‘Duyan duysun, böyledir bizim sevdamız’

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları perdelerini Zülfü Livaneli’nin şarkılarından yola çıkılarak hazırladığı “Böyledir Bizim Sevdamız” adlı müzikal ile açacak.

Yayınlanma: 17.08.2019 - 22:38
Abone Ol google-news

Eskişehir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevini de sürdüren Ali Eyidoğan’ın yönettiği oyun, ülkemizi derinden etkileyen toplumsal olayları ve yakın Türkiye tarihini konu alıyor. 

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 2019-2020 tiyatro sezonuna Livaneli Müzikali ile başlayacak. Şehir Tiyatroları ve Senfoni Orkestrası’nın ortaklaşa gerçekleştireceği “Böyledir Bizim Sevdamız” adlı müzikalin prömiyeri ekim ayı başında Eskişehir’de yapılacak.
Eskişehir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevini de sürdüren Ali Eyidoğan’ın yönettiği oyun, ülkemizi derinden etkileyen toplumsal olayları ve yakın Türkiye tarihini konu alıyor. “Uzun bir zaman önce, yakın dönemimizin siyasal ve toplumsal panoramasını çerçevelendirecek bir müzikalin hayaline yatmıştım” diyen Eyidoğlu, “Siyasetin ışığında asi, darbelerin gölgesinde hain, suikastların ve toplumsal cinnetlerin karanlığında terörist ilan edilenlere dair bir müzikal, bir ağıt belki de” diye tanımlıyor “Böyledir Bizim Sevdamız”ı. Eyidoğan, “Yaşama değer katmayı dert edinenlerin ötekileştirildiği bir dünyada, mahkûmiyete, işkenceye ve sürgünlüğe maruz bırakılmış insanlar için, Anadolu’nun bağrından sökün ederek gelen bir ağıt yakalım istedim sadece. Ve bunu karşılayabilecek en doğru seçkinin Livaneli şarkılarından oluşabileceğini hissettim” diyor.

50 kişilik kadro...
“Böyledir Bizim Sevdamız” adlı müzikal 50 kişilik bir kadroya sahip. Livaneli şarkılarını da seslendirecek olan Eskişehir Şehir Tiyatroları sanatçıları ile müzikleri icra edecek olan Eskişehir Senfoni Orkestrası müzisyenlerinin yanı sıra profesyonel bale sanatçıları da bu prodüksiyonda yer alacak.
Projeye, çıkış aşamasından itibaren düşünce ve önerileri ile eşlik eden Zülfü Livaneli müzikal ile ilgili olarak “Projeye olan inançları ve müziğime bakış açıları beni de heyecanlandırdı. Hepimizin zevkle izleyeceği bir gösteri ile bizleri buluşturacaklarına eminim” diyor.
Orkestra Şefliğini Aytuğ Ülgenin üstlendiği müzikalin hareket düzenini Ankara Devlet Opera ve Bale sanatçısı Deniz Alp yapacak.
Eyidoğan ile “Böyledir Bizim Sevdamız” adlı müzikal üzerine sohbet ettik.
- “Livaneli Müzikali” yapma fikri nasıl oluştu, ne amaçlayarak karar verdiniz?
Toplumsal belleğimiz de bireysel belleğimiz gibi belli kodlar ediniyor. Bir koku sizi alıp nasıl yıllar öncesine götürebiliyorsa, bir ses, bir tını, bir ezgi de yaşanmışlığınızdan bir karşılık buluveriyor. Livaneli şarkıları, Sayın Livaneli’nin de belirttiği gibi; artık sadece kendi hikâyesi olmaktan çıkmış ve coğrafyamızın yakın tarihindeki belli patolojik olguların ve travmaların hikâyesine dönüşmüştür. Hatta bütün bunlara itiraz etmenin ve direnmenin de sembolü haline gelmiştir. 2018 Kasım’ında oyuncu arkadaşım Mert (Kırlak) ile sohbet ederken tam tabiri ile ağzımdan kaçıverdi bu hayal. Ancak ortada henüz bir metin yoktu ve tamamen parça parça hikâyelerle imgeler dolaşıyordu kafamda. Mert’in gözlerinin parladığı anı hâlâ unutamam. O gün projeyi ayaklandırdık diyebilirim.

Herkesin ortak hikâyesi
- Müzikal Zülfü Livaneli’nin biyografisinden mi oluşuyor, metni yazarken nasıl bir anlatım yolu izlediniz?
Zülfü Livaneli Türkiye’nin en önemli çağdaş ozanlarındandır. Zülfü Livaneli şarkılarının olduğu müzikal bir seyirlik, Livaneli’nin hikâyesi olmadan düşünülemez. Kaldı ki Zülfü Livaneli’nin bütün edebi eserleri, şiirleri ve besteleri onun bu bahsettiğim çerçevedeki yaşanmışlıklarından dökülmüştür. Ancak benim hedefim, Zülfü Livaneli’nin yaşadıklarının fonunda herkesin ortak hikâyesini bir resme dökebilmek. Livaneli’nin sözlerinden, şiirlerinden, anılarından ve bunların izdüşümlerinden “müzikal seyirlik” bir metin çıktı ortaya. Bu tanımı özellikle yapmak istiyorum. Çünkü içinde anlatıyı, yansılamayı, şiiri, dansı, ışığı ve gölgeyi, teatral birçok öğeyi ve tabii ki müziği barındıran bir metin oldu ve sahne üstü de böyle olacak. Düş ile kâbus arasında geçen bir seyirlik.
- Projenin ve metnin oluşturulması aşamasında Zülfü Livaneli ile fikir alışverişinde bulundunuz mu? Nasıl bir katkısı oldu?
Sayın Livaneli ile görüşmelere metni oluşturmadan önce başladık. Kendisine bir projemiz olduğunu ve görüşmek istediğimizi söylediğimizde sağ olsun en içten ve dostane tavrıyla konuk etti bizi. Kısaca anlatmam gerekirse; ben kendisine tek bir sayfalık raporla gittim. Uzun uzun konuştuk. Konuştukça proje ikimizin aklında da iyice şekillendi. Hatıratından nasıl faydalanmak istediğimi, bu hikâyelerin hangi şarkılarla nasıl ve ne anlamda buluşacağına dair birkaç örneğimi dinleyince, benimle aynı heyecanı paylaştığını gördüm. Aynı duyguları paylaştığımızı fark ettim. Neleri derleyip neleri uyarlayacağım hemen hemen kesinleşmişti. Geriye sadece oturup sahne metni olarak kaleme almak kalıyordu. 2 ay içinde de sahne metnini oluşturdum.

Politik, sosyolojik...
- Oyunun projelendirilmesi aşamasında ve prova sürecinde çekinceleriniz ya da karşılaştığınız zorluklar oldu mu?
Hâlâ en büyük endişem, Livaneli şarkılarının herkesçe biliniyor olmasından kaynaklanıyor. Bu şarkılar insanların hayatında zaten belli şeylere tekabül ediyor. Ancak biz bu projede şarkılara yeni perspektifler katıyoruz. Bir anlamda seyircinin (ve de dinleyicinin) hayal gücüne müdahale ediyoruz. Şarkılarla hikâyeleri desteklediğimiz kadar yeni hikâyeler de çıkarıyoruz. Bu bir handikaptır. Şarkılara pranga vurmak gibidir. Ancak bu kurgulamanın sonucunda, şarkıların ruhundan sapmayacağını bildiğim için, bu denemeden ve riskten zevk aldığımı belirtmeliyim.
- Genel olarak müzikalin içeriğinden bahseder misiniz?
Özetlemeye çalışayım: Oyun; Cumhuriyet tarihimizin son 60 yılında Türkiye’yi politik, sosyolojik ve hatta felsefi açıdan etkileyen büyük olayların gölgesinde, taraf olmaya zorlanan, daha doğrusu yeni bir taraf belirlemesine, üçüncü bir seçenek sunmasına izin verilmeyen bir bireyin hayata, sanata ve sevdaya bakışını hikaye ediniyor diyebilirim. Bu hem Ömer’in, hem Zülfü’nün hikâyesi. Oyunun adına gelirsek: her şeye rağmen umudunu yitirmeyenlerin bir sloganıdır bence bu. “Kırılsa da kanadımız/Asiye çıksa adımız/Duyan duysun bilen bilsin/Böyledir bizim sevdamız.”
- Ekibi oluştururken nasıl bir yöntem izlediniz. Sahnede Zülfü Livaneli’yi canlandıran bir oyuncu olacak mı? Rollerden biraz bahseder misiniz?
Müzikallere uygun ve başarılı bir ekibimiz var. 8 oyuncu, 6 dansçı ve 35 kişilik Eskişehir Senfoni Orkestramız ile harika bir ekip kurmuş bulunmaktayız. Oyunumuz anlatı formlarından oluştuğu için, klasik dramatik yapıda bir oyun yapmıyoruz. Bu yüzden tek bir kişinin tek bir rolü oynadığı bir sahneleme biçimi yok oyunumuzda. Ancak Zülfü Livaneli’nin bir çok farklı dönemini yansılayacak anlatıcı ve vokalist oyuncularımız var. Bu biçimi tercih etmemin en büyük nedeni de, bir kişinin hikâyesine değil, bir anlayışın ve inanışın derdine odaklanmak.

YENİ OYUNLAR...

- Eskişehir Şehir Tiyatroları yeni sezonda başka hangi yeni projelerini izleyici ile buluşturacak?
Sezona 3 yeni oyunun provası ile başladık. Benim yönettiğim “Böyledir Bizim Sevdamız” müzikali dışında, Yasmina Reza’nın yazıp sanatçımız Mert Kırlak’ın yönettiği “Vahşet Tanrısı” ve usta yönetmen Murat Karasu’nun yönettiği Gogol’ün “Müfettiş” oyunu var. Ayrıca sezon içinde Türk tiyatrosunun en önemli yazarlarından Turgut Özakman’ın “Duvarların Ötesi” adlı oyununu Murat Atak rejisi ile bir Shakespeare klasiği olan “Macbeth” oyununu ise Barış Erdenk’in sahneleyişi ile izleyicimizle buluşturacağız.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler