Susmuyoruz çünkü vicdanlıyız

Rock grubu Redd’in yedinci albümü “Yersiz Göksüz Zamanlar”, tüm dijital platformlarda yayımlandı. Grup, 3 sene önce çıkan “Mükemmel Boşluk” albümünün devamı olarak nitelendirdikleri yeni parçalarını bir müzik şirketinden bağımsız olarak hayranlarıyla buluşturdu. Grup üyeleri Berke Özgümüş, Doğan ve Güneş Duru ile bir araya geldik.

Yayınlanma: 12.04.2019 - 14:34
Susmuyoruz çünkü vicdanlıyız
Abone Ol google-news

 

- Bu albüm bir serinin sonu mu, eğer öyleyse duygusal olarak uzun bir seri mi oldu?

Doğan Duru: “Mükemmel Boşluk”la başladı. Duygu olarak onun devamı gibi... Aslında yeni bir albüm planlıyorduk ama onun tarihi bu değildi. Bu albüm kendi kendine bu tarihe ve bu şekle geldi. Sonbahar gibi planlıyorduk... “Mükemmel Boşluk”la tabii ki farklılıklar var ama his olarak onun devamı. O duyguyu bitirmiş olduk. O yüzden bir sonraki albüm yeni bir dünya olacak. Bambaşka şeyler deneyeceğiz. “Mükemmel Boşluk”ta biz güzel bir şey yarattık, çok keyifliydi, çok da başarılı oldu. Bu da onun eklentisi gibi. Çok güzel tepkiler alıyoruz.

- Ortada yeni bir şeyler var mı?

D.D: Var. O yüzden öne çekilmiş oldu bu albüm de.

Berke Özgümüş: Bir de 3 sene bizim için normal bir zaman da çok uzun geliyor insanlara. Her ay yeni “single” çıkaran insanlar var. Albüm yapan zaten çok azaldı.

 

BAKKAL BENZETMESİ...

-Artık herkes sık sık ‘tekli’ çıkarıyor ama siz öyle yapmıyorsunuz...

D.D: “Single” mantığı Türkiye’de şöyle çalışıyor; dünyada pek öyle değil ama... Her “single” yaptığında haber yaptırabiliyorsun, yeni bir şeymiş gibi sunabiliyorsun. Türkiye’de müzik tüketimi ya da okuması çok tuhaf. Mesela albüm yapıyorsunuz, radyo çıkış şarkınızı çalıyor sadece, eğer popüler değilseniz.

B.Ö: Ya da klip çektiğin şarkıyı çalıyorlar.

D.D: Diğer şarkılar güme gidiyor. Dolayısıyla yaratan da “Her şarkım güme gidiyor, o zaman ben ‘single’ yapayım” diye düşünüyor. Ama onun da bize göre bir değeri yok. Daha önce albüm yapmış ve yapabilen gruplar için bir şarkı yapmak amiyane tabirle utanç verici geliyor bana. Daha önce albümler yapmışsın, sonra bir “single” yapıyorsun, bazen o bile “cover” oluyor. Senin dinleyicin sana sormayacak mı, “Sen bana bunları vermiştin, şimdi niye bir şey veremiyorsun?” Bir şey veremiyorsan zaten yapma o işi, yapmak zorunda değilsin ki... Biz bir şey verebildiğimiz için devam ediyoruz, veremesek devam etmezdik bu işe.

B.Ö: Her “single” çıkardıklarında albüm yapmış muamelesi görmek istiyorlar.

D.D: Sen ne kadar emek harcadın, ne kadar kafa yordun, ne kadar zaman ve para harcadın bu işe? Bir “single” yapıyor, arkasından 2-3 tane Ahmet Kaya ekliyor, 4 tane MFÖ şarkısı, 5 tane Barış Manço şarkısı söylüyor, konsere çıkıyor. Konser vermek için o bir şarkıyı yapıyor. Bu sektörde her zaman bakkallar vardı, her zaman da olacaktır. Bakkalları tenzih ediyorum... ‘Kapitalist dünyada kim karşılığını alıyor’

- Bu tüketim kültürüyle de alakalı değil mi?

B.Ö: Ulaşması, bedava dinlemesi çok kolay... O müziği dinlemek için de eskiden insanlar çaba harcıyordu. Kasetten plaktan falan başlarsak...

D.D: Ben ona katılmıyorum. Tüketim denen şey her zaman sıkıntılı bir mevzu. Sanat böyle bir şey değil, ne tüketilecek, ona göre sanat yapayım diye bir şey olmaz. Eskiden de korsan kaset vardı, 200 bin albüm satılıyordu. Bir o kadar da korsan vardı. Kapitalist dünyada hangi üreten karşılığını alıyor?

SIKIŞMIŞ BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ

- “Yersiz Göksüz Zamanlar”, bireye ilişkin yalnızlığı anlatmayı amaçlayan bir albüm ismi. “Yersiz Göksüz Şehirler” de albümün ilk şarkısı, ne anlatıyor?

D.D: Çok yabancılaştık ve yalnızlaştık. Neye yabancılaştık; artık aygıtlarla o kadar çok vakit geçiriyoruz ki içinde kaldık. Dünya değişiyor, zaman değişiyor. İnsanlar başka şehirlere sürüklenmek zorunda kalıyorlar çeşitli nedenlerden dolayı. Aidiyet duygusu bir şehirle ilişkilendirilmekten çok uzaklaştı bence. Eskiden “Memleketin neresi” diye bir soru vardı, şimdi nerede hayatta kalabiliyorsan orası senin memleketin haline geliyor. Ne yeri, ne göğü kaldı dolayısıyla. Siberle insan arasında sıkışmış bir dünyada yaşıyoruz artık.

- Teknolojinin zararları neler sizce?

Güneş Duru: Artık müzik videosu çekelim mi çekmeyelim mi diye kararsız kaldığımız bir zamandayız. Müzik videosu artık televizyonda yok. Televizyonda bir seçki vardı. Şimdi YouTube’da hepsini görüyoruz. Diğer tarafta YouTube’un ağırlıklı kullanıcıları 13-14 yaşındakiler, araştırılmış bu. Dolayısıyla müzik videosu yaparken onun algısına göre bir iş yapmanız gerekiyor. Onlar belirliyor ne kadar izlendiğini. Ama biz o videoları belli bir yaş aralığı için yapmıyoruz. Teknolojiyi kim daha çok kullanıyorsa onların trendleri beğeni çıtasını belirliyor. Spotify listeleri var. Mesela bizi “Türk Rock”a koydu Spotify, ama biz bu albümü alternatif bir albüm olarak tanımlıyoruz. Alternatif paketinin içinde durduğunuz zaman biz daha global listelere girebiliyoruz... Algoritmalar hayatımıza girdi. Ya da “üçüncü yeni” gibi şeyler söylenmeye başladı. O yüzden teknoloji bir taraftan hayatımızı kolaylaştırdı, daha çok insana ulaşabiliyoruz. Ama diğer taraftan da bizi bunu ağırlıklı kullanan bir mecraya bağımlı kıldı.

D.D: Ben algoritmanın insanın en büyük düşmanı olduğunu düşünüyorum. Öklid kızmasın ama... Geleceğin en büyük problemi algoritma olacak. Bana öyle geliyor.

KAZANDIĞIMIZI REDD'E HARCIYORUZ

- Bu albümü bağımsız bir şekilde kendiniz çıkardınız. Size bu ne kattı, yük oldu mu?

B.Ö: Bütün masrafları biz karşılamış olduk.

D.D: Plak şirketimiz bu albümü bizimle yapmayı çok istedi. Son dakikaya kadar da caydırmaya çalıştı ama biz istemedik. Çünkü daha iyi farkına varmak istiyoruz, işin her tarafına hakim olmak istiyoruz ki daha iyi anlayıp kafamızdaki soruları giderebilelim. Ayrıca bağımsız bir grubuz. Kendi istediğimizi yapan bir gruptuk. Daha da bağımsız olduk.

G.D: Örneğin bu röportajda istediğimiz her şeyi söyleyebiliriz...

B.Ö: Böyle de sanki daha önce istediğimiz her şeyi söyleyemiyormuşuz gibi oldu. (Gülüyor)

G.D: En azından plak şirketinden “Keşke bunları söylemeseydiniz” gibi bir şey duymayacağız mesela. 

-Bu bağımsızlığın, müzikten kazandığınız parayı albüme harcamanın daha bir tatmin edici tarafı da olmalı...

B.Ö: Biz onu her zaman yapan bir grubuz aslında.

D.D: Ama mesela plak şirketi Redd’den kazandığı parayı belki başka bir albüme harcıyordu. Şimdi Redd’den kazandığımızı Redd’e harcıyoruz. 

POPÜLERLİK BİR RÜTBE

- Ama hâlâ birkaç sene arayla albüm yapmak gerekiyor herhalde.

G.D: Herkes için değil, bazı gruplar hiç yeni şarkı yapmaz. Ama hâlâ çok konser verir, çünkü popülerdir. Türkiye’de bir kere popüler oldun mu o her şeyi çözer memlekette. Popülerlik bir rütbedir Türkiye’de. O yüzden çok çeşitlilik barındıran bir ülke değiliz. Bu nedenle bizim gibi grupların sürekli bir şeyler üretmesi gerekiyor. Ama biz bu üretimi içimizden geldiği için yapıyoruz, zamanı geldi diye yapmıyoruz. “Mükemmel Boşluk”tan bu yana 3 sene geçmiş, az bir zaman değil.

D.D: Sürekli üretiyoruz.

G.D: Önümüzdeki ay bir albüm, sonraki ay bir albüm daha çıkartabiliriz.

D.D: Bir tane şarkısı zamanında tutmuş diye hâlâ hayatımızda olan bir sürü grup var. Yetenekli bir şekilde çalıyor olabilirler ama yetenekli bir üretici değiller. O zaman bunu yapmak zorunda değilsin, başka bir iş yap.

- Sanatçıların toplumu, gençleri doğruya yönlendirme gibi bir görevi var mı?

D.D: Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Ama kaç kişi yapmaya çalışıyor?

G.D: Doğru düzgün bir medya kalmadı, insanların okuyacağı gazete, internet gazetesi bile yok. Televizyonun durumu ortada. Herkes telefonların içersinde yaşıyor. Herkes bir şeyler yapmalı, her şeyin bir arada olması lazım.

- Siz sözünüzü sakınmadan konuşabiliyorsunuz, hiç tedirgin oluyor musunuz konuşmadan önce?

D.D: Vicdanı olan herkesin konuşması gerektiği gibi konuşuyoruz. Benim fikrimle senin fikrin aynı olmayabilir ama tartışabiliriz bunu.

G.D: Biz adalet yürüyüşünde Kılıçdaroğlu ile yürüdük, ne onun taraftarıyız ne CHP fanatiğiyiz. Orada adalet diye bir kavram vardı. Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam belliydi, onunla birlikte yürüdük. Şimdi onun yanında fotoğraf vermemizin bize faydası mı, zararı mı olur? Biz onu hesaplayarak gitmedik oraya. Biliyorduk ama ne olacağını, bunun üzerinden gelir hesabı yapmıyoruz.

D.D: Ben başka bir şey daha söyleyeyim, bir festival yapılıyor. Festivaller tekelleşiyor, biz o festivallerde yokuz. Festivali yapan Twitter’da “Yeni Türkiye gençliği” diyor. Sonra bunu muhalif olduğunu hissettiğimiz gruplar o yazıyı sildirmeye çalışıyor. Bunlar da hepimizin bildiği muhalif görünen gruplar.

G.D: O adam çıkıp bir de “Benim festivalimde kimse siyasi slogan atamaz” diyor.

D.D: O arkadaşlar da o festivalde çalmaya devam ediyor...

FESTİVALLERDE YOKUZ ÇÜNKÜ

 - Duruşunuzdan dolayı çağrılmadığınız festivaller mi var?

D.D: Evet, biz hiçbir festivalde yokuz. Ayrıca bir de o festivalleri düzenleyenler başka festivalleri arayıp bizim çıkmamamız için ufak tehditlerde bulunuyorlar.

B.Ö: İma ediyor mesela. “Ya onlar sahnede bir şey der. Siz sıkıntıya girersiniz” falan diyor. Daha fazla bir şey demesine gerek yok zaten.

D.D: Biz kendi konserlerimizi, festivallerimizi yapıyoruz. Görürsen Redd niye o festivalde yok, bu festivalde yok. Mutlaka bir nedeni vardır yani.

- Bu albümle ilgili hükümete yakın medyadan röportaj talebi oldu mu sizden?

D.D: Bize öyle şeyler gelmez.

G.D: Gelirse çok güzel bir röportaj yaparız, yayımlayamazlar...

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler