Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem: ’Toprağımızı unutmamalıyız’

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, ilçede tarım politikası ile kalkınmayı hedeflediklerini belirterek, “Tarım yönünden daha fazla çalışma yapabileceğimiz alanımız mevcut. Tekrardan köye dönüş hareketini başlatmalıyız. Bizim derdimiz bu. Kentlerimiz büyüsün, istihdam yaratılsın ama geldiğimiz yeri ve toprağımızı unutmamalıyız. Kendimize yeten bir ülke haline tekrar gelmeyi hedef haline getirmeliyiz” dedi.

Yayınlanma: 13.11.2019 - 11:24
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem: ’Toprağımızı unutmamalıyız’
Abone Ol google-news

Nilüfer'de bulunan Misi Köyü ve Gölyazı alanlarının tarihi derinliklerini de anlatan Erdem, “Misi Köyü, tarihi bir sanat köyü. Geçen yıl da Tarihi Kentler Birliği’nden Türkiye’de en iyi korunan köy ünvanını aldı. Gölyazı ise bize bir dünya mirası. Belki de Türkiye’de olmadığı gibi dünyada da sayılı örneklerden bir tanesidir. Korunması için üstün çaba sarfediyoruz” diye konuştu. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Turgay Erdem, şunları söyledi: 



Nilüfer’de nasıl bir tarım politikası yürüteceksiniz? 

Nilüfer 51 bin hektarı kapsayın araziye sahip. Bu alanın 13-14 bin hektarında yerleşim birimleri var. Yaklaşık 17 bin hektarımız da ormanlık alan. Bunun geri kalan alanları tamamen tarıma yönelik, tarımsal faaliyetlerde kullanılabilecek araziler. Tarım yönünden daha fazla çalışma yapabileceğimiz alanımız mevcut. Tabii kentleşmenin büyümesi ile bu alanlar biraz terk edilmiş. Eski köy olan yerleşim yerlerinde tarım bir şekilde devam ediyor ancak bu alanda kalkındırma yaratabilmek için yönlendirilmesi gereken bir politikaya ihtiyacımız var. Biz de bunu yapacağız. Geçtiğimiz dönemde kurduğumuz kent bostanları var. Kent bostanlarında ata tohumu dediğimiz eski tohumlarımızı hem elde ediyoruz hem de üretimini sağlıyoruz. Bununla ilgili takas şenliklerimiz oluyor. Şu anda yaklaşık 200’ün üzerinde eski ata tohumları belirledik ve bunları kütüphanemizde bulunduruyoruz.



Bu tohumlarla nasıl bir üretim modeli düşünüyorsunuz? 

Konaklı’da 107 dönüm bir arazide yapacağımız bir çalışma var. Bu çalışmayla ilgili uzmanlardan da bilgi alarak ortak akılla bir süreç yürütüyoruz. Bölgede etütlerde yaptık. Mesela tıbbi aromatik bitkilerle ilgili yetiştireceğimiz bir alan da belirledik. Bu sene onun da denemesini yapıyoruz. Lavanta ve ona benzer ürünler için de harekete geçtik. Bir de bölgede insanları tarıma yönlendirecek bir alan yaratmak istiyoruz. Orada yapmış olacağımız, yapacağımız, ata tohumları ile geliştireceğimiz ürünlerin pazarlanmasını da sağlayacak bir yöntem geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda bu politikaların köylere inmesini sağlayacağız. Bütün köylerimizde kadın derneklerimiz var. Orada da üretilen ürünleri bu sürece katacağız. Bir köyümüzde domates bir köyümüzde bamya üreteceğiz ve bu ürünlerin bölgelerden toplanmasını sağlayıp, hijyenik olarak bir marka haline getirip kooperatif çatısı altında bütün Türkiye’ye pazarlanmasını sağlayacağız.  


‘DÜNYANIN EN İYİ İNCİRİ’


Peki bu politikayla neyi hedefliyorsunuz? 

Dünyanın en iyi incirinin üretildiği bölge burası. İngilterede kraliçenin bile buradan giden bir incirle beslendiğine dair duyumlar alıyoruz. Bizim için önemli olan yerel üretimin pazarlanması. Bu noktada da yerel yönetimlerin Türkiye çapında bu konuya daha çok eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kentler o kadar hızlı büyüyor ki üretim alanları tarım alanları olarak belirlenmeli. Yani tekrardan köyle dönüş hareketini başlatmalıyız. Bizim derdimiz bu. Kentlerimiz büyüsün, istihdam yaratılsın ama geldiğimiz yeri ve toprağımızı unutmamalıyız. Kendimize yeten bir ülke haline tekrar gelmeyi hedef haline getirmeliyiz. Bakın özellikle de gençleri toprakla buluşturmalıyız. Biz gençler için belirli dönemlerde gelip toprakla buluşacağı alanlar üzerinde de çalışmalar yürütüyoruz. Bir yandan da kentten çocuklarıyla gelecek aileler için kendilerinin ekebilecekleri küçük bahçeler yapacağız. 


Nilüfer Belediyesi, kültür sanat anlamında çok sayıda etkinliğe imza attı…

Evet, Nilüfer kültür sanatın merkezi diyebiliriz. Bizim bir kent tiyatromuz var. Belki de bundan Türkiye’de birkaç tane var. Bu  sene 9 oyun birden sahneleniyor. Bir yıla yayılmış olarak tiyatro festivalimiz var. Gençlik ve müzik festivallerinin her zaman yapıldığı bir yer burası. Şu an 3 Kültür Evimiz var. Ana konularımızdan ber tanesi bu. 



‘GÖLYAZI DÜNYA MİRASI’


Tarihi dokuya sahip de bir ilçe. Misi Köyü ve Gölyazı truzm için katkı sunuyor mu? 

Misi, eski bir Osmanlı köyü. 7-8 yıl önce bu köyde bazı yapılar onarıldı. Burada fotoğraf müzesi ve edebiyat müzesi, kütüphane ve yazı evimiz var. Tarihi bir sanat köyü diyebiliriz. Geçen yıl da Tarihi Kentler Birliği’nden Türkiye’de en iyi korunan köy ünvanını aldı. Sokaklarını iyileştirdik, binalarını.. Hafta sonlarını 8-10 bin ziyaretçisi olur. Gölyazı ise bize bir dünya mirası. Belki de Türkiye’de olmadığı gibi dünyada da sayılı örneklerden bir tanesidir. Korunması için üstün çaba sarfediyoruz. Zaman içerisinde deforme olmuş. Eski Roma kentinin üzerinde kurulmuş bir kent. Kazıldığında altından tarih fışkırıyor ama orada bir yerleşim var. Dolayısıyla tarihin tam ortasında olan bir kent. Bir imar planı vardı o iptal oldu. Mümkün olduğu kadar korumaya gayret sarfediyoruz. Alt yapı sorunu vardı o çözüldü. Biz orada uzun yıllardır çalıştaylar yaptık nasıl korunması gerektiğiyle ilgili. Bu sene Unesco’nun dünya mirasına girmesi için çabalıyoruz. Buranın sadece Nilüfer Belediyesi olarak değil, bakanlık tarafından da korunması gerekiyor. Orada bir nekropol alanı var. Kazı çalışmalarımız oldu. Bir müze yaparak ile çıkan buluntuları sergileyeceğiz. Zambaktepe’de çok güzel bir amfi tiyatro var. Güneşin en güzel battığı yer olarak belirlenmiş. Bizim orada kazı çalışmaları yapmamız lazım ama Kültür Bakanlığında bu konuda çalışma yürütmesi gerekli. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler