Ayvalık'ta uluslararası Başka festival

Ayvalık Film Festivali, şehrin sakinleriyle bir arada, mahalle ortamı rahatlığıyla yürüyen bir festival tadındaydı, ama elbette şahane filmleri, ufuk açıcı panelleri yani tüm hoşlukların ardında tıkır tıkır işleyen Başka Sinema organizasyonu vardı.

Yayınlanma: 14.10.2018 - 23:19
Abone Ol google-news

“Kediler ve köpeklerle beraber yaptık bu festivali, Marquez kitaplarındaki gibi” demiş Ayvalık Film Festivali direktörü Azize Tan, bir sosyal medya paylaşımında. Gerçekten de beş gün boyunca Ayvalık sakinleriyle bir arada, mahalle ortamı rahatlallığıyla yürüyen bir festival gerçekleşti ama elbette şahane filmleri, ufuk açıcı panelleri yani tüm hoşlukların ardında tıkır tıkır işleyen Başka Sinema organizasyonu vardı. 5 Ekim açılış akşamı sahneye Nuri Bilge Ceylan çıktı ve “Ahlat Ağacı” filmiyle Kariyo&Ababay Vakfı’nın verdiği KAV Yılın Yönetmeni Ödülü’nü alırken ‘Bu festival kalıcı olsun’ dilekleriyle etkinliği başlattı,-ki bu ilk yılında gösterilen büyük ilgiye de bakılırsa festivalin ‘butik’ bir taşra etkinliği misali kendini sınırlamayacağı ortadaydı. Kapanış gecesinde ise Cunda adasının yüzyıllık pazar meydanına kurulan seyyar açık hava sinemasında Ali Atay’ın “Ölümlü Dünya” filmi vardı. Gösterim sonrası Ayvalık’ın meşhur rüzgârına rağmen parti ruhu eksik kalmadı ve sinema yazarı Yeşim Tabak, DJ kabininde ‘surf rock’tan başlayıp electro ve techno’ya uzanan neşeli bir set çalarak festivalin kapanış hüznünü anında silkeledi.

İstanbul’dan akın

Malum müze intizamından hayli uzak ama yine de tarihi dokusunu koruyan, bir yanıyla da ‘geçiş noktası’ misali bir yer olarak ideal bir festival ortamı Ayvalık ve nitekim yöre halkını İstanbul’dan gelen sayısız sinemacı ve eleştirmenle buluşturdu. Azize Tan’ın deneyimi, Cenan Tüzel’in de yer aldığı genç Başka Sinema ekibi ve danışman Fatih Özgüven bizden “Sibel” veya Şili’den “Muhteşem Kadın” misali bir programla beklentileri ziyadesiyle karşıladılar. Şahane tarihi Ma’adra Binası’nda söyleşiler oldu, karşısındaki Kraft’taki mükemmel buluşma noktasında iki film arası mola verildi, Vural sinemasına yolunda, diyelim ki Damla Sönmez veya Taner Birsel’le karşılaşıldı. “Yol Kenarı”nın gösteriminin sonra yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, oyuncuları Taner Birsel ve Rıza Akın’ın yanı sıra usta görüntü yönetmeni Andreas Sinanos seyirciyle sohbet etti. Pirselimoğlu filmine dair “Dünyanın durumuyla alakalı sahiden kıyamete gittiğimize dair bir inancım var. Aslında neyse onu anlatmaya çalıştım. Zamanı ve yeri belli değil ama dibe vuracağımızı düşünüyorum ve filmimle buna dair bir resim çizmeye çalıştım” dedi.

Üniversite öğrencileri için düzenlenen bir panelde deneyimlerini paylaşan Mahmut Fazıl Coşkun, Venedik’ten taze ödüllü “Anons” filmiyle gelmişti zaten ve senaryonun sete çıkana kadar bitmeyen bir süreç olduğunu anlattı. Onur Ünlü ise ilk filmi “Polis” için sete girdiğinde tir tir titremiş, “İşi gücü bırakıp senaryoya bakın. İyi bir senaryo yazmak gerçekten çok zor” dedi. “Whitney” ve “Lennon’ı Ararken” belgesellerin üzerinden, 20. yu¨zyılda pop ikonlarının işlevi ve gu¨nu¨mu¨zde s¸o¨hretin degˆis¸en anlamı u¨zerine Yeşim Tabak ve Çiğdem Öztürk’ün konuştuğu panelin başlığı İkonlar Çağına Veda olunca durum ortadaydı; pop ikonlarının kutsandığı 20. yüzyıl, insanlığın da ‘gençlik’ dönemi sayılabilir. Belki de şimdi onu geride bırakmanın sancılarını yaşıyoruz ve bu kültürel tıkanıklığın bir çaresi de tarihi yeniden yazmak olabilir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler