Yazık bu gençlere...

Genç kızların ağırlıklı olduğu arkadaş gruplarının bir ihtimal ilgi göstereceği ‘ortalama’ olarak nitelediğim “Her Şey” yaz ayları için bile hafif kaçacak, TV’de benzerlerini çokça izlediğimiz bir film.

Yayınlanma: 14.08.2017 - 19:32
Abone Ol google-news

 

Ecnebilerin ‘young adult’ diye tabir ettiği bir tür var; dilimize ‘genç yetişkin’ diye tercüme etmek mümkün. Tahmin edileceği üzre gençlikten yetişkinliğe terfi etmek üzere olan bir yaş grubuna yönelik ve özellikle edebiyat alanında geçerli bir terim bu. Terimin kökenleri 19. yüzyılın başlarına kadar gidiyor ama bir edebi tür olarak yaygınlaşması 1920’lerde olmuş. Elbette bir öncesi var; “Oliver Twist” (Charles Dickens), “Tom Sawyer’in Maceraları” (Mark Twain), “Monte Cristo Kontu” (Alexander Dumas), “Orman Kitabı” (Rudyard Kipling) gibi romanlar tür yaygınlaşmadan önce yazılan ama rahatlıkla ‘genç yetişkin’ kategorisine sokulabilecek eserler. Çağdaş anlamda bu türe ait romanlar arasında ise sonradan Francis Ford Coppola tarafından filme de aktarılan 1967 tarihli “The Outsiders” (S.E. Hinton) kronolojik anlamda ilk örneklerden biri. Günümüzde ise “The Hunger Games-Açlık Oyunları” (Susan Collins), “Twilight-Alacakaranlık” (Stephenie Meyer), hatta “Harry Potter” romanları hem dünyada hem de ülkemizde en popüler olanları. Bunlar kadar popüler olmasa da işin romantizm kısmına daha çok vurgu yapan, yeniyetmelerin büyüme sancılarını aşk, arkadaşlık, aile, cinsellik gibi temalar üzerinden derdini anlatan romanlar var ki, basımından iki yıl sonra beyazperdeye aktarılan ve bu hafta bizde de vizyona giren “Everything Everything - Her Şey” bunlardan biri.

Eve hapis bir genç kız

Nicola Yoon’un aynı adlı kitabından (Pena Yayınları, çeviren: Funda Tatar) Stella Meghie imzasıyla sinemaya aktarılan “Her Şey” hastalığı (Ağır Kombine İmmün Yetmezliği) sebebiyle evden dışarı çıkamayan ve 18 yaşına dek annesiyle birlikte tam kontrollü steril bir ortamda büyüyen Maddy ile mahalleye yeni taşınan Olly adlı bir genç arasındaki yakınlaşmayı anlatıyor. İki gencin zamanla aşka dönüşecek bu yakınlaşmalarının özellikle Maddy’nin hayatında büyük çalkantılara yol açacağını tahmin etmek zor değil elbette, ama seyir zevkinizi mahvetmemek adına bu konuda daha fazla ayrıntıya girmiyoruz. Senaryosunu J. Mills Goodloe’nun yazdığı “Her Şey” her anlamda ortalama bir film ne yazık ki. Oyuncu kadrosunda iki genç ve çok tanınmamış isim var: Maddy rolünde Amandla Stenberg (kariyerinin bundan önceki en önemli rolü “Hunger Games”de canlandırığı Rue karakteri idi) ve Olly rolünde de Nick Robinson (“Jurassic World” de Jack karakterini canlandırmıştı, hatırlayan varsa)... Her iki oyuncu da ortalama performanslar sunuyor ve akılda iz bırakmıyorlar. Filmde aralarında oluşması gereken kimya da ne yazık ki belli bir ortalamanın üzerine çıkamıyor ve bu yüzden izleyicinin duygusal çarklarını da gerektiği gibi döndüremiyorlar. Ama burada tek suçlu kendileri değil elbette; Meighen ve Goodloe da en az onlar kadar, hatta daha bile fazla suçlular. Gerçi böylesi gençlere yönelik bir filmi herhalde en iyi gençler değerlendirecektir ve belki de bu iki oyuncunun varlığı onlarda heyecan uyandıracaktır ama kendi gençliğimden hatırladığım film ve oyuncuları düşünecek olursam (“Endless Love”daki Brooke Shields ve “La Boum”daki muhteşem Sophie Marceau örneğin) ve günümüz gençliği de biraz izan, göz ve yürek sahibiyse pek de yanılmam gibi geliyor bana. Şunu da ekleyeyim, anlatacak ne hikâyeler, çekilecek ne filmler var gençlere ve gençliğe dair; yazık bu gençlere “Her Şey” bu kadarsa eğer. Uzun lafın kısası, genç kızların ağırlıklı olduğu arkadaş gruplarının bir ihtimal ilgi göstereceği ve kötü demeye dilim varmadığı için ‘ortalama’ olarak nitelediğim “Her Şey” yaz ayları için bile hafif kaçacak, TV’de benzerlerini çokça izlediğimiz bir film.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler