Meclis Binası TOKİ İşi Olunca...

Parlamento Kulisi

Yayınlanma: 13.07.2014 - 23:18
Abone Ol google-news

İnşaat sektöründe TOKİ; ucuz ve kalitesiz” malzemeleri tanımlamak için kullanılıyormuş ya, TBMM kampusu içindeki yeni milletvekili halkla ilişkiler binası da bunu birebir doğruluyor desek yanlış olmaz. Zira yeni milletvekili halkla ilişkiler binası bir “TOKİ yapımı!” İşte bu nedenledir ki milletvekillerinin taşındığı yeni binada nisan ayında bu yana gün geçmesin ki bir sorun yaşanmasın. Misal, sadece geçen hafta, lağım patladı, ortalığı neyin götürdüğünü buraya yazmaya gerek yok. Ertesi gün ise milletvekilleri ve çalışanlar, orta sınıf “gerilim-bilimkurgu” filmlerinde görülen sahnelerin “sahicisini” yaşadılar. Metalik bir sesin “Binayı acil terk edin” anonsuyla neye uğradığını şaşıran milletvekilleri ve çalışanlar, kendilerini güç bela dışarı attılar. Eh malum “akıllı bina” ya anons da dijital. “Bomba ihbarı”, “doğalgaz kaçağı” söylentileri gırla giderken olay yerine geldiğinde yüzündeki şaşkınlık kolaylıkla anlaşılan TBMM bürokratları, kendilerinin de anlayamadığı bu “anons” üzerine alelacele “Başarılı bir yangın tatbikatıydı” açıklaması yapıverdiler. Tabii personel arasında bu açıklama, haliyle inandırıcı bulunmadı ve “Kim inanır, Kadir İnanır” muhabbeti tavan yaptı. Çünkü bu “başarılı” yangın tatbikatı sırasında, yangın merdivenlerine giden kapıların tekmili birden kapalıydı. Ve tabii ki gazeteciler için de bu açıklama ikna edici olmadı. Ne yazık ki bir görevlinin “Yangın tatbikatı’ der geçeriz” sözlerini duymuşlardı. Nitekim, bir gazeteci TBMM Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu’na, bir gün önce “lağımın patladığını” anımsatıp “Bu da mı tatbikattı” sorusunu yöneltmek zorunda kaldı, tabii yanıt filan alamadı. Sorun bununla bitse iyi. Öyle bir sorun var ki en çok AKP milletvekilleri şikâyetçi. Çünkü yeni binanın hem Genel Kurul’a mesafe olarak uzaklığı hem de “çok katlı” oluşu nedeniyle özelikle 4 ve 5. katta kalan milletvekilleri yoklamalara yetişemiyorlar. Eh durum böyle olunca da Genel Kurul çalışmalarına sık sık ara veriliyor, hatta kimi zaman da kapanmak durumunda kalıyor. İşte bu durum karşısında AKP milletvekilleri çareyi, alt katlarda odası bulunan muhalefet milletvekilleri ile “becayiş”te bulmuş. Odası “manzaralı” AKP milletvekilleri, değiştirme olanağı bulsa da özellikle odaları “bina boşluğu”na bakanlar o kadar şanslı değil. Öyle anlaşılıyor ki TBMM’nin silüetini bozan ve “anıt” niteliğindeki ana mimari açıdan da “doku uyuşmazlığı” görüntüsü sergileyen yeni halkla ilişkiler binasıyla ilgili sorunlar daha da devam edecek.

___________________________________________________________________

Bir ‘Aforoz’ polemiği

TBMM Genel Kurulu’nda geçen hafta kabul edilen “Çözüm Paketi”ne, tek muhalefet eden parti MHP’ydi. Sık sık söz alarak ya da yoklama isteyerek engelleme taktiği izleyen MHP, düzenlemeyi Türkiye’nin “bölünme”sine yol açacak “ihanet yasası” olarak da nitelendiriyor. Yasanın görüşmeleri sırasında AKP Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu ile MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu arasında tartışma yaşandı. Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı olan Halaçoğlu, Türkoloji ve ilahiyat alanında çalışmaları ile tanınan Prof. Dr.Abdulkadir Karahan’ın kızı olan Zeynep Karahan Uslu’ya “babası” üzerinden yüklenince, Meclis tutanaklarına şu ilginç tartışma yansıdı:

AKP’li Uslu - Çok uzun yıllar Kürt meselesi vesayetin ve vekâletin aracı haline getirildi. (...) Hükümetler kuruldu, hükümetler dağıtıldı, ama problem o zaman da bu sorunun parçası olanlar burada olduğu halde paşa paşa devam etti ve bütün bunları özetleyen ana cümle de ret, inkâr, asimilasyon politikaları oldu. İmparatorluk mirasçısı bir devlet; sınıfsız, imtiyazsız, homojen bir ulus devlet kalıbına sokulmak istenerek kendi vatandaşlarını tehdit olarak gören rejim eliyle devletine küskün bir millet yaratıldı.

MHP’li Halaçoğlu - Jön Türkler de sizin gibi düşündüler, Balkanlar’ı kaybetti Osmanlı.

AKP’li Uslu (Devamla) - Mevlana’nın dediği gibi “Dün dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Geçmişe takılmak isteyenler olabilir, onlara selam olsun ama toplumsal ihtiyaçlara, hakiki karşılıklar üretmeye ve hakiki karşılıklar üreterek yola devam etmeye hep beraber biz devam edeceğiz.

MHP’li Halaçoğlu - Git Balkanlar’ı nasıl kaybettiğimizi bir daha oku, git bir daha oku.

MHP’li Kemalettin Yılmaz - Babanın kemikleri sızlıyor.

MHP’li Halaçoğlu - Baban yaşıyor olsaydı seni aforoz ederdi.

___________________________________________________________________

Muhalefetin bürokrasiyle imtihanı

Bir yılı aşkın süre önce dönemin BDP (şimdi HDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle yurtdışında yaşayan vatandaşların seçimlerde oy kullanması konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Muhalefetin iktidarın güdümünde olan bürokrasiyle de boğuştuğunu kanıtlar nitelikte; 3 ay içinde gelmesi gereken yanıt neredeyse 15 ay sonra geldi. Ancak gelin Mayıs 2013 tarihinde verilen bu önergenin başından geçenleri bebaber tanık olalım:

Başbakan Erdoğan’a yöneltilen soru önergesi öncelikle Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Adalet Bakanlığı ise bu önergeyi yurtdışında yaşayan vatandaşlardan hareketle Dışişleri Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) iletti. Dışişleri Bakanlığı 1 Ağustos 2013 yılında önergedeki soruyu yanıtladı. Ancak YSK soru önergesindeki soruları yanıtlamak yerine daha farklı bir yol izledi. YSK öncelikli olarak Adalet Bakanlığı tarafından kendisine gönderilen bir milletvekilinin soru önergesinde yurtdışındaki seçmenlerin oy kullanıp kullanmayacağına yönelik sorusuna yanıt verilip verilmeyeceği konusunu değerlendirme ihtiyacı duydu! Bu kapsamda YSK Başkanı ve üyeleri bir araya gelerek 4 Temmuz 2013 tarihinde yalnızca bu konuyla ilgili garip bir karar aldı. Söz konusu karar da eklenerek ilgili yanıt Adalet Bakanlığı’na gönderildi. YSK’nin konuyla ilgili 270 numaralı kararında şunlar yer aldı:

“Gereği görüşülüp düşünüldü; kurulun görev alanına giren konular hakkında Başbakan veya bakanlardan yazılı soru yoluyla bilgi istenilmesinin, anayasanın yasama bölümünde yer alan Yüksek Seçim Kurulu’nun yargısal niteliği ve konumu ile bağdaşır görülmediğinden, sorulan hususlara cevap verilmesine ilişkin istemin reddine karar verildi.”

Ancak YSK aynı kararda konu hakkında Adalet Bakanlığı’na bilgi gönderilmesini kararlaştırıldı. YSK’nin söz konusu kararı bir üst yazıyla 9 Temmuz 2013 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderildi. YSK bilgilendirmeyi de 11 Temmuz 2013 tarihinde yaptı. Adalet Bakanlığı da tüm bu yazışmaları ve YSK kararını bir araya getirerek Tan’a yanıtı 23 Haziran 2014 tarihinde verdi.

Basit bir soru için yürütülen bu yoğun bürokrasi muhalefet değil de iktidar milletvekili olunca “tek bir telefona bakması” da muhalefetin yalnızca iktidarla değil, bürokrasiyle de boğuştuğunu gösterdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler