticilerle karşılaşmanız ise cabası…

Woodward, kitabın girişinde yürürlükte olan Birleşik Devletler-Kore Serbest Ticaret Anlaşması’na (KORUS) odaklanıyor. Trump, başkan seçilmesinin ardından ilk iş KORUS’dan çıkılması talimatını veriyor. Başkanın üzerinde müzakere edilmemiş bir konuyu bu şekilde dile getirmesinin ardından başta Trump’ın ekonomi danışmanı Gary Cohn ve diğer danışmanlar, Güney Kore hükümetine yönelik kaleme alınan KORUS anlaşmasının fes edildiğini bildiren mektubu başkanın masasından alarak saklıyor. Ertesi gün ise Trump, kaybolan KORUS mektubuyla ilgili hiçbir şey hatırlamıyor… Cohn, Trump’ın bu halini şu şekilde açıklıyor: “Trump sürekli yön değiştiren, nadiren kararlı, sebatsız biriydi. Kötü bir ruh haline girebilir, büyük yada küçük bir şey onu zıvanadan çıkarabilirdi.”

ONUN SÖYLEDİKLERİNİN HİÇBİRİNİ YAPMAYACAĞIZ'

Trump’ın dünya konjonktürüyle ilgili hiçbir fikrinin olmadığına da dikkat çekiyor Woodward, buna rağmen önemli başlıklarda fevri kararlar alıp uygulanması için direttiğini belirtiyor.

Örneğin başkanlığının üçüncü ayında (4 Nisan 2017) Suriye’ye yönelik askeri müdahaleye başlanmasını emrini vermiş. Savunma bakanı Mettis’e “Öldürelim bu herifi! (Esad) Girelim oraya ve herkesi öldürelim!” (s.204) Mettis bile bu çıkış karşısında duraklayarak, “Derhal gerekeni yapacağız” dedikten sonra, yardımcısına dönerek: “Onun söylediklerinin hiçbirini yapmayacağız. Çok daha hesaplı olacağız!” Haftalar sonra Trump’ın öfkesi dindi ve başka meselelerle ilgilenmeye başladı…

46 yıl içinde 19. kitabını yayımlayan ünlü gazeteci Beyaz Sarayın içinde başkanlık maskesini takan bir tür deli kralın hikayesini anlatırken, bir anlamda Amerikan siyasetinin içinde bulunduğu çürümüşlüğün boyutunu aktarıyor okuruna.

HAKİKATİN ÇÜRÜMESİ

New York Times’daki köşesinde yayımladığı yazılarıyla Pulitzer Ödülünü kazanan edebiyat eleştirmeni Michiko Kakutani, ilk kitabı olan ‘Hakikatin Ölümü-Trump Çağında Yalancılık Sanatı’nda oldukça ciddi bir incelemeyi ortaya koyuyor. Toplumsal ve kültürel dönüşümün meydana getirdiği ‘post-truth’ dönemin açmazları üzerine yoğunlaşan Kakutani, “Trump çağındaki yalancılığın kökenleri neler? Nasıl oldu da hakikati ve aklı mumla arar olduk? Siyasetin, devlet yönetiminin ve kamusal söylemin geleceği açısından ne anlama geliyor?” sorularına cevap arıyor.

Kakutani, gerçekleri görmezden gelmenin, aklın yerine duyguları koymanın, bilgiye dayalı hakikatin değerinin kaybolmasına nasıl yol açtığını, bu durumun Amerika’yı ve dünyayı nasıl etkileyeceğini düşünmeye davet ediyor.

Dünyada yükselen popülizm dalgasının ve köktendinciliğin toplumsal kutuplaşmayı, korku ve öfkeyi körüklediğini söyleyen Kakutani, akılcı tartışma zemininin gün geçtikçe azaldığına, uzmanlaşmanın değil kalabalıkların sesinin ön plana çıktığına işaret ediyor.

Hakikatin çürüdüğü düzlemde, Trump’ın tek politik doğrultusunun ‘yalan’ olduğunu, Washington Post verilerince ortaya çıkıyor. İstatistikler göre başkanın, görevde bulunduğu ilk yıl içinde toplam söylediği yanlış ve yanıltıcı bilgi sayısı 2 bin 140. Günde ortalama 5,9 yalan!

Bu noktada Kakutani, demokrasinin temeli olan hakikati savunmak ve hayatta kalmasını sağlamak için savaş verilmesi gerektiğini üzerine basa basa vurguluyor.

Şüphesiz bizler de güncel politik söylemlerden alışık olduğumuz ‘yalan-çarpıtma siyasetinin’ sosyal ve kültürel hayatımızın içinde hızla yaygınlaştığına şahit olduk. Hakikatin görmezden gelinmesi ve bunun normalleşmesi totaliterleştirmeyi doğururken, milliyetçilik, kabilecilik, göç, sosyal değişime ilişkin korku ve farklı olana nefret hızla yaygınlık kazandı. Bu anlamda her iki kitap, Trump üzerinden yeni dünyanın yönetici tipine dair çarpıcı örneklemler sunarken, böylesi figürlerin yaratacağı yıkımların boyutlarını da gözler önüne seriyor.

Korkun-Trump Beyaz Saray'da / Bob Woodward / Alfa Yayınları / Çeviren: XXX / 517 s. / 2019

Hakikatin Ölümü-Trump Çağında Yalancılık Sanatı / Michiko Kakutani / Çeviren: Cesi Mizrahi / 152 s. / 2019


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler