Bir dâhinin izinde...

UNIQ İstanbul’daki “Dâhi İstanbul’da” başlıklı Da Vinci sergisi usta sanatçının çizimlerinden hareketle yapılan 100’e yakın replikayı 7 Nisan’a kadar ziyaretçilerle buluşturuyor.

Yayınlanma: 09.02.2018 - 21:35
Abone Ol google-news

Ayazağa yolundaki UNIQ İstanbul’un içinde yer alan Uniq Müze, iddialı bir sergiye ev sahipliği yapıyor bir süredir. “Leonardo da Vinci Expo: Dâhi İstanbul’da” başlıklı sergiyi küratör Jean-Christophe Hubert ve sergi teknik sorumlusu Vincent Damseaux ile birlikte gezdik ve hem Da Vinci’nin planlarından hareketle hayata geçirilmiş mühendislik harikaları “makineler”e hayran kaldık hem de kimi ilginç bilgilerle donanadık. Malumunuz Leonardo da Vinci’nin hayatı boyunca (1452-1519) kaç tablo yaptığı tam olarak bilinmiyor. Az sayıda eser verdiği kesin ama hangilerinin ona ait olduğu konusunda ciddi tartışmalar hep süregelmiş. Sonuçta kimi sanat tarihçileri günümüze sadece 15 civarında orijinal Da Vinci tablosu kaldığını iddia ederken, kimileri de 20 civarında tablodan söz ediyor. UNIQ’teki sergiyi gezerken küratör Hubert’in birkaç kez “20 kadar tablo” demesi boşuna değil yani. Ne yazık ki, UNIQ’te bu tabloların asılları yok ama ayrıntılı bilgilerle sergilenen son derece kaliteli reprodüksiyonlar mevcut.

Çok yönlü dâhi

Serginin asıl önemli yanı Leonardo’nun sanatçılıktan farklı yönlerini öne çıkarıyor oluşu. Leonardo bugün hâlâ “Rönesans Adamı” dendiğinde akla gelen ilk kişi zira sanattan mühendisliğe, mimariden müziğe, astronomiden anatomiye sayısız alana el atmış, merakla başlayan ilgisi bir çok alanda bugün bile aşılamamış eserler, ürünler ortaya koymasına sebep olmuş. Örneğin anatomik çizimleri için şunları söylüyor Hubert: “Her şeyi bilmek isteyen Leonardo elbette insan bedenini de merak ediyordu ve 20’li yaşlarından itibaren bu merakını pratiğe döktü. Ama onun döneminde insan cesetlerine dokunmak yasaktı. Günümüzde anladığımız anlamıyla anatomi biliminin gelişmesi Leonardo’nun ölümünden 30-40 yıl sonra başladı. Tabii ki Leonardo kurallara uyan birisi değildi ve gidip mezarlıktan 4-5 ceset çıkardı. Evine götürdüğü bu cesetleri parçalarına ayırıp inceledi. Bu dönemde yaptığı anatomik çizimler bugün bile yapılmış en güzel, gerçeğe en yakın çizimler olarak bilinmekte.” Sergi için Leonardo’nun eskizlerinden ve planlarından hareketle 100 kadar replika üretilmiş. Bu replikaların büyük kısmı hareketli, yani çalışır vaziyette. Da Vinci’nin özellikle askeri alanda çok fazla makine tasarladığı biliniyor (anlaşılan savaş endüstrisi her çağda en çok para harcanan alan) ve burada da çeşitli silahlar görmek mümkün. Ve elbette Da Vinci’nin en büyük tutkusu olan uçmak... Bunun için de yine doğadan, yani kuşlardan hareketle çok sayıda alet ve deney yaptığı biliniyor usta sanatçının. Sergide bununla ilgili de replikalar bekliyor ziyaretçileri.

Haliç Köprüsü de bu sergide

Leonardo Da Vinci Expo: Dâhi İstanbul’da’ sergisinin şüphesiz en önemli ve 5 metre boyutuyla en büyük parçası; Da Vinci’nin Sultan II. Beyazıt döneminde inşa etmek istediği Haliç Köprüsü’nün replikası. 1482’de dünyanın en büyük, en güzel köprüsünü inşa etmek isteyen Da Vinci, Sultan II. Beyazıt’a bu talebiyle ilgili bir mektup göndermiş ancak köprü inşa edilememiş. Hubert köprünün hikâyesini şöyle anlatıyor: “Sultan ondan 240 metre uzunluğunda, altından büyük yelkenlilerin de geçebileceği bir köprü istedi. Da Vinci iki yönlü trafiğin akacağı bir köprü projesi çizdi. İki uçta yolların çatallanıp ayrıldığı bir köprü olacaktı bu. Da Vinci bir mektubunda Sultan’a bu köprünün tam istediği gibi, sağlam ve üstelik ucuz bir köprü olacağını yazdı. Ama Sultan ona güvenemedi ve bu işbirliği burada sona erdi, köprü yapılamadı. Ardından Sultan bir mektup yazarak Michelangelo’dan da bir proje geliştirmesini istedi aynı köprü için ama yanıt bile alamadı.”

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler