‘Oyunumuzu sahneleyebilmek istiyoruz’

Mersin’de kurulan Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu, yeni oyunu “Ana, Gökyüzü Delinmiş”le dünyadaki iklim sorunu için Toroslar’dan ses yükseltiyor. Ekibin kurucusu ve oyun yazarı Ümmiye Koçak Sivil Toplum Kuruluşları ve belediyelere çağrıda bulunuyor.

Yayınlanma: 31.08.2019 - 23:05
Abone Ol google-news

Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu, 2001 yılında Ümmiye Koçak öncülüğünde Mersin’e bağlı Arslanköy’de kuruldu. Topluluğun sahnelediği ilk oyun Remzi Özçelik’in “Taş Bademleri” adlı oyunu oldu. Daha sonra kendi hikâyelerinden oluşan “Kadının Feryadı” oyununu sahneye taşıyan ekip, 2006 yılında “Hasret Çiçekleri” isimli oyunlarını Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde sahneledi. Tarlada çalışarak bitiktirdiği paralarla, “Yün Bebek” isimli filmi yazıp yöneten Ümmiye Koçak; kadına karşı şiddeti anlattığı filmle New York Avrasya Film Festivali’nde “Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü kazandı.

‘Hepimiz suçluyuz’
Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu, Seher Dağdur, Fatma Kahraman, Fatma Ay, Emine Yıldız, Memnune Kizir, Ümmiye Koçak ve Duygu Koçak’tan oluşuyor; kadınlar şu sıralar bir yandan biber salçası yapmak için hazırlanırken, bir yandan da iklim sorununa dikkat çekmek için hazırladıkları yeni oyunları “Ana, Gökyüzü Delinmiş”in provalarını sürdürüyorlar. Bir süredir iklim değişikliğine dikkat çekmek için ne yapabileceklerini sorgulayan Ümmiye Koçak “Bana ne demekle bir yere varılmaz” diye düşünüp yazmaya başlamış oyunu.
Çevresini gözlemleyip canını acıtan her şeyi dile getirmeye çalıştığını söyleyen Ümmiye Koçak, oyunu yazma sürecini şu sözlerle anlatıyor: “Bakın ormanlar yanıyor dünyanın her yerinde, ağaçlar yok ediliyor, kesiliyor... Bu sadece dünyanın sorunu da değil, suçlunun kim olduğunu aramak da bir şeyi çözmez; kimse ‘Suçluyum’ demez çünkü. Herkes suçlu, hepimiz suçluyuz ve hepimizin yapabileceği şeyler var. Doğaya zulmediyoruz, bu benim canımı çok acıtıyor. ‘Ne yapabilirim’ diye sorduğumda kendime, aklım yettiğince, elim vardığınca anlatabilirim insanlara dedim. Diyorum ki birlik olunsun, bu ülke bu dünya bizim; herkes olayın ciddiyetinin farkına varmalı artık.”

‘Bizleri davet etsinler’
Kırsaldaki ve köylerdeki insanları toplumsal sorunlara dair bilinçlendirebilmenin en önemli yolunun eğitim olduğunu vurgulayan Koçak, “Herkes sorunların farkına varamayabiliyor, insanların hepsinin elinde akıllı telefonu olmayabiliyor... Bizler de köylerdeki insanlar olarak, kendi şivemizle buralardaki insanlara bir şeyler anlatabileceğimizi düşünüyoruz; dert edindiğimiz meseleleri insanlarla paylaşmak için, bir şeylerin değişebilmesi için Toroslar’ın zirvesinden sesimizi yükseltiyoruz. Bunları tek başımıza yapamıyoruz ama, oyunumuz şu an sahnelenmeye hazır; belediye ve STK’lerden tek ricam bizleri davet ederek insanlara ulaşmamızı sağlamaları. Çünkü bu olduğunda insanların da adım attığına şahit olduk daha önce. Muğla Menteşe Belediyesi bir oyun için bizi davet ettiğinde, tek isteğimin köylerdeki insanların getirilmesi olduğunu söyledim. İnsanlar gelip oyunu izlediler, sonra oradaki kadınlar da bir tiyatro ekibi kurmak istediklerini ama utandıklarını söylediler; daha sonra 60 kişilik bir tiyatro ekibi kurdular. Birbirimize yol gösterebilmek için yine birbirimize ihtiyacımız var” diyor.

'İDAM ÇÖZÜM DEĞİL'

Bu zamana kadar sahneledikleri tüm oyunların, eğitimin önemine ve kadına karşı şiddete dikkat çekmek için sahnelendiğini belirten Ümmiye Koçak dünyanın da sadece eğitimle değişebileceğini söylüyor.
“Kötülükle ve şiddetle bir yere varamayız” diyen Koçak, şiddet sorununun da sadece iyi insan yetiştirmekle çözülebileceğini aktarıyor ve ekliyor: “Kadına karşı şiddetin çözümü doğru yasalardan ve doğru eğitimden geçiyor. Herkes ‘İdam, idam’ diyor şimdi, nereye kadar idam? İdam hiçbir şeyin çözümü değil. En önemlisi eğitim, köylerde kimseye yasa anlatamazsın. Ailenin verdiği eğitimle başlıyor her şey, ama bu sadece anneye yüklenebilecek bir şey değil; hem annenin hem babanın sorumluluğu bu. Önceliğimiz çocuklarımızı doktor, savcı, mühendis olarak yetiştirmek olmamalı; onları iyi insanlar olarak yetiştirmek zorundayız.
Oğlumuza ‘Aslan parçası’ deyip, kızımıza bu zaten ele gidecek diye yaklaşırsak, oğlana beş verip kıza iki verirsek, çocuklarımızı böyle ayrıştırırsak olmaz. Şiddetin önüne sadece insan olarak geçebiliriz. Biz de oyunlarımızı hem büyüklerin izleyebileceği, hem de çocukların izleyip bir şeyler öğrenebileceği şekilde sahneliyoruz. Herkes tarafından takdir ediliyoruz, bu çok güzel bir şey ama bunun arkası gelsin, kırsaldaki insanlara kendi dilimizle derdimizi anlatalım. Özellikle rica ediyorum bizi davet etsinler. Derdimiz büyük büyük paralar kazanmak değil; derdimiz verdiğimiz emeğin karşılığını almak, insanlara bir şeyler anlatmak...”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler