Marilyn’in son günleri

Marilyn’in son günleri 1962’nin ilk aylarında Marilyn Monroe otuzuncu filmi Something’s Got to Give’de oynamaya hazırlanıyordu. Filme başladıktan sekiz hafta sonra ünlü yıldızın işine son verildi. İki hafta sonra 5 Ağustos’ta Marilyn evinde ölü bulundu.

Yayınlanma: 16.08.2019 - 10:26
Abone Ol google-news

Bir yıldır beyazperdeden uzak olan Marilyn Monroe 1962’nin ilk aylarında otuzuncu filmi Something’s Got to Give adlı komedide oynamaya hazırlanıyordu. Yönetmen George Cukor’du, Marilyn, Dean Martin ve Cyd Charisse’le birlikte rol alacaktı. Prodüksiyon başladıktan sekiz hafta sonra yıldızın işine son verildi, iki hafta sonra da Marilyn Monroe evinde ölü bulundu. Böylelikle film Hollywood tarihinin en çok konuşulan yarım kalan yapımlarından biri oldu.

Marilyn Monroe sinema sektörüne 1950’lerde figüran ve yardımcı oyuncu olarak girmişti. 1962’de ise Fox şirketine en çok para getiren yıldızlardandı. Yirmi filmiyle Marilyn, Fox’a 200 milyon dolar kazandırmıştı. 1962’de Elizabeth Taylor ile Richard Burton’ın oynadığı, Joseph Mankiewicz’in yönettiği Cleopatra’nın fazla harcamalarından dolayı Fox çok zor durumdaydı. Marilyn’in hemen bir film yaparak stüdyoyu iflastan kurtarması gerekiyordu.

Sanatsal kontrolü elinde tutmak için Marilyn, 1955’te kendi yapım şirketini kurmuştu. Film setlerine geç gelmesiyle tanınıyordu, yazar Arthur Miller’la olan evliliği yeni bitmişti, avuntuyu içkide ve haplarda arıyordu. Stüdyonun ve yıldızın sorunları paralel gidiyordu. Psikiyatr Ralph Greenson, Marilyn’i her gün görüyordu. Ocak 1962’de yönetmen Cukor isteksizce filmi çekmeyi kabul etti çünkü Let’s Make Love’da (1960) Marilyn’le zor. geçinmişti. Senaryo iyi değildi, üstünde daha çok çalışılması gerekiyordu. Marilyn’de senaryoyu sevmediği için filmde oynamak istemiyordu. Yeni senaryoların yazımı bütçenin 300 bin dolar aşımına neden oldu.

Mart 1962’de filmin çekimine üç hafta kala ön hazırlıklara başlandı. 10 Nisan’da Marilyn kostüm ve makyaj provasına geldi, harikaydı, ışıl ışıldı. Akşam Brentwood’daki evinde yüksek dozda aldığı ilaçlardan ötürü bilincini kaybetti. Marilyn’i bilinçsiz gören yapımcı Andrew Weinstein filmin iptal edilmesini istedi. Uykusuzluk çeken yıldız uyku haplarını şampanyayla birlikte içiyordu, ünlü olma sürecinde uyku hapı bağımlısı olmuştu. Psikiyatrını her gün görüyordu, duygusal problemleri vardı, manik depresfti, sürekli değişken bir psikoloji içindeydi.

10 Nisan’daki aşırı dozdan sonra Cukor çekimi 23 Nisan’a erteledi. Yedi yıl boyunca Actor’s Studio’nun kurucuları Lee Strasberg ve Paula Strasberg ile çalışan Marilyn New York’a onların yanına gitti. “İyi bir oyuncu olmak istiyorum. Zirvede olmak önemli değil. Belki de en iyi oyuncular zirvede olmayanlardır” diyordu. Tıpkı psikiyatrı gibi Strasberg’lerde evlerini Marilyn’e açtılar, ona aile güveni ve rahatlığı sağladılar. Onlarla çalışmak Marilyn’i saygın hissetiriyordu.

19 Nisan’da filme başlamak için Los Angeles’a gelen Marilyn ciddi bir soğuk algınlığı geçiriyordu. 23 Nisan Something’s Got to Give’in ilk çekim günüydü, 104 kişilik ekip hazırdı, Marilyn sete gelmedi. Duygusal çöküntü yaşadığında kendini güzel hissetmiyordu, güzel görünmek onun için çok önemliydi. Performansı büyük ölçüde görünüşüne bağlıydı. Depresyondayken enfeksiyona olan direnci düşüyordu. Cukor öteki oyuncularla çekime başladı. Marilyn ancak 30 Nisan’da sete gelebildi. 1 Mayıs’ta sabah yedide stüdyodaydı, biraz çalıştıktan sonra bayıldı ve hemen evine götürüldü. 7 Mayıs’ta Marilyn onuncu kez hasta olduğunu, sete gelemeyeceğini bildirdi. Ekibin sabrı taşıyordu, Fox yönetimi endişeliydi.

14 Mayıs’ta üçüncü kez çekime geldi, yanında haftada beş bin dolar ödediği oyuncu koçu Paula Strasberg vardı. Son beş filminde Paula hep Marilyn’in yanındaydı. Güçlü kadınlar olan Paula Strasberg ve menajeri Pat Newcomb, Marilyn’i sürekli denetliyorlardı. John ve Bobby Kennedy’iyle duygusal dalgalanmalar yaşıyordu. 15 Mayıs’ta yüksek ateşle sete geldi. Çocuk oyuncular ona yetimhane, taciz gibi acı deneyimlerle dolu çocukluğunu anımsattı. Biyolojik babası onu kızı olarak kabul etmemişti, annesi akıl hastanesine yatırılmıştı. Bir dizi sonuçsuz hamilelikten sonra çocuk doğuramayacağı kanısına kapılmıştı. 17 Mayıs’ta Başkan Kennedy’nin doğum günü partisine gitti. Fox gitmesini hiç istemiyordu çünkü çalışma programının gerisindeydiler. 21 Mayıs’ta yorgunluğu makyajla gizlenmediği için Marilyn yakın plan çekim istemedi.

23 Mayıs’ta ünlü havuz sahnesi çekildi. Marilyn yüzme havuzunda çırılçıplak yüzdü, formundaydı, tüm ekibin kalbini ve sempatisini yeniden kazandı. Havuz sahnesi olağanüstüydü, Fox olumlu düşünmeye başladı. Bir hafta sete kesintisiz gelen Marilyn 25 Mayıs’ta kayıplara karıştı. 28 Mayıs’ta hasta olduğunu sete gelemiyeceğini söyledi. Çekim Marilyn yüzünden 11 gün uzamıştı. 1 Temmuz Marilyn doğum günüydü, sette kutlama yapıldı, 36 yaşına basmıştı. 4 Temmuz günü çok hasta olduğunu söyleyip onyedinci kez sete gelmedi. O gün Dean Martin çok sinirlenip seti terketti. Something’s Got to Give’in çekimi durdu

Filmin bütçesi bir milyon doları aşmıştı. 30 günlük çekim programında Marilyn sadece 13 gün çalışmıştı. Stüdyo filmi başka bir oyuncuyla bitirmeye karar verdi. 8 Temmuz’da Fox stüdyosu Marilyn Monroe’nun işine son verdi. Bu onun için korkunç bir şok oldu. 104 kişi Marilyn yüzünden işsiz kaldı. Marilyn öfkeliydi, endişeliydi, gergindi ve korkmuştu. Cinselliğini ve gücünü kullanarak Fox’a karşı savaşmaya karar verdi. Filme yeniden dönmek için elinden geleni yaptı. Kariyerini yitireceğini düşündüğü için kişisel kampanyasını yürütmeye başladı. Temmuz’da önemli gazetecilerle konuştu. Life dergisiyle söyleşi yaptı, fotoğrafçı George Barris’e poz verdi, sonunda amacına ulaştı.

1 Ağustos 1962’de 1 milyon dolar karşılığında Fox’la iki filmlik bir sözleşme imzaladı. George Cukor yerine filmi Jean Negulesco yönetecekti. 4 Ağustos’ta Peter Lawford ile karısı Pat’in yemek davetini reddedip evinde kaldı. Gece dokuz sularında odasına çekildi. O gece çok sayıda telefon konuşması yaptı. Gece yarısı Peter Lawford’a telefon edip Pat ve Başkan Kennedy’ye veda ettiğini söyledi. Aslında bu bir imdat çağrısıydı. Bir şey onu rahatsız etmişti, çok sayıda ilaç almıştı, belki de sonradan pişman olduğu için Lawford’u aramıştı. 5 Ağustos 1962’deki ölümü dünyayı şoke etti. O, ABD’nin ve dünyanın en büyük seks tanrıçası, en ünlü, en parlak, en trajik yıldızıydı.

Marilyn Monroe her kuşak için kadın cinselliğini ve güzelliğini tanımlayan bir simge oldu, yıllarca olmayı da sürdürecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler