Michel Tournier'den 'Cuma ya da Yaban Yaşam'

Michel Tournier, “Cuma ya da Yaban Yaşam”da kaçtığı “uygarlığı” sorgulayan biri olarak Robinson’u ve Cuma’yı yeniden yaratıyor. Metinde doğa ve düşünceyi bir arada sunan yazar, bilinen düzeni ve Robinson’un adada saat gibi işlemesini öngördüğü sistemi altüst ediyor.

Yayınlanma: 25.11.2017 - 00:01
Abone Ol google-news

Yeni bir Robinson ve Cuma

Ölümünün ardından Michel Tournier için ülkesi Fransa’da “felsefeyi edebiyatla yeniden yazmıştı” dendi. İsim vererek veya bazen satır aralarında atıf yaptığı filozoflar Tournier’nin, yaşamı ve yeryüzünü yorumlamasında en önemli yardımcısıydı. Onun “yeniden yazma” merakının ve isteğinin en bilindik ürünü olan Cuma ya da Yaban Yaşam, Orçun Türkay çevirisiyle yayımlandı.

Tournier’nin başlıca kaygısı, Batı mitoslarıyla günlük yaşamın bağını ortaya koyup eleştirel bir bakış açısı geliştirmekti ve bu çabasının temel eserlerinden biri de Cuma’ydı. Robinson’un, çıktığı adayı kendi şartlarına göre düzenleyişi sırasında karşılaştığı “yerli” Cuma’yı, bir tür uşak ya da eğitilecek bir yaban gibi algılayışından yola çıkan Tournier, “beyaz adam” imgesini hatırlatıp yakın geçmişin “ehlileştirme” ve “uygarlığı yayma” güdüsünü gündeme getirirken köle-efendi diyalektiğini felsefi, edebi ve mizahi bir dille yalın biçimde ortaya koyuyor. Böylece yeniden yazımında, Cuma’nın Robinson için “yabancılığını”, Robinson’un ise kendi başına dünyaya yabancılığı hâline getiriyor.   

KARİKATÜRİZE BİR TİP

Dünyayı tanıdığını sanan ve Güney Amerika’daki ticaret imkânlarını araştırmak üzere yola koyulan Robinson’un yabancılığı, geçirdiği gemi kazası sonucu kendinden geçmiş hâlde bir kıyıya vurduğunda enikonu açığa çıkıyor: Yaban hayattan öğreneceği çok fazla şey olduğunu gören Robinson, kendisini “adanın efendisi” kılmak için kaleme aldığı anayasayla aslında benliğini unutmamaya çalışıyor. Başka bir deyişle Robinson, 1700’lerin ruhuna uygun biçimde kendisini adaya vali olarak atayıp efendi konumuna gelmek isterken Tournier, Lévi-Strauss’un kulaklarını çınlatıyor.

Robinson’un adanın en “yetkili” ismi olarak Vilayet Konağı inşa edişi, Sartre’ın “cehennem başkalarıdır” sözünün pratiğe dökülüşünü yansıtırken Cuma için bu komediden başka bir şey değil. Diğer bir ifadeyle Spinoza’nın “bocalayan ruhu dinginleştirme” öğretisine uygun şekilde, hem kendisini korumaya alan hem de ortamda hâkimiyet kurmaya uğraşan biriyle karşı karşıyayız: Robinson; zamanı denetlemeye çabalayan, üretim-tüketim mekanizmaları yaratma gayretindeki ve bulunduğu her yeri “medeniyetle” tanıştırmanın yolunu arayan karikatürize bir tip hâline geliyor Tournier’nin elinde.

KENDİ MAĞARASINDA İKİ ADAM

Tournier’nin Cuma ve Robinson yorumu, uygarlık ile vahşiliğin, anlam ile anlam-dışının, yerli ile yabancının teması olarak karşımızda. Öğreten Robinson ile öğrenen ve “uygarlaşma yolundaki” Cuma’nın adası, “vahşilik” ile “medeniyetin” kesişim kümesi âdeta.

Bütün bunlara Tournier’nin, Daniel Defoe’nun 1719’da yayımlanan Robinson Crusoe’suna yirminci yüzyıldan baktığını ve yeni bir okuma yaptığını da eklemek gerek: Sartre’ı ve Lévi-Strauss’u konuya dâhil etmesinin yanında, varoluşçuluğun ve fenomenolojinin kavramlarını satır aralarına yerleştirmesi bu yeni okumanın göstergelerinden.

Tournier, Robinson ve Cuma’yı tekrar yorumlayıp kendi mağarasında iki adamı; birbiri için başkası olan iki kişiyi getirip önümüze koyuşu, Cuma’nın kahkahalarıyla dolu bir tarihyazımına dönüşüyor. Yazara göre belli bir zaman sonra başlayan rol karmaşası, Robinson’u Cuma, Cuma’yı da Robinson’laştırıyor. Bu oyunla Tournier, Defoe’nun zamanında henüz ete kemiğe bürünmemiş psikolojiye göz kırpıyor.

Robinson’un, yirmi sekiz yıl sonra adadan kurtulma umudu olan bir gemiye binmeye gönlünün elvermemesinin nedeni Cuma’dan öğrendiği yeni; uygarlık-dışı yaşam. Seneler evvel geride bıraktığı yere dönmesi hâlinde kendisini, adadaki kadar özgür ve genç hissetmeyeceğini düşünüyor.

Tournier, kaçtığı “uygarlığı” sorgulayan biri olarak Robinson’u ve Cuma’yı yeniden yaratıyor. Doğa ve düşünceyi bir arada sunan yazar, bilinen düzeni ve Robinson’un adada saat gibi işlemesini öngördüğü sistemi altüst ediyor. Cuma’lar geçici olsa bile Robinson kendi adasında kalıcı hâle geliyor. 

 

Cuma ya da Yaban Yaşam / Michel Tournier / Çeviren: Orçun Türkay / Metis Yayınları / 154 s.         


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler