Küçük Salon soruyor: “Kalbin atıyor mu?”

Küçük Salon’un yeni oyunu “Angina Pektoris”te* karakterler birbirine sık sık bu soruyu soruyor. Karakterler diyorum çünkü bu oyun, yazarın yaratım sürecinde yaşadığı sıkıntıları değil, yazar yazamazken karakterlerin yaşadığı sıkıntıları anlatıyor.

Yayınlanma: 26.01.2018 - 11:15
Abone Ol google-news

Oyunun hem yazarı hem de oyuncusu Çağıl Tekten, seyirciye bu sıkıntılı süreci, bir kalp rahatsızlığı olan Angina Pektoris’le harmanlayarak sunuyor.

Angina Pektoris’i yazarken nasıl bir süreç geçirdiniz? Yoksa oyunda yüzünü görmediğimiz ancak daktilosunun sesini duyduğumuz yazar siz misiniz?

Selam! Öncelikle o yazar ben değilim. Klişe olacak belki ama benden ve benim zorlanma sürecimden izler taşıyan bir kurgu kişisi o. Yine de fazladan bir aidiyet hissettiriyor bu tabii. Kimse benim nerede çok kendime dair bir şeyi söylediğimi tam bilmiyor; bu da için için eğlendiğim küçük bir yanı işin.

Oyunu birkaç defa yazdım aslında. İlkel versiyonuyla (ben ona öyle diyorum) 2012 yılında İspanya İnterplay’e (Assitej tarafından iki yılda bir düzenlenen Avrupa Genç Oyun Yazarları Festivali) katılmıştım. O dönem hocam olan Prof. Hasan Erkek’in yüreklendirmesi ve desteği ile gelişen bir durumdu. Oradan aldığım geri dönüşler ile biraz yeniledim oyunu ama sonra bıraktım öylece. Ta ki Emre (Tandoğan) bir gün (senin setinde sahne beklerken!) arayıp bu oyunu yapalım, diyene kadar. Sonra bir daha yazdım. Emre ile oturup sahneye ne şekilde uyarlayacağımızla ilgili konuşup oyunu bir daha elden geçirdik. Ekledik, çıkardık… Ama en başa dönersek gerçekten ne yapacağımı bilemiyor ve yapmayı çok istiyordum. “Bu haldeyken, bir şey nasıl hem kurgu hem gerçekten dürüst olabilir?” sorusuna cevap gibi başlamıştı X ve Y’nin diyaloğu; “ Yazamıyor, farkında mısın?”

Tiyatroda genellikle seyirci olarak tiratlara, uzun diyaloglara alışkınız ancak sizin oyununuzda diyalog az, mizansen fazla hatta oyunun başında bir pantomim gösterisi seyrediyor hissine kapılıyoruz. Ezber bozan bir anlatımla seyircinin karşısına çıkmak sizi korkutmadı mı? Neden böyle bir anlatım yolu seçtiniz?

Ben sahnede sözden önce bedeni, eylemi ve iletişimi önemli buluyorum. Küçük Salon ile yaptığımız işlerin tümünün temelinde de bu var bence. Oyunun yazarı olmam bunu değiştirmez tabii ki. Toplasanız zaten 10 - 12 sayfa bir metin Angina Pektoris, ancak gereksiz bulduğumuz her şeyin düşünmeden üstünü çiziverdik. Bizim de sevdiğimiz sözlerimiz tiratlarımız var ama, yok değilJ Ayrıca takip edenler bilir, Küçük Salon ezber bozmayı sever. Aksinden korkuyoruz biz aslında. Sözsüz oyunların çoğu pek çok şey gibi yönetmenimiz Emre Tandoğan’ın eseri. Sözün kısası, biçimi özden koparmadık. Abzürd temellere dayanan ve aslında kısır döngü denebilecek bir durumu anlatan çağdaş bir metni en iyi bu şekilde ortaya koyabileceğimizi düşündük bana sorarsanız; takılmalar, kalakalmalar, başa sarmalar, kırılan-bozulan biçimler, tekrarlar…

AnginaPektoris’i anlamak için seyircinin zihinsel anlamda biraz yorulması gerekiyor. Kendini hemen ele vermeyen oyunlardan. Seyirci, zihinsel anlamda yorulurken siz de fiziksel anlamda çok yoruluyorsunuz. Nasıl bir prova süreci geçirdiniz, oyun esnasında zorlandığınız anlar oluyor mu?

Oyun 50 dk, hızlı ,an an çarpıntı hissini karşılayan bir tempoya sahip. Can sıkıcı bir durumu eğlenceli yanından anlatıyoruz aslında. Yani bilmece soran, çok bilinmezli bir durum yok, bence tek bir derdin çok sesli - şekilli anlatımı var. Durağan görünenin derdini içeriden anlatmanın tek yolu bu kadar çok hareket etmek belki de!

Üstelik sahnede hiçbir dekor, rejide hiçbir ışık oyunu yok...

Prova süreci oldukça yorucu ve keyifliydi. Fiziksel ve zihinsel olarak. Bazen 5-6 tişört değiştirdik terden, bazen de saatlerce oturup düşündük hep beraber. Günlerce çalıştığımız “ödev”lerimiz falan oldu. Emre rejiyi oyuncunun imgelemiyle beraber inşa eden bir yönetmen, bir sahne şekillenene kadar o kavramlara dair onlarca doğaçlama yaptırır size, böylece oyuncu olarak içinde bulunduğunuz mizanseni anlamlandırma sorunu yaşamıyorsunuz. Rol arkadaşım Atakan Yılmaz’la da şans denebilecek düzeyde bir uyumumuz vardı. Asistanımız ve aynı zamanda oyunda canlı efektleri yapan Yunus Emre Can, oyunun kostüm tasarımını yapan aynı zamanda Küçük Salon’un kurucularından Elif Arman, yani kısacası tüm ekip hep beraberdik bu süreçte.

Oyunda bir an bile dikkatinizi dağıtmamanız gerekiyor, yapısı, dinamikleri gereği bir anlık rahatlamayı bile kaldıracak bir oyun değil ,bu da zor olabiliyor kimi zaman. Ha, bir de şunu tekrardan açıklığa kavuşturmak istiyorum, hayır, göründüğü gibi değil, canımız acımıyor! 

İzleyicilerden nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Genellikle olumlu dönüşler alıyoruz. Ne mutlu! Heyecanla yaptığınız bir işe aynı heyecanla karşılık bulmak müthiş bir şey! Birinin özellikle beğendiği bir kısmı sevmeyen de olabiliyor tabii. Oyunu, gerçekten bilinen bir yazardan uyarlama ya da ona bir gönderme zanneden de! Ama genellikle ani ses ve beden değişimleri ve iki karakter arasındaki, reji - metin arasındaki ilişki - uyum beğeniliyor.

 

Oyundan yeterince bahsettik. Biraz da Çağıl Tekten’i tanıyalım. Çağıl kimdir?

Ben çocukluğumdan beri biraz oynuyorum biraz yazıp çiziyorum. 1990 doğumluyum. Ayvalık’ta büyüdüm. 2012’de Anadolu Üniversitesi tiyatro bölümünden mezun oldum. Bir yıl İstanbul Devlet Tiyatrosunda sözleşmeli oyuncu olarak çalıştım. Kurulduğundan bu yana da Küçük Salon’layım. Burada Faust, Romeo ve Juliet, Şato ve Oidipus oyunlarında oynadım. Bu süreçte başka yurtiçi - yurtdışı projeler, festivaller, kısa filmler, çocuk oyunları oldu, drama-tiyatro dersleri verdiğim dönemler oldu… Bir yılı aşkın zamandır da Pulbiber Dergi’de yazıyorum. Daha önce uyarlama denemelerim olmuştu ama Angina Pektoris yazdığım ve sahnelenen ilk oyunum.

Bir konuşmamızda “Tiyatrocu olmak isterken sürüneceğimizi biliyorduk ama bu kadar değil" dediniz. Türkiye’de sadece tiyatro yaparak hayatını idame ettirmek çok mu zor?

Bunun karşıma çıkacağını bilmiyordum! Şaka bir yana, evet zor, kesinlikle zor. Ama ne tür tiyatro yaptığınız da önemli bu noktada. Demek istediğim şuydu aslında; işi seviyorsunuz ve seçimlerinizi yaparken göze alıyorsunuz birçok şeyi. Benim için böyleydi en azından. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor tabii, hem hayat değişiyor hem yaşadığınız ülke değişiyor. Ülkedeki siyasetin özgür sanatla ilgili tutumundan bahsetmeye gerek bile yok sanırım. Aynı şekilde ekonomiye olan etkisi de sizi doğrudan etkiliyor. Biz dahil herkes önce birincil ihtiyaçlarının derdine düşüyor doğal olarak. O nedenle yaşatılması bence tiyatrocular kadar tiyatro severler için de bir mücadele.

Genel algı, zorlukların yaratıcılığı körüklediği şeklindedir. Sizin için de bu durum gerçekten böyle mi?

Zorlukların yaratıcılığı da bütünüyle insanın kendini de geliştirdiği bir gerçek. Direnmek gerek. Ama insan bir noktada yaptıklarının karşılığını görebilmeli bence. Yoksa bir züğürt tesellisi bir arabesk hikaye olmaktan öteye gitmeyebilir. Ya da vazgeçebilmek, yeni yollar yaratabilmek lazım doğru yerde. Bunun için de duygusallığa gömülüp kalmadan, aklı kenara atmadan yürümek, hareket etmek lazım sanırım. Bilmiyorum…

Son olarak, oyununuzun tarihleri nelerdir? İzleyiciler, biletleri nerelerden temin edebilir, size dair bilgilere nereden ulaşabilirler?

Oyunumuz sezon boyunca Küçük Salon’da (Kadıköy) devam edecek. İleriye dönük ara ara Avrupa yakasına misafirliğe gitmek gibi bir fikrimiz de var. Ocak ayında 12 - 17 - 20 ve 26’sında Küçük Salon’da oynuyoruz. Biletler biletix ve Küçük Salon gişeden temin edilebilir. Küçük Salon’a ve tüm oyunlara dair bilgiler (Kimdir - nedir, adres, rezervasyon için telefon numarası,oyun tarihleri, oyun künyesi,özgeçmişler vb.) www.kucuksalon.com adresinden takip edilebilir. Aynı şekilde Küçük Salon’un facebook, twitter ve instagram adreslerini takibe alarak güncel bilgileri elde edebilirsiniz.

*AnginaPektoris: Göğüste, kalp bölgesinde şiddetli ağrıyla başlar. Ağrı zaman zaman sol kola da yayılır. Hasta ölüm korkusuyla karışan ağır bir iç sıkıntısı duyar; terli ve solgundur. Elini göğsüne götürerek bir an konuşamadan durur. Bu durum kalbin normal işlevine dönmesiyle birkaç dakika içinde ortadan kalkar. Ölümcül değildir.

Kaynak CNNTurk


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler