71. Locarno Festivali'nden notlar: Çok adam diktatörlüğü (!)...

Mehmet Basutçu, 71. Locarno Festivali'nden notlarını aktarıyor.

Yayınlanma: 03.08.2018 - 18:21
Abone Ol google-news

Sonunda, İsviçre Konfederasyonu Konseyi Başkanı, yani yürütmenin başı aynı zamanda da içişleri bakanı Alain Berset'nin, açılış davetinde, Fransızca başlayıp İtalyanca devam ederek Almanca tamamladığı derinlikli güzel konuşmayı dinlerken, zamana maydan okuyan bu özgür ve bağımsız sinema etkinliğinin çok yönlü başarısını özetleyecek formül kafamda kendiliğinden oluşuveriyor:  Çok adam diktatörlüğü üzerine kurulu demokratik sistemin erdemleri...

  
Bu çok kültürlü, çok dilli ülkede yaklaşık 200 yıl önce temelleri atılan demokratik sistemde,  milletvekileri ve senatörler tarafından belirlenen ama partilerinden bağımsız kararlar alabilen 7 kişilik federal kabine iktidarı elinde tutuyor. Her yıl, bu bakanlardan biri, sırayla konseyin başkanlığını devralıyor, yani İsviçre'nin başkanı oluyor ama, bakanlık görevini de sürdürdüğü konseyin en az dört oyla alması gereken  kararlardaki ağırlığı yine tek oyda kalıyor... 
 
Yüzyıllar boyunca, farklı düşünce ve inaçlara saygı temeli üzerinde köksalmış bu düzenin erdemlerine, festival yönetim kurulu başkanı Marco Solari de, her zamanki çoşkulu gür sesiyle değiniyor;  bağımsızlık ve özgürlük savaşını günümüz dünyasında daha da inançlı bir tavırla sürdürmenin önemine dikkati çekerken, komşuları İtalya ve Avusturya'daki  sağ akımların körüklediği ayrımcılığa, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına karşı direnişin önemini vurguluyor. Ve tabii, sinemanın bu savaşımdaki özel konumuna, önemine dikkati çekerek...
 
Açılışın , Leo McCarey'in 89 yıl önce gerçekleştirdiği kısa metrajlı, Laurel & Hardy'li güldürüsü "Liberty" ile başlaması, bu bağlamda, özgürlük temasını bürleks türün hafifliğiyle buluşturan anlamlı bir simge oluşturuyor. Ardından, Vianney Lebasque'ın yoksul Fransız banliyölerinde yaşayan kayıp gençlerden oluşturulan, sözümona zihin özürlü milli basketbol takımının Zihin Engelliler Olimpiyatları macerasını rahat bir dille anlattığı "Les Beaux esprits", farklılık temasına, küreselleşmenin çelişkili güncelliği içinde değinen, anlamlı, hafif bir açılış filmi olarak, yağmur bulutlarının son anda teğet geçtiği  Piazza Grande'de alkışlanıyor....
 
Uluslararası yarışmanın ilk adayı, yasaklı yönetmen Ying Liang, özyaşamsal öyküsünü benzer gerçeklerle besleyerek olgunlaştırmış : "A Familly Tour", çektiği muhalif bir film nedeniyle ülkesi Çin'e dönemeyen genç kadın yönetmenin hasta annesiyle Tayvan'da bir turist grubu içinde buluşmasını, duygusallığa yer vermeyen mesafeli bir dille anlatıyor. Geri dönüşlerle, siyasi iktidarlardan emir alan hukuk düzeninin adaletsizliğini sergiliyor... 
 
Ana jürinin başkanı, Çin sinemasının usta adlarından Jia Zhang-Ke için, "Aile Turu"nu değerlendirmek, 'keşke  İsviçre'li olsaydım' dedirtecek kadar zor bir sınav. Ailecek yerleştiği, yeni satüsü gereği yakında Çin'le bütünleşecek olan Hong Kong'ta yaşamasının da birgün yasaklanabileceğini bilen Ying Liang, "başka bir yere sığınmam gerekecek herhalde, neden Locarno olmasın" diyor yarı şaka...

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler