Olağan Masallar Tiyatrosu’ndan Aykut Göker, Can Yaman ve Şahin Sancak İle Mavi’yi Konuştuk

Olağan Masallar Tiyatrosu tarafından sahnelenen, psikolojik gerilim türündeki tiyatro oyunu Mavi’nin, yazarı ve yönetmeni Aykut Göker, oyuncuları Can Yaman ve Şahin Sancak ile oyun hakkında konuştuk.

Yayınlanma: 12.02.2015 - 11:51
Abone Ol google-news

- Mavi, içeriğinde çok fazla detay ve bağlantı barındıran karmaşık ve sürprizlerle dolu bir tekst. Bu metnin yazılış hikayesi nedir?

Aykut Göker: Tiyatro oyunculuğu eğitimi veren bir kurumda asistanlık yaparken, ustam Aziz Sarvan'ın da teşvikiyle bir yandan kısa oyunlar yazıp yönetiyordum. Henüz uzun oyun yazacak cesareti kendimde bulamamıştım. Bir gün Aziz Hoca benden, 2 kişilik bir oyun yazmamı istedi. Benim de o tarihten 2-3 yıl evvel çalıştığım bir ofiste, kafamda kurgulamaya başladığım bir olay vardı. O olayı 2 kişilik bir kurguya uyarladım. Tabii metni yazmaya başlayınca, daha evvel kurguladığımdan çok daha kurnazca ve komplike bir olay örgüsü oluştu zihnimde. Yaklaşık 3-4 aylık bir yazım sürecinin ardından, şu an izlediğimiz Mavi ortaya çıktı.


- Mavi’yi izleyenler metin hakkında ne düşünüyor?

Aykut Göker: Hemen her oyunda ben de seyircilerin arasında olduğum için, oyun sonunda yanıma gelip yorum yapanlardan aldığım görüşler, kulağıma gelen eleştiriler ve İnternet’te okuduğum yorumların tamamı olumlu diyebilirim. İzleyenler beklemedikleri kadar çarpıcı bir hikaye ile karşılaşıyor Mavi’de. Özellikle duydukları heyecanı ve hissettikleri gerilimi saklamıyorlar. Karşılaştırmalarla, örnekleyerek Mavi’yi ne kadar başarılı ve heyecan verici bulduklarını net bir şekilde ifade ediyorlar. Hatta yaşadıkları duyguları, tiyatroda pek hissetmeye alışık olmadıklarını da açıkça söylüyorlar. Bunlar tabii beni çok mutlu ediyor. Ancak bir de oyunu bir Türk yazarın yazdığını öğrenince şaşıranlar var. Kendi arkadaşlarım bile, oyunun çıkışında “Bu bir uyarlama mı? Çeviri mi?” gibi sorular soruyor bana. Aynı şekilde seyircilerden de çok defa bu tür sorular duydum. Hatta geçen hafta bile oldu. Bir seyirciye ısrarla ve tekrar tekrar, “Evet, hepsini ben yazdım” demek durumunda kaldım (Gülüyor).


- Mavi oyunu için oynadığınız roller teklif edildiğinde, metni okuduktan sonra ne düşündünüz? Karakterlerin size yakın ya da uzak tarafları var mıydı? Doktor ve hasta rollerine hazırlanmak nasıl bir süreçti?

Can Yaman: Yönetmenimiz Aykut ile daha önce içerisinde bulunduğum bir eğitim kurumunda tanıştık. Rolün teklifi geldiği zaman aslında çok yoğun bir süreçten yeni çıkmıştım. 2 ay boyunca 2 farklı oyunda yer alıp yoğun bir prova dönemi geçirmiştim. 2 oyundaki performansım üzerine Aykut’tan Mavi oyununda oynamam için teklif geldi. İlk anlarda oyun hakkında biraz bilgiye sahip olsam da, metni okumadığım için çok fazla heyecanlı değildim. Ne zaman ki metni okuma zamanı geldi, o zaman beni yoğun bir heyecan sardı. Gerçekten saygı duyulacak bir metin. Her cümlesiyle yapısal bütünlüğü ve olayın çözünürlüğü ince ince işlenmiş ama beni asıl heyecanlandıran oyunun sonundaki sürpriz oldu. Teklif edilen karakterin bana yakınlığı ve çok yönlü değişken bir yapıya sahip olması, bana “Ne kadar yorgun olursan ol ama bu oyunda mutlaka ol!” dedirtti. İçinde kendimden parçalar bulabildiğim bu karaktere hayat verip sahnede 70 dakika boyunca onla bütün olup onunla soluk alıp onunla zamanı akışına bırakmak, benim için her hafta yeniden doğmak gibi... İçinde bu kadar çok kendimden parçalar bulsam da, karakterin değişken yapısına alışmak için çok çalışmam gerekti.

Şahin Sancak: Yönetmenimiz Aykut ile zaten bir arkadaşlığımız vardı. Projeden ilk bahsettiğinde heyecanlanmıştım. Bana, “Projede, senin doktoru oynamanı istiyorum." dediğinde beklemediğim için büyük bir heyecan yaşadım. Metni okuduktan sonra ise heyecanın yerini korkular, uykusuz geceler aldı. Ağır bir yük olarak gördüğüm doktoru nasıl ortaya çıkaracaktım, nasıl karakteri yaşatacaktım. Bu sorularla boğuşurken farketmeden aslında karakteri anlamaya, algılamaya başladım. Bunu sahne üzerinde provalara başladığımda günden güne daha iyi anladım. Bütün bu sürece baktığımda zamanın epey ağır geçtiğini görüyorum. Fakat yönetmenin de yardımıyla karakteri ortaya çıkarmayı başardım. Bizim iyi bir ekip olmamızın da bunda çok büyük faydası oldu.


- Mavi’deki karakterleri üzerinize giymeye çalışırken “Yapamayacağım, olmuyor vb.” düşüncelere kapıldığınız oldu mu? Çünkü her iki karakter de kendi içinde çok belirgin dönüşümlere ve duygusal dalgalanmalara sahip. Bir oyuncuyu çok zorlayacak durumlar barındırıyorlar içlerinde.

Can Yaman: Okuduğunuzda kolay gibi görünen ama ete kemiğe büründürmeye sıra geldiğinde tarifsiz sancılar geçirten türde zor bir karakter. Prova sürecinde bu yüzden çok zorlandım prova çıkışında evde kendimle başbaşa kaldığımda sinirden gözlerimin çok defa dolduğunu hatırlıyorum. Zor olmasının da çekici yanı olayı hırs boyutuna taşıdı ve böylelikle daha fazla çalışıp üstesinden geldiğime inanıyorum. Nitekim gelen tepkilerde bu düşüncemde haksız olmadığımı gösteriyor. Oyunun 2 sezondur aralıksız devam etmesine rağmen hâlâ daha iyisini yapabilmek için uğraşıyorum. Hâlâ zaman zaman evde metinden parçaları kendi kendime oynarken buluyorum kendimi (Gülüyor). Aslında ne kadar çalışırsak çalışalım oyun içindeki performansımız seyirciye bağlı, sahne ne kadar dolu olur seyircinin enerjisi ne kadar salona yayılırsa biz de performansımızın üstüne artı artı artı daha ekleyip bir üst seviyede oynuyoruz.

Şahin Sancak: Projeye başladıktan sonra hiçbir zaman yapamayacağım demedim. Fakat hâlâ süren "Daha iyi nasıl yaparım" düşüncesi devam ediyor. Mavi iki kişilik bir oyun fakat ağırlıklar doktor ve hasta arasında eşit şekilde dağılmış. Oyunlarda düşündüğüm bir sistem vardır. Bazı oyunlarda metin oyuncuya hizmet eder, bazı oyunlarda ise oyuncu metne hizmet eder. Bu açıdan Mavi’de, oyuncular aslında metne hizmet ediyor. Çünkü yazılmış metnin eksiksiz bir şekilde aktarılması, oyuncuyu farklı arayışlara itmiyor. Biz oyun metninde tek bir kelimeyi bile değiştirmeden sahneliyoruz. Metne bağlı kalmak da, güç durumları ortadan kaldırıyor. İşin zorlayıcı yanı bu noktada kayboluyor. Daha önce aldığım ve hâlâ devam eden eğitimlerimin karakteri giyme sürecimde çok etkisi olduğunu söyleyebilirim.


- Sizce seyirciler Mavi’de en çok neleri beğeniyor?

Aykut Göker: Gitgide yükselen bir heyecan ve merak unsuru var Mavi’de. Özellikle merak unsuru çok önemli. Seyirciler çoğu kez arkalarına yaslanmayıp, öne doğru yaklaşarak oyunu izliyor. Bunu sağlayan şey büyük oranda merak unsuru ve Can ile Şahin’in performansı. Daha ilk diyaloglardan itibaren seyircilerin akıllarına birçok soru takılmaya başlıyor. Hikayenin gelişimiyle beraber gerilim de yükseliyor. Seyirci her an tetikte ve bir sonraki anda ne olacağını merak ediyor. Ve 70 dakika heyecan ve gerilimle hızla geçiyor. Gelen yorumlara bakılırsa bu tür bir heyecanı ve gerilimi daha önce yaşamamışlar. Sanırım bunu seviyorlar.

Can Yaman: Ben bu oyunu izleseydim, esrarengiz yapısını, oyunun sonuna kadar çeşitli varyasyonlarla çözümleme yapıp oyunun sonundaki sürprizle ezberlerin bozulmasını, baştan sona artan gerilimli yapısını beğenirdim. Ayrıca oyunu çözebilmek için yorum güçlerini kullanabilmeye olanak sağlayan bir metin olması da çok değerli. Dekorun gizemini, müziğin oyunla bütünlük sağlayıp iyice gerilmeyi sağlamasını, sahne, ışık tasarımındaki gizemi çözmek için baştan sona dikkatle izleyip oyun sonunda gece yatağa yattığımda, “Evet burada bunu kullanmalarının nedeni demek buydu” diye etkisini sahne dışına çıkartabilen bir oyun oluşunu da severdim.

Şahin Sancak: Seyirciye dair pek fikrim olmuyor aslında. Bir seyirciden, "Oyun anında nerede oluyorsunuz?" sorusunu duymuştum. Bu beni epey de güldürmüştü. Oyunun sonundaki durumu seyircinin inisiyatifine bıraktığımızdan her seyircinin farklı beğeni noktaları oluşuyor. Doktorun değişimini, hastanın söylediklerini, dekorun farklılığını ve daha birçok şey sayabilirim. Yani seyirci, beğendiklerinde farklılıklar gösteriyor. Oyunda birçok detay var, gerek reji ve dekorda, gerekse metinde... Bunları algılamak için Mavi’yi birden fazla kez izlemek gerek.

- Son olarak kurmuş olduğunuz Olağan Masallar Tiyatrosu’ndan ve Mavi’de emeği geçen ekibinizden de bahsedebilir misiniz? Ayrıca izlemek isteyenler Mavi’ye nasıl ulaşacak?

Aykut Göker: Olağan Masallar Tiyatrosu, yıllar evvel hayalini kurduğum ve bir gün gerçekleştireceğimden emin olduğum bir projeydi. İlk oyunumuz Mavi’nin prova süreçlerinin ardından sahneye çıktığımız gün olan 21 Aralık 2013’ü kuruluş günü olarak duyurduk. Öncesinde de vardı ama pasifti. Seyirci ile buluştuğumuz gün başlangıç için daha anlamlıydı. Yazmakta olduğum yeni bir oyun var. Bir aksilik olmazsa ikinci oyunumuz o olacak. Ama şimdilik tarih veremiyorum. Mümkün olan en kısa zamanda gelecek.
Şu an Mavi ekibi 6 kişiden oluşuyor. Ben, Şahin ve Can haricinde yönetmen yardımcımız Derya Şahan ve teknik ekipte Umut Çeşitli ile Furkan İnik yer alıyor. Bu kadro ikinci sezon kadromuz. Geçen sezon teknik ekipte Mustafa Uhud Çoban da vardı fakat okulu yüzünden aramızdan ayrıldı. Ayrıca Mavi’ye emeği geçen bir de yapım şirketiyle çalışıyoruz. Mavi, Olağan Masallar Tiyatrosu ve KarArt Kültür Sanat işbirliğiyle hazırlandı.
Mavi’yi izlemek isteyenler ise www.olaganmasallar.com üzerinden etkinlik takvimimizi ziyaret edebilirler. Ayrıca Facebook.com/OlaganMasallar adresimizden de anlık duyurularımıza ulaşabilirler.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler