Modern romanın başyapıtlarından: 'Körleşme'

Elias Canetti, Kafka’nın özellikle Dönüşüm’ündeki dilden etkilenmiş, onun kadar yalın yazmaya çalışmış ama sonuçta ortaya 565 sayfalık dev bir yapıt çıkmış. “Körleşme”, modern romanın başyapıtlarından biri olarak tekrar tekrar okunmayı, hakkında konuşmayı, tartışmayı hak eden bir roman.

Yayınlanma: 24.02.2015 - 16:36
Abone Ol google-news

Modern romanın başyapıtlarından: Elias Canetti''den 'Körleşme'

Elias Canetti’nin başyapıtı, tek romanı “Körleşme”nin kahramanı Prof. Peter Kien, çoğu kitap tutkununun hayal ettiği biçimde 25 bin kitabı ile beraber yaşıyor. Kendine kalan miras sayesinde geçim derdi yok. Zamanını sadece kitaplarıyla geçiriyor. İstediği kitabı satın alabiliyor. Dışarıdan bakıldığında bir kitap tutkununun ideali olabilecek bu yaşam biçimi aslında kahramanının kendi kendini hapsettiği hapishanesi olmuştur. Peter Kien insanlarla ilişkisini en alt düzeye indirmiştir. Eşi, dostu yoktur. Tek akrabası olan kardeşi ile de görüşmez. Çok ünlü bir sinolog olmasına rağmen uluslararası toplantılara katılmaz, meslektaşlarıyla görüş alış verişinde bulunmaz. İnsanlarla ilişki kurmamak için elinden geleni yapar. İlişki kurmak zorunda kalırsa da küfredip, itip kakacak kadar kaba davranır. Sokağa sadece günün erken saatlerinde ilgisini çekecek yeni kitap var mı diye kitapçı vitrinlerine göz atmak, kitapların kokusunu içine çekmek amacıyla çıkar. Gününü evinde kitap okuyarak, araştırmalar, başta Çince olmak üzere Doğu dillerinden çeviriler yaparak, makaleler yazarak geçirir.

Prof. Kien’in yaşam biçimi fildişi kulesindeki bir aydının nasıl yaşadığını simgeler. Tamamen yabancısı olduğu Dünyayla kurduğu ilk iletişimde bu fildişi kulenin yıkılacağını tahmin etmek de zor değil. Onun nasıl bir şiddetle yerle bir edileceğini, bu kibirli aydının insanlarla ilişki kurunca ne hallere düşeceğini ise “Körleşme”yi (Ocak 2015, Çev. Ahmet Cemal, Sel Yay.) okumadan tahmin etmek olanaksız.

Prof. Kien’in kendini insanlardan tamamıyla soyutlamış olmasının en önemli neden ve sonuçlarından biri de kendinden başka hiç kimseyi sevmemesi, insanları değersiz, küçük ve cahil görmesidir. Kadınlara düşmanlığı ve nefreti ise daha da üst düzeydedir. Ama günlük gereksinimlerini karşılayabilmek için bir kadının hizmetine gereksinimi vardır.
Therese Krumbholz sekiz yıl boyunca Kien’e tam da onun istediği gibi hizmet eder, kitapların üzerine tek bir toz tanesi düşmesine izin vermeyecek kadar titiz, kahvaltısını tam saatinde getirecek kadar dakik, tek bir kelime etmeyecek kadar sessiz ve gerekmediği hiçbir zaman ortada gözükmeyen bir hizmetçi.

Therese aslında “cahil, açgözlü ve bencil”dir. Prof. Kien’i sürekli izler, gizlerini çözmeye çalışır. Artık orta yaşı geçmiş olan Therese’nin amacı geleceğini güvence altına almaktır. Geleceğini güvence altına almasını sağlayacak fırsatı da bir yanlış anlama sayesinde yakalar.

Prof. Kien’in en büyük endişesi kendisinden sonra kitaplarının başına bir şey geleceği, kütüphanesinin dağılıp yok olacağıdır. Hizmetçisi Therese'nin kitaplarına tam da istediği ilgiyi gösterdiği yanılsamasına kapılır. Gelecekte kitaplarını koruyacak kişinin Therese olduğuna inanarak kendinden yaşça büyük ve hiçbir ortak özelliği bulunmayan bu kadınla evlenir.

KÖRLÜĞÜN YARDIMI...

Therese ile evliliği Prof. Kien’in felaketi olur. Therese yavaş yavaş evde hakimiyet kurar. Küçük, karanlık hizmetçi odasından evin içine doğru yayılır. Sonunda Prof. Kien evin dörtte üçünü içindeki kitaplarla birlikte Therese’ye bırakmak zorunda kalır. Hizmetçi evin hanımefendisi olmuştur. Therese’ye karşı tek sığınacağı şey “körlük”tür. “Körlük, zamanı ve mekânı alt etmeye yarayan bir silahtır; varlığımız tek dayanağını duyularımızla, gerek yapıları gerek kapsamları bakımından pek yetersiz olan duyularımızla kavradığımız birkaç kırıntının dışında, sonsuzluğa dek uzanıp giden bir körlükte bulur. Evrende egemen olan kuram, körlüktür. Körlük, birbirlerini görmeleri halinde beraberlikleri düşünülemeyecek nesnelerin ve yaratıkların yan yana bulunmalarına olanak tanır. Zamanın artık çekilmez olduğu, taşınması olanaksız bir yüke dönüştüğü noktada koparılabilmesi ancak körlüğün yardımıyla düşünülebilir” (s. 94-95).

Prof. Kien, Therese’ye karşı “körleşme” yöntemini kullanacaktır. Bu körleşme yaşamının tüm amacı olan kitap okumasını ve yazmasını engellediği gibi Therese’yi de engelleyemeyecektir. Tıpkı daha sonra Prof. Kien’i kapının önüne koyup nefret ettiği Dünya ve kitlelerle birlikte yaşamak zorunda bıraktığında da işe yaramayacaktır.

“Körleşme”nin ilk bölümü “Dünyasız Bir Kafa” adını taşır. İkinci bölüm “Kafasız Bir Dünya”da bu kibirli aydının fildişi kulesinden çıkıp yaşama karıştığında en cahil insanların bile elinde oyuncak olacak kadar çaresizleştiğini görürüz. Başta kitap sevgisi olmak üzere tüm zaaflarından yararlanarak cebindeki paraları ele geçirmeye çalışırlar. Kien’in körleşme yoluyla kendini kapaması, olayların akışına bırakması bir işe yaramaz, aksine sonunu hızlandırır.

Cüce ve kambur Fischerle’nin oyunları bu bölüme damgasını vurur. Fischerle Kien’in neredeyse tüm servetini ele geçirmiştir ve Amerika’da yeni bir yaşam kuracaktır. Ama yaşam ya da romanın tanrısı Canetti onun da amacına ulaşmasına izin vermez. Yaptığı kötülüklerin cezasını hazin bir ölümle öder.
“Kafasız Bir Dünya”nın yani sokaktaki yaşam tamamen kötülükle doludur. İnsanlar birbirlerine kötülük yapmak, küçük duruma düşürmek için ellerinden geleni yapar. Küfür ve şiddet bu yaşamın simgeleridir. Canetti adeta “Dünyasız Bir Kafa”ya karşı “Kafasız Bir Dünya”nın önerilemeyeceğini örneklemiştir. Bölümün sonunda Kien yarı deli bir durumda kapıcısına sığınır.

Son bölüm “Kafadaki Dünya”da Prof. Peter Kien’in Paris’te yaşayan kardeşi ruh doktoru Georges Kien olaylara el koyar. Georges Kien ağabeyinin tamamen tersi bir yapıdadır. Sosyaldir, sürekli insanlara yardımcı olmaya çalışır ve başta kadınlar olmak üzere insanları sever, sevilir.
Georges Kien, Viyana’ya gelir gelmez ağabeyinin nasıl bir duruma düşürüldüğünü anlar. Therese’yi işgal ettiği evden çıkarır, ağabeyinin gardiyanlığını yapan kapıcıyı uzaklaştırır ve mahvedilen kütüphanenin kitaplarını rehinden kurtarır. Tüm bunlara rağmen Peter Kien fildişi kulesine yeniden kapanıp “Dünyasız Bir Kafa”daki durumuna dönebilecek midir? Bilemeyiz. Ama iki kardeşin hesaplaşması, Peter Kien’in kendini savunurken söylediği sözler, kısa sürede toparlanabileceğini düşündürüyor.

Elias Canetti “Körleşme”yi 1931’de, 26 yaşındayken yazmış. Roman 1935’de Viyana’da basılmış. 1943’de İngilizceye çevrilmiş ama Canetti çevirinin basılması için savaşın bitimini beklemiş. 1946’da roman İngiltere’de basılmış. Ama “Körleşme”nin Dünya çapında üne kavuşması için Canetti’nin “Kitle ve İktidar”ının (Ayrıntı Yay.) 1960’da yayımlanmasını beklemek gerekmiş.

HOŞ BİR TESADÜF

“Körleşme”yi Türkçede okuyabilmemiz içinse Canetti’nin 1981’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasını beklememiz gerekmiş. Usta çevirmen Ahmet Cemal, çevirinin yeni baskısına yazdığı önsözde çeviriye 70’li yılların ikinci yarısında Oğuz Atay’ın kitaba dikkati çekmesi ile başladığını anlatıyor. Yani Canetti’nin Nobel alması ile “Körleşme”nin Türkçede yayımlanması hoş bir tesadüf olmuş. 

“Körleşme”nin öneminden söz edenler, romanın gelmekte olan Nazizm’in habercisi olabilecek bir içerikte olmasına dikkati çekiyor. Türkçedeki yayımı da ilginçtir 12 Eylül Askeri Darbesi’nin en karanlık günlerine rastlamıştı. “Körleşme”yi de yazarı Canetti’yi de bilmiyorduk. Ama romanı okuyanları derinden etkilediğini de biliyorum.

“Körleşme” “modernist” bir roman olarak tanımlanıyor. Çağdaş Dünya romanında James Joyce’un “Ulysses”i önemli bir eşiktir. Birçok roman gibi “Körleşme” de “Ulysses”le karşılaştırılmış. “Canetti’nin romanı, James Joyce’un Ulysses ile erişmek istediğinin ötesine geçen bir adımdır…” gibisinden büyük laflar bile edilmiş. “Körleşme” ile “Ulysses” arasında ne anlatım, ne biçim ne de konu açısından bir benzerlik bulmak olası değil. Yani yapılan elma ile armutu karşılaştırmak gibi bir şey. Öte yandan Canetti’nin de belirttiği “Kafka etkisi”nin üzerinde durulmaya değer. Canetti Kafka’nın özellikle Dönüşüm’ündeki dilden etkilenmiş, onun kadar yalın yazmaya çalışmış ama sonuçta ortaya 565 sayfalık dev bir yapıt çıkmış.

Elias Canetti’nin “Körleşme” modern romanın başyapıtlarından biri olarak tekrar tekrar okunmayı, hakkında konuşmayı, tartışmayı hak eden bir roman.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler