Bahri Vardarlılar'dan 'Hacivat Seni Çağırıyor'

Bugünün dikkat çeken öykücülerinden Bahri Vardarlılar, üçüncü kitabı “Hacivat Seni Çağırıyor”da, birbirinin ardılı olarak kurduğu öykülerle bütünlüklü bir kurmaca evreni yaratıyor. Kitap bu yapısıyla örtük bir romanı andırıyor.

Yayınlanma: 05.03.2017 - 15:50
Abone Ol google-news

Öykü nerede biter, hikâye nerede başlar?

Kimin söylediğini, nerede ve ne zaman söylediğini bilemiyorum ama şu söz gerçekten çok şeyi anlatıyor: “Bir yazar hayatı boyunca aslında aynı kitabı yazar.” Ya da farklı hâliyle; “Her yazarın aslında tek bir kitabı vardır.”

Bu sözle vurgulanmak istenen yazarların dönüp dolaşıp aynı şeyler üzerine yazıp çizdiği değil elbette. Kahramanlar değişir, konular, dünyalar değişir ama kalemin ya da çalışma masasının başındaki isim aynı kaldığı sürece, farklı dünyalar dolaşılsa ve bu farklı dünyalar yine birbirinden değişik şekil ve üsluplarla anlatılsa da aynı zihnin ürünü olarak varlık kazanır metinler. Aynı zihnin ürünü olarak varlık kazanmış metinler de birbirlerinden çok farklı konuları ele alıyorlarsa da aynı ağacın farklı dallarından başka bir şey değillerdir bir noktada. Yazarın kaleme getirdiği her metin, o büyük tablonun parçalarını oluşturur küçük küçük. Büyük tablodan kasıt ise yazarın her seferinde başına geçtiği ve kendisinden doldurulması beklenen beyaz sayfadan başkası değil. Aslında hiçbir zaman dolmayan bir beyaz sayfadır o ve bir yazar tam da bu nedenle ne yazarsa yazsın hayatındaki o aynı boş sayfayı sürekli doldurma dürtüsüyle hareket eder.

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Patrick Modiano da ödüle değer görülmesinin hemen ardından kendisine yöneltilen, “Otuza yakının kitap yazdınız. Özellikle hepsinden ayrı tuttuğunuz bir tane var mı?” sorusuna, “Aslında hep aynı kitabı yazdığıma dair bir izlenimim var ki bu kırk beş yıldır neredeyse durmaksızın aynı kitabı, aynı tavırla yazmam anlamına geliyor,” yanıtını vermesi de tam olarak yukarıda kaleme getirmek istediklerimi özetliyor.
 
“SEN SABRET VE İZLE SADECE”

Üçüncü öykü toplamı Hacivat Seni Çağırıyor geçenlerde yayımlanan Bahri Vardarlılar da öykülerini yayımlamaya başladığı günden bugüne, az önce bahsetmeye çalıştığım gibi bir kurmaca evreninde dolaşıyor. İlk öykü kitabı İlahi Bugs Bunny Komedyasına İki Ciltlik Metro Bileti ve çok bekletmeden yayımladığı ikincisi Şu Çay Demleninceye Kadar, yazarın bu tavrını anlamak adına yeterince nüve vermişti okura. Vardarlılar’ın bu tavrı üçüncü kitabında da derin bir farklılığa uğramıyor ve yazar, boş sayfalarını doldurmak için epey çabaladığı belli olan aynı kitabını hâlâ yazmaya devam ediyor.
Bu, hem yazının başında dile getirmeye çalıştığım gibi meselenin bir anlamda “fizik ötesi” boyutunda hem de Vardarlılar’ın yazdıklarının tam merkezinde gerçekleşiyor.

Örnekse; bazen ilk kitabından Vardarlılar’ın kurmaca evrenine konuk olmuş bir kahraman tekrar ziyaret ediyor onu bu yeni öykülerinde bazen de “yazmaktan bıkmadığım” diye nitelediği sıkkın ve yalnız kahramanlarının bir başkası daha sahne alıveriyor. Ya da yazıyla ilişkisi illa ki olan kahramanlarının yanına bir yenisi ekleniyor bazen, bazen de sanki geçmiş hikâyelerinden birinin devamını yazıyor...

Vardarlılar’ın kurgu evreni birbirinin bütünleyicisi olduğu gibi aynı kitapta yer alan metinler de birbirinin destekleyicisi halini alıyor. Bunun en keskin ve kendini belli eden hâlini ise üçüncü toplam Hacivat Seni Çağırıyor’da görüyoruz. Öykülerin; sayfalar ilerledikçe renklerini belli etmeye başlayan farklı bir bütün, dahası örtük bir roman, hatta biri yazılmasaydı diğeri de olmazdı türünden bir iç içelik meydana getirdiğini söylemek gerek... Öyküler arasından geçen motifler, uçuşan imgeler arasında dolaşırken tanıdık gelen yüzler, bazen bir kelime ya da nesneyle tekrar karşımıza çıkan fikir uçlarıyla buluşuyor. Uç uca eklenen tüm bu parçalar da biraz geri çekilip bakıldığında birbirine sıkı sıkıya bağlanmış sarmaşık dallar misali karışık görünse de birbirinden ayrılmayacak denli kuvvetli bir yapının işaretlerini veriyor. Ancak şöyle bir durum da var: Hikâyeler tek başlarına da ayakta durabilecek kuvveti gösteriyorlar. Böyle kuvvet bulabildikleri gibi bir bütün hâlinde, âdeta koro gibi işlev de gösteriyorlar...

Bir öyküsünde Vardarlılar’ın kahramanı, "Her güzel şey doğal akış içinde kendi yerini buluyor. Sen sabret ve izle sadece," derken de tam anlamıyla böyle bir durumu anlatmaya çalışıyor sanıyorum okuruna. Evet, bir yandan her öykünün kendi ayakları üzerinde duracak gücü var ama okur “sabredip izledikçe” bu tek tek parçaların, sonucunda nasıl güzel ve gür sesli bir albüme dönüşeceğini de görecek...
 
“ÖRTÜK BİR ROMAN”


Bu noktada küçük bir uyarıda bulunmakta yarar var.
Öykü toplamlarının belli bir kurguları vardır ancak çoklukla kitabın herhangi bir öyküsünden başlamasına da izin verir okuruna. Hacivat Seni Çağırıyor ise sahip olduğu girift düzenle buna pek yanaştırmıyor kimseleri. Kitap için az önce yapılan “örtük roman” benzetmesi de öyküler arasındaki ilişkili geçişlerin yanında, biraz da Hacivat Seni Çağırıyor’un bu yapısı ile ilgiliydi. Tam da bu nedenle kitaptaki öyküleri dizildiği sıraya göre okumakta yarar var. İlk öykü ‘Serendip Yayınevi’nin Tekne Gezintisi’, kitap boyunca şöyle ya da böyle bir şekilde tekrar karşılaşan, yeniden yan yana ya da karşı karşıya gelen pek çok öykü kişisini bir mukaddime gibi okurun önüne atıyor ve Vardarlılar, bu ilk öykünün ardından gelen her öyküde bahisleri biraz daha yükselterek bahsedilen girift yapıya hizmet ediyor.

Bu yapıyı bozan bir öykü varsa eğer o da ‘Dupin, PYM’a Yardım Edebilir mi?’ Poe’nun yaşamdan çekildiği ânın peşine düşüyor bu öyküsünde Vardarlılar ve kendi başına oldukça güçlü bir metin. Fakat bir bütün hâlini almış öykü kitabının yapısında, yazarın bir öykü derlemesi için kaleme aldığı bu metin, farklı bir dünyadan geldiğini hemen belli ediyor.

Bu bağlamda Vardarlılar'ın öyküleri yazıldığı şeklin ya da klasik kalıpların içine sığmıyor. Aynı şekilde yazıldığı dil ve ses bulduğu kültürün içine de... Satır aralarında dünya edebiyatına ve daha pek çok kültür dairesine selam veren öyküler Vardarlılar'ın kaleminden çıkanlar. Bunu aslında üslubunun bir parçası olarak almak gerek artık yazarın çünkü daha ilk kitabından beri okuruna sunduğu tavrı bu yönde. Hacivat Seni Çağırıyor’da da bu geniş yapının izlerini sürmek mümkün oluyor.

Yazarın üslubunun bir başka parçası ise dilinin de aynı öykülerinin içeriği gibi geniş açılarda hareket etmesi. Vardarlılar’ın öyküleri içindeyken sadece bir öykü kitabının sayfaları arasında gezinmiyoruz. Bir romanın detaycılığına sahip olabiliyor kaleminden çıkanlar, aynı şekilde bir novellanın atikliğine ya da şiirin akıcılığına... Ne dersek diyelim; Bahri Vardarlılar son kertede “hikâye” anlatıyor. Öykünün bittiği yer Vardarlılar için hikâyenin başladığı yer olabiliyor ya da tam tersi, hikâyenin bittiği yerde Vardarlılar’ın öyküsü başlıyor. Bu anlamda biçim ya da şekillere sığdırmak pek de mümkün değil Bahri Vardarlılar’ın yazdıklarını ancak kendi yazdıklarından “hikâye” diye bahsediyor yazar. Yazdıklarının arasında dolaştıkça ise kaleminin “hikâye etme” ile bütünleştiği görülse de, tür olarak öykünün de araladığı sonsuz olanaktan yararlandığı da görülüyor.
 
Hacivat Seni Çağırıyor / Bahri Vardarlılar / Everest Yayınları / 160 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler