Okul da yok sağlık ocağı da

Küçük Armutlu Halk Meclisi, haftada 2 toplanıyor. Bir gün dert dinleme, diğeri karar için. Uyuşturucu satıcısının evi halk meclisinin kararıyla yıkıldı...

Yayınlanma: 16.02.2016 - 20:42
Abone Ol google-news

Sarıyer’e bağlı Fatih Sultan Mehmet Mahallesi, halkın deyişiyle de mahalle içinde bir başka mahalle “Küçük Armutlu”... Polis saldırılarıyla, ölümlerle anılan, devletin ötekileştirdiği mahalle İstanbul Boğazı’na bakıyor. Hemen arkasında lüks konutlar bulunan mahalle ranta direniyor.

Şükran Soner'in Küçük Armutlu izlenimleri: ‘Acıklı son’ göç senaryolarını kıran Armutlulular

Devletin kodlarında “suç ve tehlike” olarak algılanan Küçük Armutlu’dayız. Çatışmalarla anılan mahalleye cemevi ziyaretiyle başlıyoruz. Mahalle sakinleri bizi 100 gündür açlık grevi yapılan Dilek Doğan çadırına götürüyor. Mahallenin her köşesinde evine operasyon yaptıkları sırasında polis tarafından öldürülen Dilek Doğan için adalet arayışı var. Tüm pankartlar sizi 17 Şubat’ta (bugün) Çağlayan Adliyesi’nde görülecek duruşmaya çağırıyor. Mahallede ilk olarak Gülsuyu’nda uyuşturucuya karşı yapılan yürüyüş protestosu sırasında öldürülen 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik’in dedesi Mustafa Meray ile tanışıyoruz. Mahalleye yönelik baskıları Meray’a soruduğumuzda, “Yüzlerce kez gözaltına alındık. İşkence gördük. Devletin ne olduğunu iyi biliriz. Yılmayacağız” yanıtını alıyoruz.

Halk meclisi

Halk meclisi Çadıra vardığımızda bizi ODTÜ Mimarlık mezunu, Halkın Mühendis ve Mimarları oluşumunda Cem Dursun karşılıyor. Bize mahalleyi gezdiren Dursun’la ilk önce bölge sakinleri tarafından kurulan “halk bahçesi”ne gidiyoruz. Bahçeye 2000’li yıllarda ölüm orucunda yaşamını yitiren iki kadın “Gülsüman ve Şenay” ismi verilmiş. Tarım yapılan bahçede hasat zamanı büyük kazanlar kaynatılıp, yemekler yapılıyor. Dursun, “Halk ihtiyacı olunca gelip istediği gibi buradan yararlanıyor” diyor. Bize biraz kendinden bahseden Dursun, bu mahallede para kullanmaya ihtiyaç duymadığını söylüyor. Halk bahçesinden çıkıp mahallenin ara sokaklarına dalıyoruz. Devleti bilmiyoruz ama biz hâlâ “ötekilere” rastlamadık. Sokaklarda kaybolurken Dursun bize halk meclisinden bahsediyor:

“Haftada iki defa toplanıyor meclis. Bir günde halkın sorunları dinleniyor. Diğer günde kararlar alınıyor. Mesela uyuşturucu satan birinin halk meclisinin kararıyla evi yıkıldı...”

Küçük Armutlu mahallesinin tüm duvarları, bugünkü Dilek Doğan duruşmasına çağıran afişlerle kaplı...

Mahallenin içinde okul da sağlık ocağı da yok. En yakın sağlık ocağı özel ve mahalle çıkışında. Mahalle sakinlerinin çoğu Etiler bölgesinde simitçilik ve temizlik işçiliği yapıyor. Mahallede yaklaşık 4 bin kişi yaşıyor. Tüm yokuşlar mahalleyi seyreden gökdelenlere çıkıyor. Mahalleli uzun yıllardır büyük inşaat şirketlerinin bu semtte gözü olduğunu anlatıyor. Mahalle 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla “Afet Yasası” kapsamında “riskli alan” ilan edilmiş. Kararla birlikte mahalleyi içine alan toplam 140 hektarlık alanda yüzlerce gecekondu yıkılmak istendi. Fatih Sultan Mehmet Mahallesi Yardımlaşma Kültür ve Güzelleştirme Derneği mahalleli adına dava açtı. Danıştay riskli alan kararını iptal etti. Ancak yerinde dönüşüm isteyen mahalleli rant odaklı dönüşüm tehlikesinin farkında. Mahallelerinin dönüşümü için çeşitli yarışmalar düzenleyerek evlerini depreme karşı güçlendiriyorlar. Yokuşun sonunda evinin önünden deniz manzarasını izleyen 83 yaşındaki Hüseyin Aldemir, 20 yıldır bu mahallede oturduğu anlatarak “7 çocuğum da burada büyüdü. Ölürüm de vermem evimi. Yıkamazlar” diyor.

‘Çamur atıyorlar’

Başka bir yokuşu çıkarken ölüm orucunda yaşamını yitiren ve halk bahçesine adı verilen Şenay Hanoğlu’nun eşi Yücel Hanoğlu ile tanışıyoruz. Bir ilçe belediyesinde çalışan Hanoğlu’na ses kayıt aygıtı uzatıyoruz, bize nasıl “ötekileştirildiklerini” anlatıyor: “Devlet kontrol edemediği bölgeye çamur atıyor. Halkı böylece ötekileştiriyor. Burada yoksul insanların ihtiyaçları karşılanıyor. Yıllardır rantçıların gözü burada. Onun için site ve güvenlikli gökdelenlerini yaptılar. Buraları da yıkmak için çok uğraştılar. 1987’den beri mahallenin özündeki dayanışma hiç değişmedi. Devlet halka her gün gözdağı veriyor. Yozlaştırmaya çalışıyor. Yozlaştıramayınca da katliam yapıyorlar. Dilek Doğan niye vuruldu?”

Biz de derin bir nefes alıp Hanoğlu’nun ikram ettiği çayları yudumluyoruz. Karşımızda İstanbul’un hiçbir yerinden bu kadar güzel görünmeyen bir başka mavi Boğaz’ı... Çayların ardından yokuş çıkmaya devam ediyoruz. Karşımızda ısınmak için evinin kapısı önünde odun parçayan bir teyze... İsmini vermek istemeyen teyze 27 yıl önce Tokat’tan gelmiş. 4 çocuğu ve 10 torunu var. Yıkılmak istenen evlerini sorduğumuzda “Ölürüm de dönmem. Devlet gelip bir gün sordu mu aç mısınız, susuz musunuz diye. Ben manzarasında değilim. Perde çeker otururum. Çamurdu buralar. Baştan aşağı biz yaptık” diyor.

Odun seslerini geride bırakıyoruz. Yolun sonu Halk Market. Halk Market’i işleten Ahmet Şahin 25 yıldır burada. Şahin bize marketin işleyişini anlatıyor:

“Market 9 ay önce halkın idaresine geçti. Markette elde eldilen kâr cemevine ya da mahallenin başka ihtiyaçlarında harcanıyor.”

‘Adalet istiyoruz’

Mahalle turunu cemevinin önüne gelerek tamamlıyoruz. ODTÜ’lü Dursun bizi son olarak Cemevi bekçisi Veli İşeri ile tanıştırıyor. Biz de son olarak sözü kendisine bırakıyoruz: “26 yıldır Armutlu’dayım. 15 yıldır burada bekçilik yapıyorum. Polis sürekli cemevinin etrafında, bizi rahatsız ediyor. Yoğun müdahale oluyor. Cizre ve Sur’dan sonra da polisin müdahalesi arttı. Evimi kaç kere polis bastı. Hep “birilerini arıyoruz” diyorlar. Evi dağıtıyorlar. Kimsenin polise saldırdığı yok. Plastik mermilerle saldırıya uğrayan biziz. 4 çocuğum 2 torunum var. Torunlarım “polis geldi dede” diye korkuyor. Geçen arabamızın camına plastik mermi gelmiş. Adalet istiyoruz.”

Gökdelenli 1 Mayıs

‘İstanbul’un balkonu’nun derdi uyuşturucu çeteleri

‘Gazi’de kurtuluş yok

Cihangir'in ciğeri rant tehdidi altında


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler