Pistte ‘Yanıt’sız sorular

2013’ün Şubat ayı başında Düsseldorf’a giden Yanıt’tan yarıştan bir gün önce kan alınmış. Yarışma günü ise hatalı çıkış yapıp diskalifiye olmasına rağmen idrar. IAAF, (International Association of Athletics Federations) yarıştan bir hafta sonra Türkiye’de bir idrar örneği daha aldırmış Nevin’den.

Sonuçta, idrar analizinde iki yasaklı madde (Stanozolol ve Testosteron) tespit edilirken; biyolojik pasaport incelemelerinde erkeklik hormonu ile hemoglobin değerlerinde sapmalar olduğu fark edilmiş. Bulgular, Nevin Yanıt’ın yasaklı madde ve yöntemleri hem uzun süre, hem de sofistike şekilde kullandığı kanısını oluşturmuş.

‘İllegal uygulama yapılmış’

Atletizm Federasyonu, idrarında bulunan yasaklı maddeler nedeniyle Nevin’e 2 senelik rutin ceza vermiş. Ancak IAAF, Yanıt’ın biyolojik pasaportundaki sapmalar ile kullanmış olduğu yasaklı maddelerin dopingle mücadele kurallarının çok açık ihlali olduğunu iddia etmiş. Bu durumun ‘ağırlaştırıcı faktör’ olarak dikkate alınması gerektiğini belirtmiş. CAS’tan cezanın 4 yıla çıkarılmasını talep etmiş. IAAF iddianamesinde, Türkiye’de sporcuların uluslararası şampiyonalarda başarılı olmaları için illegal uygulamalar yapıldığı belirtilmiş. Analiz sonucu pozitif çıkan Türk sporcu sayısındaki artış rakamlarla ifade edilmiş. Numune almak üzere kamp ve yarışmalara gönderilen yetkililerin yaşadığı sıkıntılar belgelenmiş.

Sorun idarecilerde!

Anlaşılıyor ki yerel federasyonlarca işletilen süreçlerin yanı sıra görevlilerin tutum ve davranışları ile uygulamalarının da değerlendirildiğini öğrenmemiz gerekiyor artık. Ne yazık ki en büyük zararı hep sporcular görüyor. Onları bu noktaya getiren antrenörleri hayatlarına devam ediyor; reçetelerini uygulayacak yeni kurbanların peşinde koşuyorlar. İşlerin bu hale gelmesine neden olan yöneticiler ise federasyon ofisinden ayrıldıktan sonra taşındıkları ‘facebook’ sitesinden ahkâm kesiyor; şampiyonaların düzenlendiği tesislerin VIP alanlarında hava atıyorlar.