'Konu çevre olunca iki yüzlüyüz'

Oyuncu Mehmet Günsür ile müzisyen Hakan Kurşun, iklim değişikliği ve çevre kirliliği hakkında farkındalık yaratmak için kolları sıvadılar. İkili ile geçen ay kaydettikleri 'What Eye See' adlı parçanın ardından yeni projelerini de konuştuğumuz bir söyleşi yaptık.

Yayınlanma: 22.06.2019 - 13:13
Abone Ol google-news

Oyuncu Mehmet Günsür ile müzisyen Hakan Kurşun'un birlikte yazdığı "What Eye See" adlı parçayı duyurmuş ve ikilinin çevre duyarlığını ve farkındalığını artırmak için yapacağı başka projeler olduğundan bahsetmiştik. İşte bu projelerin detaylarını öğrenmek üzere Günsür ve Kurşun ile bir araya geldik ve çevre eksenli kapsamlı bir söyleşi yaptık. Anladık ki her şey bir internet dizisi olan "Kanaga" ile başlamış... 

- En baştan başlayalım mı? Bilmiyorum hanginiz anlatmak ister, proje nasıl başladı ilk, nasıl gelişti sonra?

Mahmet Günsür: "Kanaga"dan bahsedeyim o zaman önce... "Kanaga" projesi, baya oldu tabii başlayalı. Ben, eşim, Kaan (kayın biraderim) ve onun kardeşi... Hepimiz sinemacıyız yani. Kaan aynı zamanda Sümerolog ve prodüktör, Tolga çok iyi bir görüntü yönetmeni ve editör, eşim belgeselci... Hepimiz çevreyle de, bu gezegenle de çok ilgiliyiz; bu gezegene kötü davrandığımızı görüp bir şeyler yapmalıyız dedik ve bir entertainment yelpazesi altında bir hikaye yazalım dedik ve bu hikaye de bir şekilde insanlara biraz ilham versin dedik dünyaya iyi davranmak için, aynı zamanda onları eğlendirelim de dedik ve böyle ortaya çıktı Kanaga projesi...  Hakan'la da zaten çok eskiden 90'lardan tanışıyoruz, bir sürü müzisyen arkadaşımız da yardım etti "Kanaga" projesinde kullandığımız müziklerde, Hakan da tabii, onun da çok sevdiğimiz şarkıları var yine 90'lardan. Mesela bu şarkıyı yeni yarattık, bu şarkı da "Kanaga" dizisinde kullandığımız bir şarkı, paralel bir kurgu var. Mardin'in hikayesini anlatıyor aslında, babasını arayan Mardin isimli bir fizik profesörünün hikayesini anlatıyor dizi; ama bir de paralel kurguda Mardin'in bir öğrencisi ve onun yakın arkadaşları olan aktivist bir hacker grubu var, onlar da bir projeye hazırlanıyorlar ne olduğunu bilmiyoruz, onların hazırlandığı sırada arkada da bu şarkı çalıyor.

Hakan Kurşun: Bir taraftan iklim değişikliğini işliyorduk bir taraftan aslında içimizdeki iklim değişikliğini de işlemeye başladık. Sözler mevcut olan şu son yıllarda burada olup bitenleri de biraz anlatıyor, Kozkalesi'nden bahsediyorum bir kısımda. Bizim de kendimizle yüzleşmemiz gerektiğini ve bu iklim değişikliğinin sadece çevremizde değil içimizde de olduğunu vurgulamaya çalıştık bu parçayla. Geniş bir zaman diliminde yaptık, geçen yıl. Sonra da yayınladık parçayı ve devamını getireceğiz.

 AMAÇ TOPLULUK YARATMAK

- Dizi nerede izlenebilir peki?

M.G.: Youtube'da var ama bizim kanalımızın adı Kanaga.tv. Sadece dizi değil, başka şeyler de var burada. Biz aslında bu dizide, dünyayı kurtaran insanların hikayesini anlatıyoruz. Gittiğimiz her yerde gerçekten dünyayı kurtaran insanlarla tanışıyoruz. Bunlar için gerçekten süper güçlere sahip olmamıza gerek yok. Bir ekomimar da olabilir bu, organik tarıma direnen bir çiftçi de olabilir, ya da etrafındakilere yardım eden, bu anlamda bir misyonu olan insanlar da olabilir. Hepsiyle bir takım röportajlar yaptık ve bunlar da ekstra olarak, 10'ar dakikalık röportajlar olarak var. Aslında büyük resimde yapmak istediğimiz şey bir topluluk yaratmak, dünyanın her tarafındaki insanlar kendi etraflarında dünyayı kurtaran insanların farkında olsunlar ve belki de bunların videolarını çekip bize göndersinler hepsini bir arada toplayalım... Bu arada "Kanaga"nın ikinci sezonunu yazıyoruz ve büyük bir ihtimalle bu bir film olacak. 

GRETA'YI HER GÖRDÜĞÜMDE AĞLIYORUM

- İklim değişikliği global bir problem elbette. Bir yandan resmi kanallardan da ilerlemesi gereken bir mesele, örneğin imzalanması gereken uluslararası anlaşmalar var. Sizce bu anlamda Türkiye'nin yaptıkları yeterli mi?

M.G.: Asla değil, dünyada da yeterli değil. Çok büyük bir iki yüzlülük var dünyada da. Büyük uluslar ya da dünyayı en çok kirletenler, bir şekilde günah çıkartıyorlar ama herkesin işi gücü para. Bu çevrecilik durumunu bir an önce paraya endekslemezsek, yani hem çevreci olunup hem de bundan da para kazanılacağını -maalesef- anlatamazsak biraz bu süreç uzun olacak. Öyle bir zaman da gelecek ki çok geç kalınmış olacak, o zaman para olmadan gönül koyarak bu işi yapmak isteyecekler, şu anda bizim yaptığımız gibi, ama şu anda birazcık her şeyi çekip çeviren para olduğu için bu çevrecilik durumunu biraz paraya endekslemek lazım. Teşviklerle, çeşitli kolaylıklarla, vergi kolaylıklarıyla... Bunun için de tabii dünyaya değer vermek gerekiyor.

H.K.: Çevre Mühendisleri Odası bu sene ilk kez hava kirliliği raporu yayınladı, belli istasyonlardan alınan veriler değerlendiriliyor, ama bazı istasyonlardan veri alınamıyor, özellikle termik sentrallerin olduğu yerlerden. O da bunu ilan etti, biz bunlardan veri alamıyoruz diye, bu bir ilerleme... Bir şekilde artık yavaş yavaş, hangi partiküller var hangi partikül hangi zararı veriyor, şu anki değerler nedir? bunun gibi şeyler konuşuluyor. Evet bazı bölgeler çok vahim durumda, ama ülkede farkındalığı olan ve sürekli bu konuyu gündeme getiren insanlar var.

M.G.: Dünyada da var, ben Greta Thunberg'i her gördüğümde ağlıyorum mesela. Ben kendi çocuklarımdan utanıyorum, Pasifik'teki plastik kıtasını düşününce... Greta o yüzden yüzyıllar sonunda hatırlanacak. 16 yaşında bir velet, bütün Avrupa'yı ayağa kaldırdı.

UMUT VAR, UMUT BİZİZ

 - Projelerin devamından söz edelim biraz da, ne var sırada?

H.K.: "Uyanma Vakti Geldi" isimli bir parça var, benim daha önce yazmış olduğum, yine bu konuyla ilgili yazmıştım 95'te, onu yeniden yapıyoruz şimdi. Aslında multilingual bir parça, birkaç lisan var, bu sefer belki sadece Türkçe yaparız, haziran sonuna kadar onu yayınlayacağız. Sonra kademe kademe yenji parçalar yapmayı düşünüyoruz.

- Çevre kirliliği dediğimiz şey aslında gündelik hayatımızın içine kadar girmiş durumda değil mi?

M.G.: Biz hiç farkında değiliz ama, farkında olmadan karbondioksit salınımını inanılmaz yükselttiğimiz şeyler var. Mesela yediğimiz etin kesiliş, işleniş, önümüze geliş durumu inanılmaz. Evde harcadığımız su mesela, artık tasarruflu musluklar var, sifonun içine bir litrelik su şişesi koyuyorlar, onunla her dolduğunda bir litrelik suyu kurtarıyorsun... Böyle minik minik şeyler. Biraz daha gündelik hayatımızın içine bu bilinci sokmak gerekiyor. * Umut var mı sizce hâlâ?

H.K.: Var, umut biziz, hepimiziz. Bizim umudumuz var ve umudu biz yaratacağız, biz etrafa yayarsak diğeri de etkilenir. "What Eye See"adlı parça için çekilen klibi şu linkten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=PB-vPGJ9K5s

KANAL İSTANBUL'U DÜŞÜNÜNCE İÇİM ACIYOR

- Kanal İstanbul projesi de çevre için ciddi tehdit oluştuyor, ne düşünüyorsunuz?

M.G.: İçim acıyor, İstanbul'a o kanal olunca bir elin parmağı kesilmiş gibi, tabiat ananın canı acıyor gibi içim kötü oluyor. H.K.: Evden dışarıya çıkmak için para ödemen gerekecek bu gidişle. O köprülerden, yollardan geçerken, para isteyecekler, İstanbul'u terk etmek parayla olacak. Aslında anayasa aykırı olmalı, bir insan yürüyerek İstanbul'dan çıkabilmeli, bu sistem gelirse buraya hapsolacağız, çok sakıncalı.

 

 

 

 

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler