Hakan Kırkoğlu'ndan tarihî bir astroloji kitabı

Türkiye’de astroloji eğitiminin öncülerinden olan ve Göklerin Bilgeliği Okulu’nda konusunda derinleşmeye istekli öğrenciler yetiştiren Hakan Kırkoğlu’nun yazdığı “Sultan ve Müneccimi”, on sekizinci yüzyılda üç padişaha müneccimlik yapmış Fethiyeli Halil Efendi’yi ve onun üzerinden Osmanlı’da astrolojinin genel seyrini anlatıyor.

Yayınlanma: 24.11.2017 - 17:03
Abone Ol google-news

Gelecekte kendisini nelerin beklediğini bilme isteği her zaman için insanların gündeminde olmuştur. Bazen kuşların uçuşundan, bazen bir hayvanın iç organlarından bazen de kahvenin telvesinden başına gelecekleri okumayı ve olabileceklere karşı önlem almayı, bir şeye başlamak için en uygun zamanı seçmeyi herkes istemiştir. Padişahlar, imparatorlar bile bunun istisnası olmamış.
Hakan Kırkoğlu’nun yazdığı Sultan ve Müneccimi, on sekizinci yüzyılda üç padişaha müneccimlik yapmış Fethiyeli Halil Efendi’yi ve onun üzerinden Osmanlı’da astrolojinin genel seyrini anlatıyor. Osmanlı entelektüellerinin astrolojiyi nasıl tanımlayıp tartıştıklarını, bilim geleneğinde astrolojiyi nereye oturttuklarını ve Osmanlıların kendilerinden önceki İslam geleneğine kadar Yunan, Acem ve Hint kaynaklarıyla olan bağlantısını anlamamızı sağlıyor. Astrolojiye dinî temelli itirazları ve bu itirazların dayanağı olan Osmanlılardan önceki metinlerin değerlendirilmesini ve on beşinci yüzyıl itibariyle astroloji hakkında yazılan kitapları da öğrenme imkânı buluyoruz. Daha sonraki bölümde ise Halil Efendi’nin hazırladığı ahkâmlar mercek altına alınıyor. Ahkâmların incelenmesi Halil Efendi’nin kehanetlerinin ne derece tutarlı olduğundan ziyade dönem insanlarının, daha doğrusu padişahın neleri merak ettiğini, neler için endişelendiğini ve neleri belirsiz gördüğünü ortaya koyuyor. Zaten kitapta da müneccimlerin isabetli öngörülerden ziyade sarayın beklentilerini karşılamak üzere görevlendirildiklerini görüyoruz. IV Murad dönemindeki görece daha tutarlı kehanetleri olan Hüseyin Efendi siyasi hırslarının kurbanı olup kendi sonunu hazırlarken insan ilişkilerindeki maharetleri ve ahkâm yazmanın inceliklerini bilmesi sayesinde Halil Efendi yerini koruyor.
 
FETHİYELİ HALİL EFENDİ’NİN YAŞAMI...
Kitapta beni çok etkileyen bölüm Halil Efendi’nin terekesinin anlatıldığı bölüm oldu. Yirmi altı yıl boyunca üç padişaha müneccimlik yapan kişiyi gözümüzde canlandırabilmemiz için bir sürü ayrıntı sunulmuş. Sultan ve Müneccimi bu yanıyla bana Cemal Kafadar’ın Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken kitabını anımsattı. Tarihî sınırların ve ekonomik parametrelerin değişmesinden öte insan hikâyelerinin gücüyle öğrenmeyi seven biri olarak kitap, Halil Efendi’nin müneccim kimliğinden başka strateji ve diplomasi bilen bir devlet adamının sarayda varlığını sürdürme mücadelesi olarak da ilgi çekici.
Kırkoğlu’nun arşivde Osmanlıca vesikaların başında geçirdiği uzun saatlerin neticesinde bize ulaşan ayrıntılardan Halil Efendi’nin servetinin 1.682.488 akçe olduğunu ve bunun 168,5 kuruş değerindeki kitapların genel toplamın % 7,6’sına tekabül ettiğini öğreniyoruz. Listedeki en değerli kişisel eşya yeşil işlemeli samur bir kürk fakat kaftanları, entarileri, harmanileri, şalvarları, sarıkları, hamam peştamalları da var. Kışları kürk giyer, bahar başlangıcında Nevruzziyye merasimine kaftanla çıkması icap edermiş. Tüfek, yay ve okları olduğuna göre bir miktar da olsa güvenlik endişesi taşıdığını, yaldızlı bir eyerle üzengisi olduğuna göre atları da olması gerektiğini, çubukla tütün kesesi olduğuna göre tütün sevdiğini düşünüyoruz. Dönemin erkek giyiminde saatler önemli aksesuarlar arasındadır, Halil Efendi’nin ilgisi ise biraz normali aşmış gibidir. 14.520 akçe tutarında altın zincirli bir saat ve iki gümüş saatin yanı sıra işlemeli saat kesesi ve evinde de bir duvar saati vardır. Kayıtlardaki dürbünle kadranı herhalde astronomi hesapları içindir. Tespihler, iki gözlük, termometre, hokka, kalem, kalemtıraş, kâğıtlar, tütsü, buhur kapları da göze çarpıyor.
 
YENİ BAKIŞ AÇILARI
Hakan Kırkoğlu, Fethiyeli Halil Efendi’nin incelikli portresini çizebilmemiz için kütüphanesindeki kitapların içeriğinden de ayrıntılarıyla bahsetmiş. Tefsirler, hadis kitapları, siyerler, ilahiyat, fıkıh, hitabet, tasavvuf kitaplarından başka mesleğiyle ilgili astroloji, astronomi, matematik, geometri, coğrafya ve takvim çıkarmakla ilgili kitapların yanı sıra tıp, tarih, biyografi, nahiv kitapları, sözlükler, edebi eserler, gizli ilimler, rüya tabiri kitapları da bulunuyor.  Kütüphanenin bu zenginliği ezoterizme mucizevi diyet reçetesi muamelesi yapan günümüz insanına biraz yabancı gelebilir. Ne zaman zengin olacağım, ne zaman evleneceğim sorularına günü, saati ve dakikasıyla net cevap almazsa “işte tutmuyor” diye kestirip atmaya elverişli modern insan, başta astroloji olmak üzere ezoterizmin kendini, dünyayı, evreni anlamak ve sorgulamak olduğunu belki de şimdi Fethiyeli Halil Efendi sayesinde anlayacaktır.
Konuyu bu kadar derinlikli ve etraflıca ele alabilmesi hiç şüphesiz Kırkoğlu’nun alanına duyduğu tutkudan kaynaklanıyor. Türkiye’de astroloji eğitiminin öncülerinden olan ve Göklerin Bilgeliği Okulu’nda konusunda derinleşmeye istekli öğrenciler yetiştiren Kırkoğlu, pek çok uluslararası konferansta da konuşmalar yapmış.
Kitabın çevirisinin başta Huzursuzluğun Kitabı çevirisi ve kendi hazırladığı Çikolatanın Yerli Tarihi kitabı olmak üzere çevirileri kütüphanemde özel bir yer tutan Saadet Özen tarafından yapılmış olması anlatımı ayrıca değerli kılmış. Yeni bakış açılarının önünü açıp benzer çalışmalara ilham olacağını düşündüğüm bir kitap çünkü gökyüzünde ne varsa yeryüzünde de öyledir.
 
Sultan ve Müneccimi- 18. Yüzyıl Osmanlı Sarayında İlm-i Nücûm / R. Hakan Kırkoğlu / Çeviren: Saadet Özen / Doğan Kitap / 196 s. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler