Ölçü yitince geriye başıboş alkışlar kalır!

Siyaseten yanlış yerde duran birini, yöneticiler bizim adımıza affedemez. “Yetmez ama evet” demiş bir müzisyen, oyuncu her kimse, bu büyük sanat kurumlarını yönetemez, buna hakkı yoktur. Ha keza belediye başkanları “Bu çocuk iyi biri” diye, keyfi olarak da atama yapamaz. Ölçü önemlidir.

Yayınlanma: 05.11.2019 - 11:09
Abone Ol google-news
1. Her cuma Mudanya’ya gidiyorum. Birkaç yıl önce söyleşi, gösteri için gördüğüm Mudanya’yı sevdim. Başkan Hayri Türkyılmaz dost canlısı biri. Sanatçıların, yazarların topluma faydalı olmak için çalışma yapmasını önemsiyorum. Elbette emeklerinin karşılığını telif olarak almalılar; ancak düşünür, sanatçı eğer bir belediye başkanının, siyasinin kuyruğuna takılırsa ikbal için, bunu acıklı bulurum.

Bunlardan uzak “Okuryazarlık Atölyesi” yapma kararı aldık. Altı ay sürecek, onlarca insanla edebiyatı, sanatı, düşünceyi paylaşacağız. Sahilde otelim, pencereden deniz doluyor odama. Akşamları çalışma ardından küçük balıkçı meyhanelerine atıyoruz kendimizi. Dost söyleşileri sürüyor. Farklı mesleklerden, yaş gruplarından insanlar, samimi okur olmak için çabalıyor. Mümkünse de yazarlığa adım atmak istiyorlar.
İlk günün güzel sözü, kendini bence haksızca yaşlı sayan Şerife Hanım’dan geldi: “Dünyadan bende geçtim demek, iz bırakmak için yazmak istiyorum.”

Mudanya'daki atölyeden bir kare... "Edebiyatımızda ölçüt sorunu her gün derinleşiyor. Uzun süre liberallerin elinde, abuk sabuk metinler pazarlandı topluma. Elbette yaratıcılığa set çekilsin istemem, ancak ölçü kaybolunca, ki eleştirmenlerin ölümüyle oldu bu, yerli yerinde düşünsel, estetik tartışma yapılamaz hale geldi..." 

2.Yazmak herkesin hakkı! Bizim coğrafyamızda yazık ki yazıya değil de, söze değer verilir. Söz deyince de, sanki özgün, yaratıcı fikirler çoktur da, insanlar derinlikli söyleşir zannedersin! Bu hale üzülürüm. Ev toplantılarında, kahvelerde incir çekirdeğini doldurmayan konularla saatleri yer insanlar. Oysa yaşam biricik şanstır her birimiz için, tekrarlanamaz. Bunun farkına varan kişi toplum dışı sayılır, hele şiirden söz açmak falan, gülünesi gelir kalabalığa. Mudanya’da atölyeye katılan dostların üstüne titriyorum. Bu bayağılık içinden sıyrılıp, her cuma edebiyat için geliyorlar.

Kişi yazdıklarının iyi mi kötü mü, sanatsal değeri var mı, kendi başına ölçemez. Daha doğrusu yakın çevre baş belasıdır. Ya baştan savmak için, ya estetik ölçü olmadığından akrabalar berbat yorumlar yapar; bu kimseler, dostlar yaratıcılık için engeldir. Bizde herkes çocuğunu yetenekli sayar, bir de buna sosyal medya çağı eklenince “bayağılığın saltanatı” altında eziliyoruz. Mudanya’da anlamlı cümle arayanlarla bir arada olmak güzel!
Az olmanın kıymetini bilmek gerekir.

3.Sıkça kitap fuarları yapılır oldu. Her belediye heves ediyor, bir yanı iyi elbette. Yalnız sapla saman iyice karışmış halde, orası vahim. Basım olanaklarının kolaylaşması çer çöpün kitap diye önümüze konmasına neden oldu. Can sıkıcı. AKP belediyeleri muhalif gördüklerini şehirlerine sokmuyor. Bence her gerici belediyeden gelen davetten kuşku duymalı hakiki yazarlar/sanatçılar. Gerçi şimdi yeni moda: “Benim her çevreden okurum var” demek. Tam liberal rezillik! Bu şu anlama da gelir: “Aslında ben iktidarı rahatsız edecek tek satır yazmıyorum”.

Fuarlarda okurlarla karşılaşıyoruz. Kimi ekrandan tanıdığı için ömrümü edebiyata verdiğimi öğrenince şaşıyor. Yüreğimde yaradır bu. Bazısı, öteden beri verimlerimi takip etmiş oluyor. Bu da ayrı sevindirici elbette! Eğer kişi bir kez zamanın terazisinde tartılmaya alışmışsa uçucu başarılara kapılmaz. Kitabın ömrü uzundur, dikkat etmek gerekir.

4. Edebiyatımızda ölçüt sorunu her gün derinleşiyor. Uzun süre liberallerin elinde, abuk sabuk metinler pazarlandı topluma. Elbette yaratıcılığa set çekilsin istemem, ancak ölçü kaybolunca, ki eleştirmenlerin ölümüyle oldu bu, yerli yerinde düşünsel, estetik tartışma yapılamaz hale geldi. Özellikle muhafazakâr çevrelerin “bu işte bizde varız” zorlaması gülünç oluyor. “Sarayımız var, yazarımız yok” diye hayıflandıklarını görüyorum. Gördük ya, abartarak bitiremedikleri “sınır ötesi harekât” sonrası mecburen “Gündoğdu Marşı”nı okumak zorunda kaldılar. Özgün, yaratıcı olan yerde muhafazakârlardan birini bulmak güçtür.

Geçen gün Nuri Pakdil diye İslamcı bir yazar öldü. Hadi siyasetçiler iktidar belasına ileti yayınladılar da, değerli şair Haydar Ergülen’e ne demeli? 

"İnatla roman yazma isteği bu güzelliğin tadına vardıktan sonra, yalnız gecelere hazır olmaktır. Ölçüyü yitiren yazar, kısa sürede kendi mezarını kazmaya başlar..."

5. Belediyeler önemli, hele ki İstanbul çok önemli. Bu şehrin deprem kadar öncelikli sorunu elbette kültür sanat yaşamının çölleşmiş olmasıdır. AKP ağır darbeler vurdu şehre. Özellikle AKM ardından büyük boşluk doğdu. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi cinayetini asla unutmuyorum. Payı olanların hanesinde duracak. Şimdi şehir yeniden kendini bulmaya çabalıyor. Popülizm kimseye yarar sağlamaz. Bir zaman yazdım “Halk dalkavukluğu büyük sorundur” diye. Siyaseten yanlış yerde duran birini, yöneticiler bizim adımıza affedemez. “Yetmez ama evet” demiş bir müzisyen, oyuncu her kimse, bu büyük sanat kurumlarını yönetemez, buna hakkı yoktur. Ha keza belediye başkanları “Bu çocuk iyi biri” diye, keyfi olarak da atama yapamaz. Ölçü önemlidir.
Bakıyorum da AKP’ye siyasi koltuk değneği olmuş, sanat tüccarlığı yapmış kimseler yine başköşede. Oysa bedel ödeyen sanatçıların zamanı olmalıydı. Bizim gibi ülkelerde “boyun eğmeyen” yazarlara, sanatçılara gereksinim var.

6.Umudunu yitirdiğin an, kitap fuarları imdada yetişir. Huzurevi'nden kalkıp gelip sevgisini veren biri yaşam sevincidir. Ya da sokulmadığımız illerden birinden, minibüs tutup gelen dostlar direnme gücüdür. Ayağı kırık olduğu halde sıraya girip, boynuna sarılınca gözyaşları döken dostlardan öte ödül yoktur. Elbette bir yandan siyasal kavgaya verilen destektir bu, öte taraftan aydınlanma mücadelesine duyulan saygının göstergesidir.
İnatla roman yazma isteği bu güzelliğin tadına vardıktan sonra, yalnız gecelere hazır olmaktır. Ölçüyü yitiren yazar, kısa sürede kendi mezarını kazmaya başlar.

7. Herkes tarafından sevilen kişi kimsesizdir. Ortada ölçü kalmamıştır. Yazar bu gürültüye pabuç bırakmamalıdır. Bu hafta cuma yine Mudanya’ya gideceğim. Dilim döndüğünce kurmaca metinlerden söz açacağım. Bazen roman yazar insan, kimi zaman roman kahramanlarıyla karşılaşır. İnsan mucizedir, tam direncin kırılırken, gülümsetir. 

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler