İçlerinde rüzgârlar esen fotoğraflar

Werner Bischof’un fotoğraflarından oluşan sergi bomontiada’daki Leica Galeri’de. Serginin girişinde sizi Ara Güler’in Bischof’un fotoğrafları için söylediği “İçlerinde rüzgârlar eser, size bir memleketin kokusunu getirir” sözleri karşılıyor.

Yayınlanma: 06.07.2018 - 20:50
Abone Ol google-news

İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu yıkım üzerine yayımladığı foto röportaj ile uluslararası itibar kazanmış İsviçreli fotoğrafçı Werner Bischof’un 1936-1954 arasında çektiği fotoğraflardan oluşan sergisi bomontiada’daki Leica Galeri’de açıldı. Sergiye girdiğinizde ilk olarak sizi Ara Güler’in şu sözleri karşılıyor: “Fotoğraf, dört köşe bir çerçevenin içinde sadece bir dünyanın tarifini yapan bir doküman parçası değildir. İçinde bir his, bir sevgi vardır. Onun için Werner Bischof fotoğraflarına dikkatle bakmak lazımdır. İçlerinde rüzgârlar eser, size bir memleketin kokusunu getirir.” 16 Mayıs 1954 günü - 38 yaşındayken - And Dağları’nda (Peru) geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren Bischof, bu kısa hayatına rağmen fotoğraf tarihinde büyük iz bırakan isimler arasında yer alıyor. Hayatını kaybettiğinde 4 yaşında olan oğlu Marco Bischof, sergi açılışı için İstanbul’daydı. Konuşma fırsatı yakaladığımız Bischof, babası adına kurulan vakıfla dünyanın dört bir yanında onun mirasını yeni nesillere aktarmaya çalıştıklarını söylüyor.

Werner Bischof’un 1954’te Peru’da hayatını kaybetmeden önce çektiği son fotoğraflardan biri.

‘Barış fotoğrafçısı

Marco Bischof, “Babam 50’lilerde dünyayı gezereken seyahat etmek az kişinin ulabildiği bir ayrıcalıktı. Asya’dayken günlüğüne şöyle yazmış: ‘Farklılıklar içinde ortaklıklar arıyorum.’ Ona göre fotoğraf duygular, derin düşünceler ve köprüler kurabilmekle alakalı” diyor. Bischof’a babasının günlüklerini sorduğumda, “Werner Bischof yalnızca mükemmel bir fotoğrafçı bir değil, ayrıca mükemmel bir yazar ve çok iyi bir çizer. Onu tanıyamayan benim için annemle mektuplaşmaları ve günlükleri onun hakkında bir şeyler öğrenmek, onun işlerini anlamak açısından çok önemliydi” yanıtını veriyor. Aynı zamanda film yapımcısı olan Marco Bischof’tan merak içinde babasının günlüklerinden kendisine ilginç gelen bir anısını paylaşmasını istiyorum ve babasının 1952 yılında Çinhindi’de babasının başına gelen bir olayı anlatıyor. O tarihlerde Fransız askerlerinin bölgede Viet Kong ile savaştığını ve bir Fransız gazetesinin savaşı çekmesi için babasını bölgeye gönderdiğini söyleyen Bischof, “Babam savaş fotoğrafçısı değil, barış fotoğrafçısıydı. Savaşın nüfusa etkilerini göstermeyi istedi” diyerek anlatmaya başlıyor: “Trenle bugünkü Vietnam’da ilerlerken bir köyde duruyorlar. O, ‘Ben bu köyü ziyaret etmek istiyorum’ diye trenden iniyor. Uzun boylu ve yabancı bir adam olduğu için köye geldiğinde herkes evlerine kaçıp kapısını penceresini kapatıyor. Dışarıda kimse kalmıyor. Bir taşa oturuyor, bir kâğıt çıkarıyor ve çizim yapmaya başlıyor. Ardından çocuklar merak içinde ‘Bu yabancı adam ne yapıyor’ diye dışarı çıkıyor. Çocukların eskizlerini yapıyor. Çocuklar utanıp gülüyorlar ve evlerine koşuyorlar. Sonra aniden bir kız çocuğu çıkıp gelip ona bir adet yumurta veriyor. Bu onların geleneksel karşılama töreniymiş. Yumurtayı alıyor, o andan itibaren bütün evlerin kapıları açılıyor, insanlar dışarı çıkmaya başlıyor ve babam o köyde 2 hafta kalıyor. Orada müthiş fotoğraflar çekiyor. Bence bu onun çalışma şeklini göstermesi açısından güzel bir örnek. İnsanlarla yavaş yavaş ilişki kuruyor. Günlüğünden öğrendiğim bu.”

Sorunlara dikkat çekti

Röportaj öncesi bize bilgi veren serginin müdürü Yasemin Elçi, Marco Bischof’un babasının fotoğraflarını çektiği yerlere gittiğini söyleyince Bischof’a neler yaptığını ve ne hissettiğini soruyorum. Çok duygulandığını söyleyen Bischof, bazı anlarda da moralinin bozulduğunu, çünkü dünyanın nasıl değiştiğini gördüğünü ifade ediyor. Bazı yerlerin de olduğu gibi kaldığını dile getiren Bischof, “Geçen sene eylül ayında onun kaza geçirdiği yere gitmiştim. Aynı 60 yıl önceki gibi gözüküyordu” diye konuşuyor. Marco Bischof, babasının varoluşsal problemlere özel ilgi duyduğunu vurgularken, amacının kadınlar, çocuklar, açlık, savaş gibi temel sorunları dünyanın her yerindeki insanlara fotoğrafları aracılığıyla anlatmak olduğunu belirtiyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler