Profiterol’ün birincisi, Beyoğlu’nun incisi

Profiterol denildiği zaman aklınıza ilk neresi gelir? Sanırım bu soruya herkesin cevabı aynı olacaktır: “İnci Pastanesi.” Bundan 68 yıl önce 1944'de Luka Zigoris tarafından bugünkü yerinde, yani Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 124 numaralı tarihi Cercle d’Orient binasında açılan İnci Pastanesi o gün bugündür aynı muhteşem tadı müşterilerine sunmaya devam ediyor.

Yayınlanma: 25.08.2014 - 16:39
Abone Ol google-news

Atatürk’ün gömlekçisi idi, oldu İnci Pastanesi

Aslında bu leziz tatlının hikayesi, İnci Pastanesi açılmadan bir kaç yıl önce başlıyor. 1940’ların başında, pastane açılmadan önce Luka Zigoris, Galatasaray’ın karşısında ki kilisenin orada bir atölye kiralayıp dillere destan profiterolü yapmaya başlıyor ve atölyede yapılan profiterol diğer pastanelere dağıtılıyor. Profiterolün çok beğenilmesiyle Zigoris bir süre sonra, kendi pastanesini açmaya karar vererek Atatürk’ün gömlekçi dükkanı olan, şuan ki yerlerini İnci Pastanesi olarak açıyor.

Çok büyük bir mekan değil İnci Pastanesi, birkaç masası var ve genellikle yer bulmanız oldukça zor. İçeri girdiğinizde sol taraftaki tezgahın üzerinde duran profiterollerin görüntüsü bile yetiyor ağzınızı sulandırmaya. Yiyen kalkıyor ve sıradaki geçiyor hemen masaya, afiyetle yiyor profiterolünü. Profiterolünün lezzeti dillere destan olan pastanede çikolata, pasta, poğaça da satılıyor ve hepsini dükkanın arka tarafındaki imalathanede kendileri üretiyor. Bir de limonata, denemenizde fayda var; öyle her yerde satılan limonatalara benzemiyor. Profiterolün ardından su içilir genellikle ama bu limonata da içinizi serinletir, emin olun.

O zaman ki Beyoğlu başkaydı

Pastane bugün, 1960’da, daha 12 yaşında öğrenciyken pastanede çalışmaya başlayan Musa Ateş’E emanet. 52 yıllık emektar Ateş “O zaman ki Beyoğlu başkaydı ve bende Beyoğlu’na ve buradaki pastanelere hayrandım. Bir gün İnci Pastanesi’nden içeri girip iş istedim. O dönem öğrencinin çalışması yasak, o yüzden ‘iş veremeyiz’ dediler önce. Sonra tam kapıdan çıkacakken ‘İyi bir çocuğu benziyorsun, uygun olan saatlerinde gel’ dediler. O gün bugün buradayım” diye anlatıyor o günleri. Zigoris’in vefatından sonra pastanenin kızına kaldığını anlatan Ateş, “Burası bizim ekmek teknemiz. Bay Luka öldükten sonra da hiçbir şey değişmedi, aynen devam ettik” diyor.

Profiterolün adı var ama canı yok!

“Sizin yaptığınız profiterolün lezzeti kimsede yok. Bu işin sırrı nedir?” diye sorduğumuzda ise Ateş, tebessüm ederek “kullandığın ürün” diyor. Asla piyasa malı kullanmadığını söyleyen Ateş yıllardır hep aynı yerlerden alışveriş yaptığını belirterek “ Profiterolün adı var ama canı yok! Ben kullandığım unu yağı şekeri hepsini kendim alırım. Öyle piyasa malı almam en kalitelisini kullanırım” diye anlatıyor lezzetin sırrını.

İnci Pastanesi başka bir yerde olmaz

Tüm yaşanmışlıklarıyla, 68 yıllık tarihiyle adeta bir lezzet efsanesine dönüşen İnci Pastanesi, enfes lezzetlerini üretmeye devam ediyor ancak bir yandan da yok olma tehlikesiyle yüz yüze. Pastanenin de içinde bulunduğu tarihi bina 49 yıllığına yap işlet devret modeliyle bir inşaat firmasına devredilmiş ve yıkılacak. Emek Sinaması’nın da kapatılmasına neden olan bu proje yüzünden tarihi pastanenin de boşaltılması isteniyor. Sözleşmelerinin tek taraflı feshedildiğini belirten Musa Ateş duruma itiraz ettiklerini ve sonucu beklediklerini söylüyor. Hukuken ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını anlatan Ateş “Emek Sineması anlaşmasaydı, o parayı almasaydı bunlar olmazdı” derken kızgınlığı ve kırgınlığı yüzünden okunuyor. İnci Pastanesi’nin kapatılması halinde başka bir yerde açmayı düşünmediğini söyleyen Ateş “İnci Pastanesi başka bir yerde İnci Pastanesi olmaz. Aynısı olamaz. Benim tek istediğim onarımı yapılsın ve yine İnci Pastanesi olarak devam edelim ama niyetleri o değil. Burayı boşaltmamızı istiyorlar. Eğer onarımı yapılsaydı ve biz İnci olarak devam edebilseydik iyi niyet var derdim!” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler