Lazistan neresi, Lazlar kim?

25 Aralık 1864’te Kutaisi’de doğan; Rus-Sovyet Doğu araştırmaları ekolünün önemli araştırmacılarından olarak kabul edilen Nikolay Marr, yaklaşık yüz evvel Doğu Karadeniz’de Lazların yaşadığı bölgelere yaptığı dilsel yolculuğu anlattığı “Lazistan’a Yolculuk” isimli çalışmasıyla bir dönemin tarihine ışık tutuyor.

Yayınlanma: 30.05.2016 - 17:07
Abone Ol google-news

Nikolay Marr’ın yardımcısıyla yaptığı yolculuktaki ilginç anektodlar, bölge insanının sosyal ve siyasal yapısına dair de önemli bilgiler sunuyor. Yüzyıl önceki idari sınırlar içerisinde bugün; Rize ve Artvin sınırları içerisinde yer alan ve Lazlar’ın kadim zamandan beri yaşadığı; Pazar (Atina), Ardeşen (Artaşeni), Fındıklı (Viçe), Arhavi (Arkabi), Hopa (Hope) ve Çamlıhemşin ilçelerindeki köylere ve yerleşimlere uğrayarak hem Lazca konuşan toplumu tespit etmek, Lazca’nın en iyi nerede konuşulduğunu anlamaya çalışmak hem de orada yaşayan insanların sosyokültürel ve sosyoekonomik durumunu tahlil etme çabasındaki yolculuk ve saha çalışması, Marr’ın oldukça sade üslubuyla okura sunuluyor. O dönemdeki koşullarda yakın gibi görünse de bölgeye yolculuk yapmak, beraberinde birçok sorunu da getiriyor haliyle. Pasaportlarına el koyulması en hafifiyle yaşadıkları sorunlardansa bir başkası kaldıkları otellerin odalarına bölge insanları tarafından yapılan baskınlar olarak aktarılmış. Ama Marr yardımcısıyla ne pahasına olursa olsun bu yolculuğu imkânlar ölçüsünde tamamlayıp geri dönebilmiş.

Bugün bile Türkiye toplumu için Lazlar’ın kimliği ve dili muammayken ve hâlâ üzerinde onlarca çalışma yapılmasına rağmen bilinmiyorken yüzyıl evvel böylesi bir bilimsel gezinin varlığı, çok kıymetli bir veri sunuyor. Karadeniz bölgesinde yaşayan tüm toplumu Laz ve “uyy”, “daa” nidalarını Lazca sanan milyonlarca insanın, Lazca gibi bir dilin varlığından bihaber olması, elbette yüzyıl evvel yollara düşmüş Marr gibi araştırmacıların çalışmasını değerli kılıyor. Yüzyıl evvelki farkındalık, bugün sosyal bilimlerde neden çok umursanmıyor ya da üzerinde pek durulmuyor, bu da başlı başına bir tartışma konusu. Marr, Lazca’nın Gürcüce ve Megrelce'yle akraba bir dil olduğunu savlıyor. Ancak araştırmasını mümkün olduğunca bu iki dilden arınmış, saf Lazca üzerine yapmayı tercih ediyor. Çalışma neticesinde, aslında en arı Lazca’nın Fındıklı’da konuşulduğunu saptıyor.

Bölgede yaşayan Lazların yoksul bir profil çizdiğine dikkat çeken; hayvancılık, yarım ve demirciliğin ekonomik olarak bir atılıma yetmediğini belirten Marr, Lazların da komşuları Hemşinliler gibi tahıl zengini Rusya’ya çalışmaya gittiğini kaydediyor. Lazların ulusal kazanımlarını her şeyden çok İslam’ın yok ettiğini ifade eden Marr, “Ulemalar Lazları, yeryüzünde sadece 300 yıllık bir geçmişe sahip olduğuna inandırmayı başarmış” diyor. Karmakarışık bir sosyolojik yapı, din, tarih, ekonomi derken Lazların bir taraftan da çok iyi mimariye sahip olduğunu ve özellikle ahşap işlerinde ustalaştığını anlatıyor. Bölgenin arkeolojik açıdan da ilgi çekici bir yer olduğuna dikkat çeken Marr, Laz halkının kendi dillerine kayıtsız olduğunu, kültürel dejenerasyon sürecini tamamladığını kaydediyor. Lazların yeniden doğuşununun üzerindeki engelleri kaldırabileceğini zamanın göstereceğini ifade eden Marr, çalışmasını “Umarım bu da gelecekte buralarda dolaşan bir seyyahın notları tadında olmaz” sözleriyle bitiriyor.

Lazların kadimden kalan topraklarındaki yaşamı, dili ve yaşamlarına dair önemli bilgileri içeren bu çalışmanın Türkçe’ye kazandırılması, tarihin belirsiz bir aralığının daha aydınlatılması için elzem bir çalışma. Kitabın sonunda, Marr’ın bugün harabe olarak anılan, Ermenilerin en önemli kutsal alanlarından Ani’deki çalışmalarını, kentin ayakta kalması için verdiği mücadeleyi de okuyunca Lazistan’a Yolculuk’un önemi daha da artıyor. Önyargısız, homurdanmadan ve tarihe, emeğe saygı çerçevesinde okunduğunda anlaşılacaktır diye umuyorum.

Lazistan’a Yolculuk/ Nikolay Marr/ Çeviren: Yulva Muhurcişi/ Aras Yayıncılık/ 121 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler