Ve şov başlıyor…

Dünyanın ilk şovmeni Phineas Taylor Barnum’un gerçek yaşam öyküsünü anlatan The Greatest Showman yaşamda en büyük zenginliğin para değil dayanışmanın ,dostluğun olduğunu vurguluyor. Michael Gracey’in ilk filminde Barnum’u Hugh Jackman başarıyla yorumluyor.

Yayınlanma: 29.12.2017 - 11:08
Abone Ol google-news



Avustralyalı yönetmen Michael Gracey’in The Greatest Showman’i (Muhteşem Showman/ 2017) gerçekleştirmesi tam 7 yıl sürdü. “Stüdyolar bu projeden ürküyorlardı, La La Land henüz ortada yoktu, filmi neyle kıyaslayacaklarını bilmiyorlardı. Batı Yakasının Hikayesi, Kabare gibi filmler denince insanın aklına hemen müzikleri, dansları geliverir. İzleyicinin sinema salonundan şarkı söyleyerek ayrılmasını istedim. İyi şarkılar olmadan iyi bir senaryo olmaz. La La Land’in şarkılarını yazan Benj Pasek’le Justin Paul çok iyi bir iş çıkardılar, Muhteşem Showman’in şarkılarının akıllarda kalması için ellerinden geleni yaptılar. Film, klasikle modernin bir kesişimi. Kuliste MGM’in eski müzikallerini izledik” diyor yönetmen Michael Gracey.



Yoksul bir terzinin oğlu olan P.T.Barnum çocukluğundan beri büyük biri olmak istemiştir. İnsan kendi tasarladığı düş dünyasında yaşayabilir diyen Barnum çocukluk aşkı varsıl ailenin kızı Charity’ye kavuşmak için dur durak demeden çalışır. Sonunda eline büyük bir fırsat geçer ve banka kredisiyle Amerikan Tarihi’nin Tuhaflıklar Müzesi’ni satın alır. Sonunda Charity ve iki güzel kızına konforlu bir yaşam sunabilecektir. İnsan doğasını iyi bilen Barnum garipliklerinden, tuhaflıklarından ötürü toplumca dışlananların kitlelerin ilgisini çektiğinin ayrımındadır, para verip onları görmek isteyeceklerinden emindir. Herşeyden önce o bir iş adamıdır. 19. yüzyılda sosyal sınıf, soy,ırk, statü, renk çok önemliydi, farklı olanlar gölgelerde yaşamaya, terkedilmeye, saklanmaya, lanetlenmeye mahkumlardı. P.T Barnum toplumca dışlananları yanına alarak Barnum’un Amerikan Tuhaflıkları Sirki’ni kurar. Ailelerinin bile utandıkları bu ucubelere (!) sıcak, rahat bir yuva sunar. Dünyanın düşmanlığından onları korur, burada aşağılanmak yerine alkışlanacaklardır.



Varsıl ve aristokrat sınıftan nefret eden Barnum sirkine soylularında gelmesini ister. Yüksek sosyetenin ünlü menajeri Philip Carlyle ile işbirliği yapar. Carlyle’ın girişimiyle Barnum ve sirki İngiltere Kraliçesi Victoria’nın sarayına davet edilir. Avrupa’nın en tanınmış şarkıcısı Jenny Land’i Amerika’ya çağıran Barnum sosyetenin gözüne girmeyi başarır. Gözünü şöhret ve para bürüyünce de ailesini, dostlarını, ucubelerini ihmal etmeye başlar. İyi ile kötü, sömürü ile acıma, doğru ile yanlış arasındaki ince sınırı gittikçe yitirmeye başlar. Yıldızlarını sömürüyor mudur yoksa onların kurtarıcısı mıdır ?



Barnum geleceği gören, zamanının ötesinde bir kimliktir. İlk hareketli billboardları yapmıştır, halkla ilişkileri yaratıcı şekilde kullanan ilk Amerikalıdır. 1800’lerde aykırı, farklı olanları projektörlerle aydınlatmış, farklılıklarını kutlayarak öykülerini anlatmıştır. Özgeci değildi, iş adamıydı, para kazanıp zengin olmak istiyordu. Öyle bir zaman gelir ki Barnum yaşamın para kazanmaktan ibaret olmadığını, dostluğun, dayanışmanın, sevginin herşeyden önce geldiğini anlar.



P.T Barnum’da Avustralyalı oyuncu, sunucu, şarkıcı Hugh Jackman eksiksiz bir yorum sunuyor. Blockbuster yıldızlığı (X-Men, Wolverine) ile kompozisyon aktörlüğü (Tutsak, Prestij, Kaynak, Scoop) arasında yer alan oyuncu Muhteşem Showman’de aktörlüğünün tüm yanlarını başarıyla sergiliyor. “Hollywood’un Altın Çağı’nda çalışmak isterdim. Fred Astaire ile Gene Kelly başlıca idollerim. Wolverine’i canlandırırken görevim bu karakteri gerçek kılmaktı. Sunuculuk yaparken de önceliğim izleyiciyi eğlendirmek, onlara iyi vakit geçirtmektir” diyen Hugh Jackman ile P.T.Barnum’un ortak özelliği Barnum’un “En asil sanat insanları mutlu etmektir” cümlesinde yer alıyor.



Düş gücü, dostluk, dayanışma, sevgi, hırs, önyargı, hoşgörüsüzlük temalarını sorgulayan görkemli müzikalde Hugh Jackman, Michelle Williams, Zac Efron, Rebecca Ferguson, Zendaya oynuyorlar. Şov dünyasının mucidi, gösteri sanatını inanılmaz gösterileriyle kökünden değiştiren, sınıf, renk, ırk, cinsiyet, boyut ayrımı yapmayan şov adamı P.T. Barnum’un (1810-1891) serüvenlerini anlatan yetkin müzikal The Greatest Showman (Muhteşem Showman) bugün gösterime girdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler