Nefret suçunu tanı

Kılavuz nefret suçunu “önyargı saiki ile işlenen suç eylemleri” olarak tanımlıyor. Örneğin bir okul kundaklanmıştır ve ilk bakışta basit görünmektedir. Ama öğrencilerin çoğu Romandır ve duvarlara daha önce “Romanlar dışarı” yazıldığı ortaya çıkar. Kundaklama eylemi önyargı saikiyle birleştiği için nefret suçuna girer.

Yayınlanma: 22.06.2015 - 13:37
Abone Ol google-news

Türkiye’de insanlar etnik, dini, cinsel vb. kimlikleri, dış görünüşleri, yaşam tarzları nedeniyle hâlâ kendilerini tehdit altında hissediyorlar. Dünyada da durum farklı değil. Sayısız örneğe, çarşamba gecesi ABD’de siyahların gittiği kiliseye yapılan saldırı eklendi. Dokuz kişinin öldüğü olay, polisin ilk bulgularına göre bir “nefret suçu.” 

Küresel bir tehdit olarak ortaya çıkan nefret suçu konusunda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT’in hazırladığı çok değerli iki kılavuz, geçtiğimiz günlerde Türkçeye çevrildi. Nefret Suçu Yasaları: Pratik Kılavuz ve Nefret Suçlarını Önleme ve Karşılama: AGİT Bölgesi’ndeki STK’lar İçin Pratik Kılavuz. Çevirileri yapan Kaos GL Derneği, talep geldiği takdirde kamu kuruluşlarına ve görevlilerine kargo ile ücretsiz göndermeye hazır. En acil nereye gitmesi gerektiğini herkes biliyor tabii! 

NASIL ANLARIZ?

Bir olayın nefret suçu olduğunu akıllara getiren çeşitli faktörler var. Tabii burada sayılanların nefret suçunu ispatlamaya yetmeyeceğini, önemli olanın soruşturmada elde edilen deliller olduğunu hatırlatalım.

  • Saldırganların mesaj vermek için kullandığı kelime veya semboller
  • Mağdurun ve failin mensup olduğu etnik, dini vs. grupların bazı karakteristik özellikleri. Örneğin olayın olduğu yerdeki nüfus yoğunluğu, tarihsel düşmanlık, kıyafet farklılığı...
  • Bazı gruplar için manevi öneme sahip (sinagog, cami, mezarlık vb) ya da gündelik hayatlarının bir parçası olan (okul, sosyal kulüp vb) mülklerin hedef alınması
  • “Nefret grubu” olarak tanımlanabilecek kişilerin önemli kabul ettiği bir tarihe (örneğin Hitler’in doğum günü) denk gelmesi. Saldırıya uğrayan kişilerin mensup olduğu grupla ilgili bir tarih de (dini bayram, anma vb) buna dahil.
  • Olayın belli bir azınlığa ait olan (ibadet yeri, dernek vb) ya da onlarla ilişkilendirilen bir yerde (örneğin mülteci konutları ya da gay’lerin sıkça gittiği bilinen bir kulüp) gerçekleşmesi.
  • Olayın aşırı veya sıra dışı şiddet içermesi. Gay’lere yönelik saldırılarda cinsel taciz ya da aşağılama, mağdurların üzerinde kalıcı iz bırakma.
  • Videoya çekmek, aşağılayıcı semboller ya da objelerle iz bırakmak gibi kamuoyunu etkileme amacının bulunması.

 

Avukat Hürrem Sönmez yazdı:

Türkiye’deki kanuni düzenleme göstermelik 

Türk Ceza Kanunu’ndaki nefret suçu düzenlemesinde cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, etnik köken, yaş, meslek, sağlık durumu, sosyal statü, medeni hal, gibi ifadeler yer almıyor. Madde metni, nefret suçu olarak değerlendirilebilecek eylemleri çok sınırlı bir alanda düzenleyerek nefret saiki ile işlenecek öldürme, yaralama, tecavüz gibi eylemlerde nitelikli bir hal öngörmeyip nefret suçu kapsamına sokmuyor. Bu haliyle göstermelik bir nefret suçları düzenlememiz var, demek yanlış olmaz. 

 

Son yıllarda artış var

Mevzuatta durum bu iken yasayı uygulayacak olan hakim, savcı ve adli kolluğun kendi önyargılarından dahi sıyrılamamış olması meselenin ayrı bir boyutu. Cinsel yönelimi sebebiyle saldırıya uğrayan vatandaşın yardım istediği polis memuru tarafından da aşağılanması hiçbirimize yabancı değil ne yazık ki. Nefret saiki ile işlenmiş suçlara dair bildiğimiz kimi örnekler nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyuyor. 

Gazeteci Baki Koşar evinde bıçaklanarak öldürüldü. Sanık eşcinsel ilişki teklif etmesi nedeniyle öldürdüğünü savundu. Mahkeme eşcinsel ilişki teklifini haksız tahrik kabul etti ve sanığın cezasını ömür boyu hapisten 15 yıla düşürdü. 

Sevag Balıkçı Ermeniydi, zorunlu askerlik görevini yaptığı sırada bir 24 Nisan günü bir başka er tarafından vurularak öldürüldü. Sanığa taksirle adam öldürdüğünden bahisle 4 yıl ceza verilirken, bunun bir nefret suçu olup olmadığı tartışma konusu dahi edilmedi. 

Antalya’nın Kaş ilçesinde Mahir Çetin isimli genç Kürtçe konuştuğu için “pis Kürtler” diye dövülerek öldürüldü. Dava devam ediyor ama biliyoruz ki Mahir’i öldürenlerin cezası tayin edilirken suçun nefret saiki ile işlenmesi dikkate alınmayacak. Çünkü kanunlarımızda önyargı ve nefret saiki ağırlaştırıcı bir hal değil.

AGİT tarafından düzenlenen raporlarda Türkiye’de nefret suçlarının son yıllarda hızla arttığına işaret ediliyor. Siyasi iktidar ve medyasının nefret söylemini olağan günlük dil haline getirmesi karşısında nefret suçlarının artması elbette hiçbirimize şaşırtıcı gelmiyor. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler