Dünya sinemasının AVM’si

Üşenmeyip hesaplamışlar. Toronto’da gösterilecek filmlerin toplam süresi 31 bin 83 dakika. 500 saatten fazla. Büyük AVM’lerde her şey satılır...

Yayınlanma: 11.09.2014 - 09:10
Abone Ol google-news

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kırkına merdiven dayayan TIFF (Toronto International Film Festival), bir büyük marka artık. Başka bir deyişle, dünya sinemasının markalaşmış AVM’si… Büyük bir markanın yeni ürününü, fiyatı ne olursa olsun alabilmek için, piyasaya sürüleceği günün öncesinden uzun kuyruklar oluşturanlar gibi, Venedik Festivali daha sonuçlanmadan herkes Toronto’ya koşuyor. Gitmemek olmaz. Yapımcı, dağıtımcı, satıcı, pazarlayıcı, yönetmen, oyuncu, gazeteci, festival yöneticisi, herkes kuyruğa giriyor.

Sayısal veriler giderek çekici: Bu yıl, uzun/kısa, belgesel/kurmaca tam 5671 film aday olmuş. 79 ülkeden gelen 393 film seçilmiş ve 16 değişik bölümde toplanmış. Üşenmeyip hesaplamışlar: Bu filmlerin toplam süresi 31 bin 83 dakika tutuyor; yani 500 saatten daha fazla…

Toplam 28 sinema salonunda izleyiciyle buluşacak filmler arasında 143’ünün ilk dünya gösterimi Toronto’da yapılmış olacak. Festival yönetiminin amacı, seçilen filmlerin yüzde 40’ına yaklaşan bu “bakire gösterim” oranını giderek yükseltmek; böylece, TIFF markasını daha da parlak ve çekici kılmak.

 

‘Kış Uykusu’ ve ‘Dondurma’

Her yıl Türk sinemasının nabzını tuttuğunu söylediğimiz festival, bu kez sinemamıza sanki daha az ilgi göstermiş. Kalın programda sadece 2 Türk filmi bulunuyor. İlki “Kış Uykusu”. Aslında, Toronto’ya defalarca davet edilen Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye’li filmini Ustalar bölümünde bulamamak sürpriz olurdu.

İkincisi, uluslararası kısa film yarışmasının 36 adayı arasına seçilen 16 dakikalık “Dondurma”. Serhat Karaaslan’ın (1984) üçüncü kısa filmi olan “Dondurma” da dünyada ilk kez Toronto’da seyirci önüne gelmiş olacak. Yeni yetenekler keşfetme hedefinden vazgeçmeyen festival, daha önce hiç gösterilmemiş olma koşulunu bu dalda bile arar olmuş…

 

Panayır yeri

Ceylan, Toronto yolculuğuna çıkmamış bu kez. Festivaldeki ilk gösterimi dopdolu büyük bir salonda yapılan “Kış Uykusu”nun, Cannes’daki başarıdan sonra Toronto pazarına gerçekten de pek ihtiyacı yok.

Serhat Karaaslan için durum tam tersi. Daveti sevinerek kabul etmiş. Vize sorununun hızla çözülmüş olmasından çok mutlu. Kendini böylesine parlak bir vitrinde tanıtma şansını yakalamanın ötesinde, burada dünya sinemasını daha yakından izleme olanağı da buluyor.

Festivalin yönetim kurulu başkanı, ayrıca programı oluşturan 21 seçicisinden biri olan Piers Handling, bu yılın yeniliğini “TIFF gerçek bir şenlik ortamı sunuyor” diyerek tanıtıyor. Söz konusu yenilik, festivalin merkezi Lightbox’un ve sinema pazarını konuk eden büyük otelin bulunduğu caddenin, adı üzerinde King Street’in, etkinliğin ilk 4 günü boyunca araç trafiğine kapatılarak, masaları caddeye taşan lokantaları ve müzik dinletileriyle kalabalık bir panayır yerine dönüştürülmüş olması…

 

Daldaki güvercin...

Yolu kesilen tramvayın bir süre işlevsiz kalan elektrik kablosu üzerine tünemiş bir güvercin, gözlerinde hınzır bir pırıltı, gelip geçenleri gaga bükmeden izliyor. Lightbox’taki basın toplantılarından çıkanlar arasında kimler yok ki? Kevin Costner, David Cronenberg, John Cusack, Holly Hunter, Julianne Moore, Keira Knightley, François Ozon, Al Pacino, Benicio del Toro, John Travolta, Vanessa Redgrave, Denzel Washington…

Güvercin, o hınzır ve dalgacı kamerasıyla varoluşçu düşüncelerine tercüman olan Roy Andersson’ın ertesi gün Venedik’te Altın Aslan alacağından habersiz, “A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence”ın (Bir Güvercin Dala Konmuş, Varoluşu Düşünüyor) gösteriminden çıkanlara farklı bir selam çakarak izliyor gelip geçenleri… Büyük AVM’lerde her şey satılır...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler