İDOB, 10 yıllık açığı Zorlu PSM ile kapatıyor

Bu sezon, İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) ile Zorlu Performans Sanatları Merkezi (PSM) işbirliği yaptı. Bu ortaklık kapsamında İDOB’un bazı etkinlikleri Zorlu PSM’de gerçekleşmeye devam ediyor. Sezon başında “Gala Konseri” başta olmak üzere, “Faust”, “Uyuyan Güzel”, “Fındıkkıran”, “Yeni Yıl Konseri”, “Seyahatname (Modern Dans Topluluğu)” ve “Carmina Burana”yı Zorlu PSM’de sahneleyen İDOB, 2018’de de Zorlu PSM’nin sahnesinde yer alacak. 18 Mart’ta “Jizel (Gisele)” modern dans topluluğu, 18 Nisan’da “Don Kişot”, 20 Nisan’da ise “Carmina Burana” Zorlu’da sahnelenecek.

‘Güzel planlanmış...’

İDOB ile Zorlu PSM arasındaki bu işbirliğini İstanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Suat Arıkan’a sorduk. Arıkan, Atatürk Kültür Merkezi’nden (AKM) çıktıktan sonra Zorlu PSM’de denemeler yaptıklarını söylerken, PSM’nin AKM’den sonra Avrupa Yakası’nda operaya benzeyen yegâne yer olduğunu ifade etti. Arıkan, şehir genelinde plansız programsız yapılmış birçok mekân olduğunu dile getirerek “Zorlu PSM öyle değil, güzel planlanmış” diye konuştu. Ancak İDOB Genel Müdürü, buranın Broadway müzikalleri için yapılmış bir bina olduğuna dikkat çekti. Kendilerine elektronik olmayan akustik gerektiğini söyleyen Arıkan, “Bu sorunu da çözme çabaları içine girerek, kalabalık kitlelerle buluşmak istiyoruz. Yukarıdan sadece bir mikrofonla çözülebilecek bir problem” diye konuştu. Arıkan, bunun denemelerini Zorlu PSM’nin ilk yıllarında yaptıklarını da sözlerine ekleyerek salonun testinin İDOB’un desteğiyle kapalı bir etkinlikte gerçekleştiğini dile getirdi.

‘İnşaatında şarkı söyledim’

Zorlu PSM’de konser fikrinin daha inşaat halindeyken ortaya çıktığını söyleyen Suat Arıkan, “İnşaat aşamasındayken beni çağırmışlardı. Daha içeride inşaat vardı, hiçbir şey yapılmamıştı. Sahne yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. O aşamada ben orada şarkı söyledim. İşçilerin yanında. Kask falan taktık kafamıza” diyerek “O ilk günlerinden beri PSM’yle işbirliğimiz başlamıştı” yorumunu yaptı. Arıkan, bu sezon “Carmina Burana”, “Fındıkkıran” gibi yapıtların tamamen dolu kapasiteyle oynadığını söyleyerek bunun mutluluk verici olduğunu ifade etti.

‘Yevmiyeli’ problemi

Arıkan, “Ne kadar çok etkinlik yaparsak o kadar iyi. Güçlü bir kadromuz var” derken, PSM’yle birlikte aynı gece etkinlik yapmak için orkestranın ikiye bölünmesi gerektiğini, şu anda da onun yaşanan emeklilikler ve ölümler nedeniyle pek mümkün olmadığını dile getiriyor. Bu noktada yeni gelenler olmadığını ve işin “yevmiye”lilerle dönmesi problemine Arıkan da değiniyor. “Maliyenin politikası öyle” diyen Arıkan, “Yeni AKM’nin rüzgârı sayesinde yeni elemanlar sanıyorum ki mutlaka alınacaktır” ifadelerini kullandı. Arıkan, “Başrolde oynuyor dansçı, yevmiyeli olarak çalışıyor. Yeni genel müdür Murat Karahan da bu konuyu çok önemsiyor. Bunu çözeceğini söyledi” diye sözlerini noktaladı.

‘AKM’ye çamur atmak için...’

İstanbul’daki opera salonu yetersizliğinden bahsederken, Arıkan, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nın tek başına yeterli olmadığını, “Süreyya Paşa orayı operet oynansın diye yapmış. Küçük ölçekli bir şey, biblo gibi. Çok güzel akustiği, ama kalabalık değil. 550 kişi, yerlere de oturulsa 600 kişi. Yani oradaki 3-5 temsil, bizim Zorlu PSM’de yaptığımız bir temsile ancak denk geliyor” sözleriyle değerlendiriyor. Böyle bir eksiklikten bahsedilince de söz dönüp dolaşıp AKM’ye geliyor. AKM’nin akustik konusunda nasıl olduğu sorusuna Arıkan, “Hep böyle bir çamur atmak için akustiği kötü falan deniyor. Hiç inanmıyorum. Hayatım orada geçti, sayısız temsil yaptım, hiç akustik sorunu yok. Orada tiyatrocular için akustik sorunu vardı. Orası müzik için yapılmış bir yer, konuşmak için yapılmamıştı. Orası opera binasıydı” cevabını veriyor. Zorlu PSM’yle işbirliğinin bundan sonra da devam edip etmeyeceğine dair ise Arıkan, “AKM’ye döndükten sonra müzikal projelerimiz olursa, tam olması gereken yer orası olduğu için devam edebiliriz. AKM açıldıktan sonra, 10 yıllık açığı kapatmak için Zorlu’yla beraber birer gün arayla etkinlik yapabilir miyiz diye düşünüyorum” diyor.